Koçyiğit'ten tarihi proje!
A Haber’de Şirin Sever’in Sunduğu Jurnal Programı Türk sinemasının divası Hülya Koçyiğit’i konuk etti.
Hayatında en çok canlandırmak istediği karakterin Başbakan Adnan Menderes'in eşi Berrin Menderes olduğunu söyleyen Koçyiğit, "araştırmaları yaptırdım, tüm yaşayan birinci kaynaklarla görüştüm, senaryoyu yazdırdım, fizibilite yaptım ama o dönem filminin maliyetleri beni aştığı için hayalimi gerçekleştiremedim" dedi. Koçyiğit programda, kendi starlık döneminde yapımcıların oyuncuları kategorize ederek özgürlüklerini kısıtlamalarına da sitem etti.
"OYUNCULUKTAKİ 50 YILIMI ANLATAN BİR KİTAP HAZIRLIĞINDAYIM"
Sanat yaşamında 50. Yılına merdiven dayayan Koçyiğit, anılarını bir kitaba aktarmak istediğini söyledi. Bu kitabın bir nehir söyleşi gibi değil, bir göz üzerinden anlaşılmak üzerine kurulmasını tercih ettiğini belirten Koçyiğit, "bugüne kadar her şeyimi bildiğini zanneden seyirci hiç tanımadığı biriyle karşılaşabilir. Seyircinin görüntüde karşılaştığı Koçyiğit dışında içeride görünmeyende neler olduğunun anlaşılmasına dönük bir kitap olsun isterim."dedi.
"BİZİM DÖNEMİMİZDEKİ OYUNCULAR HEP KATEGORİZE EDİLDİ"
Kendi starlık döneminde yapımcıların oyuncuları kategorize ederek özgürlüklerini kısıtlamalarına sitem eden Koçyiğit "Benim dönemindeki oyuncular çok kategorize edildi. Bir oyuncu özgür olmak, kendini sınamak, kendini zorlamak, mutlaka başarmak ister. Farklı roller ona heyecan verir. Ancak fiziksel görünümümüz ve daha önce yaptığımız işlerle seyircinin gözünde belli bir kalıba sokulduk. Yapımcılar da bizden hep benzer rollerde oynamamızı istediler. Ne kadar zorlasak da çıkamadık işin içinden. Daha farklı roller için biraz daha olgunlaşmayı bekledik. Benim tercihim de kadınlardan ve daha toplumsal rollerden yana oldu. Eşim büyük bir fedakârlıkla film yapım şirketi kurunca da ben özgürleştim. Bu sefer ben araştırma yapmaya başladım, yazmaya başladım, nasıl karakterler, nasıl hikâyeler bunlara yoğunlaştım" dedi.
"POLİTİKAYA GİRİŞİM BENİM TERCİHİM DEĞİLDİ"
Turgut Özal'ın isteğiyle seçimlere girdim. Halkın nabzını tutmayı bilen bir insan olarak siyasetten beklenilen nedir diye anlamaya çalıştım. Üç ay kadar yoğun bir seçim trafiği yaşadık daha sonra da çok küçük bir oy ile kaybettiğimi öğrendim. Bir kez daha yapar mıyım, benim seçimim değildi, bu bir göreve çağrıydı, kadın sorunlarını Meclis'te çözebilirsin, elini taşın altına koy, film yapmakla meselenin halline yardım edemezsin sadece dikkat çekersin diye davet olunca o davete icabet etmek durumunda kaldım.
"MUHTEŞEM YÜZYIL PROJESİNDE OLMAK İSTERDİM"
Genel olarak çok fazla seçici olmaya başladım, kolay beğenmemeye başladım. İyi ekip, iyi senaryo, iyi yönetmen ve mutlaka bir söz söylemek için var olmalıyım diye düşünüyorum. Eğlencelik, o akşam hoşça vakit geçirmeyi sağlayan bir dizide olmak bana göre değil. Şu anda Muhteşem Yüzyıl'ı takdir ediyorum çünkü biraz da olsa bizi araştırmayı sevk ediyor, o kast içinde olmak isterdim, Öyle Bir Geçer Zaman Ki adlı dizi de beğendiğim bir diziydi.
