Seçil Erzan vurgununda yeni gelişme! Fatih Terim Fonu iddiaları sonrası ilk kez konuştu! Vurgunun WhatsApp yazışmaları ortaya çıktı
Türkiye günlerdir bir bankada müdür olan Seçil Erzan'ın ve futbol dünyasının etrafında yaşanan dolandırıcılık olayını konuşuyor. Fatih Terim, Arda Turan, Emre Belözoğlu, Semih Kaya gibi birçok ismin adının karıştığı vurgunda yeni gelişmeler yaşandı. Fatih Terim avukatı aracılığı ile ilk kez sessizliğini bozarken, Erzan'ın mağdurları oyaladığı WhatsApp yazışmaları da ortaya çıktı.
Türkiye'nin konuştuğu Seçil Erzan vurgununda flaş detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor. Tarihin en büyük vurgunlarından biri olan dolandırıcılık olayında mağdur sayısı her geçen gün artarken, vurgunda adı geçen isimlerin başında gelen Fatih Terim de avukatı aracılığı ile günler sonra ilk kez sessizliğini bozdu. Olayda mağdurlarla Seçil Erzan'ın WhatsApp konuşmaları da sızdı. Konuşmalarda Erzan'ın mağdurları oyaladığı görülürken, son güne kadar bu durumu sürdürdüğü öğrenildi. Ayrıca Seçil Erzan'ın herkese "yeğenim" diye tanıttığı çocukluk arkadaşı olan ve kara kutusu durumundaki Nazlı Can'ın para dolu çantaları taşıdığı ve son 3 yılda hayatının değiştiği öğrenildi. İşte vurgundaki yeni detaylar...
11 KEZ DENETLENDİ USULSÜZLÜK TESPİT EDİLMEDİ
BDDK raporuna göre, Seçil Erzan'ın milyonlarca doları topladığı dönemde şube 11 kez teftiş geçirdi. Bu teftişlerde banka müdürü Erzan'ın 'usulsüz' bir işlemi tespit edilemedi. Dava dosyasında BDDK müfettişlerinin hazırladığı 16 Haziran tarihli 42 sayfalık bir rapor da var. "BDDK" bilirkişi konumunda da olduğu için bu rapor savcılık ve mahkemenin kararlarına doğrudan etki edecek nitelikte. BDDK müfettişleri raporu hazırlarken banka yöneticileriyle de görüştü. Bu görüşmelerde yöneticilere bazı sorular sordular. Sorulara verilen cevaplar rapora girdi. Bu cevaplardan birinde Erzan'ın müdürlüğünü yaptığı şubenin, Erzan'ın para toplamaya devam ettiği dönemde 11 kez teftiş edildiğini gösteriyor.
*Seçil Erzan para dolu çantalarla...
SON BİR YILDA ARTMIŞ
Banka yöneticilerinin bu konuda BDDK müfettişlerine verdiği cevap şöyle: "Şube bu dönemde 5 kez olağan teftiş ve 6 kez olağan iç kontrol incelemesinden geçmiştir. Bu denetim ve kontrollerde şube kontrol fonksiyonunun diğer şubelerde olduğu gibi aksatılmadan sürdürüldüğünü göstermektedir. Tüm bu kontrollerde şubede usul dışı bir işlem görülmemiştir. Şikâyetçilerin taleplerine ve bankamıza ibraz ettikleri belgelere bakıldığında soruşturmaya konu işlemlerin büyük bölümünün son bir yıl içinde gerçekleştiği görülmektedir."
