"Harezmi Eğitim Modeli' teknoloji ve sosyal bilimleri buluşturuyor
Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye'de ilk kez İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde başlatılan Harezmi Eğitim Modeli'nin Türkiye genelinde 13 ilde daha uygulanmasına karar verdi. Harezmi Eğitim Modeli ile ilgili merak edilenleri İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci anlattı.
Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye'de ilk kez İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünde başlatılan ve STEM yaklaşımının sosyal bilimlerle birlikte yürütüldüğü Harezmi Eğitim Modeli'nin Türkiye genelinde 13 ilde daha uygulanmasını kararlaştırdı.
Tüm bu gelişmelerin yankıları sürerken İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, yaptığı açıklamada, geçen yılın ikinci eğitim öğretim döneminde "Zihinden Makineye Bilgisayar Bilimleri Öğretimi " ismi ile 5 pilot okulda başlattıkları çalışmaların, Harezmi Eğitim Modeli adını alarak 38 ilçede ve 50 okulda yürütüldüğünü hatırlattı.
Harezmi Eğitim Modeli nedir?
Yelkenci yaptığı açıklamada, "Son yıllarda Dünyada ve ülkemizde endüstri 4,0 tartışmaları var. Eğitim sistemimizde bu teknoloji nasıl yer alabilir diye düşünüyorduk. Devam eden eğitim sistemine yeni yaklaşımları entegre etmemiz gerektiği kanaatindeyim. Tartışmalara bakınca bu olayın içinin boş olduğunu gördük. Bu alanda ilk çalıştayı yaptığımızda zihinden makineye bilgisayar bilimleri öğretimi ve disiplinler arası eğitim düşüncesiyle yola çıktık. Bu çalıştaylara aynı zamanda bilimsel ekibimiz katıldı. Üçüncü çalıştaydan sonra programı nasıl yapacağımızı şekillendirdik. 5 başlık altında topladık ilki Bilgi işlemsel düşünme, ikincisi oyun ve kodlama disiplinler arası ve bilgisayarlar programlama ve bilgisayar bilimleri öğretimi sosyal bilimlerden istifade eden bilgisayar bilimleri öğretimi.
"İLK SENE 5 PİLOT OKULDA UYGULADIK"
5 başlık üzerine oturttuğumuz zeminde yürümeye başladık. İlk sene 5 pilot okul seçtik. Esnek bir yapı kurduk. Esnek yapılar birçok faydayı sağlayabilir. Yıl sonunda çalışmaları değerlendirirken bir ortaokulumuzda bu eğitim sonrası sorduğumuz soruda gezegenimiz sıkıntıya düşerse bir başka gezegende nasıl hayat kurarız diye bir soru sorduk ve öğrenciler buna yönelik çözümler oluşturmaya başladılar. İletişim ve ulaşım imkânları tartışıldı. Sadece yazılı proje değil uygulamaya yönelik çalıştılar. Çalışır sistemler meydana getirdiler. Somut örnekler ortaya koydular. Sene sonunda sınıfta değerlendirme yaparken aynı anda 5 ya da 3 öğretmen geliyordu sınıfa. Ben öğrencilere şuna sordum Burada sosyal bilgiler öğretmenin ne işi var? Onlar da buna bizim o gezegende sosyal ihtiyaçlarımızı düzenlemeye ihtiyacımız var dedi. Daha sonra ben biraz daha ileri giderek din kültürü öğretmenine ne ihtiyaç var diye sordum. Diin değerlerimizi oraya taşımaya ve yeni değerler çıkarmak için var dediler. Teknoloji ile sosyal bilimleri birlikte yürütmenin örneğini veriyorlar.
"İNSANI BİR BÜTÜN OLARAK ELE ALAN PROJE"
Harezmi hem sıfırı(0) hem de algoritmayı matematiğe hediye eden kişidir. Bilgi işlemsel düşünme algoritmik düşünmeyle eş anlamlıdır. Bilgisayarlar arası eğitim modeli ve zihinler arası eğitim modeli derken bu sistem koca bir eğitim modeli haline geldi. Adını sadece teknoloji ile sınırlamadık. Bu sene başında 5 pilot okul seçtik. Seneye bunu 200 okula çıkaracağız. Bu modeli MEB Müsteşarı Yusuf Tekin çok beğendi Türkiye çapında da uygulanması gerektiğine karar verdi. Daha sonra 14 ile daha bu program yayıldı. İl Milli Eğitim Müdürlerini İstanbul'da ağırlayarak eğitim modelini anlattık. Harezmi eğitim modeli Türkiye'ye yayılan bir proje haline geldi. Türkiye'nin ihtiyacı olan bir eğitim modeli olduğunu düşünüyorum. İçeriğinde teknoloji, sosyal bilimler hatta sanat olan insanı bir bütün olarak ele alan bir proje.
