Kurtarma uçuşuyla Amerika’dan yurda dönen Çağatay Kaan Eren: Tüm yetkililere teşekkür ediyorum
Bir yıldır eğitim ve staj için Amerika’da bulunan ve Türk Hava Yollarının 24 Nisan'da düzenlediği uçak seferiyle ülkeye dönen Çağatay Kaan Eren, Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı Gaziantep Üniversitesindeki Ümmü Gülsüm Kız Öğrenci Yurdu'nda karantina sürecini geçirdi. Eren, Youtube kanalı İnsan’a kurtarma uçuşunu ve karantina sürecini anlattı. Eren, “Hoşgörü ve güzel bir atmosfer yakalandı burada. Herkese, tüm yetkililere teşekkür ediyorum” dedi.
KİŞİSEL BİLGİLERİNİZDEN, MESLEĞİNİZDEN, AMERİKA'DA BULUNDUĞUNUZ SÜREÇTEKİ YAŞAMINIZDAN/EĞİTİMİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
Herkese merhaba. İsmim Çağatay Kaan Eren. 25 yaşındayım. İzmirliyim. İlk öncelikle 2019'da Doğu Akdeniz Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümünden mezun olduktan sonra 1 yıllık bir Amerika programına katıldım. Bu 1 yıllık Amerika programı bir management trainee programıydı. Bu program sayesinde Washington, DC'de bulunan Hilton'da (bir otelde) çeşitli departmanlarda görevler üstlendim. Ta ki koronavirüs ortaya çıkana kadar. Tam da programın bitmesine 1 ay kala koronavirüs ortaya çıktı. Bundan dolayı da çeşitli seyahat kısıtlamaları, bazı kurallardan dolayı misafir sayımızda önemli düşüler yaşandı. Ve bu düşüşlerin sonucunda otelin aldığı bir kararla otel kapatıldı. Benim önceden aldığım bir uçak bileti bulunuyordu. Nisanda dönüşüm vardı. Çünkü vizem ve programım bitiyordu. Biletim vardı, önceden almış olduğum. Bunu hemen değiştirmek için çalışmalar yürüttüm. Fakat gerçekleştiremedim. Çünkü uçuş yasakları gelmişti. Bundan dolayı da bunu başaramadım. Hemen Washington, DC'de bulunan büyükelçiliği aradım, ismimi yazdırıp beklemeye koyuldum. Bu bekleme süresinde ben sadece sokağa alışveriş yapmak için çıkıyordum. Tabii çıkarken de maske takıyordum muhakkak. Fakat maske bulmak zordu. Bunun sıkıntısını yaşadık orada. Aynı zamanda marketlere gittiğimiz zaman bazı reyonların bomboş olduğunu görüyorduk. Bunlardan bazıları, tuvalet kâğıdı, su gibi temel ürünler. Bazen de uyarı levhaları koyuluyordu. Bir kişinin sadece bir paket hakkı olduğu yönünde. Et, tavuk, yumurta gibi ürünlerde bu uyarılar bu levhalar bulunuyordu. Amerika'da gördüğüm haberlerden izlenimlerim, bazı yemek taşıyıcı firmalarıyla ilgiliydi. Yani kapıya kadar getiren taşıyıcılarla ilgili bazı olaylar yaşanmıştı. Bu olayları da önlemek için çeşitli çözümlere başvurdular. Bazıları paketin içinden yemek alıp yenmesin diye veya yemeğe herhangi bir şey karışmasın diye kapakların veya poşetlerin ağızları kapatıyordu. Böyle bir uygulamaya geçmişlerdi. Amerika'da koronavirüsü bazıları ciddiye alıyordu, bazıları almıyordu. Almayanlar sokaktaydı. Yürüyüş yapanı, spor yapanı, gezeni çoğunluktaydı. Tabii son zamanlarda bunlar git gide azaldı.
TÜRKİYE'YE DÖNÜŞ SÜRECİNİZ NASIL GERÇEKLEŞTİ? KİMLERLE İLETİŞİME GEÇTİNİZ? GAZİANTEP'TE KARANTİNADA NELER YAŞADINIZ?
