15 Temmuz Gazisi Yahya Gezgelen o gece ve sonrasında yaşadıklarını anlattı: O gece korku yoktu
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) organize ettiği 15 Temmuz darbe girişimini, sokaklara çıkıp gövdelerini hainlerin mermilerine siper ederek bastıran kahramanlar, aradan 6 yıl geçmesine rağmen o gün yaşadıklarını unutamıyor. 15 Temmuz darbe girişiminde hainlere direnen kahramanlardan biri olan gazi Yahya Tezgelen "Ayağımın 17 farklı yerinden ameliyat oldum. 6 yıl geçti ama hâlâ düzgün ayakkabı giyemiyorum. Beni kapımın önündeki topuğu ezik ayakkabılarımdan tanırsınız." dedi.
O kahramanlardan biri de 46 yaşındaki gazi Yahya Tezgelen. Darbe kalkışmasını haber alır almaz soluğu sokakta alan ve Taksim Meydanı'nda darbecilere karşı mücadele ederken onlarca insanla birlikte ayağından vurularak gazi olan Tezgelen, o gece verdikleri mücadeleyi ve sonrasında yaşadıklarını SABAH'a anlattı.
AKLIMA MENDERES GELDİ
Rahmetli babam, 'Adnan Menderes asılmadan önce o zaman İstanbul'un en büyük meydanı Eminönü Meydanı'ydı. Oraya biz 100 kişi toplayabilseydik Adnan Menderes'i asamazlardı' derdi. O gün aklıma hemen o geldi. Koşa koşa dışarı çıktım.
DURUŞU UMUT VERDİ
Taksim Meydanı'na geldiğimizde selalar verilmeye başlandı. "Cumhurbaşkanımız şehit edildi" diye bir haber dolaştı. Ne yapacağımızı şaşırdık. Herkes dizlerinin üstüne çöktü, ağlıyordu. Geri dönmek isteyenler oldu, ümit kırılmıştı. O sırada köprüde olan ablam aradı. Ben ağlamaklı ses tonuyla Cumhurbaşkanımızın şehit edildiği haberini ablamla paylaştım. Ablam bana, o haberin doğru olmadığını, Cumhurbaşkanımızın az önce canlı yayına bağlandığını söyledi. Selaların da milleti darbecilerle mücadele etmek üzere sokağa çağırmak için okunduğunu söyledi. Cumhurbaşkanımızın dik duruşu bize çok büyük bir güven duygusu vermişti.
VURULDUĞUMU ANLAMADIM
Taksim Anıtı'nın etrafını komple çevirmişlerdi. Elimizde silah, sopa yoktu, sadece Türk bayrağı taşıyorduk. Anıtın üstüne 2-3 kişi çıkıp bayrağı astı. Darbeciler, bayrağı çekip aşağı düşürmeye çalıştı. Biz üstlerine yüklenince ateş etmeye başladılar. Kimse o şanlı üniforma içindeki askerin o kurşunu sıkacağını tahmin etmedi. Vurulup yere düşen insanlara bakıyordum. Kimimin göğsünden, kiminin alnından kan geliyordu. Birileri 'Yatın, yatın' diye bağırıyordu. Bir polis sürünerek yanıma geldi ve benim de vurulduğumu söyledi. Ayağıma baktım kandan görünmüyordu. Vurulan insanlara bakarken kendimin vurulduğunu bile anlamamıştım.
AYAKKABIMDAN TANIRSINIZ
Ayağımda 4 kırık, kaval kemiğimde ise çatlak varmış, ayağımın içinde de sayısı belli olmayacak derecede ufak ortalama 300 şarapnel parçası olduğunu söylediler. Bunlar ilk gece alınamadığı için kaldı. Şarapnel parçaları, ayak ve parmak kemiklerime kaynadığı için çıkartılamıyor. Ayağımın 17 farklı yerinden ameliyat oldum, 7 ay ayağım alçıda kaldı. 2 seneye yakın ayakkabı giyemedim. 6 sene geçmesine rağmen hâlâ düzgün ayakkabı giyemiyorum. Bir ayağımın numarası büyüdüğü için aldığım ayakkabıdan da 2 çift alıyoruz ve her birinin topuğuna basıyorum. Bütün ayakkabılarımın tekinin topuğu ezik. Beni kapımın önündeki topuğu ezik ayakkabılarımdan tanırsınız.
BUNUN ADI VATAN SEVGİSİ
'BEN Türk'üm' diyen herkesin o gece sokağa çıkması gerekiyordu. Bu silahlı bir kalkışmaydı. Ve insanlar göğüslerini siper ederek silahların karşısına geçti. Şimdi bu kuşağa kahraman bir kuşak denmemeli. Bu her vatandaşın yapması gereken bir şeydi. Evine birileri saldırıyor. Sen karınla çocuğunu savunuyorsun. Aileni savunmak kahramanlık değil, insani bir tepkidir. Bu senin görevin. Yani bence vatan sevgisi. Başka hiçbir şey değil. Bunun başka adı yok.