Türkiye'nin zor yılları! 5 Nisan 1994 kararlarının perde arkasında neler yaşandı? | Toplumsal Hafıza
1994... Türkiye'nin IMF kapısına doğru yeniden yönlendirildiği, çaya, şekere, akaryakıta peş peşe zamların yapıldığı, TL'nin (Türk Lirası) kısa sürede 4 kat değer kaybettiği zor yıl! Tansu Çiller ve Murat Karayalçın'ın başında olduğu koalisyon 5 Nisan 1994 yılında sözde ekonomiyi kurtaracak umuduyla açıkladığı ekonomi paketinin, hüsranla sonuçlandığı o süreçte neler yaşandı? İşte yakın tarihte toplumun hafızalarından silinmeyen o yıllar...
- Giriş Tarihi: 26.11.2021 | 23:18
- Güncelleme Tarihi: 27.11.2021 | 00:28
90'lı yılların başıydı... Orta Doğu'da yeni bir plan devreye sokuluyor....
Savaş uçakları 'adalet' sloganıyla havalanıyor...
Silah tüccarlarının sermaye pazarında eller ovuşturulmaya başlanıyordu...
Küresel sermayenin planında bu kez Irak vardı...
"Diktatörü düşürüyoruz" diyenler çoluk çocuk demeden kanlı katliamlara imza attı....
6 Ağustos 1990 günü Irak'ın Kuveyt'i işgali Ankara için büyük önem taşıyordu...
Keza; Irak, Türkiye'nin dördüncü büyük ticari ortağıydı.
Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı Türkiye'ye yaklaşık 200-250 milyon dolar kazandırıyordu...
Irak pazarının, bir başka deyişle Orta Doğu pazarının Türkiye'ye kapanmasının da etkisiyle 90'lı yılların ekonomik kriz sinyalleri gelmeye başlamıştı...
Turgut Özal sonrasında yeniden koalisyonlarla yönetilmeye başlanan Türkiye'deki siyasi istikrarsızlık, ekonomiyi de darboğaza sürüklüyordu...
Kuzey Irak'taki otorite boşluğu ve Güneydoğu'da tırmanan terör, sosyal siyasal dengelerle birlikte ekonomik dengeleri de alt üst etti...
Türkiye 12 Eylül travmasından kurtulmaya çalışırken bu kez de 1990'lı yılların karanlığı içine dalmıştı.
KARA BULUTLAR TÜRKİYE'NİN ÜZERİNDE
1993 yılına gelindiğinde Süleyman Demirel hükümeti iktidardaydı... 6'ncı beş yılık kalkınma planı hazırlanmış, ekonomik ve sosyal altyapı yatırımlarına öncelik verilerek, özelleştirmenin verimliliğinin arttırılması hedeflenmişti...
Plan büyük umutlarla yürürlüğe konulurken, Türkiye'nin üzerindeki kara bulutlar bir türlü dağılmak bilmiyordu...
Uğur Mumcu suikasti tam da o süreçte Türkiye'nin kalbine çöktü... Cumhurbaşkanı Özal'ın şüpheli ölümü ile birlikte de ülke, kapkara bir yola girdi...
Siyasi ve ekonomik çözüm planlarının başındaki isimler bir bir hedef seçiliyor, etkin ve milli devlet adamları şaibeli ölümlerle ortadan kaldırılıyorlardı...
Demirel, Özal'ın vefatı sonrası Çankaya'ya göz kırpmaya başladı...
Artık siyasette dengeler değişiyordu...
Süleyman Demirel 4 Mayıs 1993'te Cumhurbaşkanlığına adaylığını ilan etti... Tam 12 gün sonra da Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı oldu.
21 Kasım 1991'de işbaşına geçen ve Başbakanlığı Süleyman Demirel'in, Başbakan Yardımcılığını ise Erdal İnönü'nün üstlendiği hükümet, DYP-SHP koalisyonu, 16 Mayıs 1993'te Demirel'in Çankaya'ya çıkmasıyla son buldu.
Hükümet değişti - Tansu Çiller başbakan oldu.
Demirel'in yerine Çiller geçerken, Erdal İnönü'nün yerine ise Murat Karayalçın görevi üstleniyordu...
DYP-SHP koalisyonu ekonomik açıdan tam bir çıkmazın içindeydi...
Çiller, iktidara gelir gelmez ekonomi kurmaylarını yeniledi... Ama kriz büyüktü... Enflasyon hızla artıyordu, işsiz sayısının iki milyonu aştığı Türkiye'nin ilk kadın başbakanına rapor ediliyordu.
1994 yılı başlarında Türkiye, tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birine daha savruldu...
Krizi ülke siyasetinde iki yıldır süren politik dengesizliğe Avrupa para piyasasındaki kargaşanın eklenmesi tetikledi...
Türk Lirasının değeri kısa sürede 4 kat azaldı...
Hükümet darboğaza itiliyor, Türkiye IMF'in kapısına doğru yeniden yol alıyordu...
Tarih 5 Nisan 1994'tü...
Derin krizin, Türkiye'ye derin izler bıraktığı o gün, Çiller kameraların karşısına geçip kendince istikrar paketi dediği, halka ise 'acı reçete' olarak yansıyan o kararları açıkladı...
Birileri Türkiye'ye yine bedel ödetiyordu...
Siyasetteki akıl tutulmasının geldiği nokta ise öylesine acıydı ki; öylesine bir andı ki; koalisyonun diğer ortağı SHP'nin başındaki isim, başbakan yardımcılığı görevini üstlenen isim, Murat Karayalçın, Çiller konuşurken onu şaşkınlıkla izliyordu... Çünkü olan bitenden habersizdi...
O gün faizle borçlanan halk, aldığı borcu üç-dört katıyla ödemek zorunda bırakıldı...
Kapanan ya da küçültülen işyerlerinden dolayı binlerce insan işsiz kaldı...
Maaşlar sınırlandı... Kamuda personel alımları durduruldu. Emeklilik yaşı yükseltildi hatta emekli aylıkları düşürüldü.
Çaya, şekere, akaryakıta zam yapıldı. Ve batan bankalar tasfiye edildi.
Çerçevesi tam olarak belirlenemeyen o paket, halkta büyük tepkiye neden oluyor, Türkiye kaos'a doğru sürükleniyordu...
İşçilerin sokaklara dökülmesi uzun sürmedi.....
5 Nisan Kararları toplumun hafızasından silinmeyen yılların simgelerinden biri olurken, ekonomik krizi durduracağı söylenen paket uygulanamamış, hükümet erken seçime gitmek zorunda kalmıştı...
24 Aralık 1995'de yapılan genel seçimlerden Refah Partisi yüzde 21.4 oyla birinci parti çıktı.
Halk tepkisini sandıkta göstermiş, Necmettin Erbakan'ı göreve davet etmişti.
Ancak 90'lı yılların karanlık Türkiye'sinde ibre demokrasiye değil yeniden kaosa çevrilmek isteniyordu.
Sandığı hiçe sayanlar için yeni bir planın hamleleri hazırlanmaya başlandı.
Zaten 28 Şubat'a giden yolda Türkiye'nin ekonomik şartları darbe zeminine tümüyle uygundu.