BANKA ÇALIŞANLARI ŞÜPHELENMEMİŞ
Raporda Erzan'ın, Florya'dan sonra tayin olduğu Büyükdere Şubesi'nin çalışanlarının ifadelerine de yer verilmiş. Banka yetkililerinin BDDK müfettişlerine verdiği bilgiye göre şube çalışanları; Seçil Erzan'ın mesai saatleri içinde şubede olduğunu, müşteri ziyaretlerine gittiğini beyan etti. "Hayatın normal akışı dışında" kendilerini şüphelendiren bir davranışının olmadığını da söylediler. Banka yöneticileri, "mağdur" olduğunu söyleyenlerin 7 Nisan'a kadar ne bankaya ne de CİMER'e herhangi bir başvuru veya şikâyet yapmadığını da anlattı. "Bir şube müdürünün 11 yıl aynı şubede kalması olağan mı?" şeklindeki soruya da banka yöneticileri, aynı şubede halen 5 yıldan fazla süredir görev yapmakta olan 6'sı İstanbul'da toplam 26 müdürlerinin olduğu cevabını veriyor.
MİLYON DOLARLARI GÜVENLİKÇİYE BIRAKTILAR
* BDDK raporunun "Rapora Konu Olayların Karakteristik Özellikleri" başlıklı bölümünde de dikkat çeken değerlendirmeler var. BDDK müfettişleri dosyadaki bütün ifadeleri okuyup, delillere bakarak kendi değerlendirmelerini yapmış. Bu değerlendirmelerden bazıları şöyle:
* Müştekilerin büyük kısmıyla uzun yıllara dayalı dostluğu ve akrabalık ilişkisi var.
* Florya'da görev yaptığı dönemde Galatasaraylılar ile yakın temas kurmuş.
* Teslimatın bir kısmı doğrudan Erzan'a bir kısmı onun yönlendirdiği kişilere yapılmış. Öte yandan yüksek miktarlı paraların Erzan'ın ikametgâhının güvenlik ofisindeki personele bırakılması gibi uç örnekler de iddialar arasında...
TEFECİLERİ KAYNAK YAPTI
* Erzan, normal piyasa şartlarına göre gerçekçi olmayan derecede yüksek faizler vaat etmiş. Kurduğu parasal sistemi devam ettirebilmek için tefecileri kaynak olarak kullanmış.
WHATSAPP KONUŞMALARI SIZDI
Dava dosyasındaki ifadeler ve diğer detaylara göre, nisan ayı geldiğinde Seçil Erzan'a para verenler durumdan iyice şüphelenmeye başlamıştı. Çünkü Seçil Erzan vadesi gelen ödemeleri çeşitli bahanelerle ertelemişti. Bülent Çeviker de şüphelenenlerden biriydi. 31 Mart'ta Erzan'a, 2 milyon 200 bin dolar vermişti. Anlaşmalarına göre 4 Nisan'da 3 milyon dolar olarak geri alacaktı. Ancak o günden sonra Erzan'a ulaşamadı. 7 Nisan'da da bankaya giderek başına gelenleri anlattı ve banka durumdan haberdar oldu.
SÜREKLİ OYALADI
Seçil Erzan, 5 Nisan günü şubedeki ofisini terk ettikten sonra bankaya bir daha dönmedi. Bu süreçte kendisine ulaşabilen mağdurları ise oyalamaya devam ediyordu. Seçil Erzan'ın 5 Nisan'da ortadan kaybolduktan sonraki iki günde yaptığı WhatsApp konuşmaları ortaya çıktı. Hürriyet'in haberine göre konuşmalar Erzan'ın son ana kadar onları kandırmaya ve oyalamaya devam ettiğini gösteriyor.
BUGÜN DE OLMAZSA BEN YATAĞA DÜŞERİM
Bankacı Seçil Erzan'ın ortadan kaybolduğu 5 Nisan'dan sonraki iki günde, kendisine para veren mağdurlarla yaptığı WhatsApp yazışmalarından bazıları şöyle:
* 5 Nisan'da, verdiği paranın akıbetini araştıran ve aldığı olumsuz cevaplara karşılık "Ağlaman fayda etmedi sanırım bu saatten sonra, yarın da aynı şeyi mi yaşayacağız?" diye soran mağdura "Yaşamayacağız, hâlâ haber bekliyorum" diyor.
* 6 Nisan'da ise "Bugün netice alabilecek miyiz? Cevap vermemen kötü bir sonuç mudur?" sorusuna "Yarın için emin olamadım" diyor.
