15 Temmuz gazisi: FETÖ’ye karşı her zaman dirençli olacağız
FETÖ'cü alçakların kalkıştığı 15 Temmuz darbe girişimini öğrenir öğrenmez Üsküdar Acıbadem'deki evinden eşiyle birlikte sokağa çıkan gazi Suzan Sertbaş o karanlık gecede ve sonraki süreçte yaşadıklarını SABAH'a anlattı. Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım ile amca çocukları olan Suzan Hanım, eşinin kuzeni Acıbadem Muhtarı Mete Sertbaş'ı şehit eden FETÖ'cünün kendisini de vurduğunu FETÖ mahkemesi sürecinde öğrendiğini ifade etti. Vurulduktan sonra aylarca uyuyamayan, kâbuslar gören Suzan Hanım, psikolojik destek aldıktan sonra düzelebildiğini belirterek, "Hiç kimse Türkiye'yi yıkamayacak, bayrağımızı indiremeyecek. Bağımsızlığımıza gölge düşürmek isteyenlere karşı her zaman dirençli olacağız" dedi
15 Temmuz darbe girişimini öğrenir öğrenmez Üsküdar Acıbadem'deki evinden eşi ile birlikte sokağa çıkan 15 Temmuz gazisi Suzan Sertbaş (57), ilk olarak darbe girişimini nasıl öğrendiğini bizimle paylaşıyor. Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım ile amca çocukları olduğunu ifade eden Suzan Hanım, Erzincan'daki ailesinin evinin Binali Yıldırım'ın eviyle yan yana olduğunu ve FETÖ'cü darbecilerin evleri abluka altına adlığını ablasının kendisini araması sonucu öğrendiğini belirtiyor. Suzan Hanım, "Ablam beni arayıp 'Asker evleri sardı, bizim dışarı çıkmamız yasak. İstanbul'da durum ne?' diye sordu. Hemen televizyonu açtım ve köprünün kapatıldığını öğrendim. Başbakan Binalı Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı sonucu eşimle birlikte Acıbadem'deki evimizden dışarı çıktık" diyor.
"ACIBADEM MUHTARINI VURUP ETRAFINI SARMIŞLARDI"
Cumhurbaşkanı'nın evinin bulunduğu noktaya yürüyerek gittiklerinden söz eden Suzan Hanım, oraya vardıklarında neyle karşılaştıklarını şöyle anlatıyor: "Biz gittiğimizde çok insan yoktu. Bir süre sonra akın akın halk gelmeye başladı. İnanılmaz bir kalabalık oluştu. Herkes bayrağını alıp gelmişti. O esnada amcamın kızı beni aradı. Acıbadem Muhtarı Mete Sertbaş'ın vurulduğunu söyledi. Biz hemen Kısıklı'dan Acıbadem'e yürüyerek vardık. 'Eşim sürekli ölmemiştir inşallah' deyip duruyordu. Acıbadem'de Telekom'un önüne vardığımızda eşimin amcasının oğlu Mete Sertbaş yaralıydı. Kimse ulaşamasın diye hainlerin etrafını sardığını öğrendik. Kan kaybından öldü Mete. Sürekli ateş açılıyordu, O sesler hâlâ kulağımda."
"OĞLUM HASTANEYE GELDİ, SONRA YİNE KÖPRÜYE GİTTİ"
Suzan Hanım, ateş altında kaldığında eşiyle birlikte bahçe tarafına geçip kurşunlardan kendilerini kurtarmak için siper almaya çalışırken vurulduğunu gözleri dola dola anlatıyor: "Bir bahçenin yüksek yerinden öbür tarafa siper almaya çalışırken ben de sol ayağımdan vuruldum. Düşerken kolumdan da yaralandım. O esnada bağırarak 'Vuruldum!' diyordum ama kimse beni duymuyordu.
