ANALİZ- Bu da ABD'nin 17-25 Aralık'ı
17-25 Aralık komplo sürecinde adliyeler skandal görüntülere sahne olmuştu.
Savcı cüppeli teröristler ülkeyi hedef almıştı...
Türkiye o günleri unutmadı.
Son dönemde Amerika'da yaşananlar 17-25 komplo sürecini hatırlattı.
Sahnede bu kez Amerikalı savcılar var…
Özellikle de Türkiye'nin adını sık duyduğu bir isim.
Eski New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara.
Bharara, Başkan Donald Trump tarafından istifası istenen 46 savcıdan biriydi.
Ancak şaşırtan bir şey yaptı.
Tıpkı FETÖ üyesi savcılar gibi davrandı.
İstifa etmedi.
Hatta
Trump'ın telefonlarına bile çıkmadı.
Ardından sosyal medya üzerinden istifa etmeyi reddettiği için görevinden alındığını duyurdu.
Oysa ki Trump başkanlık koltuğundaki ilk günlerinde Bharara'yı görevde tutacağını söylemişti.
Peki ama neden fikir değiştirmişti?
Merak edilen buydu.
Amerika'da soru işaretlerine son veren gelişmeler yaşandı.
Önce üç Amerikalı senatör Bharara konusunda ABD Adalet Bakanı Jeff Sessions'a bir mektup gönderdi. Bharara'ya destek niteliğindeki o mektupta eski savcının neden kovulduğu soruluyordu.
Çarpıcı iddialara yer veriliyordu.
Senatörlere göre Bharara Sağlık Bakanı Tom Price'ın borsa işlemleriyle ilgili el altından bir soruşturma yürütüyordu.
Ve görevden bu yüzden alınmıştı.
Yani Türkiye'de savcı cüppesi giyen FETÖ üyeleri gibi.
Bharara'ya destek sadece bu üç Amerikalı senatörle sınırlı kalmadı.
Demokratların başkan aday adayı sosyalist Bernie Sanders'ın da aralarında olduğu 6 senatör de bir rapor hazırladı.
Adalet Bakanı Jeff Sessions'a gönderilen o raporda da benzer bir söylem vardı.
Yani Bharara'nın, ABD Sağlık Bakanı'nı soruşturduğu anlatılıyordu.
Sağlık Bakanı Tom Price bazı şirketleri kayırmakla, yani yolsuzlukla suçlanıyordu.
Kongre üyesi olduğu dönemde yasaya aykırı şekilde hisse senedi alım satımıyla para kazandığı iddia ediliyordu...
Yani eski savcı Bharara Türkiye'nin 17-25 Aralık yargı komplosunda şahit olunan bir yöntemi kullanmıştı.
Gizlice el altından hazırladığı dosyayla Trump yönetimine bir yargı darbesi vurmaya hazırlanıyordu.
Ve Obama döneminde görev yapan Bharara'nın bu yaptığı fark edilmişti.
İstifası bu nedenle istenmişti.
Bharara 2016 yılından itibaren Türkiye'yi de FETÖ taktiğiyle hedef aldı.
Onun soruşturması kapsamında İran asıllı Türk vatandaşı Reza Zarrab, ABD'de tutuklandı.
Bharara'nın hazırlandığı iddianamede Zarrab, İran'a yönelik uygulanan yaptırımları ihlal etmekle suçlandı...
Peki, ama bir Türk vatandaşı nasıl olmuştu da New York Güney Bölge Savcısının radarına takılmıştı?
Bharara, Zarrab adını nereden duymuş ve soruşturma dosyasına koymuştu?
İşte bu sorulara cevap İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2016'da kabul ettiği iddianamede verildi.
İddianamede, FETÖ'nün 17 Aralık komplosu başarısız olunca arayışa girdiği belirtiliyordu.
Komplonun Amerika üzerinden yeniden canlandırılmaya çalışıldığı, FETÖ mensuplarının bu amaçla yurt dışına bilgi ve belge kaçırdığı ifade ediliyordu.
İddianameye göre FETÖ mensupları ellerinde olan her şeyi kendileriyle iş birliğine giren Bharara'ya teslim etti.
Bharara'da FETÖ'nün istediğini yaptı.
İlk iş olarak Amerika'ya giden Zarrab'ı tutuklattı.
Bharara, o tutuklamanın ardından FETÖ'cüler tarafından kahraman ilan edildi adeta.
