Metin Üstündağ 'OT'unu anlattı

Ünlü mizahçı Metin Üstündağ bu ay çıkan yeni mizah dergisi OT’u A Haber’de Şirin Sever’in sunduğu Jurnal’de anlattı.

Mizah dergilerinin imece usulü çıktığını dile getiren Üstündağ, kâğıdın vicdanına inandığını internet kaypak bir alan olduğunu söyledi. Metin Kaçan'ın son yazısını OT dergisi için yazdığını da ifade eden Metin Üstündağ, kaçan ile çocukluk arkadaşı olduklarını ve onu çok iyi tanıdığını söyledi ve ekledi "Metin korkuluklardan ellerini bıraktığı an kesin pişman olmuştur" dedi
Twitterda öyle net öyle güzel ifade ettiğiniz aforizmalarınız var ki herkes birbirine yolluyor, retweet mekanizması işliyor, o kadar gerildi ki memleket bir Ermeni, bir Kürt ve bir Laz fıkrada bile bir araya gelemiyor. Böyle bir ortamda mizah yapmak ne kadar zorlaşıyor?
İlk yazmaya başladığımda kısa yazıyordum. Bundan 25 yıl önce zaten o twitter'ı dergilerde keşfetmiştim. Vallahi hep böyle bir gerilim oluyor, Türkiye hep bir geçiş döneminde oluyor, birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan günler hep oluyor. Ben 15 yaşında başladım bu işe o zamanda oluyor şimdi de oluyor gelecekte de oluyor. Önümüzdeki maçlara bakalım.

Zor olsa da işimiz bu mu diye bakıyorsunuz?

Biz her Pazartesi dergiye geldiğimizde çok neşeliyiz, Pazartesi sendromu dergi toplantısı başladığında oluyor. herkesin kendi gündemi var. Neler yapmış, ne okumuş, ne seyretmiş onları konuşuyoruz. Dergi toplantısı başlayınca yaşadığımız memleket çıkıyor ortaya. Çok şey değişmiyor bazen. Sorunların kökü hep aynı oluyor, kaldırımlar değişiyor, aynı şeyler oluyor. Aynı şeyler oluyor bari mizahımız aynı olmasın diye üslup değiştiriyoruz

BÜYÜK GAZETELER MİZAH DERGİSİ OKURLARINI GÖZ ARDI EDİYOR
Ot böyle mi çıktı ortaya?

Ot, öküz hayvan dergisiyle biz çok fanatik iki tane okur çeşidi var, bunu büyük gazeteler göz ardı ediliyor, mizah dergisi okuru ve spor gazetesi okurları. Malzeme aynı, fotoğraf, yazı gibi, bu okura yönelik, daha çok mizah okuruna yönelik kültür sanat dergisi yapma çalışması. Bir iki şeye yapacağımız çizgiyle karikatürler herhangi bir yazarı, herhangi bir yazıyı merak ettirirsek seviniriz. Biraz amme hizmeti gibi. Böyle çocuklar bir şey okumuyor, gençler bir şey yapmıyor diye kızan bir ihtiyar kafası var. Sunma biçimi yanlış belki diye böyle bir girişim yaptık.
BİZ OT'U KANKA MUHABBETİ İLE YAPIYORUZ
Bir kültür sanat dergisi çıkartıyorsunuz bir anlamda, ama bunu mizahi bir üslupla yapıyorsunuz denilebilir mi?

Eğlenceli yapıyoruz, kanka muhabbeti ile yapıyoruz. Daha önemlisi vicdan kurumu yok. Aile, toplum, okul hepsi arkadaşını geçeceksin gibi. Biz 70'lerin çocuğu arsalarda top oynayan çocuklar olarak böyle apartman çocukları, başka paylaşacak şeyler de var, birbirimizin gözünü oymamız gerekmiyor
MİZAH DERGİLERİNİN KİMSEYE EYVALLAHI YOK TUTULAN TARAFI DA BU
Öyle bir teknoloji çağındayız ki, mizah dergisini kim okuyor, hedef kitlesi kim, beş altı tane mizah dergisi var, sizin dergilerinizin büyüyen okurları mı okuyor?

İyi okunuyor, her yaştan gençler okuyor. Hayatta sokakla ilgisini kesmeyenler okuyor. Yani kimse bu dediğim kanka muhabbetini yapmıyor. Bir olay oluyor, birisi bir şey diyor, nasıl bir tavır alacağız, kim doğru yanlış belli olmuyor. Mizah dergileri bağımsız kendi yağında kavrulan hali var, reklam almıyor, kimseye eyvallahı yok.
MİZAH DERGİLERİ İMECE USÜLÜYLE ÇIKIYOR
Nasıl çıkartılıyor öyleyse bu dergiler. Nasıl finanse ediyorsunuz?