Sürünerek eşimin kolundan tuttuğumu ve vurulduğumu söylediğimi hatırlıyorum. Çok fazla kan kaybediyordum sonrasını hatırlamıyorum. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Hemen ameliyata aldılar. Ameliyat sonrasında Eşim ise oğlumu sürekli aramış ama ulaşamamıştı. Ameliyat sonrası aradığında ulaştığında oğluma 'Annen vuruldu' deyince oğlumun köprüde olduğunu öğrendik. Oğlum Can Burak Sertbaş'ı köprüde motosikletli bir arkadaşı belli bir yere kadar gelmiş, yürüyerek özel hastaneye kadar gelmiş. Oğlum benim iyi olduğumu görünce 'Anne sen çok iyisin!' deyip köprüye arkadaşlarının yanına geri döndü. Elinizde ne silah ne de herhangi bir şey vardı. Hiçbir şey yoktu. Canı pahasına darbeci FETÖ'cülere karşı durmaya gitti. Çok kötü günler geçirdim. Fizik tedavi oldum ama yarın olsun o çektiğim acılar hiç umuruma gelmeden, korkmadan tekrar sokağa çıkarım."
"MUHTARI ÖLDÜREN FETÖ'CÜ BENİ DE VURMUŞ", "HER ZAMAN DİRENÇLİ OLACAĞIZ."
Milyonların o gün sokağa inmesinden dolayı çok gururlandığını ifade eden Suzan Hanım, "15 Temmuz'da sokaktaki insan selini görünce gururlanıyorsunuz. Herkes sokakta kardeş gibiydi. Çünkü vatanı koruyorduk. Onlar bu ülkenin askeri değildi. Beyinleri yıkanmıştı. Onları lanetliyorum. FETÖ Amerika'nın maşası olarak darbe girişimini yapmaya kalktı, millet 'dur' dedi. Mahkeme sürecinde ise bambaşka bir şey öğrendim. Beni vuranın Acıbadem Muhtarı Mete Sertbaş'ı öldüren kişiyle aynı kişi olduğunu öğrendim" şeklinde konuşuyor.
ETÖ tehlikesinin geçmediğini vurgulayan Suzan Hanım sözlerine devam ediyor: "Hâlâ içimizdeler. Tehlikenin geçtiğini düşünmüyorum. Temizlenmesi lazım. Çok korkuyorum tekrar yavaş yavaş, ilmek ilmek işliyorlar mı? Tekrar güçleniyorlar mı? Halen içimizdeler mi? Açıkçası hep bir şüphe var. Acıbadem'e gitmeden önce köprüye gitmek istemiştim. Eşim seni vururlar demişti. Ben de ona 'Bizim askerimiz bizi mi vuracak' demiştim ama bizim askerimiz değillerdi ve bizleri vurdular. İyi ki bu kadar birbirine bağlı bir milletiz. Biz birden bire toparlanıp gücümüzü birleştirebiliyoruz. Buna çok inanıyorum. Bundan sonra da böyle birlik ve beraberlik içerisinde olacağız. Hiç kimse Türkiye'yi yıkamayacak, bayrağımızı indiremeyecek yıkamayacak. Bağımsızlığımıza gölge düşürmek isteyenlere karşı her zaman dirençli olacağız."
"SÜREKLİ KÂBUSLAR GÖRÜYORDUM. TEDAVİ GÖRDÜM"
15 Temmuz darbe girişimi başarısız olduktan sonra Suzan Hanım, fizik tedavi alırken psikolojik destek gördüğünü ifade edip "Vurulduktan sonra hastane süreçlerini çok zor geçirdiğim için geceleri uyuyamıyordum. Sürekli kâbuslar görüyordum. Vurulduğum anı kafamdan atamıyordum. FETÖ emellerine ulaşsaydı ne olurdu sorusunu hep kafamdaydı. Bu nedenlerle yardım aldım. Bir psikiyatrist çok yardımcı oldu, 6-7 ay gittim. Ve tedavi ala ala bu travmayı nispeten atlattım" diyerek sözlerini bitiriyor.