Her yazdığı paylaşılmaya, her yaptığı reklam edilmeye başlandı.
FETÖ'nün destek verdiği Obama yönetimini de arkasına alan Bharara bu özgüvenle hareket ediyordu.
O günlerde Twitter'da ani bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı takip etmeye başladı.
Oysaki sadece 13 Amerikan resmi kurumu dışında takip ettiği başka bir isim daha yoktu.
Hatta Amerikan başkanını bile.
FETÖ mensuplarının ağzı kulaklarındaydı.
Bunun bir mesaj olduğunu iddia ederek büyük bir propaganda başlattılar.
Aslında amaç belliydi.
Erdoğan'a itibar suikastı yapmak…
A Haber o günlerde Bharara'nın ofisini arayarak neden Twitter'dan Erdoğan'ı takip etmeye başladığını sordu.
Savcılık ofisi ise buna cevap vermekten kaçındı.
Fakat hemen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hesabını takip etmeyi bıraktı.
2016'daki başkanlık seçimlerini Trump'ın kazanması Bharara için de yeni bir dönemin başlangıcı oldu.
FETÖ'nün büyük destek verdiği Hillary Clinton'un seçilememesi bütün dengeleri değiştirdi.
Ve şimdi Bharara'nın tamamen FETÖ yöntemlerini kullanarak Trump yönetimini hedef aldığı ortaya çıktı.
Bharara dışındaki diğer 45 savcının neden görevden alındığına dair ise henüz net bir bilgi yok.
ABD'li savcıların FETÖ'nün Türkiye'de yaptığına benzer bir organizasyon içinde olup olmadığını zaman gösterecek.
Ancak ilginç olan bir şey daha var.
Bharara görevden alındıktan sonra yerine bakan vekili Joon H. Kim de onun izinden gidiyor.
Kim'in ilk icraatlarından biri Halkbank'ın uluslararası bankacılıktan sorumlu genel müdür yardımcısı olan Mehmet Hakan Atilla'yı tutuklatmak oldu.
Bu durum da Trump yönetimi ile Türkiye'nin arasını açma çabası olarak yorumlandı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, konuyla ilgili şu çarpıcı açıklamaları yapmıştı: Halkbank Genel Müdür Yardımcısının olayı da çok ilginç... Türkiye'den gidiyor oraya.. Orda bazı toplantılara katılıyor. Sonra dönüş sırasında gözaltına alınıp tutuklanıyor. Eğer bu kişiyle alakalı bir yakalama kararı varsa havaalanına indiğinde bu kararın icra edilmesi gerekmez mi? Uçaktan kalkıp bir yere gidiyor. Oradan başka bir yere gidiyor. Sonra dönüşte Türkiye'ye gelirken bu kez havaalanında kendisiyle ilgili işlem yapılıyor. Ve gözaltına alınıp tutuklanıyor. Bu net bir şekilde FETÖ'nün ABD'ye bu kişinin gitmesinden sonra yaptığı çalışmalar sonucu onların dikkatine sunup bak burada bir şey var diye bir şeyden sonra olduğunu düşünüyorum. Tabi Bharara gitti ama ekibinin bir kısmı hala görevinde duruyor. Ve onlar bu kişi üzerinden bir tutuklama kararı çıkardılar.
Konu ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson Türkiye ziyaretinde de gündeme geldi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu konuda net mesajlar verdi:
"Bunu başlatan eski Savcı Bharara. Bu sürecin siyasi bir süreç olduğunu düşünüyoruz. Eski savcı FETÖ'yle çok yakından bağları var. Hatta hâkim de dahil. Türkiye aleyhine ne kadar yorum varsa hepsini beğeniyor, retweet ediyor. Onun başlattığı dosya üzerinden bu yapıldı. Endişelerimizi olayın başladığı ilk günden beri paylaşıyoruz ABD'li dostlarımızla. Süreci takip etmeye devam edeceğiz.
Şimdi gözler Amerika'da.
Türkiye'den sonra Trump'ı da hedef alan yargı ağına karşı nasıl bir adım atılacak?
FETÖ ve FETÖ ile işbirliği içinde olan yargı ekibi tasfiye edilecek mi?
Yoksa Amerika'nın 17-25 Aralık'ı denilebilecek organizasyon sessiz sedasız ilerleyecek mi?
Bu soruların cevabını zaman gösterecek.