Acı verici

Trabzonspor, tarihinde olmadığı kadar hakem hatalarıyla katlediliyor... Sezon başından beri verilen hakem kararları Trabzonspor'u en az 5-6 puandan mahrum bıraktı. Önceki gece Trabzon'da yaşananlar hem spor hem de sosyal anlamda acı verici. Hakem Trabzonspor'un 2 net penaltısını vermezken attığı ilk golde de uyduruk bir faul çalıp sonrasında bir ofsayt ile hatalı bir gole karar verdi. Birinci ve ikinci penaltının verilmemesini anlayabilmek mümkün değil. Asla yoruma açık pozisyonlar değiller. İlkinde Antepli oyuncu topu kolayla kontrol edip önüne indiriyor. Son dakikada da yine Antepli siyahi oyuncu yerdeyken topu eliyle çekiveriyor. Antepli oyuncu penaltı yaptığına o kadar emin ki yerde kollarını saklamış hakeme bakıp düdüğü bekliyor. Ama sonrasında penaltı düdüğü gelmeyince, şaşkınlığını da gizleyemiyor.
Bir de İbrahim Hacıosmanoğlu'nun maç sonu demeçleri yangına adeta körükle gidilmesini sağladı. "Bu hakem buradan nasıl çıkacak" lafı net bir azmettirmedir. Nitekim binlerce taraftar statta hakemi rehin almışlar ve hakemler ancak gece yarısı 03.30'da stadı terkedebilmişlerdir. Ayrıca yine Trabzon başkanının "Eski işime dönerim. 5 metrekarelik odada yatarım" lafları da asla kabul edilemez. Bir büyük kulübün başkanı taraftarı azmettirip hakemleri tehtid ediyorsa Türk futbolunda ciddi anlamda illegalite var demektir.
Ayrıca maçta kural hatası var. Hakem oyunu hakem atışıyla başlatması gerekirken kale vuruşu ile başlattı. Ama bu kural hatası maçın tekrarını gerektirmez. Zira yapılan kural hatasının bir takımı mağdur etmesi gerekir. Bundan sonra ne olacak? Cevap çok açık... Kuddusi Müftüoğlu ve ekibi derhal istifa etmelidir. Türkiye'de futbolda hakemler katliam yaparlarken çok sosyal olayda verdikleri kararlarla problem yaratırlarken ne yazık ki MHK Başkanı Müftüoğlu, Letonya'da. Niye Letonya'da biliyor musunuz? Çocuk maçlarında gözlemcilik yapıp, daha sonra UEFA'da gözlemci listesine girebilmek için. Yani şahsi menfaati için. Diğer bir değimle Türk hakemliğinin patronu Kuddusi Müftüoğlu, kendine bir kariyer yaratabilmek için Türk futbolunda yaşanan katliamda görevinin başında değil. Bu çok acı bir tablodur. Yıldırım Demirören biraz ülke futbolunu seviyorsa bugünden tezi yok Müftüoğlu ve arkadaşlarını derhal ama derhal görevden almalıdır.
Yine aynı senaryo
Fenerbahçe kazandı ama yine tat vermedi... Daha önceki maçlarda da çok benzeri tablolar yaşanıyordu. İkinci yarı Fenerbahçe oyundan düşüyor. Öne geçse bile son bölümlerde herkesin ağzı yüreklerinde; "Ha yedik ha yiyeceğiz" diye... Dün geceki maça bakıyoruz ilk devrede yakalanan bir-iki flu pozisyon dışında pozisyon yok. Onlar da çok net değil. Buna karşılık özellikle Ndiaye'nin dinamizmi ile Osmanlıspor, golü bulmaya, organize olmaya çalıştı. İkinci yarı Fenerbahçe kötü oynamaya başladı. Çok top kaybettiler, ileride top tutamadılar. Tam işler kritiğe giriyordu ki imdada Alper Potuk yetişti... Fernandao'nun verdiği çok iyi pasta Alper, soldan gidecekmiş gibi yapıp topu bir an da sağa çekti ve mükemmel vurdu. Geçen yıl da benzeri bir golü Alper yine atmıştı. Bu dakikadan sonra Fenerbahçe yine aynı Fenerbahçe... Kötü oynayan, rakibin oynamasına izin veren, her ne kadar son 20 dakikada rakibine fazla pozisyon vermese de pasif bir halde görünen Fenerbahçe izledik. Bir de işin tuhafı şu; Fenerbahçe bu sezon zayıf takımlara karşı da kuvvetli takımlara karşı da iyi oynamıyor. Çoğu zaman tek farkla bir golle kazanıyorlar. Üstelik ard arda gelen sakatlıklar da işin cabası...
