D vitamininin koronavirüse karşı korumadığı ortaya çıktı
Koronavirüs ile ilgili çalışmalara her gün bir yenisi ekleniyor. Beslenme konusunda sürekli olarak uyarılar yapıldı ve bağışıklık sistemine vurdu yapıldı. İngiltere’de yapılan bir araştırmada D vitaminin koronavirüsten korumadığı ortaya çıktı.
İngiltere Ulusal Sağlık ve Bakım Enstitüsü (NICE), İngiltere Halk Sağlığı Kurumu (PHE) ve Beslenmeyle ilgili Bilimsel Danışma Kurulunca (SACN), D vitamininin Kovid-19'la ilişkisinin değerlendirildiği bir panele ilişkin sonuç bildirisi yayımlandı.
Bildiride, "Kemik ve kaslar için önemli olan, solunum yolu virüslerine karşı bağışıklık tepkisinde rol oynayabilecek D vitamininin Kovid-19'u tedavi ettiğine yönelik yeterli kanıt bulunmuyor." ifadesine yer verildi.
D vitamininin Kovid-19'a karşı etkilerini ortaya koymak için daha fazla yüksek kalitede randomize kontrollü çalışmaların yapılmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilen bildiride, uzun süre, yüksek dozda alınan D vitamininin vücutta kalsiyum birikmesine yol açacağı, bu nedenle kemiklerin zayıflayabileceği ve böbrek ve kalbin zarar görebileceği uyarısı da yapıldı.
NICE yönergeler merkezi direktörü Dr. Paul Chrisp, şu anda Kovid-19'un önlenmesi ve tedavisinde D vitaminini önermek için yeterli kanıt olmadığını kaydederken, halka yine de İngiliz hükümetinin D vitaminin kullanılmasına yönelik tavsiyesine uyması çağrısında bulundu.
İngiltere'de Kovid-19'la mücadele kapsamında 2,5 milyon kişiye ücretsiz D vitamini dağıtılacağı duyurulmuştu.
Sağlık Bakanlığı, NICE, PHE ve SACN'a D vitamininin Kovid-19'la mücadeledeki etkisinin incelenmesi çağrısında bulunmuştu.
KORONAVİRÜSLE İLGİLİ 10 EFSANE
EFSANE 1: SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI, CORONA VİRÜSE KARŞI İYİ BİR STRATEJİDİR
Yeni tip corona virüs (Covid-19) pandemisi ortaya çıktığından bu yana, İsveç ve bazı uzmanlar salgınla başa çıkmanın en iyi yolunun, kısıtlamalar uygulanmadan enfeksiyonun yayılmasına izin vermek olduğunu öne sürdü. Teori, eğer yeterli sayıda insan virüse doğal olarak maruz kalırsa, toplumda yeterli bağışıklık gelişebileceğine dayanıyor. Ancak söz konusu bağışıklık tipik olarak, insanların hastalanmadan bir virüse karşı direnç geliştirmelerine yardımcı olan bir aşı yoluyla gerçekleşiyor.
Bununla birlikte, bilim insanlarına göre Covid-19'un yeni keşfedilen uzun süreli etkileri, aşı olmadan sürü bağışıklığı stratejisi için büyük bir risk oluşturuyor. Covid-19'un altı hafta veya daha uzun sürmesiyle ortaya çıkan Uzun Covid durumunda, beyin sisi, devam eden yorgunluk, cillte kızarıklıklar, felç ve kalp rtimi bozukluğu gibi semptomlar hayatta kalanları etkililiyor ve durumun ne kadar sürdüğü şu an için bilinmiyor.
Ayrıca sürü bağışıklığı stratejisi, yoğun bakıma veya hastaneye yatırılmaya ihtiyaç duyan virüslü kişilerin sayısını artırdığı için sağlık hizmetlerinin aksamasına neden olarak tüm toplumu riske atıyor. Bu nedenle araştırmacılar, ubir aşı mevcut olana kadar sosyal mesafe ve maske takımını öneriyor.
