Hollande Fransa Cumhurbaşkanıydı. Onu koltuğa dünyanın en zengin aileleri oturtmuştu. Ancak son dönemlerinde söz dinlemiyordu. Hemen kendisinden 20 yaş küçük yasak aşkını scooter ile ziyarete giderken fotoğrafları servis edildi. Hollande'ı adeta bitirdiler.
2017'de yapılan son seçimlerde ise üç güçlü Cumhurbaşkanı adayı vardı. Bunlar Le Pen, François Fillon ve Melechon'du. bir de parlak bir çocuk aday olmuştu. Ona kimse dönüp bakmıyordu bile. Seçilmesi mümkün değildi. Ancak Fransa'da kimin kazanacağını dünyanın en zengin ailesi belirlerdi. Onlar ne derse o olurdu. Aniden favori aday François Fillon ile ilgili yolsuzluk haberleri servis edildi. Taktik hep aynıydı. Fillon'u bitirdiler. Faşist Le Pen'den korkanların oyları da bu ciddiye bile alınmayan parlak çocuğa, Macron'a kayıverdi. İmkansız denilen oldu. Aile, Macron'u Elyesse Sarayı'na taşıyıverdi.
Avrupa Birliği'ni dağıtmak isteyen ABD Faşist lider Le Pen'i destekliyordu. AB'yi dağıtmanın yolu, güçlü Almanya ile uğraşmaktan değil, zayıf karnı Fransa'yı Birlik'ten çıkarmaktan geçiyordu. Küresel sermayeye açtığı savaşı bizzat Başkan seçtirdiği Trump'ın ağzından resmen ilan eden ABD derin devleti, "İktidara gelirsem Avrupa Birliği'nden çıkacağız" diyen faşist Le Pen'i destekliyordu... Hatta Trump'ın ulusal güvenlik danışmanı bile Le Pen'in karargahında kamp kuruyordu. Son seçimde ailenin bankasındakı yönetici Macron'u Cumhurbaşkanı yapan kürsel sermaye kazandı, ABD kaybetti. Washington bunun üzerine Sarı Yelekleri sahaya sürdü. "Macron'u indireceğiz" diyen göstericiler aylarca sokakları karıştırdı, küresel sermayenin şirketlerine ve bankalarına saldırdı. Araya pandemi girdi. Gösteriler zayıfladı. Macron rahat nefes aldı.
Ancak Fransa'da şimdi yeni seçim var. Tüm anketler Macron'un seçilmesinin mümkün olmadığını gösteriyor yine . İşte bu noktada yine ailenin devreye girdiğini bizzat Fransız medyası duyurdu. "Macron'un bir kez daha kazanması için strateji değiştirmesine karar verdiler" diye yazdı. Araştırmalar gösteriyor ki, İslam ve Türkiye karşıtlığı Fransa'da hep etkili karşılık buldu. Bu Cumhurbaşkanı François Mitterand döneminden beri hep kullanılır. François Mitterand, Türkiye karşıtlığıyla seçim kazandı. Eşi Danielle Mitterand PKK'ya destek verdi. Çünkü Türkiye'yi karıştırmak için PKK'yı desteklemek gerekiyordu. Bugün PKK'nın Paris'te güçlü olmasının nedeni Danielle Mitterand'dır. Sarkozy de Hollande de Macron da aynı çizgiyi izliyor. Macron'un son kamuoyu yoklamasında oy oranı yüzde 14'e düştü. Şimdi tekrar 2022'de Çumhurbaşkanı olması için oylarını yükseltmesi şart.
Macron Türkiye karşıtlığıyla hem kendisini hem de Marine Le Pen'i ikinci tura atacak. Plan böyle hazırlandı. İkinci turda da Macron tekrar seçilecek. Çünkü ikinci turda Marine Le Pen'in karşısında kim varsa o kazanacak. Bu Fransa'da herkesin bildiği sır. Macron sürekli olarak Türkiye ve bugün İslam'ın en güçlü ülkesi olarak görülen Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Erdoğan'ı hedef alacak. Fransız istihbaratı da aynı startejiyi tek kurtuluş yolu olarak gösterdi. Ve bir proje geliştirdi. Bu proje çerçevesinde Macron dinsel ayrılıkçı fikirler ile mücadeleye ilişkin bir yasa tasarısı hazırlandığını ve 9 Aralık'ta Bakanlar Kurulu'na sunulacağını duyurdu. Bu duyurunun ardından Fransız istihbaratı, bir okulda Peygamber Efendimiz'in (SAV) karikatürleri üzerinden ifade özgürlüğünü anlatan öğretmen Patyy Samuel'i hedef seçti. Samuel "Tanrı duydu" anlamına geliyordu. Hedefe varmak için uygun bir isimdi. Tıpkı Boston Maratonu bombacısı gibi bir Çeçen kullanışlı elemanı gönderip öğretmenin başını kestirdi. Fransa "Je suis enseignant, Je suis Samuel" yani "Ben öğretmenim, ben Samuel'im." diyerek ayağa kalktı. Macron'da duyguların üzerine giderek İslam karşıtlığı ve Türkiye-Erdoğan düşmanlığı üzerinden oy toplamaya başladı. Faşist Le Pen'e mağlup olmamanın tek yolu Faşist davranarak o silahı elden almaktan geçiyordu.
"Kaybedeceğim" paronayasına kapılan Macron'ın zihinsel depresyonla cinayetler işletip, İslam ve Türk düşmanlığı yapmasının sebebi budur. O yüzden Başkan Erdoğan'ın "Macron'un zihinsel tedaviye ihtiyacı var" sözü nokta atışıdır. Keşke davet yapılsa da bizim şehir hastanelerinde tedavi edilse. Fransa'da hastanelerde yer yok. Günlük virüs vaka sayısı artık 50 binleri geçti 100 binlere gidiyor!