Şimdi bilirler mi bilmem ama imece usulü, birisi bilgisayarı koyuyor, birisi kağıt parasını koyuyor. Telif mutlaka okuyoruz az da olsa. Bizim çıkardığımız dergiler kendini kurtarıyor, dolayısıyla sorunumuz olmuyor. Hatta bu kültür sanat dergisinden çok telif ödüyoruz. Paraya ihtiyacı olmayan benim para havuzda dursun ihtiyacı olana vereni diyor. Maksat yeşillik olsun, maksat gönüller şenlensin havasında. Hep şikâyet değil de biraz gayret etmek gerekiyor.
YENİ BİR YETENEK ÇIKARSA BEN HAGİ DÖNEMİME DÖNÜYORUM
Israrla bir dergi çıkartmak neden, kanka muhabbeti her yerde yapılamadığı için mi?

Hep söylüyorum bazı insanlar tek başına çok seyredilir izlenilir, kitapları çok okunur. Ben tek başıma da dergi çıkarttım ama 70'lerin ruh hali, paylaşmacı ruh hali. Topum var gelin beraber oynayalım ruh hali. Ben paylaşmadan mutlu olamıyorum. En büyük benim. İnsanın bencille egosantrik olması için bile başkalarının olması gerekiyor. Kime karşı en büyük benim, hepimiz olursak en büyüğüz. Takım oyunu çok hoşuma gidiyor. Yeni bir karikatürcü çıkarsa ben Hagi dönemime dönüyorum. Eskiden böyle şeyler yapardık gibi. Başka piyasalarda çıkanın önü engellenir ama bizde bir tane genç çocuk çıksa da heyecanlansak deriz. Yeni dergiler çıkınca bölünüyorsunuz derler, hayır bölünmüyoruz, çoğalıyoruz.

KÂĞIDIN VİCDANINA İNANIYORUM, İNTERNET KAYPAK BİR ALAN
Yazılı basından ümidini kesmeyenlerdensiniz di mi?

Kâğıdın vicdanına inanıyorum çünkü internet kaypak bir alan. Bir şey yazıyorsunuz, iki tepki gelse değiştirirsiniz ama kâğıtta basılan şey sonsuza kadar kalır. Bir de sayfa düzeni vardır. İyi bir gazeteyi anlarsınız. İnternette bu olmuyor. Anında değişiyor. Dünyada teknoloji gelişiyor, kağıtsız medya olacak deniyor ama plaklar da çıkıyor, öbür taraf da öyle her şey hormonlu radyasyonlu, o cızırtılı Orhan Gencebay'ı öyle dinlemek istiyorlar. El emeği, göz nuru, organik şeyler değerleniyor.
Öküz, Hayvan, Ot bu isimler neye göre seçiliyor?

Değersiz şeyler, değerli olan ama değersiz şeyler. Öküz, bir boğa değil mesela, öküz diyelim köydeki tarımın yükünü, tarlada, harmanda o yükü taşıyan ama aşağılanan hayvandır. Bir sürü şeye karşılık gelebilir. Hayvan keza öyle. Ot da her yerde biter, değeri yoktur ama bir ot bir bakarsınız bir şeye deva olur. Değersiz ve metaforu olan şeyler seçiyoruz. Penguen diye bize uzak bir hayvan vardı, şimdi Penguen denilince gülümseniyor.
FUTBOLUN DİLİNİ SEVİYORUM ÇÜNKÜ ŞİİRLİ BİR DİL
Yaşar Kemal'den başlayıp diğer baba yazarlardan oluşan kadroyu futbol terimleriyle anlatıyorsunuz?

