Türk müziğinin usta isimleri eski bayramları anlattı
Koronavirüs salgını tüm hayatı olumsuz etkilerken pandemi nedeniyle bayramlar da eskisi gibi kutlanamadı. Nerde o eski bayramlar diyenler günden güne artarken Türk müziğinin usta sanatçıları, eski bayramları ve hatıra dolu o günleri anlattı. A Haber ekibinden Damla Karasu ve Ömer Er, Orhan Gencebay, Muazzez Ersoy ve İsmail Türüt ile o günleri konuştu. İşte o röportajlar…
Türk müziğini mihenk taşlarından biri olan ve 7'den 70'e herkesin Orhan Babası olan Orhan Gencebay, eski bayramlarla ilgili şunları söyledi;
Bu vatanın çatısı yaşam kadar kutsaldır yaradanım yaratmış dünya anavatandır. Dil, din, cins, ırk ayırmam Şu dünya gurbetinde. Bana Orhan diyorlar asıl adım insandır. Yaşam neyi gerektiriyorsa, ne ile karşılaşırsam, bende ne varsa yeti olarak bunları kullanarak bu zamana kadar geldik. Ve şunu anladım ki yaşamın hiçbir zaman bir modeli yoktur. Yaşamın renkleri vardır. Bazen rengarenk bazen çok karanlık da olabilir. Bunları güzel hale getirmek bizlerin çabasıyla olmalı.
Yaşamda her şey var ama şunu bilelim ki yaradan ne yarattıysa her şey güzeldir. Yaradanım hiçbir zaman kötü çirkin bir şey yaratmamıştır. Biz insanlar o algılarımızı dikkat edelim, bunu bilelim. Bizim bencilliklerimizle bazı güzellikler çirkinleşiyor, yapmayalım. Kiminin evladıyım, kimin kardeşiyim, kiminin babasıyım, kiminin dedesiyim neticede ben çok mutlu oluyorum. Çünkü insan denilen varlık bir ailenin ferdidir, bir küçücük ferdidir. Dolayısıyla ben de o insan ailesinin bir ferdiyim. Bunu anlamaya çalıştım. Tek başıma bir hiç olduğumu gördüm, bir bütün olarak daha değerli olduğumu gördüm. O zaman bütünden bir parçayım dedim, payıma razı olmalıyım dedim. Bunun için de çalıştım. Saygımla, sevgimle, öğrenmeye çalışarak varlığını sürdürdüm.
"BU MESAFELER BİZE VERİLEN GÜZELLİKLERİ TANIMAMI SAĞLAR"
Benim bir görevi vardır bu dünyada, sanatla ilgili müzik diye adlandırılan çok büyük bir değer onu gereği gibi yapmaya çalıştım. Öğrenmeye çalıştım, hala da öğrenmeye çalışıyorum ve yapacağım da inşallah çok şey var. Yaşamda her şey vardır, o her şeyi bizim değerlendirmemiz biçimler. Hüzün de vardır, mutluluk da vardır. Daha doğrusu en başta doğumumuza da biz karar vermedik, doğmak da vardır. Öleceğimize de mani olamayacağız, bilmeliyiz ki doğum ve ölüm vardır. Bu mesafeler bize verilen yetkilerle var olan güzellikleri değerleri tanımamız, yaşamamız lazım. Bunu güzelleştirmek büyük ölçüde bizim elimizde.
"ŞU ANDA EVDEYİZ SÖZ DİLİYORUZ"
Ben söz dinliyorum. İlgilerimiz söylüyor biz de dinliyoruz. Evde kalın diyor biz evde kalıyoruz. Şu anda evdeyiz söz diliyoruz. Evde kalmamız gerektiği için evde kalın diyorlar, mesafe diyorlar, maske diyorlar ve temizlik diyorlar. Bunlara riayet edersek, uyarsak iyi olacak her şey. Bu bayram diğer bayramlar gibi olmayacak ama bu da gelip geçecek. İnşallah fazla zararla atmayız. Şu anda gereken tedbirler de alınıyor zaten. Çok fazla zararımız olmaz temennisiyle bunu da atlatacağız.
