Steve Jobs'tan hayatınızı değiştirecek öğütler
Apple ve Pixar'ın kurucusu ve beyni olan başarı timsali CEO'dan hayata yeniden başlama dersleri...
Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Apple'ın eski CEO'su Steve Jobs'tan hayata dair öğütler...
Noktaları Birleştir!
"Sizlere hayatımla ilgili üç hikaye anlatacağım, ilki noktaları birleştirmekle ilgili... Üniversite için neredeyse Stanford kadar pahalı bir okul seçtim ve emekçi ailemin bütün birikimleri benim okul parama gidiyordu. Altı ay sonra, buna değmeyeceğini farkettim. Hayatımla ilgili ne yapmam gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu ve üniversitenin de bunu bulmam için bana nasıl fayda sağlayacağını çözememiştim. Orada durmuş ailemin hayat boyu biriktirdiği parayı harcıyordum. Sonuçta okulu bırakmaya karar verdim. O zaman çok korkutucu gelmişti ama geriye dönüp baktığımda hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biri olduğunu görüyorum. Okulu bıraktığım an, zorunlu fakat gereksiz olan ve ilgimi çekmeyen dersleri almama gerek kalmadı. Böylece sadece bana ilginç gözüken derslere girebilecektim. O dönem üniversite ülkedeki en iyi kaligrafi dersini veriyordu. Ben de derslere girip nasıl yapıldığını öğrenmeye kararverdim. Eğer o derslere hiç girmemiş olsaydım, Mac hiçbir zaman çokyönlü yazı karakterlerini veya boşlukları doğru orantıda kullanan fontlara sahip olmayacaktı. Windows'da Mac'ten kopyaladığına göre, hiçbir bilgisayarda muhtemelen bunları göremeyecektik. Okulu bırakmamış olsaydım, o kaligrafi dersine girmemiş olacaktım, bilgisayarlar şu an sahip oldukları o harika tipografiye sahip olamayabilirlerdi."
Sevdiğin İşi Kovala!
Silikon Vadisi'ni besleyen ve Google'i doğuran, ABD'nin ve dünyanın en önemli üniversitelerinden Stanford'un birkaç sene önceki mezuniyet töreninde tüm öğrencilerin önünde saygıyla eğileceği, büyük bilişim senseisi Steve Jobs bir konuşma yaptı. Facebook ve YouTube gibi paylaşım siteleri sayesinde bu konuşma bütün dünyada bir efsaneye dönüştü. Steve Jobs ezeli rakibi Bill Gates kadar zengin değil belki ama Stanford mezunlarının gözünde çok daha ulu bir isimdi. Yeni mezunlara bu hayata atılma törenlerinde çektiği nutukta kendi hayatına gerektiği anlarda nasıl cesurca müdahalelerde bulunduğunu ve korkusuzca nasıl format attığını anlattı.
"Hayatımın erken bir döneminde neyi sevdiğimi bulduğum için şanslıydım. Ortağım ve ben Apple'ı 20 yaşındayken evimizin garajında kurduk. Çok yoğun çalıştık ve 10 sene sonra Apple, 4000 çalışanı olan 2 milyar dolarlık bir şirkete dönüşmüştü. En nadide ürünümüz Macintosh'u piyasaya sürdüğümüzde ben 30 yaşıma yeni basmıştım. Ardından kovuldum.