Futbol ilişki kurmayı kolaylaştırıyor. Dar alanda kısa paslaşmaları her şeye uygulayabilirsiniz, takımdan ayrı düz koşu, çok şiirli laflar bunlar. Önümüzdeki maçlara bakacağız gibi. Futbolcuların maç sonrası sözleri, aslında mars olduk diyor ama onu o kadar şirin bir şeyle anlatıyor ki, top bizi sevmedi, ya da gol olup yağdık, saha da ayak basmadık yer bırakmadık. Bunlar şiirli. Biraz tiyatro gibi bakıyorum futbola. Sabri diyelim güzel oynamaya başladı, onun adına seviniyorum, Hakan Şükür'ün moralini tipinden anlıyordum, iki günlük sakallıysa mahvolduk. Adım Metin Oktay'dan geliyor. İsim babam Metin Oktay. Babam Galatasaraylı imiş oradan koymuş. Birgün Taksim'de yürürken baktım, insanlar eğleniyorlar, karnaval gibi. Galatasaray 5 gol attı. Çok acayip enerji var. İnsanları dövseniz o soğukta maça gitmez. Çok acayip bir şey var orada. Bizde bir kafa vardır, işsiz güçsüz takımı falan, yok orada başka bir şey var oraları anlamak lazım. İlk Galatasaray muhabiri olarak Ali Sami Yen'de bir sürü büyük spor yazarları var, ben Galatasaray gol attı, sevindim, sandım ki Galatasaray Muhabiri olunca Galatasaray'ı tutabilirim.
BİZİM KADRODAKİLER BİZDEN YAMUK GELMEYECEĞİNİ BİLİR
Burada öyle isimler var ki, şahane bir kadro. Kültür Sanat piyasasında egolar yüksek, bu isimleri nasıl ikna ettiniz, bu dergide yazmaları çizmeleri için?

Yaptıklarınız ve duruşunuz ne yapmaya çalıştığınız görülüyor. Benim bir lafım vardır, egonuzu paspasa silin diye. Hep paylaşmak oldu hayatımda. Dergicilik onun içindir. Takım işidir. İlk zamanlar çok zordu. Burada geçmişim var. Öküz gibi Hayvan gibi dergi çıkartmışım, öyle bir kredim var. Bu ekipten bize yamuk gelmez, bizi korurlar şeyi var. Dolayısıyla bir de yaptığımız iş sömürülecek suiistimal edilecek bir iş değil. Bağımsız dergi gazete çıkartmak o kadar zor ki. Yarısı vergi, dağıtım, üçte biri kalıyor. Bu görülüyor, çocuk çırpınıyor, biz de yardım edelim diyorlar. Yaşar Kemal akrabam gibidir. Hiç tanımıyordum 15 yaşına gittim sarıldım. Öyle bir geçmişimiz var. Ne zaman bir şey olsa hemen gelir yardımcı olur, böyle bir güruh var.
METİN KORKULUKLARDAN ELLERİNİ BIRAKTIĞI AN KESİN PİŞMAN OLMUŞTUR
Ot dergisindeki yazarlardan bahsedelim, öyle bir isim var ki Metin Kaçan, son yazısını size yazdı ve ardından intihar haberi geldi...

Dergi 8 aylık geçmişe sahip. O zaman rahmetli Metin tatildeydi ve hemen ilk yazı gönderenlerden. Metin benim Kasımpaşa'dan çocukluk arkadaşım, Hasan Kaçan ustalarımdan birisi. Kaçan ailesinin hayatımda önemli bir yeri var. Mahalleden ve sanatçılık hayatımda. İlk yazı geldiğinde, yani çok sanatsal vay be acayip döktürmüş dedik. Olaydan sonra o yazı daha manalı oldu. Çok üzüldük. Metin bu kadronun değişmez elamanlarından dedik ama Allah rahmet eylesin. Bence onu tanıyan herkes için sürpriz olmuştur, çok neşeliydik, ufacık şeyden oyunlar çıkartır, eğlendiren ve paylaşan bir arkadaşımdı. Ya da şöyle söyleyeyim, öyle bir kararı ani aldıysa, korkuluklardan elini bıraktığı an kesin pişman olmuştur. Öyle yakından tanıyorum, çok üzüldüm. Bir hafta falan çıkmadım evden, cenazesine de gidemedim. Acayip hikayeler uydurdum, aşağıdan Romanya bandıralı gemi geçti, Romanya beş yıl sonra bir sürü Kaçan biraderler, evlenmiş çocukları olmuş.
BİZİM DERGİYE GELEN BİLİNMEYEN TARAFIYLA GELSİN İSTİYORUZ
Bartu Küçükçağlayan var, Sıla nereden aklınıza geldi?

Kadroyu şöyle oluşturuyoruz. Konuşurken bir isim geçiyor. Abi bunun şöyle bir tarafı var diyor, çok iyi fotoğraf çekiyor diyor. Biz bilinmeyen taraflarıyla gelsin diyoruz.
DERGİNİN HER SAYISINDA MÜZİĞİ OLACAK
Derginin müziği nasıl olacak?