DEPREMİ DE KULLANDI
* En son 7 Nisan'da da mağdur "Bugün de olmazsa ben yatağa düşerim" diyor. Seçil de "Tamam canım" diyerek oyalamaya devam ediyor. Ardından mağdura bankada buluşma randevusu veriyor ama saat 12.00'de telefonu kapatıyor. Bu konuşma yapıldığı sırada mağdurlar artık bankaya ulaşmış, durumu anlatmaya başlamıştı. Mağdurlardan biri "Bizi deprem ile de kandırdı. Biz paramızın akıbetini sorduğumuzda o 'Depremzedelere para topluyoruz, şimdi onlarla meşgulüz' diyerek bizi oyalamaya devam etti" dedi.
FATİH TERİM AVUKATI ARACILIĞI İLE SESSİZLİĞİNİ BOZDU
Olayın ilk anından beri sürecin en önemli isimlerinden olarak adı bahsedilen hatta fonun adının "Fatih Terim Fonu" olarak anılmasına da neden olan Fatih Terim, dava sürecinde ilk kez sessizliğini bozdu. Fatih Terim'in avukatı Tufan Karataş, gazeteci İsmail Saymaz'a açıklamalarda bulunurken, Terim'in 3-3,5 milyon dolar civarında bir kaybı olduğunu iddia etti. İşte o açıklamalar....
Seçil Erzan'la Fatih Terim nereden tanışıyor?
Seçil, Florya'ya atandıktan sonra oluyor. Bir iki yıl sonra banka ile kulüp arasında sponsorluk sözleşmesi imzalanıyor, hesaplar aktarılıyor. Herkesle yakın ilişki kuruyor. Bu kadar insanı toplayabilmişse ciddi manipülasyon gücü olduğunu gösterir. Bütün futbolcular orada, kadın her gün kulüpte.
Florya Şubesi'nde kalması için Terim'in ricası olmuş mu?
Hiçbir ricası yok. Sen bankacılık mevzuatına aykırı bir uygulamayla kadını 11 yıl orada tutarsan müşterilerle ilişkinin derinleşmesine neden olursun.
Erzan, diyor ki "Terim'in finansal danışmanıydım."
Bu finansal danışmanlık değil. Her şube müdürünün belli bir kalibrasyon üzerindeki müşteriye verdiği temel hizmet.
Tam olarak ne yapmış?
Mesela hocaya diyor ki "Şu kağıt var, alınıp kâr edilebilir." "Şu hazine bonosu var, girelim mi?" Bu şekilde banka hesapları üzerinden yatırımlar yapıyor.
Terim, kadınla dostluk geliştiriyor. Nasıl oluyor?
Erzan, yapısı itibariyle samimiyet kurabilen bir insan. Bu samimiyeti sadece hocayla değil. Sosyal medyada bütün müşterileri ile fotoğrafları var. Düğününe, cenazesine gitmiş-gelmiş.
Candaş Gürol'la sevgili olması Terim'in çabasıyla mı oldu?
Candaş'ın Seçil'le nişanlanmasına kesinlikle çekince koydu. Günün sonunda diyor ki 'Bunlar koskoca insanlar. Bir yere kadar çekince koyabilirim.'
Erzan "Terim 300 bin dolar verdi. Kat kat geri aldı" dedi. Verdi mi, vermedi mi?
Fon adı altında para vermedi. Tüm yatırımları hesaplar üzeriden işletiliyordu.
Mahkeme salonundaydınız, neden itiraz etmediniz?
İtiraz etmem. Hoca o dosyada müşteki, sanık değil.
Yani para alışverişi olmadı.
Erzan'la yok. Banka ile var. Hesaplarında yatan para üzerinden Seçil yatırımlarda değerlendirdi.
Elden mi gönderiyor? Hesaptan mı?