İsmimi büyükelçiliğe yazdırmıştım. Elçilik bilgilendirdi beni. Bir uçuşun olacağını ancak tarihin net olmadığını bizlere söyledi. Ben de hemen beklemeye koyuldum. Hazırlıklarımı yaptım. Bir bilgilendirme daha geldi. Uçuşun 24 Nisan'da Washington DC'den başlayıp Ankara'ya planlandığını bizlere bildirdiler. Biz de hemen gelen mailde yazılanlara göre Türk Hava Yollarını arayarak biletimizi satın aldık. 24 Nisan günü geldiğinde havaalanına vardığımız zaman şöyle bir atmosfer vardı: Herkeste maske takılıydı. Zaten maske takmak zorunluydu. Zaten THY ve elçiliğin gönderdiği mailde de yazıyordu, maske takmak zorunludur diye. Check-in işlemimizi yaparken de herkes sosyal mesafesine özen gösteriyordu. Birbirlerini de uyaranlar vardı sosyal mesafe için. Bütün işlemleri tamamladıktan sonra uçağa doğru yöneldik. Uçağa girdiğimiz zaman kabin ekibi özel kıyafetler ve maskelerle bizi karşıladı. Ben hemen yerime geçtim. Yerime geçtiğim zaman oturacağım koltukta 3 poşet buldum. Bunların 2 tanesi yiyecekle ilgiliydi. Sandviç, portakal suyu, su, atıştırmalıklar bulunuyordu içerisinde. Diğerinde de battaniye vardı. Uçuş sırasında kesinlikle televizyon veya bir eğlence sistemi kullanılmadı. Kulaklık dağıtılmadı. Herhangi bir set dağıtılmadı. Ve ilk anonsta, varış destinasyonunun Ankara olacağını, fakat bunun havadayken değişebileceğini bizlere bildirdiler. Varış yeri değişirse sürpriz olmayacaktı. Kaptan anons yapmıştı. Daha sonra uçak kalktı. Uçuş sırasında herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Yani ateşi çıkan, hastalanan hiçbir yolcu olmadı. Uçakta yanılmıyorsam sadece 5-6 koltuk boştu. Geri kalan hepsi doluydu. Uçuş sırasında biz sadece ana ekrandan uçağın nerede olduğunu, ne kadar süre kaldığını takip ediyorduk. Uçak tam Türk sınırına girdi, İstanbul'a doğru girdi, kaptan bir anons yaptı. Uçağın rotasının değiştiğini, Ankara değil Gaziantep'e ineceğimizi söyledi. Ve biz Antep'e indiğimizde sosyal mesafeye dikkat ederek terminal binasına geçtik. Terminal binasında ateşimiz ölçüldü. Form doldurduk. Bu formda karantinada kalacağımızı onayladık. Daha sonra piste geçtik tekrardan bavullarımızı almak için. Fakat daha sonra karışıklık olmaması için bavulları yurda göndereceklerini söylediler. Biz de hemen otobüslere yöneldik. Ben ikinci otobüse geçtim. Pistte yanılmıyorsam 10'dan fazla otobüs vardı. Bu otobüsler hepsi dolunca aynı anda kalkacaktı. Beklemeye koyulduk polis eşliğinde. Daha sonra otobüsler kalktı. Gaziantep Üniversitesi'ne geldik. İçeriye girdik. Yurda girişler sırayla oldu. İlk önce birinci otobüs boşaldı, ardından ikinci otobüs yani benimki boşaldı. Otobüsten inince çok güzel bir atmosfer vardı. Çünkü hoparlörden 'Bir Başkadır Benim Memleketim' şarkısı çalıyordu. Aynı zamanda bütün yurdun pencerelerinde Türk bayrağı asılıydı. Bu gerçekten çok güzel bir karşılama ve atmosferdi bizim için. Daha sonra bahçeye girip oda numaramızı öğrendik. Bloğuma doğru yöneldim. Burada da bir ateş ölçümü yapıldı. Ateş ölçümünden sonra ayakkabı temizliği yapıldı ve odamıza geçtik. Odaya geldiğim zaman, şu an odadayım. Bugün de artık son günümüz neredeyse. Odada her şey hazırdı. Yatağından tutun, suyuna, diş fırçasına, temizlik malzemesine, havlusuna, terliğine. Her şey vardı, mevcuttu. Yemekler de zaten sabah, öğle, akşam olarak 3 öğün getiriliyor, her şey eksiksiz veriliyordu. Bazen jestler yapılıyor, baklava, çiğköfte veriliyordu. Aynı zamanda gün içinde iki kez ateş ölçümü gerçekleşti. Biri sabah biri akşam olmak üzere. Temizlik konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Koridorları sürekli temizlediler. Bizimde odalarımızı temizlememiz için gerekli tüm malzemeler var odada. Ve sıkılmayalım diye, moralimizi yüksek tutmak için her şeyi yapıyorlar. Bir gün bando takımı geldi, bir gün hoparlörden müzikler açıldı, bazı zaman bizler alkışlama etkinliği düzenliyoruz. Bir Whatsapp grubumuz var, oradan düzenliyoruz. Herkes pencerelere çıkıp çalışanlara moral olsun diye alkış tutuyor. Onlar da bize teşekkür ediyor. Yani dediğim gibi karşılıklı olarak hoşgörü ve güzel bir atmosfer yakalandı burada.
Bir gün hem çiçek hem kitap geldi. Kadınlara yoga setiyle plates topu dağıtıldı. Düşünün artık. Ondan dolayı ben teşekkür ediyorum herkese. Hiçbir sıkıntı yaşamayıp bu süreci güzel bir şekilde atlattığımız için. Ulaşımın da nasıl olacağını bugün öğrendik. Buradan İzmir'e otobüsle gideceğim. Ardından ya transferim sağlanacak ya da ailemden birileri beni gelip alacak.
Burada geçirdiğim vakitleri Facebook, Youtube ve Instagram'dan canlı yayınlar yaparak değerlendirmeye ve aktarmaya çalıştım. Oradan da takip edebilirsiniz. Sorular sorabilirsiniz. Mutlu olurum. Herkese, tüm yetkililere teşekkür ediyorum. İzleyicilere. Hiçbir sorun yoktu. Her şey başarılıydı. Çok sağ olun, teşekkürler.