Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasına verilen takipsizlik kararına itiraz! Dosyaya eklenen fotoğraf şüpheleri artırdı
İstanbul’da 13 yıl önce vahşice katledilen Münevver Karabulut cinayeti son günlerde yeniden gündeme geldi. Karabulut'un babası Süreyya Karabulut, kızının katili Cem Garipoğlu'nun ölmediğini iddia ederek mezarının açılması için harekete geçmişti. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunan acılı babanın başvurusu reddedildi. Karabulut ailesinin avukatı Dr. Rezan Epözdemir bu karara itiraz etti. İtiraz dilekçesinde Maktule Münevver Karabulut'un kanının bulaştığı koltukta aynı zamanda Garipoğlu ailesinin fotoğraf çektirip paylaşmasının şüphe uyandırması nedeniyle dosyaya eklendi.
Cem Garipoğlu'nun cezaevinde intihar etmediği, kaçtı veya kaçırıldığı iddiası şehir efsanesi olarak 8 yıldır dilden dile konuşuluyor. Acılı baba Süreyya Karabulut, bu derin şüpheyi ilk SABAH'tan Gül Kireklo'ya anlattı. Babanın SABAH'a açıklamaları günlerce Twitter da TT oldu. Kamuoyu da sosyal medya aracılığıyla şüphelerini paylaştı.
Baba Karubulut, kızının katili Cem Garipoğlu'nun mezarının açılması için savcılığa başvuracağını söyledi. Baba Süreyya Karabulut'un Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı başvuru, kovuşturmaya yer olmadığına kanaat getirilerek, geçtiğimiz günlerde reddedildi. Ancak, baba Karabulut vazgeçmedi. Bir üst mahkemeye başvurarak, itiraz etti ve soruşturmanın genişletilmesini istedi.
Ailenin avukatı Rezan Epözdemir "Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın takipsizlik kararına itiraz ettik. Soruşturmanın genişletilmesi amacıyla ve usulüne uygun soruşturma yürütülmesi için Cem Garipoğlu'na ait olduğu iddia edilen mezarın açılması ve mezarda gerekli incelemelerin yapılmasını talep ettik" dedi.
İstanbul'da 2009 yılında katledilen Münevver Karabulut'un babası Süreyya karabulut, kızının katili Cem Garipoğlu'nun mezarının açılması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı başvurunun reddedilmesinin ardından bir üstü mahkemeye itirazda bulundu. Süreyya Karabalut'un cezaevinde 8 yıl önce intihar eden kızının katili Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasını isteyerek, en derin şüphelerini SABAH'a anlatmıştı. SABAH'ın manşetine taşıdığı haberde baba Süreyya Karabalut, 'O caninin mezarı açılsın' diye seslenmişti.
MÜNEVVER GENÇLİĞİNİN BAHARINDA ÖLDÜRÜLDÜ
Karabulut ailesi adına avukat Rezan Epözdemir tarafından yapılan itirazda 'kovuşturmaya yer olmadığına dair karara ilişkin itirazlarımızın sunulması ile birlikte itirazımızın kabul edilerek soruşturmanın usulüne uygun yürütülmesi (genişletilmesi) amacıyla dosyanın Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesi talep edildi. Yapılan itirazda, şöyle denildi:
"Müvekkilimiz Süreyya Karabulut, Münevver Karabulut'un babası olup bilindiği üzere Münevver Karabulut, gençliğinin baharında 18 yaşına girmesine dört gün kala şüpheli Cem Garipoğlu tarafından tasarlayarak ve canavarca öldürülmüştür"
ÖLÜP ÖLMEDİĞİ TİTİZLİKLE ARAŞTIRILMALI
Ve şöyle devam edildi:
"Münevver Karabulut cinayeti, Türk toplumunda kadına yönelik şiddete tepki gösterilmesi bilincinin yerleşmesi açısından adeta bir mihenk taşı olup, bu cinayeti işleyen kişinin cezaevinden kaçırılmış olma ihtimali dahi telafisi güç ve imkansız zararlara yol açabilecek niteliktedir. İşbu sebepten, katil sahsı gerçekten ölüp ölmediğinin titizlikle araştırılması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile üstün körü bir soruşturma ile yetinilmemelidir"
KANLI KOLTUK ŞÜPHELERİ ARTTIRDI
İtiraz dilekçesinde Maktule Münevver Karabulut'un kanının bulaştığı koltukta aynı zamanda Garipoğlu ailesinin fotoğraf çektirip paylaşmasının şüphe uyandırması nedeniyle dosyaya eklendi. Dilekçede, "Söz konusu paylaşımın ardından acılı baba Süreyya Karabulut tarafımıza ulaşarak Cem Garipoğlu'nun ölmediği, kaçırıldığı iddialarına ilişkin olarak gerekli başvuruları yapmamızı talep etmiştir. İşbu sebepten, huzurdaki suç duyurusunu yapma zaruretimiz hasıl olmuştur.
Ancak Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma işlemi yerine getirilmeksizin kovuşturmaya yer olmadığı belirtildi. Bu karar, kamuoyunda ciddi tepkilere yol açmıştır. Bundan daha da önemlisi, yargının saygınlığı ve güvenilirliği sorgulanmıştır. Halihazırda yargının saygınlığı ve güvenilirliği noktasında uluslararası kuruluşlara göre üst sıralarda olmayan ülkemiz, bu karar ile birlikte daha da alt sıralara düşecektir" dendi.