"BERRİN MENDERES'İ CANLANDIRMAYI ÇOK İSTİYORUM"
Bir borç ödeyeceğimi düşünüyorum ve o borç büyük bir saygı. Bu borç, demokrasiyi tercih edenler, halkın kendini idare etmesini isteyenler, demokrasiye gönül vermiş herkese ödenecektir. Çok partili döneme geçtik ve halk DP'ye oy verdi, onun arkasında durdu, onun çalışmalarını izledi ve gün geldi bir askeri darbeyle devrildi. Buna dikkat çekmek için bir dönem filmi yapmayı çok istedim. Bu dönem filminde de Berrin Menderes'i canlandırmayı çok isterdim Çünkü o eşinin asla politikaya girmesini istemiyor çünkü eniştesi idam edilmiş bir insan. Bir çiftlik sahibi ile evleniyorum diye düşünüyor ama eşi politikaya giriyor ve avuçlarından kayıyor, onun yanında duran bir kadın oluyor. Çok büyük acılarla bir ömür direniyor, eşinin itibarı iade edildikten çok az bir süre sonra da hayata gözlerini kapıyor, sanki onu beklemiş gibi. Ben bunun için yazdırdım, araştırdım, Aydın Menderes çok yardımcı oldu bana, hayattaki herkesle tek tek görüştüm ama öyle bir maliyet çıktı ki tek başına Gülşah Film olarak bu pahalı prodüksiyonun altından kalkamayacağımızı anladık.
SİNEMANIN BÜYÜSÜ BAŞKA
Şirin Sever'in eski dönemdeki yıldız oyuncuların hala parladığını ama günümüzdeki oyuncuların yıldızlık süreliğinin kısalığına dikkat çekmesi üzerine Koçyiğit " bunu sinemanın büyüsüyle bizim kalıcılığımızı açıklamak mümkün. Bizi izlemek için evlerinden çıktılar, vakit ve para harcadılar, emek verdiler. Diziler daha çabuk tüketiliyor, çünkü çok kolay ulaşılıyor." değerlendirmesini yaptı.
VİDEO İÇİN TIKLAYIN
"OYUNCULUKTAKİ 50 YILIMI ANLATAN BİR KİTAP HAZIRLIĞINDAYIM"
Sanat yaşamında 50. Yılına merdiven dayayan Koçyiğit, anılarını bir kitaba aktarmak istediğini söyledi. Bu kitabın bir nehir söyleşi gibi değil, bir göz üzerinden anlaşılmak üzerine kurulmasını tercih ettiğini belirten Koçyiğit, "bugüne kadar her şeyimi bildiğini zanneden seyirci hiç tanımadığı biriyle karşılaşabilir. Seyircinin görüntüde karşılaştığı Koçyiğit dışında içeride görünmeyende neler olduğunun anlaşılmasına dönük bir kitap olsun isterim."dedi.
"BİZİM DÖNEMİMİZDEKİ OYUNCULAR HEP KATEGORİZE EDİLDİ"
Kendi starlık döneminde yapımcıların oyuncuları kategorize ederek özgürlüklerini kısıtlamalarına sitem eden Koçyiğit "Benim dönemindeki oyuncular çok kategorize edildi. Bir oyuncu özgür olmak, kendini sınamak, kendini zorlamak, mutlaka başarmak ister. Farklı roller ona heyecan verir. Ancak fiziksel görünümümüz ve daha önce yaptığımız işlerle seyircinin gözünde belli bir kalıba sokulduk. Yapımcılar da bizden hep benzer rollerde oynamamızı istediler. Ne kadar zorlasak da çıkamadık işin içinden. Daha farklı roller için biraz daha olgunlaşmayı bekledik. Benim tercihim de kadınlardan ve daha toplumsal rollerden yana oldu. Eşim büyük bir fedakârlıkla film yapım şirketi kurunca da ben özgürleştim. Bu sefer ben araştırma yapmaya başladım, yazmaya başladım, nasıl karakterler, nasıl hikâyeler bunlara yoğunlaştım" dedi.
