Bakan Günay'dan 'Harem' müjdesi!
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, hem kültürseverler hem de tarih meraklıları için önemli bir gelişmeyi A Haber canlı yayınında açıkladı.
- Yaşam
- Giriş Tarihi: 04.09.2012 | 00:00
- Güncelleme Tarihi: 04.09.2012 | 16:08
Günay, "Yarın sabah saat 11'de İstanbul'da Tekstil İşvrenleri Sendikası'yla Topkapı'nın Harem Dairesi'nin tümüyle restorasyonu konusunda bir protokol imazalayacağım. Topkapı Sarayı'nın Harem bölümü bir süre sonra tamamen ziyarete açılabilecek" dedi.
Terör konusunda katkı yapacak kim varsa bir araya gelmeli diyen Günay, PKK'nın Kürtler ile Türkler arasında düşmanlığı körüklemeye çalıştığını da belirtti. Daha önce "Kurban Bayramı tatili 10 gün olsun" diyen Kültür ve Turizm Bakanı; Ekim ayında turizmin teşvike ihtiyacı olduğuna dikkat çekerek, tatil konusunun Bakanlar Kurulu'nda konuşulacağını dile getirdi. Uzun yıllardır gündemde olan Taksim'e Cami projesi ile ilgili soruya da cevap veren Günay, Taksim'e mimarisine uygun zarif bir Camii yapılacağını ama bu Camiinin Taksim Meydanı'nda olmayacağını da ifade etti.
AKİL ADAMLAR
"KATKI YAPACAK İSİMLER BİR ARAYA GELMELİ"
Bence çözüme katkı yapabileceği varsayılan ne varsa bir an önce devreye girmelidir. Çünkü çok zaman kaybettik, bu iş 1984'ten bugüne 28 yılı buldu. Zaman zaman sanki çözülüyormuş umutları yaşadık, zaman zaman da böyle kötümser karamsar günler yaşadığımız oldu ki şimdi o süreçlerden bir tanesindeyiz. Bir an önce Türkiye düşünce ve siyaset dünyasının önemli isimleri, barış içinde sorunu çözmek konusunda kararlı bir iradeyi oluşturmakta katkı yapacak isimler bir araya gelmeli ve düşüncelerini söylemeli bence. Çok yanlış bir yere doğru gidiyoruz. PKK örgütü Kürtlerle Türkler arasında, düşmanlık körüklemeye çalışıyor. Toplumsal düşmanlığı körüklemeye çalışıyor. Nifakı sadece terör örgütü devlet çatışmasından çıkarıp kitleye yaymaya çalışıyor. O yüzden, bir an önce müdahale edilmesi gerekiyor. Hükümetin, siyasi partilerin, parlamentonun müdahalesi elbette ki gerekli ama bunun dışında sivil inisiyatifler, aydın kesimler bir ses yükseltebilirler barışa dönük bir çağrı yükseltebilirler ve bundan bir küçük umut işareti doğurma ihtimali yaratabilirlerse bence her şeyi denemek gerekir.
DOKUNULMAZLIK TARTIŞMASI
"BUNLAR ESKİDEN DENENDİ, ÇÖZÜM OLMADI"
Siyasetin alanını daraltmamak lazım. Arkadaşlarımız yanlış yöntemler kullanıyorlar. Parlamentoda da zaman zaman çok tartışılabilecek, genele aykırı şeyler söyledikleri oluyor. Görüntüye yansıyan ve kamu vicdanını gerçekten inciten olaylar da sergiliyorlar ama tüm bunların ben Türkiye'yi bir yanlışa ve yeniden gerginliğe çekmek için bir tuzak olduğunu düşünüyorum. Biz soğukkanlı olmalıyız. Karşı tarafta Türkiye toplumunu ayrıştıracak olan, düşmanlaştıracak olan, diyalogu koparacak olan her yol deneniyorlar. Dokunulmazlıkları kaldırmak, milletvekillerini yargıya oradan belki hapishaneye göndermek bunlar geçmiş yıllarda denendi ve çözüm olmadı. Yeniden bu gerginlikle tuzağına düşmemeliyiz bence. Birileri ayağımıza ne kadar basarsa bassın biz daha soğukkanlı olmalıyız. O yüzden ben bu sürecin yeniden yaşanmasının katkı yapacağını düşünmüyorum.
BAYRAMDA 10 GÜN TATİL OLACAK MI?
