5 yıl sonraki hayatımıza ışınlandık
Pandemi etkilerinin yavaş yavaş hayatımızdan çıkmasıyla herkesi geleceğe dair de bir merak aldı. Önümüzdeki yıllarda bizi neler bekliyor? "Pandemiden çıkış" anlamına gelen "Pandexit" kavramı üzerinden, sosyal hayattan spora, sağlıktan eğitime, modadan müziğe çok değil beş yıl ve biraz ötesinde hayatlarımızın nasıl değişeceğini, bizi nelerin beklediğini uzmanlara sorduk... Uzmanlara göre sporda bisiklet gittikçe popülerleşecek, uzaktan ameliyatlar başlayacak, çok çalışıp çok kazanmanın yerini kendine vakit ayırmak alacak, üniversite eğitimi kişiselleşecek...
Aylar süren pandemi, yavaş yavaş hayatlarımızdan çıkıyor. Ve hayatımızdaki kavramlar değişiyor. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyenler yanılmıyor. Evet, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, yediğimiz içtiğimizden, aldığımız eğitime, günlük alışkanlıklarımızdan çalışma biçimimize hayatımızdaki her alan bu değişimden nasibini alacak. Ve bu çok uzak bir gelecek öngörüsü değil. Alanında uzman isimlere "Beş yıl ve biraz ötesinde bizi neler bekliyor?" diye sorduk. Cevaplar ilginç:
%52
Kurumsal dünyada çalışan insanlar için 2030'da artık evden çalışmak veya herkesin evine yakın bir paylaşımlı ofisten çalışması bir standart olabilir. Bugün Amerikan işgücünün yüzde 52'si haftada en az bir gün evden çalışıyor.
2029
itibariyle alternatif et pazarının 140 milyor dolara ve dünya et tüketiminin yüzde 10'una ulaşması bekleniyor.
50
yıl sonra fiziksel efor gerektiren tüm işler robotlara ve yapay zekaya devredilecek.
2030
Büyükbaş hayvanlardan elde edilen et, ormansızlaşmanın yüzde 40'ından ve karbon ayak izinin çoğundan sorumlu ilan edildi... 2030'da hayvan bazlı et tüketmek havyar yemek gibi lüks tüketime
dönebilir.
%95
Bir arabanın zamanın yüzde 95'inde park halinde olduğu düşünülürse araba almaktansa ucuz robotaksileri kullanmak daha mantıklı hale gelecek.
SPOR
Klavye başında spor heyecanı
Sabah hafta sonu eklerinin deneyimli spor yazarı ve editörü Serkan Ünlü'ye göre pandemi koşullarını atlatmaya çalışan ilk alan spor endüstrisi. Ünlü: "Yurt dışında da ülkemizde de karantinanın yumuşamasıyla stadyumların da salonların da hemen dolduğunu gördük. Pandemi sonrası öncelikle açık havada spor yapanların sayısı hızla arttı. Tüm sporlara ilgi artıyor, en büyük artış elbette koşu ve bisiklet sporuna duyulan ilgide oldu" diyor ve gelecek beş yılda spor alanında meydana gelebilecek gelişmeleri şöyle sıralıyor.
"Beş yıl sonra bu salgının olmayacağını varsayarsak eskiye dönülebilir diyebilir miyiz? Kolay olmayacak. Karantinada akıllı telefonlar en yakın dostumuz oldu. Artık herkes elindeki telefonla kendi maçına odaklanıyor. Bu sebeple reklam verenlerin de artık mobil reklamlara daha çok ağırlık verdiği aşikar. Yıllardır yıldızların sırtından geçinip gol çizgisi ve tartışmalı VAR (Video Yardımcı Hakem) dışında pek yenilik getiremeyen dünya futbolunun patronu FIFA, elindeki pastayı kaybetme riskiyle karşı karşıya. Kanun gibi korunan futbol kuralları artık tartışılıyor. YouTube video izlenme süresinin sekiz dakikalara düştüğü ortamda futbol sahasının küçülmesi, oyuncu sayısının azaltılması tartışılıyor."
