Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu'nun adının verildiği hastanede koronavirüsle savaş
Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden ilk sağlık çalışanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu'nun adının verildiği Okmeydanı'ndaki hastanede virüsle savaş ilk kez görüntülendi. Yaklaşık 1 ay önce açılan Okmeydanı'ndaki hastanede tedavi gören koronavirüs hastası kişi, 'iyiyim' mesajını yoğun bakım odasındaki yatağından el işaretiyle anlattı. Doktorlar ise alkışlarla karşılık verdi.
- Yaşam
- Giriş Tarihi: 03.05.2020 | 10:48
- Güncelleme Tarihi: 03.05.2020 | 10:58
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden ilk sağlık çalışanı, İstanbul Tıp Fakültesi Dahiliye Profesörü Cemil Taşçıoğlu'nun adının, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne verildiğini açıklamıştı. Yenilenen hastanenin 30 Mart'ta açılan ilk etabı, hasta kabulüne başladı. Salgın nedeniyle planlanan tarihten daha önce açılan hastane, koronavirüs ile mücadelede önemli rol oynuyor. Salgın döneminde 600 yatak kapasitesi ve 81 yataklı yoğun bakım ünitesi ile hizmet veren hastanede, günlük 3 bin testin yapılabildiği bir de Covid-19 Tanı Merkezi bulunuyor. Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu'nun adının bulunduğu tabela ise önceki gün, isminin verildiği hastanedeki yerine takıldı. Hastanenin servis, yoğun bakım ünitesi ve Covid-19 Tanı Merkezini ilk kez görüntülendi.
81 YATAKLI YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ
Hastanenin yoğun bakım ünitesinde 81 yatak bulunuyor. 2 bölümden oluşan yoğun bakımın 48 yataklı birinci bölümünde yatan hastaların tamamı, koronavirüs tedavisi görüyor. Alışılagelmiş yoğun bakım ünitelerinden farklı olarak hastalar, ayrı ayrı ve cam kapıları olan odalarda yatıyor. Doktorlar, tedavi uygulayacakları her bir hastanın odasına girmeden önce, kapı önünde koruyucu ekipmanlarını büyük bir titizlikle giyiniyor. Vücutlarında açıkta kalan herhangi bir nokta kalmadığından emin olan sağlık çalışanları, her bir hasta ile özenle ilgileniyor. Tedavilerini tamamladıktan sonra odadan çıktıklarında ise hiçbir yere dokunmadan, arkadaşlarının yardımıyla dezenfekte olarak, koruyucu ekipmanlarını çıkarıyorlar.
Yoğun Bakım Klinik Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Namigar Turgut, "Şu anda Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesinin 81 yataklı yoğun bakım ünitesinin 48 yataklı olan yoğun bakım-1 bölümündeyiz. Burada toplamda 48 yatak var. Şu an itibarıyla yatakların neredeyse tamamı Covid-19 hastalarıyla dolu. Bu hastalar çoklu organ yetmezliğinde olabiliyorlar. Burada neredeyse 75'e yakın hekim, hemşire ve sağlık çalışanı personeliyle hizmet verilmekte" ifadelerini kullandı.
BİR HASTA KAMERALARA EL SALLADI, YOĞUN BAKIM GÖREVLİLERİ İLE ALKIŞ TUTTU
Yoğun bakımda koronavirüs tedavisi süren ve sağlık durumu iyiye giden bir hasta kameralara el sallayarak, doktoru Namigar Turgut ve tedavisine destek olan yoğun bakım görevlileri ile birlikte alkış tuttu. 16 gün önce şuuru kapalı bir şekilde yoğun bakıma alınan 56 yaşındaki Ekrem Coşkun, 12 gün boyunca solunum destek cihazına bağlı kaldı. 4 gündür rehabilitasyon sürecinde olan ve solunum cihazından ayrılan Coşkun'un, 1-2 gün içinde normal servise taburcu edilmesi bekleniyor.Coşkun, 'iyiyim' mesajını yoğun bakım odasındaki yatağından el işaretiyle anlattı. Doktorlar ise alkışlarla karşılık verdi.