Gevende grubu çıkan dergiye bakıp, manşetlerden fotoğraflardan ona uygun doğaçlama müzik yapacak internette. Her sayıda çıkacak bu.
KADIN ERKEK İLİŞKİLERİNİ BELGESELCİ GÖZÜYLE İZLİYORUM
Pazar Sevişgenleri'nin yıllarca güncelliğini korumasını neye bağlıyorsunuz
?
Ben hep belgeselci kafasıyla bakıyorum. Bir arkadaşınız var sizinle konuşurken kabadayı, kızla konuşurken inceliyor, nasıl oluyor. Bir sürü erkek varken neden o, bir sürü kız varken neden o. Aslan Zürafaya saldıracak. Henüz hazır değilim, ne düşünüyorsun sevgilim, konuşmamız lazım, niye aramadın gibi. Klişesi olan her şey komiktir, kırılması gerekir.
Siz klişeleri kırmaya çalışıyorsunuz, tespitlerde kusur yok ama çözüm var mı?

Her ilişki kadar aşk tanımı vardır. Her aşkın tanımı, her aşkın tamını her aşkla yeniden başlar. Bir de Aragon 'mutlu aşk yoktur' demiştir ama bir süre süren iyi aşk vardır.

ERKEKLİK GURURUMLA OYNADI DİYORLAR, BIRAKIN OYNASINLAR BELKİ ZEVK ALACAKSIN

Kadınlar ve erkekler için benzetmeleriniz var, kadınlar lunapark gibi, erkekler kışla gibi
Bir süre sonra bir giysi gibi giydiriliyor, erkek sert olur, kadın böyle yapar gibi. Bunlar üzüyor. Diyor ki öldürdüm çünkü erkeklik gururumla oynadı diyor, bırak oynasın, belki zevk alacaksın. Namusumu temizledim, sen deterjan mısın, başka türlü temizleyemez miydin, birini öldürüyorsun, namusumu temizledim. Diğer erkeklerin gözünde şey yapıyor. Hayatı birbirimize zindan edeceğimiz başka klişeler var. Onlar kırılınca komik olmuyor acı oluyor. Çok gerilimli bir şey. Cinnet geçiriyor ya birkaç saniye dursa haline gülecek, ilişkiye gülecek. Gurur, kibir yapmak çok acayip. Soyunuyorsun aynı yatağa giriyorsun. Top eşit oynarsanız, paslaşırsanız gole gidersiniz. Çok bencilce oynuyor. Erkekler daha çok. Bir kafeye gidince, niye geç kaldın, niye bilmem ne, mecnun Leyla için dağları deliyor, Tuğçe kontör yüklemediği için Bartu'ya kızıyor.
DEĞERİNİ ZAMANIN BELİRLEYECEĞİ İŞLERİ SEVİYORUM
Siz televizyona da senaryolar, projeler ürettiniz. Televizyon seyircisini güldürmenin mantığı başka mıdır?
Ben hiç televizyon seyircisini küçümsemedim. Plastip Show yapmıştım, Ne Haberler'i yapmıştım. Hiç küçümsememek lazım. Bu kişinin kendi işine bakmasıyla ilgili. Ben nereye ne yapıyorsam özeniyorum. Ben parası hemen belli olmayan, değerini zamanın belirleyeceği işleri seviyorum
EN BÜYÜK BAŞARIM ZENGİN OLMAYI GECİKTİRMEMDİR
Parayla ilişkiniz çok mu kopuk?

Benim en büyük başarım, zengin olmayı geciktirmemdir. Benim hayatımdaki en büyük zevk Beyoğlu'nda turlamak. Para rahat kazanırsınız. Bir şeyi görürsünüz. Ben zaten öyle bir tarafım var, on parmağında on hüner dedikleri o, ben beğenildiğimi alkışlandığımı gördüğüm yerden kaçtım. Televizyona ilk çalışanlardan biriyim, orada da başka bir klişe başlıyor. Oranın ruhu nasıl, neler oluyor, akıllı insan fark eder. Birbirine benzeyen diziler vardır. Bir kadın çiftliğe gelir Dallas'taki gibi. Hürrem Sultan'a bakın benzer. Bütün formül budur. Üçgenler kurarsınız falan. Sadece bu kadar böyle bir matematiği var, emek de vardır.
CEM YILMAZ'IN ÖDEDİĞİ BEDEL İLE BENİM ÖDEDİĞİM BEDEL AYRI
Bir avuç mizah yapan insan var Türkiye'de. Bir de Metin Üstündağ gerçeği var. Bir Cem Yılmaz gibi star olmama nedeniniz para ile kurduğunuz bu ilişki ile mi ilgili?