EFSANE 2 : COVİD-19 AŞISI YAPTIRANLARA ÇİP YERLEŞTİRİLECEK
ABD'de pek çok kişinin, mevcut olduğunda Covid-19 aşısı almayı reddedebileceğine dair endişe verici raporlar ortaya çıktı. Potansiyel aşılar hakkındaki komplo teorileri, aşı karşıtı gruplar arasında ve viral videolar da dolaştı. Mayıs ayında, doktor Judy Mikovits, pandeminin planlı olduğunu ileri sürdüğü "Plandemic" adlı bir videoyla yeni komplo teorileri üretti. Aşı karşıtı çalışmalarıyla tanınan Mikovits, söz konusu videoda pandemiyi zenginlerin aşı çalışmalarından para kazanmak için çıkardığını ve insanları kontrol etmeye çalıştığını öne sürdü. Buna göre Microsoft'un kurucusu Bill Gates ve ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Başkanı Dr. Anthony Fauci; pandemiden kar sağlamak için bir anlaşma yaptı. Mikovits, Plandemic'te yanlış bir şekilde herhangi bir Covid-19 aşısının "milyonları öldüreceğini" iddia etti.
Başka bir komplo teorisinde ise Bill Gates'in insanlara mikroçip yerleştirmek için aşılama planı yaptığı ortaya atıldı. Ancak, yakın zamanda yapılan bir araştırma, Facebook'taki aşı karşıtı grupların sayısının aşılama yanlısı gruplardan daha az olduğunu gösterdi. Buna rağmen, kararsız insanlar aşı karşıtı gruplarıyla daha fazla etkileşimde bulunduğu gözlendi.
Aşılar her yıl milyonlarca hayat kurtarıyor. Bir aşı onaylanmadan önce, çok sayıda insanda güvenli ve etkili olduğunun kanıtlanması için üç aşamalı klinik testlerden geçiyor. Sonuca en yakın aşı adayları şu anda on binlerce kişide büyük ölçekli denemelerde test ediliyor.
Herhangi bir yeni aşının veya tedavinin güvenliği konusunda ihtiyatlı olmakta elbette fayda var. Ancak Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi'nin (FDA) başkanlık seçimlerinden önce aşıyı aceleyle onaylayacağı iddiaları endişeleri artırdı. Bununla birlikte, şu anda kullanımı ABD'de İngiltere ve Kanada tarafından onaylanan Pfizer/BioNTech aşısının önceki güvenlik denemelerinde önemli yan etkiler belirtilmedi. Bununla birlikte diğer ilaç şirketleri de güvenli ve etkili olduğu gösterilmedikçe aşıyı piyayasa sürmeyeceklerini belirtti.
EFSANE 3: ÇAMAŞIR SUYU VEYA KOLLOİDAL GÜMÜŞ GİBİ KİMYASALLAR COVİD-19'U ÖNLEYEBİLİR VEYA İYİLEŞTİREBİLİR
Bazı sosyal medya platformlarında ve forum sitelerinde, Mucize Mineral Çözeltisi (MMS) adı verilen bir tedavinin sıtma ve gripten kanser ve otizme kadar her şeyi tedavi edebileceği uzun süre boyunca lanse edildi. Kimyasal olarak klordioksit olarak bilinen madde aslında endüstriyel bir ağartıcı. Karaciğer yetmezliği, ciddi şekilde düşük tansiyon ve yüksek dozlarda koma veya ölüm gibi ciddi sağlık problemlerine neden oldu. İlacın bu yılın başlarında uluslararası ilgi görmesinden sonra klordioksiti teşvik eden dezenformasyon kampanyası sosyal medyada hız kazandı. Hatta, Bolivya Sağlık Bakanı Eidy Roca gibi bazı hükümet yetkilileri, bilim adamlarının uyarılarına rağmen bunun kullanımını savundu.
Öte yandan ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ve Federal Ticaret Komisyonu, ürünlerin COVID-19'u iyileştirebileceğine dair iddiaların sahtekarlık olduğu konusunda uyarı yaptı ve MMS ve benzeri ürünlerin ülkede satışı yasaklandı. Bunlar arasında, sıvı içinde asılı duran küçük metal parçacıklarından oluşan cve iltte kalıcı bir mavi-gri renk değişikliği olan kolloidal gümüş adlı madde de bulunuyor. Kollodial gümüş kullananlar da cilt hasarının yanı sıra böbrek yetmezliğine ve alerjiye de neden oldu.