Kendi kurduğunuz bir şirketten nasıl koyulabilirsiniz? Geleceğe yönelik görüşlerimiz farklılık göstermeye başladı ve yönetim kurulu benim tarafımda yer almadı. Sonuçta 30 yaşında dışarıda kalmıştım. Hayatımın odak noktası olan şey bir anda yok olmuştu, bu büyük bir yıkımdı. Birkaç ay ne yapacağımı bilemedim. Başarısızlık sembolü olmuştum ve vadiden kaçmayı bile düşündüm. Fakat yaptığım işi hala sevdiğimi farkettim...Ve yeniden başlamaya karar verdim...O zaman farkına varmamıştım ama Apple'dan kovulmak başıma gelebilecek en iyi şey olmuştu... Hayatımın en yaratıcı dönemine girmek üzere özgürleşmiştim. Sonra Next ve Pixar adında başka iki şirket kurdum ve eşim olacak inanılmaz kadına aşık oldum. Pixar'da dünyanın ilk bilgisayar animasyon filmi Toy Story'yi yarattık ve şu an dünyanın en başarılı animasyon stüdyosuyuz. İnanılmaz olaylar zincirinden sonra, Apple Next'i satın aldı, ben Apple'a döndüm.
Kovulmamış olsaydım bunların hiçbirinin olmayacağından son derece eminim. Tadı kötü bir ilaçtı, ama sanırım hastanın da buna ihtiyacı vardı, işiniz hayatınızın büyük bir kısmını kaplayacak ve gerçek anlamda tatmin olmanın tek yolu harika bir iş olduğuna inandığınız şeyi yapmanızdır ve harika bir iş yapmanın tek yolu ise yaptığınızı sevmenizden geçer. Henüz bulamadıysanız, aramaya devam edin. Durmayın. Tüm gönül meseleleri gibi, onu bulduğunuz zaman anlayacaksınız. Ve her büyük ilişki gibi, seneler geçtikçe daha da güzelleşecek. Yani bulana kadar devam edin! Yılmayın.
Değişiklik iyidir!
Eskiden bir alanda ne kadar bilgi/tecrübe sahibi olunursa kariyer anlamında da o denli yükselinirdi. Fakat post-modern toplumun yeni bireyi için bunu söyleyemeyiz. Yeni formül mümkün olan her alandan minimum seviyede de olsa bilgi sahibi olmak. Maalesef gelinen noktada hiç bir konudan gerçekten de bir b*k anlamanıza, konuyu yalayıp yutacak birikime ihtiyacınız yok. Ortaya hangi konu atılırsa atılsın, ortalama bir insandan zerre kadar bile fazla bilseniz yeter.
Hayatınıza dönem dönem atacağınız formatların bu yönde önemli bir faydası büyük. İş hayatından örneklendirirsek; düşünün yıllardır aynı şirkette aynı departmandasınız. Hergün aynı masaya oturup, aynı insanlarla konuşup, aynı görevleri yerine getiriyorsunuz. Bunun kişiye tek katkısı kıdemdir. Bir kaç senede bir iş ya da en azından departman değiştiren kişiyse şirketin ve piyasanın farklı elemanlarıyla iletişim haline olacağı ve farklı işler yaparak yeni tecrübeler kazanacağı için kendisini çok daha fazla geliştirme olanağı bulur. Sadece iş hayatı için geçerli bir durum değil bu. Okul diplomanızı aldığınızdan beri en azından oradakiler kadar yakın ve kafanıza göre arkadaşlar bulamadıysanız, halen bütün zamanınızı sabah akşam 10-15 senelik arkadaşlarınızla geçiriyorsanız bu durum sosyal olarak bir tıkanma yaşadığınız anlamına gelir. Mevzu eski arkadaşları hayatınızdan çıkartmak değil, sadece yenilere de yer açacak kadar zaman yaratmak için küçük elemeler yapmak. Hayatta kimden ne öğreneceğiniz, kimin vizyonunuzu nasıl değiştireceğini öngörmeniz çok zor ama her halükarda farklı bir bakış açısının, yeni iletişimlerin ufkunuzu genişleteceği kesin.
Nasıl düğmeye basarım?
Kendinizde yeterli cesareti bulamadığınızda belki de doğru zaman şimdi değildir diye düşünebilirsiniz ama eğer işler yolunda gitmiy orsa/gitmeyecekse kaçınılmaz sonu beklemenin de bir alemi yok. Unutulmaması gereken şey, her yeni başlangıçta, start noktanız neresi olursa olsun bir öncekine daha avantajlı başlıyorsunuz. Korkunun ecele faydası yok. İstifa mektubu cebinde olan bir adamın hayatta sırtı yere gelmez!
