Uzayda 10'uncu deney! Alper Gezeravcı 'UYNA' ile ışık tutacak
Uzaya çıkan ilk Türk olan Alper Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda 10'uncu deneyi "UYNA"ya başladı. UYNA deneyinin uzay, havacılık ve savunma sanayisi için yeni nesil malzeme geliştirme kabiliyeti kazanmasına önemli katkı sağlayacağı öngörülüyor. Gezeravcı ayrıca Diyarbakır'daki öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, bugün Türkiye'nin uzay, havacılık ve savunma sanayisi için yeni nesil malzeme geliştirme kabiliyeti kazanmasında önemli katkı sunması beklenen Uzay İçin Yeni Nesil Alaşımlar (UYNA) deneyine başladı.
AA muhabirinin edindiği bilgilere göre Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (ISS) gerçekleştireceği 13 deneyin 10'uncusu olan "UYNA"yı bugün hayata geçirdi.
TÜBİTAK MAM'dan Ömür Can Odabaş'ın proje yöneticisi olduğu, yüksek sıcaklıklara dayanıklı, yüksek mukavemetli alaşımların üretilmesi çalışması, KIBO modülündeki ELF kullanılarak gerçekleştirilecek.
Eritme ve katılaşma prosesleri sırasında termofiziksel ve kristal büyümesi gibi özellikler üzerinde yerçekimsiz ortamın etkilerinin araştırılacağı UYNA deneyinin, Türkiye'nin uzay, havacılık ve savunma sanayisi için yeni nesil malzeme geliştirme kabiliyeti kazanmasına önemli katkı sağlayacağı öngörülüyor.
BUGÜNE KADAR 9 DENEY GERÇEKLEŞTİRDİ
Gezeravcı, ISS'ye ulaştığı günden bu yana 9 deneyi hayata geçirdi.
Astronot Gezeravcı, dün yer çekimsiz ortamdan etkilenen henüz işlevi keşfedilememiş genler ve bunların bağışıklık sistemiyle ilişkisini araştıran "MESSAGE" deneyini hayata geçirdi.
Muş Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerinin önerisi olan ve öğretmenleri Birsen Geçer'in proje yöneticisi olduğu Propolisin Antibakteriyel Etkisi (PRANET) deneyini de yapan Gezeravcı, TÜBİTAK MAM'dan Prof. Dr. İskender Gökalp ile Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Bakan Yardımcısı Ahmet Yozgatlıgil'in proje yöneticisi olduğu uzay araçlarının itki sistemlerinin daha verimli hale getirilmesini amaçlayan "gMetal" deneyine de başladı.
Gezeravcı, ayrıca, Tuz Gölü'nde yetişen endemik Schrenkiella Parvula isimli halofit bitkinin uzay ortamına karşı verdiği fizyolojik ve moleküler tepkileri araştıran "EXTREMOPHYTE" deneyini sürdürüyor.
Gelecekte uzayda yaşayacak yüksek sayıda insanın ihtiyaç duyacağı besinlerin sağlanması ve kapalı yaşam ortamlarındaki çevresel kontrollere destek vermesi için yeni bitkiler geliştirmeye yönelik ilk adım olan "CRISPR-GEM" ve mikroalg türlerinin uzayda yaşam destek sistemlerinde kullanılmalarının mümkün olup olmadığının araştırıldığı "UzMAn" deneylerine de devam ediliyor.
Gezeravcı, uzay ortamında alglerin, karbondioksitten oksijen rejenerasyonu, ek gıda temini, su iyileştirme, yaşam destek alanlarında kullanılmasını araştıran "ALGALSPACE" ve uzayda yaşamaya karşı oluşan hayati tepkimelerin "vokal kord" kaynaklı değişimlerle tespiti ve düşük yer çekimsizliğin sebep olduğu rahatsızlıkların ses frekanslarıyla tanımlanmasını sağlayacak "VOKALKORD" deneylerini de sürdürüyor.
"OKSİJEN SATURASYONU" deneyiyle de yapay zeka desteğiyle verilen havanın oksijen seviyesi hesaplanarak düşük yer çekiminin sebep olduğu farklılıklar ve rahatsızlıkların tanımlanması hedefleniyor.
ÖĞRENCİLERİN SORUSUNU YANITLADI
Uluslararası Uzay İstasyonu'nda bulunan ilk Türk astronot Alper Gezeravcı, Diyarbakır'ın Yenişehir ilçesindeki Abdullah Tivnikli Proje Anadolu İmam Hatip Lisesi Konferans Salonu'nda ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileriyle görüntülü görüştü. Programa Vali Ali İhsan Su, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Ahmet Yozgatlıgil de katıldı.