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü olarak bilimsel anlamda ne gibi çalışmalar yapılıyor?
"BİLİM YARIŞMALARI ARTIK KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİL"
Bilim olimpiyatları, öğretmen akademilerinin altında bilim akademisinin bir alt başlığı. Burada Harezmi eğitim modeline de eş güdümlü olarak teknoloji enstitüsü açtık. Her dönemde çocuklarımızı olimpiyatlara hazırlayacak elli öğretmen yetiştiriyoruz. Şu ana kadar yüz elli öğretmene eğitim verdik. Kendi içinde bilim olimpiyatları çalışmaları yapabiliyorlar. Sadece biz ödül vermiyoruz yurt dışında da ödül alıyorlar. Kazakistan ve Rusya'da yarışmalara katıldılar ve hatırı sayılı ödüllere döndüler. Bu tarz yarışmaların kimsenin tekelinde olmadığını göstermek adına bunları önemsiyoruz. Başarı kimsenin tekelinde değil.
İstanbul Öğretmen Akademileri ile neyi hedefliyorsunuz?
"AKTÖR ÖĞRETMEN EĞİTİMİNİ ÇOK ÖNEMSİYORUZ"
Öğretmen akademilerini her dönem birer tane yaptık. Daha çok öğretmen katılsın diye Edebiyat, sanat, müzik, bilim, lisan. Bilimin altına sosyal bilim , bilim olimpiyat, teknoloji enstitüsü, Aktör öğretmen ekledik. Öğretmen sınıfa gelmeden bir senaryo yazmalı buna çalışarak gelmeli ve oynayabilmeli. Her akademiye her dönemde 50 öğretmen başvuruyor. Bu kişileri bilgisayar kurasıyla belirliyoruz. 850 kişi akademilere bir dönemde devam ediyor. Ayrıca kendine akademide yer bulamayanlar için İstanbul Öğretmen Atölyeleri oluşturduk. İstanbul Üniversitesi'ni bu noktada çok önemsiyorum. Bir yanda Maarif, bir yanda İstanbul Üniversitesi var. Kültür Turizm ve İl müdürlüğü'ne de burada ayrıca teşekkür etmek istiyorum, bize mekanını kullandırıyor.
"YÜZYILLARIN GELENEĞİNİ ÖĞRETMENLERİMİZE AKTARIYORLAR"
Biz mekanı çok önemsiyoruz. İnsan, mekan ve yöntem bizim için çok önemli. İnsan dediğimiz hocadır. Bizim programlarımıza gelen hocalarımız, İskender Pala, Selim İleri, Savaş Barkçin, Yahya Geylan, Ahmet Özhan, Göksel Baktagil, Erol Sayan, Uğur Derman, Saadettin Öktem gibi ustalardır. Yüzyılların geleneğini öğretmenlerimize aktarıyorlar. Son olarak yönteme gelecek olursak hangi yöntemle derslerin verildiği bizim için çok önemli. Bu etkili yöntemler sayesinde dersler öğrencilere daha sevimli hale geliyor. Akademileri İstanbul'un geneline yayarsak niteliği bozulur. Bu noktada biz ne kadar çok kişiye dokunursak o kadar iyi diyoruz.
Son olarak eğitim camiasına şunları söylemek istiyorum; öğrenciler karamsar söylemlere takılmamalı, öğretmen ve öğrencilerin arkadaşça çok güzel işler yaptığını biliyoruz. Yeni neslin çok hızlı öğrendiğini de biliyoruz. Öğrenen ve öğretenin sürekli yer değiştirdiği bu ortamda öğretmen ve öğrenciler arasında bir konsensüs olduğunu ifade etmek isterim. Velilere ve yöneticilere düşen öğretmen ve öğrencilerin arasındaki bu verimi büyütmektir." dedi.