"Her şey daha çok izlenmek için, yeni çağın kuralı bu. İnternet sonrası kuşakların büyümesiyle 'zaman' kavramının değiştiği gerçeğini kabul etmeliyiz. Onlar için 'beklemek' söz konusu değil. Özellikle içerisinde 'hız' olmayan sporlardan uzaklaşacaklar. Bu sebeple futbol gibi geniş alana yayılan ve süresi bir saati aşan sporların gelirleri hızla azalacak. Bu arada Premier Lig ile NBA gibi oyun kalitesinin yüksek olduğu organizasyonlarına bir paragraf açalım. Televizyonun kurallarına göre oyununu şekillendiren bu alanların rakiplerine göre daha çok gelir elde etmesi tesadüf değil."
"Pandemi ve etkilerinden bağımsız olarak 2024 Paris Olimpiyatları da spor tarihi açısından bir dönüm noktası olacak. Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) tavsiyeleri doğrultusunda, farklı sporlarda Paris'teki oyunlara ilk kez tüm disiplinlere katılımda cinsiyet eşitliği sağlanacak. Etkileyici bir rekabetle bütün kadın disiplinlerinde görülen büyüme Olimpiyat Oyunları'nda tarihe geçecek istatistiklere de yansıyabilir. 5G teknolojisinin de sporda devrim benzeri sonuçlar doğuracağının altını çizelim."
"Bir de hiç değinmediğimiz Espor var. Sahadaki futbolla alakası olmayan bu oyun da, futbolun en önemli rakiplerinden. Yeni kuşaklar, TV'de maç izlemektense kendi maçını oynamayı tercih ediyor. Espor'un gitgide daha da yayılıp hem gelir getireceğini hem de reklam pastasından daha çok pay alacağını söylemek kahinlik olmaz. Kısacası, dahil olamayacağımız sporlar önümüzdeki dönemde saf dışı kalacak."
SOSYAL HAYAT
Daha az iş, daha çok hobi
Sosyal hayatımız nasıl değişecek peki? TÜRYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer'e göre 2023 yılında daha rahat ve kaygısız para harcayabileceğiz: "Bu geçtiğimiz süreç bizlerin birçok alışkanlığını değiştirdi, ülkemizde temmuz ayı tam açılma sonrası gelen rövanş ile görüldü ki insanlık sosyalleşmenin önemini bir kez daha anladı. Pandeminin etkisinin azalması ile bu talebin devam edeceğine inanıyorum. Ancak bu yoğunluk ve şiddet ile devam edip etmeyeceği konusunda şüphelerim var, zira ekonomik göstergeler bu yoğunluktaki talep ile ters orantılı seyrediyor. İlk aşamada ülkeler içinde yerli turist ile başlayan hareketlilik önümüzdeki üç sene uluslararası hareketliliğin kolaylaşması ile artarak devam edecek. Bugün tüm dünyada yaşanan talep-arz dengesizliği 2023 yılında rahatlayacak, enflasyonist baskıların da azalması ile birlikte insanlar daha rahat para harcayabilecek."
"Pandemi ile kalıcı değişikliklerin başında yiyecek ve içecek sektörünün dijitalleşmeye daha fazla önem vermesi geliyor. Dijital menüler, online sipariş ve ödemeler artarak günlük hayatımıza girecektir."
"Turizm tarafına bakıldığında ise özellikle senior adult/ kıdemli yetişkin kuşağın pandemi ile birlikte ölümcül hastalıkları daha ciddi boyutta tehdit olarak algılaması sebebi ile birlikte 'daha az çalışmak daha fazla kendine vakit ayırmak' sloganını benimsediğini görüyoruz dünyada. Daha fazla vakit ayırma kavramında ise en başa seyahat etmek ve yeni ülkeler, bölgeler, insanlar görmek, tanımak ve kültürler ile tanışmanın olduğunu görüyoruz. Özetle mala değil deneyime ve tecrübeye vakit ve nakit harcamanın yaşanacağı bir dönemi gözlemliyorum. Turizm ve yeme içme, ağırlama sektörlerinin yıldızlarını parlak olduğu bir dönemden bahsediyoruz."
