Kim kazanır?
"Ne zaman yurtdışına çıksak bizi adım adım takip ediyorlar" diyor.
Milyonlarca dolar harcayarak yeni bir ürün geliştirdiler. Ancak piyasaya çıkmakta korkuyor. "Avrupalı bir şirket Türkiye pazarını elinde tutmak istiyor. Çünkü ortada 1 milyar euroluk bir pasta var. Yerli ürün ile girmeye kalkarsanız karşınızda acımasız yabancı kartelleri buluyorsunuz. Can da önemli" diyor. Yabancı şirketlerin kendilerine milyonlarca dolarla gelip ürünün patentini almak istediklerini söylüyor. Milyon dolarları elinin tersiyle itmiş. "Gerekirse çöpe atarım yine de vermem" diyor. Devlete giderek destek ve koruma almak istediklerini ancak yol-yordam bilmediklerini söylüyor. Teknolojik alanda bir ürün geliştirdiğinizde karşınıza katiller ve akbabalar çıkıyor. Örneğin bir video gönderdiler bana... Demirel elinde cep telefonu tutarak konuşuyor.
"Artık bizim de cep telefonumuz var. Üstelik kimse bu telefonları dinleyemiyor" diyor. Yerli telefonu 90'larda yapmış Aselsan... Dünyada o dönemde sadece 9 ülke üretebiliyor.
Üstelik Iphone gibi dünyaca ünlü markalar ortada yok. Türkiye bu telefonu ihraç etmeye başlıyor. Ancak yabancılar uluslararası mahkemelere koşuyor.
"Patenti yok" diye dava açıyorlar.
Kazanıyorlar. Patent niye alınmadı?...
Niçin bu konuda geri kalındı?. Dışarıdan kimler bastırdı, içeriden kimler rüşvet yedi ve işbirlikçi hain oldu belli değil.
Ancak ilk üretenlerden biriyken bir el üretimi durduruyor... O yüzden bugün sadece Iphone'a 10 yılda 28 milyar dolar harcıyoruz. Benzer şekilde yerli hamleler yapacak ve sahip çıkılacak çok işadamımız ve sektör var. Mesela sağlık sektörüne yılda 63 milyar dolar harcıyoruz. Bir yılda 2 milyar kutu ilaç içiyoruz. Bunun büyük bölümü yabancı ürünlere gidiyor. Yerlisini üretmeye kalktığınızda kimbilir karşınıza neler çıkıyor? Dile kolay... Tam 63 milyar dolarlık bir pastadan bahsediyoruz.
2023'te bu rakamların 150 milyar doların üzerine çıkması bekleniyor.
Yerli üretimin ne kadar önemli olduğu bu rakamlarla ortaya çıkıyor. Ankara bu konuda büyük projelerle seferberlik başlatmaya hazırlanıyor. Ancak dediğimiz gibi akbabalar üzerimizde uçuşuyor.
Türkiye'nin büyümesini engellemek, bizi her alanda durdurmak için her türlü alçaklığı deniyorlar. Nitekim Başkan Erdoğan dün "Her tarafımız kuşatılmış durumda" diyor. Bu sözler boşuna söylenmiyor. Ne zaman bir hamle yapsak mutlaka saldırıyorlar... Bakın Pazartesi günü bütün dünyanın gözünü diktiği Soçi zirvesinde Başkan Erdoğan ile Başkan Putin buluşuyor. Suriye'de kan dökülmemesi, barış yolunun açılması için tarihi bir anlaşmaya imza atıyor.
Peki sonra ne oluyor? Aynı gün İsrail uçakları ve Fransız füzeleri Suriye'yi vuruyor. Be alçaklar bir hafta-onbeş gün beklesenize... Hayır... Dediğimiz gibi adamlar alçak... Türkiye'nin barış için hamle yaptığı günün akşamı Suriye'de savaşın sürmesi için bomba yağdırıyorlar.
Ankara'nın hamlesini sabote etmeye kalkıyorlar. Kandan ve sömürüden beslenenler mutlaka belalarını bulacaklar.
Nitekim İsrail, inişte olan bir Rus uçağını kendi uçaklarına kalkan yaparak saldırdı.
O Rus uçağı düştü. 15 Rus askerinin katili oldu. Moskova'dan "Cevap hakkımız saklı" açıklaması geldi.
Milyonlarca Rus şu anda İsrail'den nefret ediyor, burnundan soluyor.
Belalarını bulacaklar. Çünkü zalimler ve sömürgecilerin kazanma şansı yok. İlahi ve şaşmaz adalet doğruların yanında. Alır, saklandıkları kalkanı başlarına çarpar...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ninni (29.11.2024)
- Putin’in köpeği (27.11.2024)
- Katiller panikte (25.11.2024)
- CHP'ye Trump darbesi (24.11.2024)
- Yumruklar konuşuyor (21.11.2024)
- Musk savaşı başladı (18.11.2024)
- "Trump; "Ben deliyim" (16.11.2024)
- İyiler de kazanır ama... (14.11.2024)
- Ödleri neden patlıyor? (11.11.2024)
- “Türkiye Günleri” yolda (09.11.2024)