BAYRAMLAR ÇOK ÖZELDİR, SİHİRLİDİR
Geçmişe gelince geçmişte biz bir takım şeyleri belki bu gibi olayları yaşarken farkında değildik. Hatta bu denli bilmiyorduk, bu denli yayılmıyordu. Yaşıyorduk geçip gidip geçiyordu. Fakat tabii ki bayramlara gelince bayramlar özel günlerdir. Bana göre bayramlar sihirli günlerdir. Neden sihir diyorum, insanlar bir araya gelirler, mutluluklarını paylaşırlar, hele ramazan gibi mübarek bir ayda ve birlikteliği tüm güzellikleri bünyesinde barındıran, insan değerlerini iyice yaşatan bizlere öğreten, arkasından bayramla taçlandıran bir değerdir. Eskisi gibi olmasa da neticede o duygu bizden gitmedi.
Biz yine büyüklerimizle ya ne kadar yan yana gelemeyecek de onları arayacağız birbirimizi sevdiğimizi saygımızı söyleyeceğiz. Bunlar çok önemli şeyler. Biz insanlar topluca yaşarız, tek yaşamak zordur. Allah kolaylık versin tek yaşayanlara. Ve dolayısı ile birlikte olmak güç demektir. Güçlük bizlere mutluluk verir. Onun için herkes böyle baksın. Bu bayramı da her ne kadar grup gibi atlatacak olsak da atlatacağız, geçecek gidecek. Geçmiş bayramlarda unutamadığımız bazı anılarımız vardır. Geçenlerde bahsetmiştim bir yerde yine bahsedeyim.
ESKİ BAYRAMLAR SEVGİ SAYGI DOLUYDU
Ben 5 6 7 8 10 yaşlarında iken o zaman Türkiye'de elektrik yoktu evlerde, su yoktu mahalle çeşmeleri vardı. Türkiye böyleydi hatta. Elbiselerimize gelince konfeksiyonlar yoktu, hazır elbiseler yoktu. Babalarımızın giydiği elbiseleri terzimiz ters yüz ederlerdi hepimize göre dikerdi. Babamızın elbisesini giyerdik, büyük gurur duyardık babamın elbisesini giyiyorum diye çok mutlu olurduk hatta. Elbise bayramdan önce dikilmiş olurdu ve verilirdi bize. Benim başucumda dururdu babamın giydiği elbisenin ters yüz edilmiş ve bana göre uyarlanmış hali. Ben onu yarın giyeceğim diye çok mutlu olurdum ve ertesi günü olurdu giyerdik gururla dolandırıldık. Tabii çocukluk iyi bayramlarda bir de karşılık verirdi ya iyi harçlık veren bir Allah rahmet etsin Hüseyin Amca vardı. Oraya onun yanına giderdik. O da iyi bir harçlık verdi bizi mutlu ederdi. Bizim akrabamızdı, bu da ayrı bir mutluluktu.
Eski bayramlar sevgi saygı doluydu. Bir şey daha söyleyeyim evvelce mahallece oyun oynarken yorulduğumuzda kaldırımda otururduk, yani caddenin kenarındaki kaldırımda. Kaldırımda 5-10 çocuk otururduk mesela yoldan tanımadığımız büyük büyük geçerse tanımadığımız mı büyük bir amca dede baba geçerse o geçerken hepimiz birden ayağa kalkardık, o geçtikten sonra yerimize otururduk. Ne güzel duygulardı. Biz böyle duygularla büyüdük. Bu duygular kayboldu demiyorum, sadece şekillendi, daha farklı şekil aldı. Bu duygular inşallah da hiç kaybolmasın. Birbirimizi sevelim sayalım, bayramlar bunun için en güzel günler, en sihirli günlerdir. Herkes şunu bilmeli ve inanmalı ki bu kötü dediğimiz bizi güzel günler geçecek yine her zamanki gibi çok güzel günler gelecek ve onları yaşayacağız. Bu bayramlar onların habercisi ve müjdecisidir, sihirli günlerdir. Ve ben tüm ülkemin insanlarına canlarıma, vatandaşlarıma iyi bayramlar diliyorum, en candan sevgi ve saygılarımla selamlıyorum, tüm dünyadaki İslam aleminin bayramını kutluyorum. Herkese mutluluklar diliyorum. Berhudar olun sağ olun var olun diyorum.