Karikatürcü star olmamalıdır, hep muhalif kalmalıdır. Aziz Nesin, Oğuz Aral falan. Bir anonim olan mizahçılar vardır bir de star olan mizahçılar vardır. İkisinin ayrı bedelleri vardır. Cem'in ödediği bedel benim ödediğim bedel farklıdır. Cem'i mesela çok kolay gibi anlıyorlar. Bir kere kafası espri anlayışına bırakın bir insan 1500 defa çıkıyor ve o şeyi ilk defa anlatıyormuş gibi yapıyor. Ben yapamayabilirim, ikincisinde sıkılabilirim. Benim daha özgün bir şeyim var. Orada başka şeyler de var. Biz dergide daha alçak gönüllü, kendi olarak çıkmayı sever, grup olmayı sever. Cem Yılmaz mizahını beğenirim. Cem'in çok komik şeyleri vardı, Leman'da onları unuttuğunu düşünüyorum.
ESKİDEN HACİVAT İLE KARAGÖZ VARDI ŞİMDİ HACİVAT İLE HACİVAT VAR
Siyaset üzerine mizah çok mu demode?

Birikim gerekiyor, siyasetten ne anladığınıza bağlı. İki kişinin olduğu her yerde siyaset vardır. Birini kandırmaya değiştirmeye başladığınız anda siyaset başlar. Bizim anladığımız düz siyaset. Seyis ve attan geldiğini söylerler, odur. Öbürü başkadır. Siyaset stratejidir, bir şeyi yapma yoludur.
Şimdi daha kişisel bir mizah yapılıyor güldüğümüz insanlara bakınca
Bunun için ayrı bir program lazım. Algılar değişti, bir de siyasetçiler değişti. Yıldırım Akbulut, ;Erbakan, Demirel gibi kendi cümleleri olan insanlar vardı. Hacivat Karagöz vardı, atışan iki kafa vardı şimdi Hacivat ile Hacivat var. Çatışma gerekiyor ki mizah olsun.
MUHAFAZAKARLIK MİZAHI ÖLDÜRÜR DİYEMEM, NEYİ MUHAFAZA ETTİĞİNİZE BAĞLI
Muhafazakârlık mizahı öldürür mü?

Neyi muhafaza ettiğine bağlı. Bir Arap Müslümanlığı bir Anadolu Müslümanlığı var. Fıkralar vardır. Bu yavaş yavaş gidiyor. Korkma vardır bir sevme vardır. Anadolu Müslümanlığı sevgiden çıkmıştır. Arap algısında korkma vardır ve gelişmez o. Allah'a sevgi öyle çeşitli şekillerde tezahür etmiştir ki, bin çeşit sevgi anlatma yolu bulunmuş. Muhafaza edeceksen bunu et. Öbürü muhafaza edilecek bir şey değil.
MAHKEMEDE KARİKATÜRDEKİ BALONLAR OKUNUNCA VERİN MÜEBBET GİDEYİM DEMEK İSTEDİM
Pazar Sevişgenleri nedeniyle hakkınızda çok dava açıldı, Mizahı yasaklama, mizaha saldırı, Penguen'de bir yangın çıkmıştı, kaza olmadığı ortaya çıkmıştı, nasıl bakıyorsunuz bu mizaha tahammülsüzlüğe?

Korkulan bir şey mizah. Mizah 'kral çıplaktır' der. Sizin boş olduğunuzu gösterir. Pazar Sevişgenleri de aynıydı. Müstehcen dendi, orada iktidar tarafı erkekler. Erkeklerin boş balon olduğunu ortaya çıkartır. Mizah yaparken ezileni tutmanız lazım, Allah ile kul arasında, kulun düşündüklerini, öğretmen ile öğrenci arasında öğrencinin düşündüklerini, karı koca ilişkisinde kadının düşündüklerini, hep ezilen taraf ile empati kurmalısınız. Ne kadar güzel eziyoruz komik olmaz. Öbür taraf ne gibi oyunlar, hinlikler düşünüyor, bunu anladığınızda mizah ortaya çıkıyor. Erkekler atıyor, tutuyor, üç posta attım, dur bakalım, posta yerine ulaştı mı? Yalan olduğu cinayetlerden ortaya çıkıyor. O erkek egemen durum rahatsız ediyor. Davadan beraat ettim, hakim kadındı. Yaptığım karikatürler oynanıyor gibi oldu. Kadın ve erkek önce sevişmişler sonra konuşmuşlar deniyordu, karikatürün en okunmayacak yeri mahkeme, verin müebbeti gideyim dedim.
CANLI YAYINA KÜFÜR EDERİM KORKUM NEDENİYLE ÇIKMIYORUM
Sizin bir canlı yayına çıkmama durumunuz var, ne alıp veremiyorsunuz?

Çok küfür ediyorum, sizin için. Bir de bu küfürlerin hakaret gibi değil de bağlaç gibi. Canlı yayında olmasın diye dikkat ettim.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.