A Haber Dış Haberler Editörü Eda Tuğrul, Dünyanın gözü, kulağının çevrildiği Tunus'taki son gelişmeleri Nahda hareketi üyelerinden Radwan Masmoudi ile konuştu. İşte Tuğrul'un özel röportajı...

Masmoudi, Tunus'ta yaşananları "darbe girişimi" olarak niteleyebilir miyiz?

Evet. Bu gücü gasp etmek. Anayasanın dışında bir adım. Cumhurbaşkanı tarafından alınan kararlar, "darbe girişimi" anlamına geliyor çünkü bu kararlar açık bir şekilde yasa dışı ve anayasaya aykırı. Aynı zamanda kararlarını zorla uygulamak için orduyu da kullandığı için bu bana göre bir darbe girişimidir.

Peki sizce bu darbe girişiminin arkasında kim ya da kimler var? Zira çok sayıda uzman Birleşik Arap Emirlikleri'ne işaret ediyor. Aynı zamanda Fransa'nın böyle bir girişimi destekleyebileceğine inanlar var...

Benim görüşüme göre, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır açık bir şekilde bu darbe girişiminin arkasında. Bunu birkaç aydır planlıyorlardı ve destekliyorlardı. Fransa'nın buna karışıp karışmadığını bilmiyorum. Buna dair yeterli kanıt yok. Yine de, Fransa son zamanlarda Tunus'taki demokrasiyi geçmişte olduğu kadar desteklemiyordu. Bu yüzden Tunuslular Fransa'nın da bir şekilde bu girişimi desteklediğini düşünüyor. Bence açık bir şekilde Mısır ordusu ve istihbaratı Birleşik Arap Emirlikleri'nden aldığı finansal destekle bu darbe girişimini birkaç aydır planlıyordu. Facebook'ta son 5-6 aydır yürütülen kampanyada Tunus'taki tüm demokratik sürecin gençlerin gözünde itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını görebiliriz. Gençlerin kızgın olmasını anlıyorum. Çünkü onlar devrimden sonra ekonomik bir büyüme göremediler. Yaşam koşullarının geliştiğini göremediler. Ama bunda pandeminin büyük bir etkisi var. Ama bu problemleri sona erdirmenin yolu darbe girişimi ya da on yıllardır üzerinde çalıştığımız demokratik süreci yok etmeye çalışmak değil.

Tunus'un stratejik konuma sahip bir ülke olduğunu biliyoruz. Sizce Birleşik Arap Emirlikleri'nin Tunus'u hedef almasının arkasında yatan sebepler ne? Afrika kıtasında hakimiyet kurma arzusundan bahsetmek mümkün mü? çünkü bu denklemde Mısır, Libya ve yemen gibi çok sayıda ülke de var.

Bence elbette bazı ekonomik çıkarları var. Benim görüşüme göre, ana neden demokrasiden korkuyor olmaları. Eğer Tunus'ta demokrasi başarılı olursa Arap dünyasında bunun diğer ülkelere de yayılmasından endişe duyuyorlar. Bunlar baskıcı rejimler. Hem kendi ülkelerinde hem de bölgede halkın özgürlük, eşit haklar, ifade özgürlüğü talep etmesini istemiyorlar. Tüm bunlardan korkuyorlar çünkü rejimlerini değiştirmek istemiyorlar. Bunu 2013'te Mısır'daki darbede de yaptılar. Bunun da Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan tarafından finanse edildiğini biliyoruz. Aynı zamanda, Arap Baharı sırasında devrimin yaşandığı diğer 3 ülkeyi de yok etmeye çalıştılar. Bunlar Libya, Yemen ve Suriye'ydi. Bu ülkeleri yıkabilmek için bazı terör gruplarını desteklediler. Şimdiye kadar Tunus tüm baskılara dayanmayı başardı. Ama pandemi ve ekonomik sıkıntılar onlara bir şans verdi. Onlar da Tunus'taki demokrasiden sonsuza kadar kurtulabilmek için bunu bir fırsat olarak gördüler.