Yenidoğan Çetesi duruşmasında 3. gün! Para için kurulan ölüm çemberi
Para uğruna bebeklerin yoğun bakımda ölümlerine neden olan Yenidoğan Çetesi davasının ilk duruşması üçüncü günde sürüyor. Bakırköy Adliyesi’nde bulunan Aslı Bilger Kutludağ son durumu aktarırken Avukat Emrah Golgiyaz önemli bilgiler paylaştı.
- Giriş Tarihi: 20.11.2024 | 16:01
Avukat Emrah Golgiyaz'ın A Haber'de aktardıkları şöyle:
Evet bugün davanın üçüncü günü. İlk iki gününde 6 sanık dinlendi. Bugün de saat 3 itibariyle 3. sanığın beyanları devam ediyor. Savunmaları devam ediyor. Sabah ilk saatlerde Cansın Akyıldırım'ın savunmasıyla duruşma başladı. Burada Mahkeme Başkanı tarafından Fırat Sarı ile aralarındaki para trafiği soruldu kendisine. Bu para trafiğinin kendisinin yaptığı savunmada şunu söyledi: Para trafiğiyle alakalı Fırat Sarı tarafından bana gönderilirdi. Ben bu paraları hemşirelere dağıtırdım ve bu motivasyon için yapardım dedi. Daha sonrasında bu satılan ilaçlarla alakalı kendisinin bilgisinin olmadığını ama Fırat Sarı'nın kendisine ilaçları Hasan Basri ve Doğukan Taşçı'nın sattığını, el altından sattığını söyledi. Bu ilaçlar da normalde yeni doğan bebeklere kullanmadıkları ama sanki kullanıyormuş çocuk buna ihtiyaç duyuyormuş gibi sigortadan, SGK'dan talep ettikleri ve bunu aldıkları, hastaya kullanmadıkları için kapalı kutu şeklinde piyasaya el altından sürdüklerini söylediler. Bunu da beyan ettiler.
Daha sonra ikinci kişi çağrıldı. Onun beyanlarına, onun savunmalarına geçildi. O dinlendi öğleden önce. O da hastanenin çok kötü durumda olduğunu, yeni doğan bebek kısmının çok kötü durumda olduğunu, doktorun olmadığını, ilaç eksikliklerinin olduğunu, bu ilaç eksikliklerini ilettiği zaman da bunun kayıtsız kaldığını, yani ilaçlar bir an önce temin edilmediğinden hastalara da kullanamıyorlar. Kullanmadıkları için aslında pasif olarak hastaları ölüme terk ediyorlar, iyileştirmedikleri için veya daha donanımlı bir hastaneye sevketmedikleri için. Bu şekilde söyledi.
Sanıklar savunmada şunu söylediler: Yeni doğan kısmında normalde çocuk doktorunun olması lazım. Bu doktorun yani gündüz orada olduğu gibi akşam da farklı varsa nöbetçi bir doktorun olması lazım. Burada doktor hiç yok, çocuk doktoru hiç yok. Bu açığı kapatabilmek için de farklı polikliniklerden doktor çağırıyorlar. Tabii bu doktor kimi zaman geliyor, kimi zaman gelmiyor. Telefona cevap verilmiyor. Bu şekilde hemşire kendi kısıtlı bilgisiyle bir şeyler yapmaya çalışıyor. Tabii bir alanda uzman bir doktor olmadığı için de bebeğe sağlıklı bir tedavi uygulanamıyor. Bu şekilde de bebekler sağlık açısından ciddi zararlar görüyor. İlerleyen süreçlerde de o sağlık sorunlarından dolayı bebek düzelmiyor ve maalesef bebek hayatını kaybediyor.
Daha sonra Mahkeme Başkanı'nın sorduğu bir soru var. Fırat Sarı'nın hemşirelerden çocuk bebekleri entübe gösterip göstermedikleriyle alakalı. Burada sanıklar şunu söylediler: Fırat Sarı'nın kendilerine entübe olmayan bebekleri dahi eksik gösterdiklerini, bu şekilde sigortadan daha fazla para aldıklarını, Mahkeme Başkanı bunun ne için yapıyorlar diye tekrar sordu. Daha fazla kazanç için bunu yapıyorlar diye bir yanıt verdi sanık.
Epikrizlerdeki normalde onu zaten yetkili olmayan kişilerin doldurduklarından bahsettiler. Kimi tabii bunu kabul etmese de kimi sanıklar evet bunu normalde doktorun doldurması lazım. Yani bu yeni doğan bebeğe hangi tedavinin uygulandığı, hangi teşhisin konulduğu, hangi ilaçların ne kadar doz verildiği bunların iyi bir şekilde listelenip oraya yazılması lazım ki bu bebek başka bir hastaneye sevk edilirse veya daha sonra bir sorun ortaya çıkarsa bu bebeğe ne uygulanmış bunu görebilmelerini sağlayacak. Bunun önüne geçiyorlar. Veya bebek ölüyor adli vaka olduğu zaman epikriz istiyorlar. Orada bebeğin hangi tedaviyi gördüğüne bakıyorlar. Tabii burada yanlış tedavi uyguladıkları için veya ilacı hiç vermedikleri için bu kusurların ortaya çıkmaması için de kendileri en az kusurlu gösterecek ve kusursuz gösterecek şekilde bu epikriz raporlarını düzenliyorlar. Epikriz raporunu düzenlemeye yetkili doktor orada hiç yok. Ve o doktor hastanede ayrılmış. Tanıklar bunu söylüyor. Doktor hiç yok yani. İş akdini fesedip hastaneden ayrılmış. Ama yerine yeni bir doktor bulamadıkları için hala o doktorun kaşesini kullanıyorlar. Yani o doktor aslında neye imza attığını bilmeden kaşesi orada epikrizleri doldurup kaşeleyip imzalayıp gönderiyorlar.
Sanıklar arasında bir ağız birliği de var. Evet, bazıları artık tapelerden sonra kendilerini çok savunamayınca veya artık köşeye sıkıştığını hissedince kimleri suçlarını itiraf ediyorlar veya diğer sanıkların yaptıkları şeyleri itiraf ediyorlar. Burada da artık inkâr edemeyince bunu kabul etmek zorunda kalıyorlar. Çünkü doktor yok ortada. Epikriz düzgün dolduramazlarsa sorumlu olacaklar. Bu sorumluluklarını ortadan kaldırabilmek için yarın bir gün bir soruşturma olursa bir denetim olursa açıklayabilmek için de bunu yapıyorlar. Zaten bahsedilen Kaya bebeğin ölümünden sonra hastane kameralarını da toplamış. 3. dinlenen sanık bunu söyledi. Kendisine kameraları yeni doğanda ki kameraları söktürdüklerini böyle bir denetimi kendisinin daha önce hiç görmediğini normalde gelip usulünce bir şey sorulup gidildiğini ama Kaya bebeğin ölümünden sonra derinlemesine bir inceleme yapıldığını bütün dosyaların tarandığını ama hastane yönetiminin hemen daha sonrasında bütün kameraları toplattığını beyan ettiler.