Son dakika haberi... Süleyman Soylu neden istifa etti? İstifa kararının perde arkasında ne var? |Video

Son dakika haberi... İçişleri Bakanlığı görevini sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla "Cumhurbaşkanım beni bağışlasın" notuyla bıraktığını duyurmuştu. Peki Süleyman Soylu neden istifa etti? İstifa kararının perde arkasında ne var? Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, tüm bu soruların yanıtını A Haber canlı yayınında anlattı. Öte yandan İletişim Başkanlığı dün gece Süleyman Soylu'nun istifasının Başkan Erdoğan tarafından kabul edilmediği ve Süleyman Soylu’nun görevine devam edeceğini açıkladı.


İçişleri Bakanlığı görevini sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla "Cumhurbaşkanım beni bağışlasın" notuyla bıraktığını duyurmuştu. Peki Süleyman Soylu neden istifa etti? İstifa kararının perde arkasında ne var? Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu, tüm bu soruların yanıtını A Haber canlı yayınında anlattı. Öte yandan İletişim Başkanlığı dün gece Süleyman Soylu'nun istifasının Başkan Erdoğan tarafından kabul edilmediği ve Süleyman Soylu'nun görevine devam edeceğini açıkladı.

İşte Müderrisoğlu'nun açıklamaları;

TEKNOKRAT DEĞİL SİYASETÇİ BİR İSİM

Sayın Süleyman Soylu AK Parti'den önce de siyasetin içinde olan Sayın Cumhurbaşkanı'nın AK Parti'ye kazandırdığı, teşkilat sorumluluğunu başlangıçta verdiği sonra Çalışma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığına giden yolda siyasetçi bir isim teknokrat bir isim değil. Dolayısıyla siyasetin gereğini yani milletin nabzında damarın attığı her noktadaki hassasiyeti gözeterek siyaset yapan bir isim. O yönüyle bakıldığında İçişleri Bakanlığı'nda da 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra göreve gelişiyle birlikte düşündüğünüzde FETÖ ile mücadele özellikle PKK terör örgütü ile mücadele ki terör örgütüne yardım ve yataklık noktasında somut tespitler olduğu için HDP'deki belediyelerin belediye başkanlarının görevden el çektirilerek kayyım atanması oldukça önemli ve hassas bir karardı. Bu konuda ortaya koyduğu performans. Ve özellikle Elazığ depremi başta olmak üzere doğal afetler noktasında da sahada bizzat halkla hemhal olmayı bilen gerektiğinde polemiğe girebilen gerektiğinde çok iddialı sözlerle kendisini tanımlayabilen ama toplamda siyasetin içinde siyasetçi kimliği ile teknokrat kimliği ile değil var olan bir isimdi. O yüzden de seveni kadar sevmeyeni de olan insan tanımına birebir uyuyor. Ama bu milletin milliyetçi muhafazakar yaygın yoğun hassasiyet noktalarında Süleyman Soylu güçlü bir karşılık buldu ve bu yönüyle de hızlı bir şekilde temayüz etti.

3 ÖNEMLİ İSİM

Dün gece itibari ile bakıldığında şu üç ismi asla aklımızdan çıkartmamız gerekiyor. Birincisi Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca. Bu zorlu günlerde bu zorlu süreci Bilim Kurulu üzerinden akılla sabırla düzgün açık şeffaf iletişimle Cumhurbaşkanı'nın mutlak idaresini de yanına alarak yürütmeye gayret ediyor. İkincisi Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak. Evet bir pandemi ile bir salgınla mücadele ediyoruz ama hayatın devamlılığı adına yani çarkların dönmesi adına hanelere iş ve aş arayışındaki insanların hanelerine her türlü katkının sağlanarak geleceğe ilişkin belirsizliğin azaltılması ve önüne görebilir olması bakamından sağlanan destekler. Yeni ekonominin sürdürülebilirliği dinamizmi adına alınan kararlar zorlu ve maliyetli kararlar gerçekten. Ve nihayet İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da kamu düzeni güvenliği ve sürdürülebilirliği açısından önemli. Bu sürecin üç önemli aktörüdür Sayın Koca, Sayın Albayrak ve Sayın Soylu.