Seslendirdiği şarkıların adeta ruhuna dokunan usta şarkıcı Muazzez Ersoy ise özlenen eski bayramlarla ilgili şunları söyledi;
Yani beni benden dinlersen biraz şöyle, biraz ondan biraz bundan değinerek gideyim. Çok hassas bir yapım var, duygusal bir yapım var, haksızlığa dayanamayan bir yapım var. Haksızlık karşısında sinirimin tavan yaptığı bir yanım var. Mesela dışarıda herhangi bir canlıya, insan ya da hayvana yani herhangi bir canlıya bir kötülük bir zulüm yapıldığını görsem dayanamam hemen işin içine dahil olurum. Zorluklar tabii ki yaşadım, hiçbir şey kolay olmadı. Hatta Her zaman söylediğim bir tanımlama var kendimce bir tanımlama bu birçok röportajında da dile getirdim, bana hiçbir şey altın tepside sunulmadı. Hepsini zaman içinde çalışarak, azmederek, mücadele vererek, bu kariyeri edinebilmek için bu noktaya gelebilmek için savaşarak mücadele ile hani hep belki aynı kelime oluyor ama tırnaklarımızla kazıyarak o şekilde başladım, o şekilde bugünlere geldim ama hiç kolay olmadı. İlk başta insanlar beni sesimle, şarkılarımla, sanatımla, müziğimle tanıdı. Ardından yıllar İçinde hemen hemen 30 senelik bir kariyerim var. Başladım geldim profesyonellik hayatımda ondan öncekini saymıyorum yani o amatör dönemleri mi saymıyorum, öğrenme dönemlerindeki. Onlar da çok güzel dönemlerdi ama zaman içinde insanlar müziğimle, sesimle, şarkılarımla birlikte yapımı da gördü, yapı olarak da tanıdı. Derken yani insanın neyse o olması gerekir, olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol vardır ya. Yani insanlar böyle görünce zaman içinde kişiliğini de anlamış oluyorlar ve kişiliğinde onların hafızasında onların dağarcığında oturuyor ve kendi kendine oluşuyor. Zaten hayatımda hiç unutamadım en zor günüm diyeyim rahmetli annemle babacığımı kaybettiğim, 8 ya da 9 gün arayla kaybettim ben onları. İlk önce babam vefat etti, 8 gün 9. gün annem vefat etti. Benim için hayatımda unutamadığım ve asla unutamayacağım, her zaman yüreğimde o günü hep yaşayacağım. Bence hiç o günü unutamam mümkün değil. Yani bazen dile getirmek anlatmak bile çok zor ifade etmek bile çok zor. En mutlu olduğum günse oğlumu kucağıma aldığım gün, onu dünyaya getirdiğim gün. O da en mutlu olduğum gün hatta oğlumu dünyaya getirdiğim ne annem babam hayattaydı onlar da torunlarını gördüler. Mutlu olduğumuz günler zor geçirdiğimiz günler, hayatın akışında hepsi birbirine karışıp gidiyor insan mutlu olduğu günleri de, zor acı günleri de asla unutmuyor kalbinde hep yaşatıyor.
EN SIKINTILI GÜNLERİMDE RABBİMLE DERTLEŞTİM
Ben en sıkıntılı günlerimde bile en darlık, en yokluk günlerimde bile rabbimle her zaman dertleşip şükür etmişimdir. İyi günümde de kötü günümde de yani şükretmeye çok önem veriyorum. Şarkıları okurken mesela her zaman söylerim, benim ilk bu konuda müzikteki ilk hocam annemdir. Çünkü o bunun eğitimini almış sadece sahneye çıkmamış. Benim müzikteki ilk hocam annemdir ve okuduğum birçok şarkıda mesela annemden geçmişimdir. O bana öğretmiştir, o şarkıları okuduğumuz zaman annemle anne kız karşılıklı oturarak ağızdan ağza meşk ettiğimiz günler gelir hep aklıma.
KORONAVİRÜSTE SEVDİKLERİMİ KORUMAYA ÇALIŞIYORUM
Bir an önce bitsin bu musibet bu illet ülkemizden ulusumuz dan dünyanın başından gitsin. Çünkü bütün dünyadan gitmezse bitmiş olmuyor, tekrarlanabilir. Koronavirüs bittiği gün çok güzel bir konser vermek istiyorum, konser vermeyi özledim. İnşallah çok güzel bir konserle şöyle 3 saat okuyacağım dolu dolu bir konserle sevenlerim ile buluşmak istiyorum. Zaten hayatımda eksik olan tek şey maskeydi. Koronavirüsten önce de çantamda kolonyanın ıslak mendilin dezenfektanın vardı, ne zaman alışverişe markete gitsem gıdadan çok temizlik malzemeleri alırdım. Yapı olarak her zaman bir maske yoktu çantamda maske takmazdım. Onun dışında hepsi vardı. Koronavirüste elimden geldiğince kendimi, sevdiklerimi, ekibimi korumak için inanılmaz derecede hassas ve dikkatli davranıyorum. Bu hassasiyeti göstermesi kendimizi de sevdiklerimizi de koruyabilmemiz mümkün değil. Bunun en acı yanı da sevdiklerimize sarılamamak oluyor.
ESKİ BAYRAMLARA DA İNŞALLAH KAVUŞURUZ DİYORUM
Tam 1 senedir eski bayramlar gibi olmuyor zaten koronavirüs. Yüzünden koronavirüsten önce de çocukluğumuzdaki bayramlar gibi değildi ama gene de bir nebze olsa dedin ya az önce yakınlarımıza gidiyorduk, büyüklerimizin ellerinden öpüyorduk, sarılıyorduk, öpüşüyorduk, sarmaş dolaş oluyorduk. Şimdi tamamen artık eski bayramların hiçbiri yok, o eski bayramlara da inşallah kavuşuruz diyorum. Bu korona günleri geçsin yine eskisi gibi insanlar büyüklerini ziyarete gitsin, ellerini öpsün, sarmaş dolaş olsunlar, yine o en azından eski bayramların tamamını değilse bile bir gıdım çok az bir lezzetini yakalamak nasip olsun.
Çocukluğumda unutamadığım bir bayram var. Bir bayramda rahmetli annemle o zaman hep Fatih'ten alırdık bayramlıklarımı annemle giderdik biz anne kız. Bir bayram 2 elbise beğendik birini annem beğendi birini ben beğendim. Ama ne hikmetse annem kendi beğendiğini aldı. Bana hiç unutmam onu mavi ve pembe çizgili triko bir elbiseydi. Yakası ponponluydu. Benim de beğendiğim zümrüt yeşili bir elbise kollarında dore taşı vardı. Ben de onu beğenmiştim evde kıyamet koptu ben bunu giymeyeceğim bayramda dedim. Babam da anneme kızmıştı. Mademki sen bunu beğendin kız da bunu beğendi ikisini birden alsaydınız diye. ertesi günü gittik ikisini birden yani ikinciyi aldı. Benim beğendiğimi aldık. Bayram bayramın 1. günü annemin beğendiğini giydim ikinci günü kendi beğendiğimi giydim. O bayram çift elbise ile geçirmiştim onu unutmuyorum.
DEVLETİMİZİN BÜYÜK MÜCADELESİ OLDU
Devletimizin çok büyük mücadelesi var Sağlık bakanımızın, sağlıkçılarımızın, hastanedeki sağlık görevlilerimizin. insanlarımızın da bu mücadeleye destek olması gerekiyor. Diliyorum çok çabuk geçsin. A Haber kanalı aracılığıyla tüm güzel dostlarıma yüreğimdeki sevgileri yolluyorum, hayırlı bayramlar diliyorum. Ama çok çok güzel günler çok çok güzel bayramları birlikte paylaşalım, empati yapalım. Merhameti vicdanı ruh güzelliğini insanlığımızı hiçbir zaman unutmayalım. Allah'ın yarattığı tüm canlılara sevgiyle saygıyla hürmetle yaklaşalım.
