Ben Kudüs’üm - Dursun Ali Erzincanlı
Ey Rabbim Peygamberle baş başa konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka verin buyuruyorsun
Benim tasadduk edecek hiçbir şeyim yok,
Gölgemde beni savunurken canlarını veren çocuklardan başka
Kabul buyur Allah'ım beni duyur Allah'ım!
Sübhân olan Allah'ım!
Ya Resûlallah ben Kudüs'üm.!
Allahın dokunulmaz kıldığı üç hareminden biriyim.
Yeryüzünün süslerinden bir süsüm kalbinde Mescid-i Aksa'yı taşıyan.
Sokaklarında Peygamberlerin yürüdüğü güldüğü ama hep öldürüldüğü şehir..
Bu yüzden uzundur yasım.
İniltilerini duyduğun derdini dinlediğin o kütük misali beni de duy.!
Beni de dinle.!
Bugün hem garip hem de mahpusum.
Ebva'dan döndüğün gün ki gibi öksüz taifte taşlandığın gün ki gibi sahipsiz Ebû Talib mahallesinde ki gibi yalnız tepeden tırnağa pusum…
Ben Kudüs'üm.!
Mekke-i Mükerreme'nin kardeşi o zemzemle umman bense kan dolu bir tasım.!
O şehirlerin anası bense şehirlerin mazlumuyum..
O sevinç gözyaşlarından deniz ben acılardan bir nehirim..
O ayaklar altında kalmasın diye bir İsrâ gecesinde şeref verdiğin fakirim..
"Başım üstüne" dedim "başımla beraber" dedim.
Sen göklere yükselirken başını ayaklarının altına koyan şehirim..
Her şehir Senden bir teberrük isim aldı.
Bana da hüznün kaldı o gece.
Yüzünde Ebû Talib'in Hatice'nin hüznü vardı.
Yüzünde her hüznü unutturacak yüzünde hüznü gördüm.
Sen hüznün Peygamberi bende hüznün şehri oldum.
Gündüzlerim ölüm koktu gecelerim
Sen.. Zeyneb'i Ümmü Gülsüm'ü Rukiyye'yi toprağa verdiğin gibi kaç kız çocuğunu bağrıma bastım.
Bir bilsen…
Bildirsin Azim olan Allah Sübhan olan Allah..
Ben Kudüs'üm kubbelerinde feryatlar yankılanan.
Ağıtları saklayıp seher vaktine onlardan irili ufaklı kefenler ördüm.
Ve ben iki Fatih gördüm.!
İlki Ömer'di yürüyerek girdi kapımdan hem şehrime hem kalbime girdi.
Yine Sen koktu sabahlarım akşamlarım..
Uzun sürmedi rüyalarım.
Sevincim yarım kaldı düşlerim yarım.
Yine gelir diye beklerken Ömer'i ikinci Fatih'i gördüm kapımda.
Adı Selahaddini Eyyûbi'ydi.
O nasıl bir oğul öyle?
Adalet ve merhamet insan suretindeydi.
Ve bir muhafız gördüm Ebâ Eyyûbel Ensâr'ın şehrinden.
Uzatıp elini etten duvar ördü çevreme çelikten kalkan.
Cennet mekan Abdülhamid Han.