"EKİM AYINDA TURİZMİN TEŞVİKE İHTİYACI VAR"
Cumartesi, Pazar tatil. Pazartesi, Salı arada iki mesai günü var. Çarşamba arife, herkes bir tatil, bayram hazırlığına giriyor. Ben biraz da devletteki deneyimime bakarak söylüyorum Pazartesi, Salı da kimseden verim elde edemezsiniz. Ya çoğu rapor alacaktır, arkadaşlarıyla nöbetleşe günü ya da haftanın birkaç saati kaçacaktır. Ya da bütün bayram telefon görüşmelerini gelip devletten yapacaklardır. Devletin bundan bir zararı olmaz. Özel sektör çok istekli değil. KOBİ'ler falan itiraz ediyorlar. Onlar tatil yapmazlar, çalıştırdıkları insanlara üç kuruş fazla veririler. Ama Türkiye turizminin ekim ayı sonunda bir teşvike ihtiyacı var. oldukça güç şartlar içinde turizm yapıyoruz. Dünyanın 6.-7. sıralarında bir ülkeyiz. 30 milyondan fazla insan geliyor ülkemize. Bu yıl tüm ekonomik, sosyal, siyasal sorunlara rağmen hala iyi bir yerdeyiz. Kışa girmeden önce hem kendi insanımıza, hem tüm turizm sektörüne böyle bir moral depolamak iyi olabilir diye düşünüyorum. Ama Israrım yok, tartışacağız. Olursa 9-10 günlük tatil, olmazsa zaten arkadaşlar dediğim yöntemlerle bir miktar tatil yapacak.
TAKSİM'E CAMİ PROJESİ
"BİR CAMİ YAPILACAK AMA MEYDANA YAPILMAYACAK"
Taksimi yayalaştırma projesi sürüyor. Ama yayların ulaşabileceği konusunda dikkatler var. Ben de bu dikkatleri paylaşıyorum.. Araçları sadece tünellerden geçirmek yetmez. Yayaların kolay ulaşabildiği, yayların gerçekten kullanabildiği bir meydan olması lazım. Bu proje var ve yürüyor. Taksime bir Camii yapılacak, uzun zamandan beri böyle bir ihtiyaç var. Ama Taksim meydanına yapılmayacak. Taksim'in Tarlabaşı'na doğru giden caddesinin köşesinde, pejmürde bir otopark alanı vardır, su deposunun arkasında, oraya yapılacak. Büyük değil ama zarif. Taksim'deki mimariye bir renk ve zenginlik katacak bir cami projesi üzerinde çalışılıyor. ne zaman yapılacağı benim konum değil. Ben bir cami yapılması konusundaki ihtiyacı kabul ediyorum ve oradaki projeyi destekliyorum. Taksimdeki bugünkü nüfus yerleşimi orada Ağa Camii ile Taksim'in idare etmesine yetmiyor. Yeni bir cami yapılması gerekiyor. Ama meydanda değil. Taksim değince kastettiğimiz Beyoğlu ve çevresi. Topçu Kışlası konusunda kurullarımız bir tescil kararı verdi. Ben şahsen çok mütereddidim, hatta Bir miktar muhalifim. Çünkü Topçu Kışlası 1800'lerin ortasında yapılmış, Balyanların biraz Rus mimarisi taklidi, Biraz Hint mimarisi taklidi denemesi. İstanbul'un özgün mimarisi ile hiçbir yakınlığı yok. Bir kışla olması açısından, bu demokratikleşme sürecine bence hiç uygun değil. O soğan kubbeler, Türk İslam mimarisi ve İstanbul mimarisi ile alakasız yapılar. Moskova'ya gittiğimde çeşitli fotoğraflar çektim, tamamen Moskova'daki soğan kubbelerin bir tür taklidi. O yüzden oranın yeşil alan kalması bana daha doğru gibi geliyor. Ama bu konuda Belediyenin galiba biraz daha farklı bir bakış açısı var. Bunu tartışacağız. Ben doğrusu Moskova taklidi bir binanın Taksim'e ne meydan ne de estetik olarak bir katkı yapmayacağı düşüncesindeyim.
TİYATROLARIN ÖZELLEŞTİRİLMESİ
"ÖZERKLEŞTİRME VE ÖZGÜRLEŞTİRME DEMEK LAZIM"
Sanat kurumlarının daha verimliği işlemesiyle ilgili bir hazırlığımız var. Sanıyorum ki meclis açılmadan önce bakanlar kuruluna sevk etmeye çalışacağım. Özelleştirme değil, belki özelleştirmeyi de bir ölçüde içeren özerkleştirme ve özgürleştirme kavramlarını bütün olarak içine alan, kamunun kaynaklarını daha verimli kullanma çerçevesinde bir düşüncemiz var. Çok köklü bir model değişikliği değil ama, kamu kaynaklarını daha verimli kullanmaya yönelik bir arayış. Sadece tiyatrolarla ilgili değil, öteki sanat kurumlarını da bir ölçüde içinde barındıran, yeni yeteneklerin önünü açmaya çalışan, belli bir emeği sarf etmiş ama artık yüksek bir performans beklemediğimiz arkadaşlarımıza da rahat emeklilik imkânları sağlayan bir çalışma modeli var elimizde. Bu yılın sonuna kadar biteceğini zannediyorum.