Türküleriyle akıllara kazınan bir halk sanatçısı olan İsmail Türüt ise şu açıklamaları yaptı;
Biz halkın içinden var olmuş hala yani o özelliklerini koruyan bir adamım. Ben kravat takınca utanıp mahcup olan bir adamım. Yani biz Anadolu insanına örnek işte budur ve bu adam Rize'den nasıl gelmişse öyle devam ediyor. Allah'a şükür yani o değişmeyen kişilik olunca insanlar seni kendi gibi görüyor bu çok güzel bir şey. Anamdan doğdum türkü okuyorum. Türkü demek milletin özürdür, Türk milletinin özüdür. Bizi anlatan havalar, makamlar, ezgiler bunlar. Bu millet türküsüz olmaz, bu millet horonsuz olmaz. Git Erzurum'a başka bir şey oynarlar. Ben çocuklarıma hep şunu derim. Değerini bil, milliyetini bil, dil çok önemlidir, din çok önemlidir. Bir de gelenekler ve kültür. Kızım hadi bale mi oynayacağız şimdi tamam ama horon da bil, bu çok önemli.
Müzikte çok mücadele verdik yıllarca işte kendi çapımızda. Kasetler bilmem neler ama dönüm noktası İbrahim Tatlıses tanışmamdır. Yani hayatımda bir dönüm noktasıdır diyebilirim. Yaşlısı genci seni seviyor kadını erkeği bunlar çok güzel bir şey fakat ünlü olmanın da zorluğu vardır. Çok dikkat edeceksin. Kötü örnek olamazsın, konuşmalarına bile dikkat etmek durumundasın. Onun için ünlü olmanın bazı bazı dezavantajları olduğu gibi avantajları da vardır. Bunu çok iyi kullanmak lazım.
Hayatımın en mutlu günü, askerdeydim bir oğlumun dünyaya geldiğini duydum. Bir oğlum olduğunu duyunca çok mutlu olmuştum evet bir de askerim yani hemen izne yolladılar.
Koronanın türküsünü yaptım. 'Korona insanlara neler çektirdin neler, değişiyor yeryüzünde dengeler, bir çare kalmadı mı koca koca ülkeler, yaratan kullarını ara sıra silkeler' Cenabı Allah belki bizi ikaz etti. İşte bundan ders almak çok önemli, hepimiz ders almalıyız. En sevdiklerine sarılamıyorsun, annene sarılamıyorum, bunlar çok önemli şeyler, çok değişik değişik duygular, çok ilkleri yaşadık pandemi dolayısıyla.
duayı mu ayı da ciddi almayanlar var yani anladım duadan başka zaten bizde güç yok adamla doğal anda dalga gir mesela geçenlerde bir tanem şimdi bak işte geldi ondan sonra işte hayatınız konuşuyor konuşacağım tabii ya geçen bana bir tartışma içki yasak bilmem ne bir şeyler içelim yasağını serbest edin bilmem ya aziz bir kere aziz mübarek bir çok kıymetli bir aydayız bu ay içki tartışması çıktı arkadaş içki ben bu ayda bırakın ya içkinin ağza alınması bir bile vallahi utanırım allah'tan korkarım ya. ne de ver ya ramazan ayında içki içmek ne demek ya? yahu ramazan ayında içki içmek ne demek siz nasıl bir müslümansınız ya müslüman değillsen tamam ona saygı duyarım
Eskiden bayramlar nasıldı? Öyle ya biz Anadolu insanları olarak ben istanbul'da bile o komşulukları, o dostlukları yaşatmaya çalışıyorum. Müthiş bir bayram yaşardık, heyecanlı, garip. Paramız olmazdı hangi adam hangi amca bize para verir diye onu gözetlerdik. Öyle zamanlar olurdu bir elbise alsak, bayramdan bayrama bir ayakkabı alsak onu muhafaza etmeye çalışırdık. Zor günler ama güzel günlerdi.