Bu müze farklı bir müzecilik anlayışının öncüsü oldu
Bayburt’ta bir uzay üssü gibi yükselen Baksı Müzesi; sanatı merkezden uzakta, farklı coğrafyalarda da yaşatabilmenin mümkün olduğunu kanıtlıyor.
2010 yılında, Bayburt'ta kurulan Baksı Müzesi, Türkiye'de farklı bir müzecilik anlayışının öncüsü oldu. Doğu Karadeniz'in bu küçük kentinde konumlanan müze, her yıl yurt içi ve yurt dışından gelen sayısız sanatseveri ağırlıyor. Baksı Müzesi'nin heyecan verici hikayesini mekanın kurucusu Hüsamettin Koçan Bazaar dergisine anlattı:
Baksı Müzesi, Türkiye'de yeni bir müzecilik anlayışının öncüsü oldu. Bu özelliğimiz yeni bir anlayış yaratalım düşüncesinden çıkmadı aslında. Sadece merkezin dışında olmak istedik ve bu konuda gerçek bir kararlılığa sahiptik. Bulunduğumuz bölgede sanatı, tasarımı ve zanaatı buluşturmayı amaçladık; bunun için de insanı ve hayatı projenin merkezine yerleştirdik. Başka bir deyişle Baksı Müzesi insan odaklı bir müze. Doğanın yalınlığı içerisinde, merkezin çok uzağında ama insanla iç içe.
Öncelikle merkezin uzağında, göç veren bir bölgede bu girişimi başlatmanın başarılı sonuç vermeyeceği konusunda farklı eleştirilerle ve hatta bu projeyi küçümseyen görüşlerin direnciyle karşılaştık. Öte yandan da bu kadar merkezin uzağında bir girişim başlatmanın anlamı ve değeri olduğunu düşünen insanların projeye geliştirici katkıları oldu. Müzeye yönelik ilgiyle birlikte Baksı projesinin bir hayal ve fantezi ürünü olmaktan daha çok kararlı ve anlamlı bir çaba olduğu görüşü yoğunluk kazandı.
Kadınları ve çocukları Baksı Müzesi'nin projeleri arasında öncelikli bir yere yerleştirdik. Atölyelerimizde kadınların para kazanabilecekleri üretim modelleri başlattık. Ayrıca Baksı bu inancını daha da güçlendirmek için yönetim kurullarının tümünü kadınlardan oluşturdu. Bugün Baksı Müzesi belki de dünyada kadınların yönettiği tek müze örneği olma özelliğine sahip. Yetenekli çocukları saptamak için bu yıl dördüncüsünü düzenlediğimiz resim yarışması ve atölye çalışmalarıyla birlikte burs programlarını uygulamayı sürdürüyoruz. Önümüzdeki yıl içinse Bayburt ve çevresindeki illere bu projeyi yayarak, her yıl 115 yetenekli öğrenciye burs vermeye devam edeceğiz.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından 2014'te verilen Avrupa Müze Ödülü bizim için bir kırılma noktasıydı. Bu ödül ulusal ve uluslararası bilinirliğimize çok büyük bir katkı sağladı. Ödül bize sadece Miro'nunnun Güzel Göğüslü Venüs'ünü sergileme imkanı sunmadı, aynı zamanda Türkiye sanatında önemli heykeltıraşların yapıtlarından oluşan bir koleksiyon da armağan etti. Müzemizin mimarisi, içeriği ve toplumsal rolü açısından çok sayıda ödüle sahip olduk.
Baksı Müzesi, Türkiye'de yeni bir müzecilik anlayışının öncüsü oldu. Bu özelliğimiz yeni bir anlayış yaratalım düşüncesinden çıkmadı aslında. Sadece merkezin dışında olmak istedik ve bu konuda gerçek bir kararlılığa sahiptik. Bulunduğumuz bölgede sanatı, tasarımı ve zanaatı buluşturmayı amaçladık; bunun için de insanı ve hayatı projenin merkezine yerleştirdik. Başka bir deyişle Baksı Müzesi insan odaklı bir müze. Doğanın yalınlığı içerisinde, merkezin çok uzağında ama insanla iç içe.
Öncelikle merkezin uzağında, göç veren bir bölgede bu girişimi başlatmanın başarılı sonuç vermeyeceği konusunda farklı eleştirilerle ve hatta bu projeyi küçümseyen görüşlerin direnciyle karşılaştık. Öte yandan da bu kadar merkezin uzağında bir girişim başlatmanın anlamı ve değeri olduğunu düşünen insanların projeye geliştirici katkıları oldu. Müzeye yönelik ilgiyle birlikte Baksı projesinin bir hayal ve fantezi ürünü olmaktan daha çok kararlı ve anlamlı bir çaba olduğu görüşü yoğunluk kazandı.
Kadınları ve çocukları Baksı Müzesi'nin projeleri arasında öncelikli bir yere yerleştirdik. Atölyelerimizde kadınların para kazanabilecekleri üretim modelleri başlattık. Ayrıca Baksı bu inancını daha da güçlendirmek için yönetim kurullarının tümünü kadınlardan oluşturdu. Bugün Baksı Müzesi belki de dünyada kadınların yönettiği tek müze örneği olma özelliğine sahip. Yetenekli çocukları saptamak için bu yıl dördüncüsünü düzenlediğimiz resim yarışması ve atölye çalışmalarıyla birlikte burs programlarını uygulamayı sürdürüyoruz. Önümüzdeki yıl içinse Bayburt ve çevresindeki illere bu projeyi yayarak, her yıl 115 yetenekli öğrenciye burs vermeye devam edeceğiz.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından 2014'te verilen Avrupa Müze Ödülü bizim için bir kırılma noktasıydı. Bu ödül ulusal ve uluslararası bilinirliğimize çok büyük bir katkı sağladı. Ödül bize sadece Miro'nunnun Güzel Göğüslü Venüs'ünü sergileme imkanı sunmadı, aynı zamanda Türkiye sanatında önemli heykeltıraşların yapıtlarından oluşan bir koleksiyon da armağan etti. Müzemizin mimarisi, içeriği ve toplumsal rolü açısından çok sayıda ödüle sahip olduk.