Seçil'in kontrolünde olan ve istediği gibi girip çıktığı bir hesap. "Hocam şu kağıdı alacağız" diyor. Saha kenarında topluca oldu bittiyle evrakı imzalatıyor.
DİKKAT ÇEKMEYECEK ŞEKİLDE EKSİLTTİ
Terim'in "Hesabımda 3.000.000 dolar var" dediği para bu para mı?
Geçmişten beri olduğunu zannettiği para, bu para.
Nerede bu para?
Bize göre hesapta 3-3,5 milyon dolar olması lazım.
Terim diyor ki, "3.000.000 dolarım var."
Doğru.
Banka "Öyle bir para yok" diyor.
Hesaba yatanlar var.
Erzan, parayı çekmiş mi?
Seçil'in "Kağıt, hazine, fon aldım" diye bir hikayesi var. Bu yatırımlardan sonra meblağlar hesaba geri gelmiş. Ama bakıyoruz ki hesaplarda anlamsız eksilmeler var.
Para mı çalmış?
Dikkat çekmeyecek şekilde eksiltilmiş.
Fon alıyorum diye.
Gerçekten alıp satmış. Ama olması gereken 3-3.5 milyon dolar ortada yok.
Hesaptan çekse Terim'e mesaj gelir.
Gelmez. Eksilen parayla alakalı kaşla göz arasında evrak imzalatıyor.
Elinizde dekont var mı?
Bir sürü var.
Bir çizelge var. Resmi evrak değil, herkes düzenleyebilir.
Geçmişten zinciri kurduğu zaman excel anlam kazanıyor. Salt excel'e bakılıyor. "Böyle bir şey olur mu?" Olmaz. Ama 12 yıllık süreç biliniyor mu?
Ne kadar parası kayboldu hocanın?
Minimum 3-3.5 milyon dolar.
Erzan, bugüne kadar paranın var olduğuna dair bir hesap göstermiş mi?
12 yıl boyunca yatırılan paralar üzerinden yatırım yapmış.
Hangi hesaptan? Dolar ve Euro hesabı var.
Başka hesaplar da vardır. Muhtemelen yatırım hesabı açıldığı zaman hususi yatırım hesabı açılır. İşlem bittiği zaman kapatılır.
Üç hesabı var. Birinde dolar, birinde Euro, üçüncüsünde 3 milyon dolar var.
Yatırım yapılmışsa hoca adına çokça hesap açılır, kapanır. Fakat bugün bir excel dosyası üzerinden hocanın bütün geçmişi vasıflandırılmaya çalışılıyor.
27 Eylül'de banka ile mutabakat imzaladınız. Kayıp parayı neden gündeme getirmediniz?
Getirdik.
HOCANIN ADI ÖNE ÇIKARILIYOR
Fatih Terim, 'Fatih Terim Fonu'nu duymadı mı?
Fatih Terim Fonu ibaresi Erzan gözaltına alındıktan sonra çıktı. Öncesinde yok. Erzan'ın şöyle bir hikayesi var, "Şu kişi Terim'in ismini duyarsa sorgusuz ve sualsiz gelir."
Fatih Terim Fonu ibaresini kullanan mağdurlar var. İsmail İbrahim Çağlar ve Bülent Çeviker. Bir bölümüne de Terim'in içinde bulunduğu fon diye pazarlanmış. Bunu hiç duymamış mı?
Evet. Fatih hocanın ismi ön plana çıkarılıyor. Ondan da öte bir unsur daha var: Hakan Ateş. Ateş, bankanın genel müdürü. Yardımcısı Mehmet Aydoğdu da var.
Candaş Gürol, "Terim'in 'Ben yatırımcıyım. Hatta Buse, Volkan ve Terim de katkı koydu' dediğini söylüyor. Kastettiği o fon değil mi?
Bahsettiği fon bu. Candaş'ın kaynağı Seçil. Hocadan duyarak, dekont görerek söylemedi. Seçil'den duydu.
BUSE'DEN HABERİ YOKTU
Buse Terim'in para verdiğinden Terim'in haberi yok mu?