HASTALAR İYİLEŞİNCE MOTİVASYONUMUZ ARTIYOR
15 yıldır Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde çalışan ve 1 aydır 48 yataklı yoğun bakım 1 ünitesinde Sorumlu Hemşirelik görevini sürdüren Erkan Ak, "İlk açıldığımızda, biraz daha pandeminin hızlı ilerlediği dönemlerde yoğun bir başlangıç yaptık. Bir gecede peş peşe 10-12 hasta aldığımız, hatta 112'nin koridorlara hasta getirdiği dönemler oldu. Fakat şu anda artık stabilleşti. Görüyorsunuz, hastalarla pozitif manada daha çok ilişki kurabiliyoruz. İyileşen hasta olduğunda zaten biz kendimiz de mutlu oluyoruz. Bizim konsantrasyonumuzu yükselten en önemli olgu bu. Çünkü iyileşen ve ekstübe (Hastanın solunum destek cihazından ayrılması) olan bir hastamız olduğu zaman motivasyonumuz daha da artıyor" dedi.
HER HASTANIN KAPISINDA 'AYRAÇ'LAR VAR
Yoğun bakımda dikkat çeken ayrıntılardan biri de, her hastanın oda numarasının altında yıldız, yonca ve çiçek resimlerinin bulunduğu ayraçların olması. Erkan Ak, izolasyon ile ilgili ipuçları veren bu simgelerin ne anlama geldiğini ise şöyle anlattı: "Bu simgeler normalde enfeksiyon hastalıklarında yoğun bakımda yatan hastalarda izolasyonu belirlemek için kullanılan simgeler. Fakat biz bu dönemde bunları koronavirüslü hastaları ayırmada kullanıyoruz. Yıldız, koronapozitif olan bir hasta olduğunu ifade ediyor. Yonca yaprağı ilk testi pozitif, ikincisi negatif gelmiş olan hastayı ifade ediyor. Diğer ayracımız olan çiçek resmi ise, artık testi tamamen negatif çıkan hastaları ifade ediyor. Aslında enfeksiyon hastalıklarında bunların hepsinin farklı bir anlamı vardır. Bütün sağlık çalışanları da bunu bilirler. Biz sadece bu ayraçları burada hastaları tanımlayabilmek adına kullanıyoruz"
"BURADAN EVE ÇOK DEFA AĞLAYARAK GİTTİĞİMİ BİLİYORUM"
1 aydır çalıştığı yoğun bakımda yaşadıklarından bahseden Dr. Gaye Şensöz ise, "1 ayı geçti yoğun bakımımız açılalı. Burası oldukça büyük bir yoğun bakım, 48 yatağımız var. Beraberinde eski binamızda da zaten 36 tane yatağımız vardı. Buranın açılışı ile beraber tabii bizim için daha da yoğun bir dönem oldu. Sayımızla idare etmeye çalıştık, hem yeni gelen hastaları gözeterek hem de kendimizi koruyarak mümkün olduğunca zaman geçirmeye çalışıyoruz burada. İçeri girerken tulumlar, siperlik, gözlük mümkün olduğu kadar önlemleri alıyoruz. Hastalara da mümkün olduğunca yeterli bir hizmet vermeye çalışıyoruz. Onun dışında tabii bizim için zor olan bir şey var, hepimizin evde aileleri var. Ben şahsen annemle yaşıyorum ve 55 yaşında. Kendisi eczacı çok şükür, ev ayırmak gibi bir durumumuz kalmadı ama inanın hepimizin ağlayarak geldiği, ağlayarak gittiği oluyor. Ben buradan eve çok defa ağlayarak gittiğimi biliyorum. Özellikle kaybettiğimiz, durumu kötüleşen hastalarımız için. Hasta yakınlarıyla konuşurken bile bazen böyle bir şey düğümleniyor boğazımda. O kadar zorlanıyorum ki hasta yakınlarına bilgi verirken. Özellikle kaybettiğimiz ve durumu kötüye giden hastalarımızda. Gerçekten hepimiz için zor bir süreç. Hem hasta, hem hasta yakınları, hem burada çalışan herkes. Gittikçe daha da aile gibi oluyoruz zaten. Herkesin birbirine olan bağlılığı artıyor. Tüm sağlık çalışanlarına kolay gelsin ve inşallah bu süreci atlatırız diyorum" dedi.
PCR LABORATUVARINDA GÜNLÜK 3 BİN TEST YAPILABİLİYOR
Hastaneye, koronavirüs tanısı koymak için gerekli olan PCR laboratuvarı da kuruldu. Çevre hastanelerde yatan hastalardan da alınan sürüntülerin incelenerek, testlerin aynı gün sonuçlandığı Covid-19 Tanı Merkezi, günlük 3 bin test kapasitesine sahip.
Tanı merkezi hakkında bilgi veren Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Erdoğan Ağaç, "Burası hastanemizin PCR Laboratuvarı. Şüpheli hastaların solunum örneklerinden alınan sürüntülerde burada PCR çalışması yapılıyor. Günlük kapasitemiz 3 bin test. Gelen sonuçlar aynı gün çalışılmakta ve sonuçlandırılmakta. Sürüntüler önce numune kabul bölgesine geliyor, bu bölgeye gelen numuneler burada ayrıştırılıp, ileride sağ tarafta bulunan küçük pencereden asıl çalışmanın yapılacağı bölüme iletiliyor. PCR çalışması da orada yapılıyor" şeklinde konuştu.
"STANDARDIN ÇOK ÜZERİNDE, AKILLI BİR HASTANE"
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Hakan Gürbüz ise, koronavirüs ile çok ciddi bir mücadele içinde olduklarını ifade etti. Salgın nedeniyle planlanandan daha erken açılan Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi ile ilgili olarak ise Gürbüz, şunları söyledi:
"Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kompleksine hoş geldiniz diyorum. Çünkü şu an iki tane büyük hastanemiz var. Bir tanesi 70'li yıllarda yapılmış Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin eski hastanesi, bir de Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu hocamız adına ithaf edilen Şehir Hastanemiz. Kağıt üzerinde bin 550 yatak tescili olan 2 hastane ile çok ciddi bir koronavirüs mücadelesi içindeyiz. Mart ayından beri hazırlıklarımıza başladık. 18 Mart'tan sonra da her iki hastanemizi içeren plan ve proje yaptık. İlk önce eski hastanemizle başladık, eski hastane ile ilgili her türlü organizasyonu yaptık. Ancak görünen, tahmin ettiğimiz de oldu, yeni hastaneyi de açmak durumunda kaldık. Yeni hastanenin yoğun bakım üniteleri ile beraber gerçekten çok geniş bir hasta sayısıyla hizmet vermeye başladık. Bu hizmette doktorlar, hemşireler ve sahada çalışanların başarıları gerçekten yadsınamaz ama bir şeyin daha altını çizmek istiyorum. Bu savaş, lojistik hizmet savaşıydı. Sağ olsun bakanlık, vilayet, sağlık il müdürlüğümüz, çevremizdeki belediyeler, kadirşinas Türk milleti bize korkunç bir şekilde destek oldu. Ve biz hastanemizde hiçbir şeyin eksikliğini hissetmeden bu güne geldik. Ama tabii lojistik hizmetlerinin gizli kahramanları var. Onlara da ben herkesin huzurunda teşekkür etmek istiyorum. Şimdi tünelin ucu gözüküyor gibi ama erken konuşmak olası değil. Tedbirleri aksatmadan devam edip, inşallah 1 aylık süre sonunda düzlüğe ereriz diye düşünüyoruz. Şu an yeni binada tabii sosyal mesafe organizasyonlardan dolayı oda başına bir hasta yatıyor. Aynı şikayetleri bulunan hastalar çok ender de olsa iki kişi kalabiliyor. Şu an koğuş başı 30'ar hastadan 3 kat çalışıyor. 4'üncüsünü de yedek olarak tutuyoruz. Yani hesap ederseniz, 4 katta 300'e yakın hasta yatıyor. Çok güzel bir hastane yapmışlar, akıllı bir hastane. Standardın çok üzerinde, kullanmak için epey bir eğitim almak gerekiyor. Bu aşamada onu da gerçekleştirdik. Aslında daha geç açmayı planlıyorduk ama şartlar böyle olunca insanlarımızı mağdur etmemek adına bu yükün altına girdik. Her şeyimizle şu an covid merkezi olarak güzel bir şekilde çalışıyoruz."