PSİKOLOJİ
Negatif duyguları unutacağız
Psikolog Esra Ezmeci'ye göre pandemide hepimiz hayatla ilgili pek çok şey öğrendik. Ufak sandığımız ayrıntıların bile hayatımızdaki yerinin önemini kavradık. Ezmeci hem pandemi süreci neler öğrendiğimizi hem de bu dönem edindiklerimizin ileriki yıllara nasıl yansıyacağını şöyle anlatıyor:
"Pandemi süreci, hepimizin daha kaygılı, daha tedirgin hissetmemize sebep oldu. Bir anda beklenmedik, zorlu bir sürecin içine dahil olmamız hayatın 'güvenilir' olduğuna dair inancımızı sarstı. Ancak bizler biliyoruz ki, beynimizin işleyiş şekli negatif durumları unutmaya eğilimlidir. Zihin sistemsel olarak bu şekilde çalışmaktadır ve bunu kendini 'iyileştirmek' adına yapar. Baktığımızda şu an bile, pandemi sürecinden sonra kişilerin eski hayatına adaptasyon sürecine daha kolay geçtiğini görebiliyoruz."
"Tabii bu durumda temizlik, hijyen ve iç içe olma yaşamı biraz daha kısıtladı ancak bu duruma da alışmaya, adapte olmaya başladık. Bu anlamda kaygı bozuklukları, temizlik takıntıları, bireysel olma, sosyallikten biraz uzaklaşma gibi dinamikler hayatımızda daha baskın olabilir. İnsanların giderek daha benmerkezci olmasında aslında pandemi süreci değil, sosyal medyanın da çok etkisi bulunmaktadır. Bencil olmanın önemi aslında bencillikten değil, kendine değer verme, kendini sevmenin önemi, çok fedakar olmamanın önemini özellikle pandemi sürecindeki kitaplarda vurgulandı. Bu sayede de aslında kendimize yatırım yapmanın önemi de kavrandı."
"Pandemi sürecinde bazı ilişkiler zedelenirken bazıları ise daha da yakınlaşıp, güçlendi. Pandemi öncesi ilişkileri sağlam temellere oturmayan bazı çiftler için bu dönem daha zorlu geçerken bazı çiftler bu dönem ilişkideki bağı kuvvetlendirmek için fırsat sahibi oldu."
TIP
Yakında, uzaktan ameliyat dönemi geliyor
Beş sene çok uzun bir süre gibi görünmese de cerrah, Doç. DR. Oray Karaçaylı'ya göre bizi bilim kurgu filmini andıran bir gelecek bekliyor:
"Dünyaya şekil veren trendler Uzak Asya'dan çıkıyor. Kore'nin parlaması herkesi etkiliyor. İnsanlar orada görüntüye çok önem veriyor. Anneler bile çocukları kolay işe girsin diye, ellerinden tutup 18 yaşında estetik ameliyata götürüyor. Estetik ve güzellik sektörünün ana motoru Koreliler. Avrupalılar buna uyum sağlıyorlar, onların önüne geçmeleri mümkün değil. Ve bu akım önümüzdeki yıllarda herkesin daha iyi görünme derdine düşmesine neden olacak. Ve daha cinsiyetsiz tipler göreceğiz sokakta, tıpkı Korelilerde olduğu gibi... Artık herkes 'nasıl daha mutlu olurum'un peşinde, eskiden nasıl hayatta kalırım diyordu insanlık. Şimdi nasıl genç, daha mutlu yaşarım derdinde. Ama bu beklenti ölçüsünde sıkılma hissi de çabuk geliyor."
"Cerrahi tıp alanında çok yakın gelecekte önemli gelişmeler olmaya başladı, devam da edecek. Amerikalı çok ünlü bir cerrah tarafından oraya gitmeden ameliyat olacağız. Robotik cerrahinin önüne geçmek mümkün değil. Ama tek konu ameliyat anı mıdır? Değil. Bunun öncesi sonrası çok önemli süreçler. Ve bizim toplum farklı bu konuda. Biz doktorumuzu görmek, onunla konuşmak, ona temas etmek isteriz. Yani bizde beş sene sonra herkes uzaktan ameliyata evet demeyecek. Ama kahraman bakkal süper markete karşı ne kadar direnebilir?"
