MİRAÇ KANDİLİ anlamı ve önemi | Miraç ne demek, anlamı nedir? Hüzün Yılı Miraç Gecesi ne oldu? Peygamber Efendimizin tanık olduğu olaylar
Miraç Kandili bu akşam ihya edilecek. Recep ayının 27'nci gecesi yani 26'sını 27'sine bağlayan gece Miraç Gecesi'dir. Rahmet kapılarının sonuna kadar açıldığı Miraç Kandili'ne dair detaylar araştırılıyor. Müminler arama motorlarında Miraç hadisesini araştırıyor. Peki miraç ne demek, anlamı nedir? Miraç gecesi ne oldu?
Miraç olayı nasıl gerçekleşti sorusunun cevabı sıklıkla araştırılıyor. Bu akşam idrak edilecek olan Miraç Kandili'ne dair detaylar Müslümanlar tarafından araştırılıyor. Zaman ve mekandan bağımsız olarak tamamen ilahi ölçülerle gerçekleşen Miraç olayında bir diğer merak edilen hadise ise Peygamber Efendimizin tanık olduğu olaylar. Peki miraç ne demek, anlamı nedir? Miraç Gecesi ne oldu? İşte Peygamber Efendimizin tanık olduğu olaylar...
MİRAÇ NE DEMEK?
Miraç, sözlükte "yukarı çıkma vasıtası, merdiven" anlamına gelir ve yüce Allah'ın Peygamber Efendimize bir lütfudur.
MİRAÇ GECESİ FAZİLETİ
Faziletleri saymakla bitmeyecek kadar çok olan Miraç Kandili'nde Müslüman alemi; Kur"ân–ı Kerim okunmalı, Peygamber Efendimiz (sav)"e salât ü selâmlar getirilmeli, tevbe ve istiğfar etmelidir.
Miraç Kandili, İslam dininde kutsal sayılan gecelerden biridir. Recep ayının 27. gecesidir. Müslümanlar bu gecede Hz. Muhammed'in, Mekke'deki Mescid-i Haram´dan, Kudüs´teki Mescid-i Aksa´ya götürüldüğüne, oradan da gökleri aşarak, Cebrail'in bile giremediği Sidretül Münteha'yı geçerek Allah´ın katına ulaştığına inanırlar. Bu olaya miraç ya da göğe çıkış denir.
Peygamber Efendimiz (sav)"e salât ü selâmlar getirilmeli; O"nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.
ANLAMI VE ÖNEMİ NEDİR?
Miraç ya da Mirac İslamiyet'te peygamberimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V) göğe yükselmesi vakasıdır. Arapçada kelime olarak yükseğe çıkma anlamına gelir ve merdiven anlamına gelen uruc kökünden gelmektedir.
Mirac olayı hicretten bir yıl ya da onyedi ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşir. Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Peygamberimiz (s.a.s) Mescidül – Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür. Kur'an'ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında "İsra" adını alır. İkinci aşamayı ise Peygamberimiz (s.a.s)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselişi oluşturur. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı Kur'an'da anılmaz, ama çok sayıdaki hadiste ayrıntılı biçimde anlatılır.
Mirâç, rahmet ve hikmet dolu bu gecede, Peygamberimizin Mescid-i Aksâ'dan göklere yükselip Yüce Allah'tan vahiy almasıdır.
Miracın hediyesi, Allah'a ortak koşmayan kimselerin günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesidir.
Miracın bir diğer hediyesi ise "Âmenerrasulü" diye başlayan Bakara suresinin son iki ayetidir. Her gün yatsı namazından sonra bu ayetler okunur, iman dile getirilir. Mirâç, Cenab-ı Hak'tan gelen davete icabet ederek kulluğun gereklerini yerine getirerek, her adımda O'na yaklaşmaktır. Mirâç, maddeden uzaklaşarak manaya ulaşmak; fânî olandan vazgeçip bâkî olana yönelmektir.
MİRAÇ HADİSESİ NASIL GERÇEKLEŞTİ?