Noktaları Birleştir!
"Sizlere hayatımla ilgili üç hikaye anlatacağım, ilki noktaları birleştirmekle ilgili... Üniversite için neredeyse Stanford kadar pahalı bir okul seçtim ve emekçi ailemin bütün birikimleri benim okul parama gidiyordu. Altı ay sonra, buna değmeyeceğini farkettim. Hayatımla ilgili ne yapmam gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu ve üniversitenin de bunu bulmam için bana nasıl fayda sağlayacağını çözememiştim. Orada durmuş ailemin hayat boyu biriktirdiği parayı harcıyordum. Sonuçta okulu bırakmaya karar verdim. O zaman çok korkutucu gelmişti ama geriye dönüp baktığımda hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biri olduğunu görüyorum. Okulu bıraktığım an, zorunlu fakat gereksiz olan ve ilgimi çekmeyen dersleri almama gerek kalmadı. Böylece sadece bana ilginç gözüken derslere girebilecektim. O dönem üniversite ülkedeki en iyi kaligrafi dersini veriyordu. Ben de derslere girip nasıl yapıldığını öğrenmeye kararverdim. Eğer o derslere hiç girmemiş olsaydım, Mac hiçbir zaman çokyönlü yazı karakterlerini veya boşlukları doğru orantıda kullanan fontlara sahip olmayacaktı. Windows'da Mac'ten kopyaladığına göre, hiçbir bilgisayarda muhtemelen bunları göremeyecektik. Okulu bırakmamış olsaydım, o kaligrafi dersine girmemiş olacaktım, bilgisayarlar şu an sahip oldukları o harika tipografiye sahip olamayabilirlerdi."
Sevdiğin İşi Kovala!
Silikon Vadisi'ni besleyen ve Google'i doğuran, ABD'nin ve dünyanın en önemli üniversitelerinden Stanford'un birkaç sene önceki mezuniyet töreninde tüm öğrencilerin önünde saygıyla eğileceği, büyük bilişim senseisi Steve Jobs bir konuşma yaptı. Facebook ve YouTube gibi paylaşım siteleri sayesinde bu konuşma bütün dünyada bir efsaneye dönüştü. Steve Jobs ezeli rakibi Bill Gates kadar zengin değil belki ama Stanford mezunlarının gözünde çok daha ulu bir isimdi. Yeni mezunlara bu hayata atılma törenlerinde çektiği nutukta kendi hayatına gerektiği anlarda nasıl cesurca müdahalelerde bulunduğunu ve korkusuzca nasıl format attığını anlattı.
"Hayatımın erken bir döneminde neyi sevdiğimi bulduğum için şanslıydım. Ortağım ve ben Apple'ı 20 yaşındayken evimizin garajında kurduk. Çok yoğun çalıştık ve 10 sene sonra Apple, 4000 çalışanı olan 2 milyar dolarlık bir şirkete dönüşmüştü. En nadide ürünümüz Macintosh'u piyasaya sürdüğümüzde ben 30 yaşıma yeni basmıştım. Ardından kovuldum.
Kendi kurduğunuz bir şirketten nasıl koyulabilirsiniz? Geleceğe yönelik görüşlerimiz farklılık göstermeye başladı ve yönetim kurulu benim tarafımda yer almadı. Sonuçta 30 yaşında dışarıda kalmıştım. Hayatımın odak noktası olan şey bir anda yok olmuştu, bu büyük bir yıkımdı. Birkaç ay ne yapacağımı bilemedim. Başarısızlık sembolü olmuştum ve vadiden kaçmayı bile düşündüm. Fakat yaptığım işi hala sevdiğimi farkettim...Ve yeniden başlamaya karar verdim...O zaman farkına varmamıştım ama Apple'dan kovulmak başıma gelebilecek en iyi şey olmuştu... Hayatımın en yaratıcı dönemine girmek üzere özgürleşmiştim. Sonra Next ve Pixar adında başka iki şirket kurdum ve eşim olacak inanılmaz kadına aşık oldum. Pixar'da dünyanın ilk bilgisayar animasyon filmi Toy Story'yi yarattık ve şu an dünyanın en başarılı animasyon stüdyosuyuz. İnanılmaz olaylar zincirinden sonra, Apple Next'i satın aldı, ben Apple'a döndüm.