MÜZİK
Dijital platformlar avantajlı görünüyor
Müzikolog Hüseyin Özkılıç, müzikle ilgili bizi bekleyen gelişmeleri geniş bir açıdan ele alıyor. Her tür müziğin geleceğine bakıyor:
"Pandemi sonrasındaki dönemde dijital platformlardaki müzik yayıncılığı hızlanarak devam edecektir. Akıllı telefonların yaygın kullanımı bu dijital platformları avantajlı kılmakla beraber, telif ücretlerinin tüm dünyada adil bir şekilde dağıtılması meselesi uzun bir süre daha konuşulacağa benziyor. Müziğin fast food çağı ise devam eder. 2000'li yıllarla beraber, dünyada popüler müzik türlerinin genelinde eskisi kadar yeni sound arayışları olsa da ikon olabilecek ve derin izler bırakacak kalibrede müzik koyacak grup yahut şarkıcı uzun zamandır ortaya çıkmadı. Buna ek olarak popüler müzik türleri arasındaki hızlı geçişler çok sayıda yeni hibrit türler ortaya çıkardı."
"Popüler olanların neredeyse tamamı, birbirlerinin kopyaları olarak yollarına devam ediyorlar. 20-30 sene öncesinin genç ve popüler grup ve şarkıcıları yaşlandıkça eski performanslarından uzaklaştıkları açıkça görülüyor. Gelecekte çalışmalarına devam edeceklerini söylemek mümkün olsa da çoğu geçmiş performanslarını yakalamakta zorluk yaşayacaklardır."
"Diğer taraftan popüler müzik endüstrisinin etnik müziklere olan ilgisi de sürecektir. Orijinal projeler yaratmakta zorluk yaşayan prodüktörler ve sanatçılar tıkandıkları noktalarda, farklı kültürlerin müziklerini hakim müzik akımlarıyla birleştirmekten kaçınmayacaklardır."
"K-POP bir süredir revaçta. Özellikle 18 yaş altındaki dinleyiciler sâyesinde pandemi sonrasında da bu akım popülerliğini koruyacaktır. Ülkemizde mevcut durumun üç aşağı beş yukarı devam edeceğini ön görmek zor değil. Müzik piyasasındaki uzun zamandır süre gelen anlayıştaki monotonluk, tekdüzelik ve kısırlık çeşitli düetler veya film müzikleri gibi kısmen yenilik arz edebilecek türden çalışmalarla hareketlilik kazanabilir. Pandemi sebebiyle uzun zamandır kendilerine ifade alanı bulamamış olan müzisyenlerin orta ve uzun vadede gerçekleşecek olan konserlerle bir nebze olsun rahatlayacakları muhakkak."
"Türkiye'de ezberler kolay bozulmayacağı için ülkenin en büyük starı yine Tarkan olacaktır."
ÇALIŞMA HAYATI
Evden çalışma sistemi daha çok talep edilecek
Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İK yöneticisi Ali Doğan ise pandemi sonrasında "Çalışma hayatından hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" diyor ve önümüzdeki beş sonraya ilişkin öngörülerini şöyle sıralıyor:
"Geleneksel yöntemlerle iş yapmaya ve yaptırmaya alışık olan çalışan ve yöneticiler pandemi ile birlikte adeta ezber bozan yeni bir paradigma ile karşı karşıya kaldılar. Konuyu sektörler bazında değerlendirecek olursak; hizmet sektörü diğer sektörlere göre yeni çalışma modellerine daha hızlı adapte olabildi. Eğitim sektörü için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Bu süreçte bankacılık, finans, sigorta, çağrı merkezi, telekomünikasyon vb. sektörler sanayi sektörüne göre daha şanslı sayılabilir. Sürece adapte olmakta en çok zorlanan sektör sanayi yani imalat sektörü oldu. Çünkü yerinde yapılması gereken bir üretim var ve alınmış siparişler var. Bir taraftan da ülke ekonomisinin ayakta kalması gerekiyor. Bu nedenlerle sanayide esnek ve uzaktan çalışma çok mümkün olmadı. Yalnızca beyaz yakalı çalışanlar dönüşümlü olarak uzaktan çalışabildi. Bunun için şirketin bilgi teknolojileri altyapısının yeterli olması gibi gereklilikler de söz konusu olunca sanayi sektörünün bu konuda çok da başarılı olduğu söylenemez."
"Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı aşikâr. Konuyla ilgili yapılan çok sayıda araştırma bize gösteriyor ki, evden çalışanların daha stresli ve mutsuz olduklarını beyan etmelerine rağmen, hayatlarında çeşitli düzeylerde kontrol imkanı vermesi sebebiyle ekseriyetin çeşitli ölçülerde uzaktan çalışmayı tercih edeceğini gösteriyor. Görünen o ki, iş dünyası olarak geleneksel çalışma modellerini geride bırakıp değişime ve dönüşüme ayak uydurarak modern ve efektif çalışma modelleri üzerinde daha fazla kafa yormalıyız. Alternatifler geliştirerek çalışan bağlılığı ve aidiyet duygusu ile birlikte dayanışma ve iş birliği kültürünü devam ettirip güçlendirmek için yeni yöntem ve araçlara ihtiyacımız bulunmaktadır."
EĞİTİM
Bireysel anlayış dönemi geliyor
Öönümüzdeki yıllarda eğitim alanında bizi neler bekliyor? Bu konuyu ise İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Özdemir'le konuştuk... Özdemir "Şu anki ilkokul öğrencilerinin uzaktan eğitim alabildiği gözlemlendi. Önümüzdeki beş yıl için, anaokulu hariç herhangi bir seviyede çevrimiçi eğitim yaklaşımını göreceğiz" diyor ve ekliyor: "Tabletten de, yüz yüze eğitimin yapılabildiği bir dünya var. Artık kar tatili, okullar kapandı diye bir durum söz konusu değil. Eğitimde bir değiştirici olarak metaverse etkisini göreceğiz. Bir çocuk ülke tarihini, coğrafyasını öğrenirken yaşayarak öğrenme şansına sahip olacak Metaverse evreni sayesinde. Göller bölgesini öğrenirken, odasının bir köşesinde elinde bir tabletle göller bölgesinde arkadaşlarıyla, puanlar toplayarak gezebilecek. Bu arada bilgi de alacak. MIT'nin özellikle eğitime odaklanan bir laboratuvarı vardır, onlar 2020'nin başında, 'Biz anaokulundaki gibi kalıcı ve sağlam öğrenmeleri neden bıraktık?' diyorlar. Bu sorunun cevabını, insan deneyim, yaşama ölçeğinin eğitim sisteminden çıkarılması olarak verdiler. Şimdi Metaverse ile bu geri gelebilecek ve eğitim daha kolay olacak. Hatta tıp fakültelerinde medikal Metaverse kullanımı tartışılmaya başlandı dünyada. Pandemi sırasında Boston'daki bir doktor, başka eyaletteki bir doktorla ortak ameliyat yürüttü. Hemşirelik alanındaki eğitimde de çok etkili olacak bu kavram. Öğretmeyi eğlenceli hale getiren öğretmenler öne çıkacak. Üniversite eğitimi beş yıl içinde büyük bir çehre değiştirecek. Standart bilgiyi zaten internette bulabiliyoruz. Ders dinlemek için değil, öğrendiğimiz konuyla ilgili tartışma yapmak için üniversiteye gideceğiz. Üniversiteler Ar-Ge merkezlerine dönüşmek zorundalar. Ve eğitim bireyselleşecek."
MODA
Sorumlu giyinmek moda olacak
Moda tasarımcısı Arzu Kaprol hayatın pek çok alanında olduğu gibi modada da sorumluluk kavramının öne çıkacağını düşünüyor ve ekliyor: "Önümüzdeki beş yıl içinde moda dünyasında sorumlu giyinmek moda olacak. Kıyafetlerin kullanım süresi uzayacak ve tabii ki nitelikleri artacak. Estetik değerleri bir yana koyalım, akıllı kıyafetler hayatımıza girecek. Enerji üreten kıyafetler, yaşamsal verilemizi takip eden kıyafetler, bir sağlık tehlikesi yaşamaya dair bizi takip eden kıyafetler gardıroplarımızda yavaş yavaş yer almaya başlayacak. Bunda tabii yaşadığımız zorlu pandemi süreci de etkili... Öte yandan geri dönüşüm ve ileri dönüşüm gün geçtikçe değer kazanacak. Kıyafet ve moda algımız geçicilikten dayanıklılık kategorisine kayacak. Eskimeyen, doğaya saygılı, bizi koruyan kıyafetler sağlık değerlerimizi de içine katarak yeni bir giyim anlayışı oluşturacak."