BU SÜRECE NASIL GELİNDİ?

Şimdi hepimiz öngörüyorduk ki özellikle Zonguldak'la birlikte 30 büyükşehirde 31 ilde şehirlerarası trafiğin yani seyahatin kısıtlanmış olması bu pandeminin bu salgının yayılmasını önleme noktasında önemli ve somut sonuçlar üretmeye başladı. Ancak hafta sonu devreye girdiğinde malesef havanın da güzelliğine aldanarak bir süredir de "evde kal" çağrısıyla da belki bunaldığını söyleyerek kitlelerin büyükşehirlerde parklara bahçelere yani sokaklara akın etmesi kuvvetle muhtemeldi bunun çok kuvvetli sinyalleri geliyordu. Toplumda yine ezici bir çoğunluğu esasen böyle bir sokağa çıkma yasağının gerekliliğini de çoktan zihnen kabullenmişti. Burada kritik konu hafta sonu için açıklanan bu sokağa çıkma yasağı kararının yani Cuma gece yarısına doğru açıklanan kararın beraberinde getirebileceği 1 – 1 buçuk saatlik etkinin yeterince öngörülmemiş olması. Bu noktayı İçişleri Bakanı bütünüyle üstlenmiş durumda. Kuşkusuz Türkiye bir Başkanlık Sistemi'nin içinde Cumhurbaşkanlık Hükümet Sistemi'nin içinde alınan her kararın Sayın Cumhurbaşkanı ve ekibiyle de istişare edilerek ve diğer bakanlarla da gerektiğinde danışılarak alındığı hususunu Sayın İçişleri Bakanı o akşamki konuşmasında birkaç kez vurgulamış oldu. Ancak ortaya çıkan tablo ciddi eleştirileri hatta tepkileri beraberinde getirdi. Denildi ki bu kadar mücadele verildi neredeyse iki aydır kamuoyu bilinçlendirilerek ve tedbir alınarak geliniyordu iki saatte bu mimari yıkıldı diye. Sayın İçişleri Bakanı yaklaşık 200 -250 bin kişinin o gün birazda telaştan ve abartılı bir şekilde alışveriş eğilimine girdiğini dolayısıyla sosyal mesafenin ihmal edilmiş olabileceğini söyledi. Ama unutmayalım vakaların yüzde 60'ı İstanbul'da ve bu sosyal mesafe hadisesinin ne kadar az özen gösterilirse bunun yeni dalgaları tetiklemesi riski de bir o kadar kuvvetle muhtemeldi. Dolayısıyla o akşam ortaya çıkan tablonun maliyetini ve sonrasına etkisini belki 15 gün sonra daha net göreceğiz. Sayın Soylu burada sorumluluğu üstlendiğini ifade etti ve aslında akşam saatlerine kadar Pazar akşam saatlerine kadar olağan mesaisini yürütüyordu. Yani genel asayiş durumu ile ilgili bilgileri alıyordu, sokağa çıkma yasağının ihlal edildiği noktalarda ne tarz örnekler var ne tarz cezalar kesiliyor kimler ne yapıyor gibi büyük resmi sürekli izleyerek bilgilendirmeye çalışıyordu aynı zamanda. Fakat ilerleyen saatlerdeki istifa kararı gerek Sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığı konuşma gerek kendisinin sorumluluğu üstlenerek buradan farklı bir siyaset türetilmesine karşı aldığı tavır ve kuşkusuz bu çıkışı ile birlikte geleceğe dair siyasette nereye oturacağına ilişkin da kamuoyunda oluşan algı.

