ANALİZ - Koronavirüs Batı'yı nasıl etkiledi? Batı ölüme terk ediyor Türkiye sahip çıkıyor
Küresel salgınlar, doğal felaketler, savaşlar, işgaller, terör, yoksulluk, göç, hızlı kentleşme ve dijitalleşme gibi gelişmeler değişimin tüm toplumların tabanına kadar yayılmasına yol açıyor. Tüm bunlar, toplumun en küçük yapıtaşı olan aileyi ve onda önemli bir role sahip olan yaşlı üyesini de büyük oranda etkiliyor.
Küresel salgın koronavirüsten daha çok yaşlıların etkilendikleri istatistiklere yansımış durumda... Biyolojik olarak hayatlarını kaybetmelerinin dışında, sosyal açıdan bazı yerlerde, olağan şüpheliler olarak etiketlenip toplumdan dışlanmaya, yalnızlığa mahkum edilmeye, ölüme terk edilmeye ve bazı sosyal medya paylaşım araçlarında şaka yoluyla aşağılanmaya başlanmış durumdalar...
İçinde olduğumuz korona günlerinde yaşlılara yönelik algıdaki olumsuz seyir de virüs kadar hızlı bir şekilde yayılıyor. Her ne kadar yaş almaya bağlı olarak sağlık sorunlarının daha çok bulunması ve bağışıklık sistemlerinin zayıf olması nedenleriyle koronavirüsten ölüm oranları çok yüksek olsa da yaşlıları koronavirüsle anmanın ve onları sosyal izolasyona tabi tutmanın çok ağır bir sosyal faturası bekleniyor.
AVRUPA YAŞILILARINI ÖLÜME TERK ETTİ
Türkiye koronavirüsle mücadelede hem tedavide hem de maddi destekte yaşlılarını el üstünde tutarken Almanya, İtalya ve İspanya gibi Avrupa ülkeleriyse salgında yaşlıları gözden çıkaran bir karar aldı.
Salgına hazırlıksız yakalanan Almanya, yaşlı hastalarını gözden çıkardı. Türkiye tek bir ferdini kaybetmemek için seferber olurken, sağlık sistemiyle övünen Almanya'da, ağır hastalar için huzurlu ölüm protokolü hazırlandı. Bu ölüm protokolünde, doktorlara, yaşlı Covid-19 hastalarına, huzurlu şekilde ölmeleri için yoğun ve sürekli bir sakinleştirici vermeleri önerildi.
Hastalıktan kurtulma ihtimali daha düşük olan ileri yaştaki hastalar yerine iyileşme ihtimali daha yüksek olan daha genç yaştaki hastalar, solunum cihazlarına bağlandı. Bu sıkıntının yaşandığı ülkelerden olan Almanya'da, Alman Etik Konseyi de doktorlara yeşil ışık yaktı. Böylece doktorlar,
tıbbi kriterlere göre kimin yaşatılıp kimin yaşatılmayacağına karar verecek.
"TIBBİ CİNAYET"
Alman Palyatif Tıp Derneği ile Alman Pnömoloji ve Suni Solunum Derneği'nin hazırladığı protokolde şu önerilere yer verildi:
* ilaçların mümkün olduğunca erken safhada damar yoluyla, sürekli veya her 4 saatte bir verilmesi.
* enfeksiyon, izolasyon tedbirleri ve benzeri durumlar nedeniyle kovid-19 enfeksiyonu olan hastalarda ajitasyon sıkça görülür ve mümkün olduğunca erken tedavi edilmelidir.
* farmakolojik olmayan tedavi yöntemleri arasında sebeplerin araştırılması ve olası nedenlerin tedavisi yanı sıra hastayla yeterli iletişim kurma, mümkün olduğunca sakin bir ortam yaratma ve oryantasyonlarını sağlamak yer almalıdır.
Avrupa'da yaşlılar ölüme terk edilirken, Türkiye tek bir hastasını kaybetmemek için seferberlik görevinde... Türkiye nüfusa göre yoğun bakım yatağı sayısında da ön sıralarda yer alıyor. Son yıllarda üst üste açılan on şehir hastanesi ile tek kişilik nitelikli hasta odaları ile de büyük avantaj sağlanmış durumda. Bu odalar yapıları sayesinde bu tür salgın durumlarında hastaların izole şekilde takip edilebilmesini, odaya konulan solunum cihazı ile yoğun bakım tedavi şartlarını da sağlayabiliyor.
Batı, yaşlıya ya bağımsız yaşam altında, evde yalnız yaşamı ya da uzun süreli bakım formülüyle huzurevleri ve bakımevlerinde birlikte yaşamı sunuyor. Ancak bu her iki nokta da yaşlılar tarafından pek tasvip edilmiyor. Çünkü uzun süreli bakım kurumları neredeyse hapishane ve akıl hastanesi için kullanılan tam gözetim kurumları gibi görülüyor. Evde yalnız yaşam da bir izolasyon şeklinde algılanıyor.
Bu alternatif yollara daha gelinmemişken, hastalık evresindeki yaşlıların, bu tip muameleye maruz kalması, insan hakları ihlaline girmekte...
Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen, sekiz yaşlı dostu şehir kriterinden biri de toplumsal yaşama dahil olma ve toplumun yaşlıya saygısıdır.
konuya bu açıdan bakıldığında yaşlılar, toplumda oluşturulmak istenen algı çerçevesinde, bugüne kadar kendilerine duyulan engin saygı yerine, içinden geçtiğimiz korona günlerinde, koronalı hasta olarak görülüp, ölüme terk edilmeleri yerine sanal olarak da olsa sosyal yaşama dahil edilmeliler...
Aksi takdirdeyse bir mahkum oldukları vahametine kapılmaları kaçınılmaz son olacak.