"POLİTİKAYA GİRİŞİM BENİM TERCİHİM DEĞİLDİ"
Turgut Özal'ın isteğiyle seçimlere girdim. Halkın nabzını tutmayı bilen bir insan olarak siyasetten beklenilen nedir diye anlamaya çalıştım. Üç ay kadar yoğun bir seçim trafiği yaşadık daha sonra da çok küçük bir oy ile kaybettiğimi öğrendim. Bir kez daha yapar mıyım, benim seçimim değildi, bu bir göreve çağrıydı, kadın sorunlarını Meclis'te çözebilirsin, elini taşın altına koy, film yapmakla meselenin halline yardım edemezsin sadece dikkat çekersin diye davet olunca o davete icabet etmek durumunda kaldım.
"MUHTEŞEM YÜZYIL PROJESİNDE OLMAK İSTERDİM"
Genel olarak çok fazla seçici olmaya başladım, kolay beğenmemeye başladım. İyi ekip, iyi senaryo, iyi yönetmen ve mutlaka bir söz söylemek için var olmalıyım diye düşünüyorum. Eğlencelik, o akşam hoşça vakit geçirmeyi sağlayan bir dizide olmak bana göre değil. Şu anda Muhteşem Yüzyıl'ı takdir ediyorum çünkü biraz da olsa bizi araştırmayı sevk ediyor, o kast içinde olmak isterdim, Öyle Bir Geçer Zaman Ki adlı dizi de beğendiğim bir diziydi.
"BERRİN MENDERES'İ CANLANDIRMAYI ÇOK İSTİYORUM"
Bir borç ödeyeceğimi düşünüyorum ve o borç büyük bir saygı. Bu borç, demokrasiyi tercih edenler, halkın kendini idare etmesini isteyenler, demokrasiye gönül vermiş herkese ödenecektir. Çok partili döneme geçtik ve halk DP'ye oy verdi, onun arkasında durdu, onun çalışmalarını izledi ve gün geldi bir askeri darbeyle devrildi. Buna dikkat çekmek için bir dönem filmi yapmayı çok istedim. Bu dönem filminde de Berrin Menderes'i canlandırmayı çok isterdim Çünkü o eşinin asla politikaya girmesini istemiyor çünkü eniştesi idam edilmiş bir insan. Bir çiftlik sahibi ile evleniyorum diye düşünüyor ama eşi politikaya giriyor ve avuçlarından kayıyor, onun yanında duran bir kadın oluyor. Çok büyük acılarla bir ömür direniyor, eşinin itibarı iade edildikten çok az bir süre sonra da hayata gözlerini kapıyor, sanki onu beklemiş gibi. Ben bunun için yazdırdım, araştırdım, Aydın Menderes çok yardımcı oldu bana, hayattaki herkesle tek tek görüştüm ama öyle bir maliyet çıktı ki tek başına Gülşah Film olarak bu pahalı prodüksiyonun altından kalkamayacağımızı anladık.
SİNEMANIN BÜYÜSÜ BAŞKA
Şirin Sever'in eski dönemdeki yıldız oyuncuların hala parladığını ama günümüzdeki oyuncuların yıldızlık süreliğinin kısalığına dikkat çekmesi üzerine Koçyiğit " bunu sinemanın büyüsüyle bizim kalıcılığımızı açıklamak mümkün. Bizi izlemek için evlerinden çıktılar, vakit ve para harcadılar, emek verdiler. Diziler daha çabuk tüketiliyor, çünkü çok kolay ulaşılıyor." değerlendirmesini yaptı.