CUMHURBAŞKANI TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİ ÖNCELEYEREK HAREKET EDER

Ama şunu unutmayalım Sayın Cumhurbaşkanı öteden beri "dere geçilirken at değiştirilmez" noktasını çok önemseyen bir devlet adamı bu birinci husus. İkincisi yine Sayın Cumhurbaşkanı duygusal değil, böyle zorlu zamanlarda akılla ve Türkiye'nin geleceğini önceleyerek hareket etmeyi ve kararları da bu çizgide almayı esas kabul eden bir devlet adamı. O yönüyle bakıldığında bugün için Sayın Süleyman Soylu'nun sorumluluğu üstleniyorum diyerek konuyu sadece buraya indirgese bile aslında daha büyük bir tablo olduğuna da Ankara'da siyaseti ve bakanları takip edenler biliyor. Ama buraya indirgemiş olsa da bugünkü şartlarda kamu düzeninin sağlanması ve sürdürülebilirliği siyaset yapma tarzı toplumun milliyetçi muhafazakar nabzına hitap etme kabiliyeti ve 15 Temmuz'dan bu yana 3 kritik nokta FETÖ, PKK ile mücadele ve doğal afetlerde koordinasyonun sağlanması ve insanların acil ihtiyaçlarının karşılanması yani devletin müşfik yüzünün gösterilmesi noktasında da bir performans ortaya koydu bu yönüyle bakıldığında Sayın Süleyman Soylu'nun bu zorlu ve hassas günlerde sistemin de Cumhurbaşkanı koordinasyonunda uyumlu işlediği bir dönemde ayrılması doğrusu çok komplikasyonu da beraberinde getirdi hem siyaseten hem de İçişleri yönetimi anlamında. Nihayetinde burada işler aynı zamanda özveriyle, fedakarlıkla, gönül birlikleriyle ve baştaki yöneticiye olan inançla. Sayın Süleyman Soylu, bu anlamda İçişleri Bakanlığı çerçevesinde teşkilata da çok ciddi ölçüde nüfuz etmiş bir aktördü. O yönüyle de Sayın Cumhurbaşkanı rasyonel davranmayı tercih etti.

TAKIMINI KURDUĞU GİBİ DEĞİŞTİREBİLİR YENİLEYEBİLİR

Ama unutmayalım istifa tek taraflı bir müessesedir. Bugün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde önemli bir hususu da yine tecrübe ettik. Sayın Cumhurbaşkanının kararı, evet makam sahibi istifa iradesini ortaya koyabilir ama "nihai karar benimdir ve ben bu istifayı kabul etmiyorum görevine devam etsin"di. Burada şu ortaya çıkıyor. Sayın Cumhurbaşkanı takımını kurduğu gibi değiştirebilir, yenileyebilir ama bunun zamanlamasını, gerekliliğini devlet ve siyasete etkisini doğrudan doğruya asli sorumluluğun sahibi olarak kendisi belirler. O yönüyle de bakıldığında Sayın Süleyman Soylu'nun istifasının kabul edilmemiş olması hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin niteliği ve uygulama sonuçları bakımından hem de Soylu'nun şu ana kadar gösterdiği performansın duygusallıktan uzak rasyonel değerlendirilmesi bakımından anlamlıdır. Sayın Soylu, Cuma gecesi alınan kararın sorumluluğunu üstlenmiş olmakla birlikte toplamda Sayın Cumhurbaşkanı bütün sistemin artısı ve eksisiyle sorumluluğu toplamda bendedir, dolayısıyla bunun risklerini sonuçlarını ön görerek devam kararını da ben veriyorum. Bunu da ben kamuoyuyla paylaşıyorum diyerek dün İletişim Başkanlığı üzerinden Sayın Soylu'ya genel değerlendirmeleri, ona duyduğu güveni ve onun performansına olan pozitif bakış açısını da tek tek sıralattırdıktan sonra o açıklamada görevine devam edeceğini de vurgulamış oldu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.