EFSANE 4 : SAĞLIK RENK KÖRÜDÜR
2020, ırksal eşitlik ve polis şiddetine karşı protestoların ve yürüyüşlerin yılı olurken, ırkçılık başka bir şekilde de ön plana çıktı.
Uzmanlar, siyah ve kahverengi toplulukları Covid-19'a karşı daha savunmasız hale getiren sağlık sistemindeki eşitsizlikleri vurguladı.
Haziran ayında, Brookings Enstitüsü, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerinden alınan verilere dayanarak, 35-44 yaşları arasındaki Siyah Amerikalıların beyaz akranlarına göre Covid-19'dan ölme olasılığının 10 kat daha fazla olduğunu açıkladı. Uzmanlar, bunun kısmen diyabet, obezite, hipertansiyon ve astım gibi kronik hastalıkların yüksek oranlarından kaynaklandığını söyledi. Bu eşitsizlikler ise sistematik ırkçılıkla bağlantılı olarak ortaya çıktı; sağlık hizmetlerine erişim eksikliği, tehlikeli ortamlara daha fazla maruz kalma ve besleyici gıdalara daha az erişim, kronik hastalık riskinde rol oynuyor.
Morehouse, Emory ve Harvard üniversitelerine bağlı bir epidemiyolog ve doktor olan Dr. Camara Jones, Business Insider'a daha önce yaptığı açıklamada "COvid-19 ABD'deki yapısal ırkçılığın maskesini düşürdü" açıklamasını yapmıştı.
EFSANE 5: HER ŞEYİ STERİLİZE ETMEK, İNSANLARIN HASTALANMASINI ÖNLEMENİN EN İYİ YOLUDUR
Zeminden tavana silme işlemlerinden çamaşır suyu püskürtmek için tasarlanmış devasa kamyonlara kadar insanlar bu yıl Covid-19'un yayılmasını önlemek için muazzam kaynak harcadı. Ancak bilim insanlarına göre, bu çabalar yanlış. The Atlantic tarafından Temmuz ayında icat edilen bir terim olan "Hijyen tiyatrosu", en iyi ihtimalle, büyük miktarlarda zaman, enerji ve kaynak pahasına yalnızca hafif derecede koruyucu olan corona virüs önlemlerini içeriyor.
Uzmanlar, kapı kolları ve kolçaklar gibi yüksek temaslı yüzeyleri rutin olarak sterilize etmeye odaklanmanın, köşe bucak temizlikten çok daha verimli olduğunu söylüyor.
Bununla birlikte elleri düzenli yıkamak, corona virüsten korunmak için büyük bir önem taşıyor. Corona virüs öncelikle hava yoluyla insandan insana yayılırken, elleri temiz tutmak, virüsün yüze bulaşma riskini azaltıyor.
Sağlık uzmanlarına göre ise, kamusal alanla corona virüsün yayılmasının önlemenin anahtar yolu, tavana çamaşır suyu püskürtmekten ziyeda sosyal mesafe, maske takımı ve düzenli havalandırma…
EFSANE 6 : CORONA VİRÜSLE SAVAŞMAK İÇİN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİZİ GÜÇLENDİREBİLİRSİNİZ
Giderek artan sayıda kanıt, ABD'de 36 milyar dolarlık bir endüstri haline gelen vitamin takviyelerinin en iyi ihtimalle aşırı abartıldığını ve en kötü ihtimalle de büyük bir para israfı olduğunu gösteriyor.
Araştırmacılara göre, özellikle hap şeklinde olan vitaminler, vitaminlerin gerçek kaynağı olan sebze ve meyvelerden daha pahalı ve sağlıksız bir alternatif oluşturuyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Harvard Üniversitesi'nden Dr. Robert Shmerling, "Sağlıklı bir yetişkinin gıda ve vitemin takviye alması gerektiğine dair hiçbir kanıt yok" dedi.
Bununla birlikte takviyeler, genel sağlık için yararsız olmanın yanı sıra, "bağışıklığı güçlendirici" faydalar iddialarına rağmen Covid-19'u önlemede veya tedavi etmede etkili değildir. Uzmanlara göre tek istisnayı D vitamini oluşturuyorç Kanıtlar, D vitaminin virüslere ve diğer kötü niyetli mikroplara karşı vücudun savunma yeteneğinde çok önemli bir rol oynayabileceğini giderek daha fazla gösteriyor.