Burada Gezeravcı'ya birbirinden ilginç sorular soruldu. Bir öğrencinin "Uzay nasıl bir yer, gerçekten boşluk mu?" sorusu üzerine Gezeravcı, "Gökyüzünde aydedeyi gördüğünde el sallıyor musun? Peki uyumaya gitmeden önce aydedeye 'iyi geceler' diyor musun? Demek ki, uzay, sadece bir boşluk değil. İçerisinde ay gibi uydular, yıldızlar, gezegenler var. Mesela uzayı büyük bir şehir gibi düşünürsek; dünyanın uydusu olan ay, evimizin yanında bize en yakın mesafedeki komşumuz gibi olur. Sonra, sokağımızda bulunan diğer evleri, gezegenleri, mahallemizi ise güneş sistemi gibi düşünebiliriz. Ay, dünyanın etrafında döner, Dünya, güneşin etrafında döner. Güneş, Samanyolu galaksisinin merkezindeki bir kara delik etrafında döner. Dahası, bunların her biri, dışarıda keyifle oynadığımız topaç gibi, aynı zamanda kendi etraflarında da dönerler. Güneş, dünyamıza en yakın yıldızdır ve bizim hayat kaynağımızdır. Samanyolu Galaksisi'nde ise güneş gibi daha bir sürü yıldız vardır" dedi.
"ÖNCEDEN NELER OLACAĞINI BİLMİYOR OLSAM KORKABİLİRDİM"
Bir başka öğrencinin "Uzay istasyonuna ulaşman ne kadar sürdü, yolda korktun mu?" sorusuna Gezeravcı, "Öncelikle, yolculuğun ilk kısmında uzun şehirlerarası bir yolculuğa çıktık. Mesela, Ankara'dan İstanbul'a gitmek gibi. Tek farkı bunu yukarı doğru yaptık. Bir de düşmemek için bunu çok hızlı yaptık. Bu aslında en zor kısmıydı yolun ve ama sadece 10 dakika sürdü. Eğer önceden neler olacağını bilmiyor olsam korkabilirdim. Çünkü, insan ne olacağını bilmediğinde daha çok korkuyor. Ama neyse ki biz korkmayalım diye, bize hissedeceklerimizi önceden anlattılar. Sonra, Uluslararası Uzay İstasyonu'na yaklaştıkça yavaşladık, yaklaştıkça yavaşladık. Sanki denizdeki bir gemiyi limana yanaştırır gibi yavaşça istasyona yaklaştık ve kenetlendik. Sana bir şey söyleyeyim mi, fırlatmanın ilk 10 dakikası çok hızlı geçti ama asıl bu bölüm çok heyecanlıydı ve tam 36 saat sürdü" cevabını verdi.
"ORADA UZAYLI VAR MI? GÖRSEYDİN NE DERDİN ONA?"
Furkan isimli öğrencinin "Uzaylı gördün mü?" sorusunu yanıtlayan Gezeravcı, "Uzaylı henüz görmedim ama görseydim sana Furkan'ın selamını getirdim derdim herhalde. O da bana bir şey yapmazdı o zaman. Seni bütün arkadaşların gibi buradaki uzaylılar da seviyor olabilir. Herhangi bir uzaylı ile karşılaşmadım ama ben de merak ediyorum. Varlıklarını öğrenirsem farklı bir şey dönüşte seninle de paylaşacağım muhakkak." şeklinde konuştu
KARADELİĞİ SORDULAR
Karadelik görüp görmediğinin sorulması üzerine Gezeravcı, "Onları uzaydaki çok güçlü bir elektrikli süpürge gibi düşünebilirsin. Bir kara deliğin yakınında yer çekimi çok güçlüdür. O kadar güçlü kendine çeker ki, hiçbir şey ondan kaçamaz, hatta ışık bile. Etrafındaki tüm ışığı çekip, bize gelmesine engel olduğu için de biz onu göremeyiz. Çok gizemli ve ilginç olsa da, yaklaşmak çok tehlikeli olduğu için, ona uzaktan bakmak daha iyidir. Tıpkı görünmez olabilen bir süper kahraman gibi, yerini ancak etrafındaki yıldızların hareketlerindeki değişikliklere bakarak tespit edebiliriz. Bunu da ancak çok özel teleskoplarla yapabiliriz" ifadelerini kullandı.
Astronot olmak istediğini söyleyen bir öğrenciye de Gezeravcı, şunları söyledi: "Okulda eğitimlerinizi güzelce tamamladıktan sonra, sizin gibi astronot olmak isteyen minik kardeşlerimiz için ülkemizin planladığı çok güzel ve özel programlara katılarak, astronot eğitimlerini alabilirsiniz. Ama önceliğiniz okulunuzda öğretmenlerinizin anlattığı dersler. Öğretmenlerinizi kesinlikle çok iyi dinlemelisiniz. Üniversiteyi başarıyla bitirdikten sonra, günün birinde, siz de çok iyi bir astronot olabilirsiniz. Şunu da unutmayın, uzaya çıkmak için astronot olmanız gerekmez. Bilim adamları da araştırmalarıyla uzaya çıkarlar. Burada benim yanımda, birçok Türk bilim insanımıza ait deneyler var. Ben aslında onların deneylerini uzayda gerçekleştirmek için buradayım. Bu açıdan bakınca onlar da aslında benimle birlikte Uluslararası Uzay İstasyonundalar. Değerli sorularınız ve ilginiz için çok teşekkür ediyorum. Bu anı sizinle paylaşabilme fırsatı yakalayabilmek mutluluk verici. Vatan topraklarımıza geldiğim andan itibaren, en yakın zamanda sizlerle yüz yüze görüşebilmek, sohbet edebilmek dileğiyle şimdilik veda ediyorum."