Etiyopya'da neler oluyor? İç savaşa mı sürükleniyor? Hükümetle çatışan TPLF kim?
Etiyopya'da 3 Kasım'da başlayan etnik çatışmalar ülkeyi iç savaşa sürüklüyor. Her ne kadar Etiyopya ordusu Tigray eyaletinin başkentinde kontrolü sağlasa da her an yeni bir çatışma çıkma olasılığı yüksek. Peki Tigraylar kim ve ne istiyorlar? Etiyopya'daki çatışmaları yerinde izleyen A Haber Dış Haberler editörü Gülçin Kazan ‘Perspektif'te anlattı.
- Giriş Tarihi: 04.12.2020 | 13:20
- Güncelleme Tarihi: 04.12.2020 | 13:24
Etiyopya, iki bin yıllık devlet geleneğiyle Doğu Afrika'nın ekonomik ve askeri olarak en güçlü ülkelerinden biri. Siyasi ve etnik grup bakımından oldukça çeşitli bir ülke Etiyopya,
Ülkede 80'den fazla etnik grup var. Din, dil ve etnik köken farkı o kadar fazla ki tarihi boyunca sık sık iç savaş riskiyle karşı karşıya kalmış, dolayısıyla idare edilmesi zor bir ülke.
ÜLKE İÇ SAVAŞIN EŞİĞİNE NASIL GELDİ?
Bugün Etiyopya'yı yeniden gündeme yerleştirense ülkenin kuzeyinde 3 Kasım'da başlayan ve giderek şiddetlenen çatışmalar. Federal hükümetin gücünü yasa dışı olarak gasp eden otoriter üniter hükümet, dış güçlerle ittifak kurarak ve Tigray halkını bastırmak için ülkenin egemenliğini ortaya koyarak vatana ihanet ve adaletsizlik yapıyor.
Etiyopya, yetkilerin merkezi hükümet ile federe devletler arasında paylaşıldığı federal bir cumhuriyet. Ülke 10 eyalet ve 2 özel yönetimden oluşuyor. Her birinin kendi yönetimi, dili, özel kuvvetleri ve bayrağı var. Hükümetin merkezi ise başkent Addis Ababa.
Şu anda çatışmaların yaşandığı tigray eyaleti ülkenin kuzeyinde yer alıyor. Eyaletin yönetiminde tigray halk kurtuluş cephesi var yani kısa adıyla "TPLF" 2 bin 500 kişilik orudusu olan tigraylar tarihten aldıkları cesaretle kendilerini güçlü hissediyor.
Tigraylar, 1990'larda komünist derg rejiminin yıkılmasında önemli rol oynadı. Ardından da ülkeyi 27 yıl yönettiler. En etkin kurumlara Tigraylar yerleşti, ülke siyasetinde hiç olmadığı kadar güç elde ettiler. Ancak ne var ki ülkedeki gerilim Tigray yönetiminde de eksik olmadı.
Gazeteciler tutuklandı, siyasetçiler sürgüne gönderildi. Pekçok insana göre onlar Otokratik'ti. bir süre sonra TPLF'ye karşı sesler yükselmeye başladı. Geniş çaplı halk ayaklanmalarıysa sonlarını getirdi.
Ülkedeki kaos ortamında Abiy Ahmed bir umut gibi belirdi. Kendisi ordu kökenli bir oromo, annesi hristiyan, babası müslüman kendisi ise protestan. Abiy Ahmed, yönetime gelir gelmez bir dizi reformlar gerçekleştirdi. Tutuklu gazeteciler serbest bırakıldı, sürgündeki siyasetçiler geri çağrıldı, ülkede kısıtlı olan web siteleri yeniden kullanıma açıldı.
En büyük başarısıysa Eritreyle 20 yıldır süren düşmanlığı sona erdirmesi oldu. Bu sayade 2019 yılında nobel barış ödülünü kazandı. Ancak yine de tplf ile abiy ahmed hükümetini karşı karşıya getiren gelişme, Abiy Ahmed'in dört partiden oluşan ve 1991'den bu yana iktidarı elinde bulunduran "Etiyopya Halkları Devrimci Demokratik Cephesi'ni dağıtma kararıyla geldi.
Etiyopya Halkları Devrimci Demokratik Cephesi, Oromo Demokratik Partisi, Amhara Demokratik Partisi, Güney Halkları Demokratik Hareketi Partisi ve tabii ki Tigray Halk Kurtuluş Cephesi Partisi'nden oluşuyordu.
İşte Abiy Ahmed'in bu koalisyonu dağıtarak refah partisini kurduğunu açıklaması Tigrayların hiç hoşuna gitmedi. Koalisyondaki 3 parti refah partisinde birleşmeyi kabul ederken TPLF bunu bir tehdit olarak algılayıp koasliyonun dışında kaldı.
Zaten ne olduysa o tarihten sonra oldu. Üzerine bir de abiy ahmed eylül ayında gerçekleştirilmesi gereken seçimleri pandemi nedeniyle erteleyince Tigraylar toplu direniş başlattı. Onlara göre genç başbakanın bir sonraki hedefi eyalet sistemini yok etmekti.
Tigray halk kurtuluş cephesi seçimlerin ertelenmesine karşı çıktı ardından da kendi yerel seçimlerini yaptılar. eylül ayında yerel yönetimlerini ve parlamentolarını federal hükümet tarafından tanınmayan bir şekilde seçtiler. Çatışmalar böyle genişledi. Tigray yönetiminin gözünde federal hükümetin meşruiyeti, federal hükümetin gözünde ise yerel seçilmiş hükümetin meşruiyeti yok. çatışmanın özü bu.