Havale ile borç verdi, başına gelmedik kalmadı
Banka havalesi ile arkadaşına verdiği borç parayı tahsil edemeyen vatandaş, konuyu yargıya taşıdı. Yargıtay, davacının paranın borç olarak verildiği yolundaki iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğuna hükmetti.
Bir arkadaşına banka havalesi ile borç veren vatandaş, parasını alamayınca arkadaşı hakkında icra takibi başlattı. Borçlu ise icra takibini itirazla durdurdu. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvuran alacaklı vatandaş, icra takibine vâki itirazın iptâline ve yüzde 20 icra inkâr tazminatına karar verilmesini istedi. Davalı, davaya cevap vermedi. Mahkeme; davanın kabulüne hükmetti. Kararı davayı temyiz etti. Yargıtay 13. Hukuk Dâiresi emsâl bir karara imza attı.
Davalının, davacının borcunu ödediğini, davacıdan borç para almadığını savunduğunun hatırlatıldığı Yargıtay kararında şöyle denildi:
"Mahkemece, davalının icra takibine verdiği itiraz dilekçesinde takip konusu alacağın, davalıya borç olarak gönderilen para olmadığı vurgulanmıştır. Tersine kendisinin davacıdan alacaklı olduğu, alacağının dayanağı senet bedeline karşılık olarak 4 bin liranın davacı tarafından kendisine gönderildiği savunulduğundan, ispat yükünün davalıya geçtiği belirtilmiştir. İsticvap (cevap isteme) davetiyesine rağmen davalının gelmediği gerekçe gösterilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, havale bir ödeme vâsıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir.
Bu karinenin aksini havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir. Davalı, karşı tarafın ileri sürdüğü maddî vâkıanın varlığını kabul etmekle birlikte, onun hukukî vasfının ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkârda bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü davacıdadır. Davacı taraf, davaya konu paranın borç olarak verildiği yolundaki iddiasını ispatla yükümlüdür; buna bağlı olarak, davalı savunmasını ispat ile yükümlü olmayacaktır.
O halde, mahkemece, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu gözetilerek ve tarafların sundukları deliller değerlendirilerek hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, mevcut olayda ispat yükü ters çevrilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Kararın oy birliği ile bozulmasına hükmedilmiştir." Kaynak; İHA