Olmaz. Aile yapılarını bilmek lazım. Fatih Terim olgusu baba-kız ilişkisinin duygusal refleksle yürüdüğü, ihtiyaç varken onlara sınırsız desteğin verildiği, diğer olgulara karışılmadığı bir saygı alanı var.
Bahçekapılı, Emre Belözoğlu'ndan 4.2 milyon dolar alıp veriyor. Terim'e söylemiyor mu?
Terim'in haberi olma ihtimali yok. Para konuları ayrıdır.
Arda Turan "Terim kârda mı?" diye soruyor.
Şöyle düşünün: Bir bomba patlamış. Enkaz altında kalmışsın. Oluşan şablon şu: Hocanın orada olma ihtimali olur mu?
Kızı, damadı, yakın arkadaşı, damadının kuzeni, yeğeni, herkes sisteme girmiş. Bunun nasıl haberi olmaz?
Fatih hocayla o evin içerisine girdiğinde dersin ki "olmaz abi." İlişki bambaşka.
"Fatih hoca kârda mıymış?" diye soruyor. O da "Normalde kârdaydı" diyor. Ne anlamalıyım?
"Kârda" demiyor. Söyleyen Seçil ya. Kafasının arkasında neler var kimse bilemez.
Terim'in ilgisi yoksa ertesi gün neden onlarla bankaya gidiyor?
Baba gibi yanlarında istiyorlar. Güçlü bir profille gidelim.
Terim neden gidiyor?
Tamamen destek. Yalnız bırakmamak adına gidiyor.
Bankanın açıklamasına göre Seçil için demiş ki "Kızım gibi sevdiğim. Evime girip-çıkan bir insanın neden böyle yaptığını anlamadım. Benim zararım var. Ama miktarını bilemiyorum."
Doğru. Hesaba giriyorlar, paralar görünmüyor. Bir kısım para var, bir kısım para yok…
İsmi kullanılarak veya parası alınarak mağdur edilen biri olduğu halde neden dosyada değil?
Çünkü onun şikayeti başka bir soruşturma numarası ile tefrik edildi. Hesabından çekilen bir para olduğu için zimmet olarak seyretme ihtimali var.
Tekrar sorayım: Bu fonla ilgisi yoksa neden bankaya gitti?
Babaları gibi yani "ben yanınızdayım, buradayım" diyor. Zaten sonra baktı ki hukuki boyutları var. Ondan sonra zaten yargı süreci devam ediyor.
SEÇİL ERZAN'IN KARA KUTUSU
Davada adı geçen isimlerden biri de Seçil Erzan'ın herkese "yeğenim" diye tanıttığı ancak gerçekte "çocukluk arkadaşı" olan Nazlı Can isimli kişi. Nazlı Can'ın 3 yıl önceye kadar pastane işlettiği ancak daha sonra Seçil'in yanına taşınarak bambaşka bir hayat sürdüğü ortaya çıktı. Can'ın bu süreçte marka kıyafetler giymeye başladığı, lüks mekanlarda yemekler yediği öğrenildi. İşte o detaylar...
Tekirdağ'ın Çerkezköy ilçesine bağlı Yanıkağıl Köyü'nde yaşayan Nazlı Can, çocukluk arkadaşı Seçil'den iki yaş büyüktü. Seçil'in ailesi yıllar önce Çorlu'ya göç etmişti. Nazlı ise liseyi zar zor bitirdikten sonra bir fabrikada işe girmişti. Ailesi köyde bakkal işleten Nazlı, 2008'de fabrikadaki işinden ayrıldı.
PASTANE BATINCA...
Köyde pastane açmaya karar verdi. Kafe Keyif'in 19 Eylül 2008'deki açılışı renkli geçti. Sadece pastane ürünleri değil ev yemekleri de satıyordu. Ancak zamanla işler kötü gitmeye başladı. Nazlı Can da emekli olmuştu. Kafeyi 2020'de kapattı.
