Prof. Dr. Kerem Alkin Merkez Bankası'nın faiz kararı sonrası A Haber canlı yayınında yorumladı: Karar piyasalar için bazuka etkisi yaptı
Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerem Alkin, Merkez Bankası (MB) 19 Kasım 2020 Perşembe günü açıkladığı faiz kararlarını A Haber canlı yayınında yorumladı. Alkin, MB'nin, politika faizini 4,75 puan artırarak yüzde 15'e yükseltmesini piyasalarda bazuka etkisi yarattığını ifade etti. Öte yandan Alkin, faiz kararının döviz kurlarının düşürmesinin olumlu olduğunu ama uzun vadede sağlıklık olmayacağına bir an önce enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB), haftalık repo faizini 475 baz puan artırdı. TCMB Para Politikası Kurulu(PPK) toplantısının ardından yapılan açıklamaya göre, haftalık repo faizi %10,25 seviyesinden %15,00 seviyesine yükseldi.
TCMB önceki iki toplantısında da sürpriz kararlarla Eylül ayında değişiklik beklenmemesine rağmen faizi 200 baz puan artırmış, Ekim toplantısında artış beklentisine rağmen değişikliğe gitmemişti.
Merkez Bankası Beklenti Anketinde enflasyon beklentisi yıl sonu için %12,47, 12 ay sonrası için %10,77 ve 24 ay sonrası için %9,20 seviyesinde bulunuyor.
TCMB'nin enflasyon beklentisi bu yıl sonu için %12,1, 2021 yıl sonu için %9,4 seviyesinde bulunuyor.
TÜİK en son tüketici fiyatlarını yıllık %11,89 olarak açıkladı. TCMB'nin bir sonraki toplantısı 24 Aralık'ta gerçekleştirilecek.
Toplantı sonrasında yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 10,25'ten yüzde 15'e yükseltilmesine tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılmasına karar vermiştir.
Küresel ekonomi üçüncü çeyrekte kısmi toparlanma göstermiştir. Ancak, son dönemde artış gösteren Covid-19 vakaları nedeniyle önümüzdeki dönemde küresel ekonomiye ilişkin belirsizlikler yükselmiştir.
İktisadi faaliyette toparlanma devam etmektedir. Artan vaka sayıları nedeniyle getirilen kısmi kısıtlamalar, başta hizmetler sektörü olmak üzere iktisadi faaliyetin kısa vadeli görünümüne dair belirsizlikleri arttırmaktadır. Diğer yandan, salgın döneminde sağlanan güçlü kredi ivmesinin gecikmeli etkileriyle artan iç talep, ithalat kanalıyla cari işlemler dengesini olumsuz etkilemektedir.
Türk lirasındaki değer kaybının gecikmeli etkileri, uluslararası gıda fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki bozulma enflasyon görünümünü olumsuz etkilemektedir. Kasım ayına ilişkin takip edilen veriler, enflasyonda yakın dönemdeki döviz kuru oynaklığı kaynaklı bir yükselişe işaret etmekle birlikte, para politikasındaki kararlı duruşla beraber bu artışın geçici olacağı değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda Kurul, enflasyon görünümüne dair risklerin bertaraf edilmesi, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve dezenflasyon sürecinin en kısa sürede yeniden tesisi için, net ve güçlü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir.
Önümüzdeki dönemde parasal duruşun sıkılığı, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar kararlılıkla sürdürülecektir.
Düşük enflasyon ortamının kalıcı olarak tesisinin, ülke risk primlerinin düşmesi, dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesi, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla, makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği değerlendirilmiştir.
Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlama ve sürdürme temel amacına enflasyon hedeflemesi rejiminin gerektirdiği şeffaflık, öngörülebilirlik ve hesap verebilirlik ilkelerini uygulayarak ulaşacaktır. Bu ilkeler ışığında, Merkez Bankası fonlaması temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılacak ve bu faiz oranı parasal duruş için tek gösterge niteliğinde olacaktır.
Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul'un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır."