Cuma hutbesi (14 Aralık 2018) 14 Aralık cuma hutbesi konusu
14 Aralık Cuma namazına birkaç saat kaldı. Vatandaşlar bugünkü Cuma hutbesini merak ediyor. 14 Aralık Cuma hutbesi, hata işleyen Müslümanlara Allah'ın tövbe kapısının açık olduğunu anlatıyor. Kulların, savrulmalar yaşayarak hatalar işleyebileceği ancak Allah'ın rahmet kapısının kullarına daima açık olduğu bildiriliyor. İşte 14 Aralık Cuma hutbesi...
14 Aralık Cuma hutbesi, Diyanet İşleri tarafından yayınlandı. Cuma namazını eda edecek olan Müslümanlar, Cuma hutbesi ile verilecek mesajı merak ediyor. Her hafta İslam alemini uyaran ve birlik beraberlik vurgu yapan Cuma hutbesi 14 Aralık'ta tövbe konusunu ele alıyor. Cuma hutbesinde kulların yanlış yapabileceği, aslolanın ise tövbe ederek hatasından dönmesi olduğu vurgulanıyor. Cuma hutbesinde Allah'ın tövbe kapısının açık olduğu mesajı veriliyor. İşte 14 Aralık cuma hutbesi...
CUMA HUTBESİ (14 ARALIK 2018)
Aziz Müminler!
Âdem (a.s.) ve eşi Havva validemiz, cennette bir hata işlemişlerdi. Derhal bu hatalarının farkına vararak pişman oldular. Yüce Rabbimiz, onlara hatadan dönme erdemini, tevbe nimetini lütfetti. Onlar da; "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz" diyerek pişmanlıklarını dile getirdiler, Allah'tan bağışlanma dilediler. Böylece insanlık tevbenin ilk örneğini Hz. Âdem ile eşinden öğrenmiş oldu.
Kıymetli Müslümanlar!
Hepimiz beşeriz. Hayatımız boyunca bize vesvese veren şeytanla ve bizi hatalara sevk etmeye çalışan nefsimizle mücadele ederiz. Bu mücadelede bazen kulluğumuzun gereğini yerine getirir, bazen de savrulmalar yaşar, gaflete ve hataya düşeriz. Hata ettiğimizde ise Allah'tan ümidimizi kesmez ve rahmet kapılarını tevbe anahtarıyla açarız.
Değerli Müminler!
Tevbe, Yüce Allah'ın kullarına lütfettiği kurtuluş ve arınma müjdesidir. Kulun Rabbini hatırlaması, aczini dile getirmesi ve Cenâb-ı Hak'tan af ve mağfiret dilemesidir. Merhametlilerin en merhametlisi olan Yüce Allah'a iltica etmesidir. Tevbe, adeta hayata yeniden başlamamız, tertemiz bir sayfa açmamız için Rabbimizin bizlere bir ikramıdır. Günaha düçar olan mümin için yolunu ve yönünü tayin eden en önemli kılavuzdur.
Aziz Müslümanlar!
Allah'ın, affetme ve bağışlama anlamı taşıyan nice isimleri vardır. O, Tevvâb'tır; tevbeleri çokça kabul edendir. Afüvv'dür; engin rahmetine sığınanları affedendir. Gafûr'dur; dileyeni ve dilediğini bağışlayandır. Settâr'dır; hata ve kusurları örtendir.
Cenâb-ı Hak, kendisine yönelen ve samimiyetle tevbe edenleri asla boş çevirmez. Gönülden kendisine teslim olanları asla mahcup etmez. Merhametiyle kullarına lütufta bulunur.
Nitekim Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Ancak tevbe edip de iman eden ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
Muhterem Müslümanlar!
Tevbenin özü samimiyetle ve ihlasla yapılan bir yakarıştır. Yüce Rabbimiz "Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tevbe edin" buyurmaktadır.
Tevbenin özü ruhumuzun derinliklerinde hissettiğimiz pişmanlıktır. Resûl-i Ekrem (s.a.s), bir hadislerinde "Günahtan pişmanlık duymak, tevbedir" buyurarak bu gerçeği ifade etmiştir.
Tevbenin özü hata ve günahlarımızın bir an önce farkına varıp Yüce Allah'a yönelmektir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır: "Allah katında makbul tevbe, ancak bilmeyerek günah işleyip sonra çok geçmeden tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Tevbenin özü bir daha günahlara dönmeme, heva ve hevesin esiri olmama azmidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) tevbeyi "Bir daha dönmemek üzere günahı terk etmek" olarak nitelemiştir.
Kıymetli Müminler!
Tevbe kapısı ardına kadar açıktır. Son nefesimize kadar da açık kalacaktır. Öyleyse bize düşen, Allah'ın rahmet deryasından nasibimizi aramaktır. Samimiyetle, pişmanlıkla, kararlılıkla O'nun merhamet ve keremine sığınmaktır. Gündelik hayatın karmaşası içinde bitap düşen gönüllerimizi ve zihinlerimizi tevbeyle arındırmaktır.
Hutbemi Peygamberimizin seyyidü'l-istiğfar duasıyla bitiriyorum:
Allahım! Sensin benim Rabbim, senden başka ilâh yok. Beni yarattın ben de senin kulunum. Ben gücüm yettiğince sana verdiğim sözün ve senin vaadin üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. Üzerimdeki nimetini itiraf ediyorum. Ve günahımı da itiraf ediyorum. Beni, günahlarımı bağışla çünkü günahları senden başka affedecek hiç kimse yoktur."
CUMA NAMAZININ ÖNEMİ
İslam emirlerinin en ön sıralarında namaz kılmak yer alır. Namaz, Müslümanlara günde 5 vakit farz kılınmıştır. Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarının kılınması emredilmiştir. Bu namazların yanı sıra Cuma namazı da Müslümanlara farz kılınan hususlar arasındadır. Cuma namazı ve Cuma gnü Müslümanların özel önem verdiği günler arasındadır. Cuma namazı, Müslümanların bir araya geldiği, bayram sevinci yaşadığı gün olmasıyla büyük önem taşır. Öte yandan Kuran - ı Kerim'de Allahü Teala'nın, kullarını Cuma namazına çağırdığı ayeti de Cuma'yı önemli bir hale getiriyor. Müslümanlar, Cuma namazı dışında da Cuma gününe özel önem veriyor.
CUMA NAMAZI KAÇ REKATTIR?
Cuma namazı, öğlen namazı ile birlikte 16 rekattır. Ancak öğlen namazını kılmayanlar, 4 rekat ilk sünnet sonrası İmamın okuduğu Cuma hutbesinin ardından 2 rekat farz namaz kılarlar. Farz namazının ardından Cuma namazı sona eriyor...