PARAMI NE YAPAYIM SEÇİL
Elinde 3-5 kuruşu kalmıştı. Bunu bankaya yatırmak isteyince köylüsü Seçil Erzan'ı aradı. O günden sonra neredeyse iki kardeş gibi oldular. Seçil onu İstanbul'a davet etti. Üstelik ikisi de bekardı. "Etrafımda güveneceğim kimse yok" diyen Seçil, özel hayatı da dahil olmak üzere her şeyi Nazlı'ya anlatıyordu. Bankadaki odasına, hatta çok önemli toplantılara bile onu da götürmeye başlamıştı. Seçil Erzan'ın para topladığı birçok zaman Nazlı Can da yanındaydı.
PIRLANTACIYA KURYELİK
Seçil Erzan, Çorlu'da pırlantacılık yapan Ömer Kahraman'ı fon vaadiyle kandırmıştı. Nazlı Can bu sırada köydeydi. Seçil dükkânı tarif edip parayı almasını istedi. Nazlı çanta içinde paraları teslim alırken, Ömer Kahraman fotoğrafını çekti ve Seçil Erzan'ı aradı. Daha sonra bu fotoğraflar dosyaya delil olarak girdi. Nazlı, İstanbul'da olduğu bir sırada 19 yaşındaki ablasının oğlu Kerem Can'ı da arayıp yine pırlantacıdan bir paketi İstanbul'a getirmesini istedi. Kerem de kargo poşetindeki parayı İstanbul'a götürdü. Ancak Ömer Kahraman yine fotoğraf çekmiş ve Kerem de bu fotoğrafla davanın sanıkları arasına girmişti. Büyük vurgun patladığında dosyada ilk tutuklanan isim Seçil oldu. Bundan 20 gün sonra ise Nazlı Can ile Ali Yörük ve abisi Atilla Yörük tutuklandı. Mağdurlardan paraları bu 3 isim taşımıştı.
İŞTE TESLİM KARELERİ
Nazlı Can'ın telefonundan çıkanlar dosyanın en önemli delilleri arasında. Nazlı Can hangi ünlü isimle bir araya gelse fotoğraf çektirmiş, Seçil Erzan'la çok önemli yazışmalar yapmış. Adeta Seçil Erzan'ın kara kutusu olan Nazlı Can'ın paraları teslim aldığında çektirdiği bu kareler de dosyaya girdi.
PARALAR İSVİÇRE'DE Mİ
Köylülerin anlattıklarına göre Nazlı Can biraz hava atmayı severdi. Seçil Erzan sayesinde gittiği yerlerde fotoğraflar çektirir, köydeki akrabalarına gösterirdi. Hatta Seçil Erzan'la sık sık İsviçre'ye de gittiklerini söylerdi. Ancak son zamanlarda "Seçil'in çok borcu var" diyerek çevresinden borç para aramaya başlamıştı.
SEÇİL ERZAN VE NAZLI CAN BU MAHALLEDE BÜYÜMÜŞLER
Seçil Erzan ile Nazlı Can'ın çocukluklarının geçtiği Yanıkağıl Mahallesi'nde olayın şaşkınlığı yaşanıyor. Mahalleli konuya ilişkin konuşmak istemezken, muhtar Yücel Başaran ise tahliye olduktan sonra Nazlı Can ile görüştüğünü söyledi. Başaran, "Nazlı gözaltına alınırken de görüştüm, çıktıktan sonra da geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Onun bu işle fazla alâkası olduğunu zannetmiyorum. Sadece Seçil Hanım ile çocukluk arkadaşıydı, görüşüyorlardı. Bu olayla ilgili olarak bilgi vermedi" dedi.
MUHTAR: BİZDEN DOLANDIRILAN YOK
Mahallenin olayla ilgili şaibe altında olduğunu söyleyen Başaran, "Köyden bu fon için para toplandığını iddia ediyorlar ama böyle bir şey yok. Böyle bir şey olsa mutlaka bizim kulağımıza gelirdi" diye konuştu.