EFSANE 7: HİDROKSİKLOROKİN, COVİD-19'U TEDAVİ EDEBİLİR VEYA İYİLEŞTİREBİLİR
Sıtma ve otoimmün hastalıklar için bir ilaç olan hidroksiklorokin, laboratuvar ortamında bazı antiviral özelliklere sahip olduğu için pandeminin başlangıcında yeni tip corona virüse karşı işe yaradığı düşünülüyordu.
Ancak, ABD Başkan Donald Trump gibi savunucularına rağmen, işe yaramadığına dair giderek artan bir kanıt var. Araştırmalar, ilacın Covid-19 nedeniyle hastaneye yatırılan hastalara hiçbir fayda sağlamadığını ve plasebodan daha iyi olmadığını buldu.Bununla birlikte çalışmalar ilacın Covid-19 önlemeye yardımcı olmadığını da gösterdi.
Haziran ayında FDA, corona virüs hastaları için hidroksiklorokinin acil kullanım yetkisini iptal etti. Ajans, gerekçe olarak ilacın kullanımının ciddi kalp sorunlarına neden olabileceğini gösterdi.
EFSANE 8: YÜZ MASKELERİ İŞE YARAMAZ VEYA ZARARLIDIR
Uzmanlara göre maske takmak, insanların corona virüsün yayılmasını yavaşlatmak için alabilecekleri en iyi önlemlerden biri. Yine de, aksi yöndeki çok güçlü kanıtlara rağmen, bazı insanlar maskelerin etkisiz veya zararlı olduğu konusunda ısrar etmeye devam ediyor. Bunların bir kısmı salgının başlarında sağlık yetkililerinden gelen tutarsız mesajlardan kaynaklanıyor. Ancak, ilk tavsiye sınırlı sayıda bulunan maskelerin sağlık çalışanlarına verilmesini sağlakmaktı ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu tavsiyeyi daha sonra tersine çevirdi. Ancak maskeler hakkındaki yanlış bilgiler hala çok yaygın.
Örneğin, sosyal medya platformlarında yasaklanan "Plandemic" adlı film , maske takmanın enfeksiyonu kötüleştirebileceğini iddia etti. Uzmanlar bunun doğru olmadığını söyledi.
EFSANE 9: ÇOCUKLAR YENİ TİP CORONA VİRÜSTEN ETKİLENMEZ
Araştırmacılar, nadir durumlarda çocukların Covid-19 ile bağlantılı görünen şiddetli ve yaşamı tehdit eden bir enflamatuar hastalık geliştirebileceğini buldular. Bununla birlikte, çocuklar Covid-19 ölümlerinin küçük bir yüzdesini oluştururken, son araştırmalar, çocukların daha zayıf bir antikor tepkisine sahip olduğunu ve bu nedenle Covid-19'a yetişkinlerden daha az şiddetli bir reaksiyon gösterdiğini ileri sürüyor.
Öte yandan, çocuklar kendileri hastalanmasalar bile virüsün öğretmenler, ebeveynler ve büyükanne ve büyükbabalar gibi daha savunmasız topluluklara yayılmasına katkıda bulunabilir.
EFSANE 10: ASEMPTOMATİK VAKALAR COVİD-19'U YAYMIYOR
Bilim insanları dünyadaki Covid-19 hastalarının yüzde 70'inin asemptomatik olduğunu ve bu kişilerin virüsü toplumda sessizce yaydığını daha önce birçok kez ortaya koydu.
Sağlıklı görünen insanların, öksürüğü veya ateşi olan insanlardan daha fazla sorun oluşturabileceği mantığına aykırı görünebilir, ancak veriler açık... NTV'de yer alan habere göre, Amerikan Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi'nin (CDC) Kasım ayında yayınladığı bir raporda, enfeksiyonlardaki en büyük artışın büyük ölçüde virüsü yayan ancak hastalık belirtileri göstermeyen insanlar nedeniyle görüldüğü ifade edildi.
Daha da kötüsü, insanların ne kadar süre bulaşıcı kaldığına dair tutarlı bir anlayışa sahip değiliz. Örneğin 70'li yaşlarındaki bir kadın, semptomları olmamasına rağmen 100 gün boyunca pozitif test yapmaya devam etti ve uzmanlar, o zamanın çoğunda bulaşıcı olduğunu düşünüyor.