Buhari ve Müslim'de Miraç'la ilgili olarak yer alan rivayetlerin ortak noktalarına göre olay şu şekilde cereyan etti:
Bir gece Resulullah (sav) Kâbe'de Hicr veya Hatim denen yerde, bazı rivayetlere göre uyurken bazılarına göre ise uyku ile uyanıklık arasındayken Cebrail (as) geldi. Göğsünü açtı, zemzemle yıkadıktan sonra içini iman ve hikmetle doldurup kapattı. Cebrail, Peygamber Efendimizi (sav) Burak adlı bineğe bindirip Beytülmakdis'e (Kudüs) götürdü.
Resûl-i Ekrem (sav) Mescid-i Aksâ'da iki rekât namaz kılıp çıktığında Cebrail, biri süt biri şarap dolu iki kap getirdi. Resulullah (sav) süt dolu kabı seçince Cebrail "Fıtratı seçtin" dedi. Ardından O'nu alıp dünya semasına yükseltti. Resulullah'ı burada önceki bazı peygamberler karşıladı ve onu kendilerine imam yaparak arkasında topluca namaz kıldılar. Daha sonra semaya yükseltilen Allah Resulü (sav), semanın birinci katında Hz. Âdem, ikinci katında Hz. İsa ve Hz. Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Mûsâ, yedinci katında ise Hz. İbrahim ile görüştü. Sidret'ül- Münteha denilen yere vardıklarında yazıcı meleklerin kalem cızırtılarını duydu ve Allah'ın huzuruna çıktı.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN MİRAÇ'TA TANIK OLDUĞU OLAYLAR
Hz. Peygamber (sav), Miraç olayında Allah yolunda şehit olanların, Firavun tarafından öldürülen kadının ve eşi ile çocuklarının akıbeti, namaz kılmayanların gördüğü azap ve çektiği sıkıntıları, zina edenlerin, yol kesenlerin, faiz yiyenlerin, emanetlere ihanet edenlerin, yapmadığı halde başkasına öğüt veren vaizlerin, gıybet edenlerin, büyük söz söyleyip yerine getirmeyen ve buna pişman olanların durumlarını, cennetin misk kokusunu ve salih insanların amellerinden dolayı buraya nasıl girdiklerini, Allah'a, Resulüne, ahiret gününe iman edip İslam'a gönül veren ve Allah rızası için muhtacın yardımına koşan, Allah'ın emrettiklerini yapıp nehyettiklerinden kaçınanların akıbetlerini ve hallerini gördü.
Peygamber Efendimiz, cennetliklere sevinip cehenneme girecekler için üzüldü. Cebrail'e gerekli soruları sorup cevaplarını aldı ve yollarına devam ettiler. Sonra Sidretü'l-Müntehâ denilen yere vardıklarında yazıcı meleklerin kalem cızırtılarını duydu.
Hz. Muhammed'e (sav) "Yâ Resulallah! Sidre'yi kaplayan ne gördün?" sorulduğunda "Altundan pervânelerin onu bürüdüğünü ve her yaprağında bir meleğin oturup Allah'ı tespih ettiğini gördüm." dediği rivayet edilir. (Taberî, XXVII, 75; Müslim, Îman, 279)
Hz. Peygamber ile Cebrail (as) Sidretü'l-Münteha (hudut ağacı) denilen yere ulaştığında O'na (sav) evrenin sırları, varlığın kaderiyle ilgili hükümlerin tespiti için görevli meleklerin çalışmaları gösterildi. Cebrail (as) buradan ileri geçemeyeceğini bildirdi ve Sidretü'l-Münteha'da kaldı. Cebrail (as) "Bir parmak ucu daha öteye yaklaşmış olsaydım yakılırdım" dedi.
Hz. Peygamber'in Miraç'ta Allah'ı görüp görmediği meselesi, O'nun Sidretü'l Münteha'da "iki yay ucu aralığı kadar" Allah'a yaklaştığını ve O'nu gördüğünü bildiren ayetlere dayanır.
Yüce Allah'ın, Peygamber'e veya Peygamber'in Allah'a yaklaşması mekan, mesafe kavramlarıyla değil, Resûl-i Ekrem'in derece ve makamının yükselmesi, duasının kabulü, çeşitli nimetlere mazhar kılınmasıyla açıklanır.