1956-60 arası Türkiye'de bir Amerikan elçisi vardı. Adı Fletcher Warren'di. O dönemde Ankara'da Başbakan ve Bakanlar Kurulu görüşürken toplantı odasına girecek kadar cüretkardı. Bir gün elçilikte askeri ateşe ve iki CIA ajanı ile yemekte buluştu. İlginç şeyler söyledi. Mesela "Türkiye'nin heryerine hakimiz" dedi. Türk ordusu için "Yüzde yüz bizimle beraber" tanımlaması yaptı. O sohbette söze askeri ateşe de girdi. Generaller ile arasının çok iyi olduğunu söyledi.
Ancak bazı genç subayların iktidara karşı ayaklanma niyetinde olduğunu vurguladı. "Her şey bize bağlı. Amerika'nın isteği dışında kimseAnkara'da kuş uçuramaz" diyerekböbürlendi. CIA görevlilerinden biridevraldı sazı. Türkiye'de hem askeriistihbaratın hem de MİT'in tamamıylaCIA emrinde olduğunu söyledi.
"Maaşları bile biz ödüyoruz" dedi.
Muhabere sistemlerini dahi CIA'nın kurduğunu belirtti. "Gerekli yerlerede bol para dağıtıyoruz" diye ekledi. Ortadoğu'daki en büyük CIA istihbarat merkezinin Karamürsel ve İncirlik olduğunu anlattı.
Karadeniz'deki Amerikan üslerinde kıtalararası füzeleri yönetebilecek çok yönlü sistemlere sahip olduklarını iftiharla masaya sundu. "Rusya'yı 24saat gözetliyoruz Karadeniz'dekiüslerimizden" diye övündü.
"Buradan kalkan U2 uçaklarımızsadece Rusya'nın değil tümdünyanın fotoğrafını çekiyor"diyerek gülümsedi. Askeri üslerin dışkilidi bizdeydi. Ama içeriden açananahtar onlardaydı. Bir GeneralimizKaradeniz'deki Amerikan Üs'sünegirmeye kalkınca kapıdan sokulmadı.
Büyük tartışma yaşandı. "BurasıAmerikan toprakları" diyerekiçeri alınmadı. Yapılan saygısızlığıGeneralimiz dönemin BaşbakanıDemirel'e taşıdı. "Büyük terbiyesizlik"diyen Demirel çok öfkelendi. Oüssün Amerikalı komutanındanözür dilenmesi istendi. Ancak neolduysa oldu... Türkiye Amerikanüssünün komutanından özür diledi.
Zaten Menderes'i idama yollayanlar da onlardı. Demirel bunu biliyordu.
Nasıl korkup özür dilemesindi? Nihat Erim'in bile darbe sonrası Başbakan olacağını Türk gazetecileri Amerikan elçiliğindeki resepsiyonda öğreniyordu.
Çıkar çıkmaz Nihat Erim'i arıyorlar, tebrik ediyorlardı. Ancak CHP'li Nihat Erim şaşkındı. Adamcağızın Başbakan olacağından haberi yoktu. 50'lerde damarlarımıza kadar böylersine sızmışlardı. Kimi indireceklerine, kimi çıkaracaklarına dahi onlar karar veriyordu. O yüzden Ankara'daki Generallerimiz geçmişte Amerikan lobilerinde endam göstermek için sıraya giriyordu. Amerika'nın eyaleti gibiydik. Son 15 yıldır Türkiye'de çok şey değişti. Allah'a şükür MİT'in maaşlarını dahi biz ödüyoruz.
Demirel gibi Washington'da Beyaz Saray'dan çıktıktan sonra "Müjdemiisterim 3 tane fırkateyn hibeediyorlar" diyerek mutluluktan havalara uçmuyoruz. Kendi savaş gemilerimizi yapıyoruz. Hatta uçak gemimizi bile denize indiriyoruz.
Bazı CHP milletvekillerimiz "Neişimiz var uçak gemisi" ile diyedursun... Üç denizde de aynı anda170 savaş gemisiyle gövde gösterisiyapıyoruz. "Türkiye Akdeniz'desondaj gemilerini geri çeksin"diyen Fransa'ya "Hadi Leyn"diyoruz. Amerika yırtınıp dövünse deRusya'dan S-400 savunma sistemialıyoruz. Sam Amca "F-35 vermem"diyor... Vermezsen verme... Paris'tedüenlenen 53. Uluslararası Havacılıkfuarında da Milli MUHARİPUÇAĞIMIZ da görücüye çıkmış...
5. nesil savaş uçağını üretecek sayılı ülkelerden olacak mışız iyi mi?..
Tabi öfkelenecekler... O yüzden CIA'nın kucağındaki FETÖ ve PKK "İstanbul seçimlerinde şuadayı destekleyelim" diye bas bas bağırıyor. Sahipleri ne derse o...
Allahtan köleler artık Pensilvanya'da veya Kandil'de saklanıyor. Çünkü içeride temizlenen, arınan bir Türkiye var artık. Amerikalı subayların eğitim verdiği Kandil'e de girmek üzereyiz bu arada... Delirmesinler de ne yapsınlar?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.