Dün gece Nani kadroda yoktu. Bu seçimin hiçbir mantığı yok. Ankara'ya getirirsin, yedek kulübesinde oturtursun. Maç sıkıntıya girerse de oyuna alırsın. Ama teknik direktör Vitor Pereira'yı anlayabilmek mümkün değil. Sakatlıklarda da Pereira'nın eksik ya da yanlış antrenman sisteminin etkili olduğunu düşünüyorum. Osmanlıspor, kaybetmeye devam ediyor. Oyuncular kalite olarak sınırlı, deneyim olarak çok eksikler... Gelelim hakeme; Hüseyin Göçek oyun genelinde çok iyiydi. Tartışılacak tek pozisyon ilk yarıda yaşandı. Fernandao, kafa vurduğunda top kaleye giderken bir Osmanlısporlu oyuncunun elleri yukarıdaydı ve yukarıdaki ele top çarptı. Bence karar penaltı olmalıydı.
Yıldırım hatalar!..
Akşam Fenerbahçe'yi izledim arkasından da Galatasaray'ı... İkisi de şampiyonluğun mutlak adayları ama ortaya konan futbol, aldıkları skorlar ve yakaladıkları pozisyonlar asla aynı değil... Galatasaray; Benfica maçını düşünerek birçok oyuncusundan mahrum çıktı. Üstelik Sneijder de kart cezalısıydı. Ama özellikle ilk yarı öyle bir tablo ortaya çıktı ki maç öncesi 'acaba' diyen tüm taraftar, rahatlayıverdi.
Selçuk, frikiklerde her geçen gün Hagi'leşiyor... Frikik neredeyse onun için penaltı gibi oldu. İzlanda'ya attığı gol ülkeye Fransa'yı getirdi. Dün gece attığı gol ise perdeyi açtı. Ardından Burak ve sonrasında yine penaltıdan Burak'la maç ilk yarıda bitiverdi. İkinci yarı Galatasaray için şov zamanıydı. Bu nedenle de Eskişehirspor, Galatasaray'ın üzerine çok rahat gelmeye başladı. Burada ufak bir disiplinsizlikten sözedelim. Birçok Eskişehir kontratağında Galatasaray orta sahasının bir çoğu geri dönmedi ya da dönemediler. Çünkü onlar için maç zaten ilk yarıda bitmişti. Perdeyi kapatan şut virtüözü Bilal oldu ve Galatasaray çok eksik bir kadroyla çıktığı maçta net, rahat ve çarpıcı bir galibiyet aldı.
Eskişehirspor için haftalar önce çanlar çalıyor demiştik. Ama dün gece gördük ki çanlar çok daha kuvvetli çalmaya başlamış. Aslında kadro olarak çok kötü değiller ama herhalde şehirde ya da oyuncular arasında ciddi bir huzursuzluk var.
Hakem skandallarına dün gece Bülent Yıldırım da eklendi. Skor çok farklı olduğu için fazla gündeme gelmeyecek gibi görünüyor. İlk yarıda Selçuk'a yapılan harekette Bülent Yıldırım hatalı karar verdi. Eskişehirsporlu elini koydu, Selçuk da çekilmiş gibi kendini yere attı ve hakem de bunu yedi. İkinci yarıda ise Burak bariz gol şansı ile ilerliyordu ama hakem Bülent Yıldırım eyyamın kralını yapıp olayı kırmızı kart yerine sarı kartla geçiştiriverdi.