Kovulmamış olsaydım bunların hiçbirinin olmayacağından son derece eminim. Tadı kötü bir ilaçtı, ama sanırım hastanın da buna ihtiyacı vardı, işiniz hayatınızın büyük bir kısmını kaplayacak ve gerçek anlamda tatmin olmanın tek yolu harika bir iş olduğuna inandığınız şeyi yapmanızdır ve harika bir iş yapmanın tek yolu ise yaptığınızı sevmenizden geçer. Henüz bulamadıysanız, aramaya devam edin. Durmayın. Tüm gönül meseleleri gibi, onu bulduğunuz zaman anlayacaksınız. Ve her büyük ilişki gibi, seneler geçtikçe daha da güzelleşecek. Yani bulana kadar devam edin! Yılmayın.
Değişiklik iyidir!
Eskiden bir alanda ne kadar bilgi/tecrübe sahibi olunursa kariyer anlamında da o denli yükselinirdi. Fakat post-modern toplumun yeni bireyi için bunu söyleyemeyiz. Yeni formül mümkün olan her alandan minimum seviyede de olsa bilgi sahibi olmak. Maalesef gelinen noktada hiç bir konudan gerçekten de bir b*k anlamanıza, konuyu yalayıp yutacak birikime ihtiyacınız yok. Ortaya hangi konu atılırsa atılsın, ortalama bir insandan zerre kadar bile fazla bilseniz yeter.
Hayatınıza dönem dönem atacağınız formatların bu yönde önemli bir faydası büyük. İş hayatından örneklendirirsek; düşünün yıllardır aynı şirkette aynı departmandasınız. Hergün aynı masaya oturup, aynı insanlarla konuşup, aynı görevleri yerine getiriyorsunuz. Bunun kişiye tek katkısı kıdemdir. Bir kaç senede bir iş ya da en azından departman değiştiren kişiyse şirketin ve piyasanın farklı elemanlarıyla iletişim haline olacağı ve farklı işler yaparak yeni tecrübeler kazanacağı için kendisini çok daha fazla geliştirme olanağı bulur. Sadece iş hayatı için geçerli bir durum değil bu. Okul diplomanızı aldığınızdan beri en azından oradakiler kadar yakın ve kafanıza göre arkadaşlar bulamadıysanız, halen bütün zamanınızı sabah akşam 10-15 senelik arkadaşlarınızla geçiriyorsanız bu durum sosyal olarak bir tıkanma yaşadığınız anlamına gelir. Mevzu eski arkadaşları hayatınızdan çıkartmak değil, sadece yenilere de yer açacak kadar zaman yaratmak için küçük elemeler yapmak. Hayatta kimden ne öğreneceğiniz, kimin vizyonunuzu nasıl değiştireceğini öngörmeniz çok zor ama her halükarda farklı bir bakış açısının, yeni iletişimlerin ufkunuzu genişleteceği kesin.
Nasıl düğmeye basarım?
Kendinizde yeterli cesareti bulamadığınızda belki de doğru zaman şimdi değildir diye düşünebilirsiniz ama eğer işler yolunda gitmiy orsa/gitmeyecekse kaçınılmaz sonu beklemenin de bir alemi yok. Unutulmaması gereken şey, her yeni başlangıçta, start noktanız neresi olursa olsun bir öncekine daha avantajlı başlıyorsunuz. Korkunun ecele faydası yok. İstifa mektubu cebinde olan bir adamın hayatta sırtı yere gelmez!