Hatay’da enkaz altında yürekleri kor gibi yakan son konuşma: “Anne seni seviyorum ben ölürsem ağlama”
Türkiye 6 Şubat günü asrın felaketiyle sarsıldı. Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ilde yıkıma neden oldu. Hatay'da yaşanan dehşette 2 evladını ve annesini kaybedip babasıyla birlikte enkaz altından 81 saat sonra kurtarılan Elçin Ezer, 8 yaşındaki kızıyla yaşadığı son dakikalarını anlattı. Anne Ezer’in hikayesi herkesi ağlattı.
Asrın felaketinde Hatay'da yıkılan apartmanın enkazından 81 saat sonra yaralı olarak kurtarılan 38 yaşındaki Elçin Ezer, çocukları 13 yaşındaki Mertcan, 8 yaşındaki Naz Ölmez ve annesi 61 yaşındaki Yıldız Ezer'i kaybetti. Babası 71 yaşındaki Hamza Ezer ile birlikte kurtarılan Elçin Ezer, canından çok sevdiği kızıyla enkazda yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarına boğuldu.
Acılı anne, "Kızımla birlikte aynı yerde mahsur kalmıştık. Elini tutup, onunla konuşarak kızımı sakinleştirmeye çalışıyordum. O'nu; 'Kızım sakin ol, nefesini tüketme. Bizi bulup buradan kurtaracaklar' diye teselli ediyordum. Yavrum da bana 'Anne seni çok seviyorum. Ben ölürsem ağlama' diyordu. Artçı depremleri hissediyorduk. Kızımın üzerine taşlar düştü. En son 'Anne' diye çığlık attı. Gerisi derin bir sessizlikti" dedi.
EVLATLARININ CENAZESİNE KATILAMADI
Hatay'ın Defne ilçesinde yıkılan 4 katlı binanın ikinci katında oturan emekli gazeteci Hamza Ezer, eşi Yıldız Ezer, kızları Elçin Ezer ile birlikte torunları Mertcan ve Naz Ölmez enkazın altında kaldı.
16 saat sonra önce baba Hamza Ezer, 81 saat sonra da kızı Elçin Ezer yaralı olarak enkazdan kurtarıldı. Saatler sonra da Mertcan ve Naz Ölmez ile anneanneleri Yıldız Ezer'in cansız bedenine ulaşıldı.
Enkazda ayağı ezilen Elçin Ezer, Adana'ya sevk edildi tedavisinin ardından taburcu oldu. Tedavi gördüğü için annesi ve çocuklarının cenazesine katılamayan Elçin Ezer, günler sonra Hatay'a gitti; evlatlarına veda ederken, gözyaşlarına boğuldu.
"ANNE SENİ ÇOK SEVİYORUM..."
Depremin olduğu gece hiç uyumadığını anlatan Elçin Ezer, "Bir şeyler olacağını hissettim. Deprem anında çocuklarımı ve annemi uyandırdım. Onları sakinleştirmeye çalıştım. Kızımı düşmesin diye elinden tutmuştum. Ne olduysa o anda oldu. Tavan üzerimize çöktü ve enkazda kaldık. Kızımla aynı yerde mahsur kalmıştık. Elini tutup, konuşarak sakinleştirmeye çalışıyordum. 'Yavrum sakin ol, kurtaracaklar diye teselli ediyordum. Kızım, 'Anne seni çok seviyorum. Ben ölürsem ağlama' diyordu. İkinci depremde kızımın üzerine taşlar düştü. Sol elimle üzerindeki taşı kaldırmaya çalıştım. 'Anne' diye çığlık attı; sonra bir daha da sesini duyamadım. Kızımı yaşatamadım" diye konuştu.
"HAYALLERİ YARIM KALDI"
Sabah'ın haberine göre, gazetecilikten emekli olan babasının arkadaşlarının desteğiyle geçici olarak Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nde hayata tutunmaya çalışan, burada kendisiyle aynı ortamı paylaşan gazetecilerin çocuklarında teselli bulan Elçin Ezer, "Ben artık gördüğüm her çocuğu, kendi evladım yerine koyup, onları öyle seviyorum." dedi.
Ezer, "Çocuklarımın hayalleri yarım kaldı. Yapamadığımız; yaşayamadığımız çok şey var. Bundan sonra diğer çocukların hayalleri yarım kalmasın diye yaşayacağım. Kendimi ancak böyle teselli edip, acımı böyle dindirebilirim" şeklinde konuştu.