Hıncal Uluç: 3 Kötü’nün en iyicesi Cocu!.
A Spor'un usta yorumcusu Hıncal Uluç, bugün kaleme aldığı yazısında Süper Lig'in devleri Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'ı değerlendirdi.
Spor Toto Süper Lig'in 4. haftasında Fenerbahçe, Galatasaray yenilirken Beşiktaş ise berabere kaldı. SABAH'ın usta kalemi Hıncal Uluç, '3 Büyükler'in teknik direktörleri Phillip Cocu, Fatih Terim ve Şenol Güneş hakkında çarpıcı tespitlerde bulundu. İşte Hıncal Uluç'un yazısı...
Üç Büyüklerin üçü de kötü yönetiliyor.. Ama içlerinde en iyisi Cocu.. Çünkü Cocu hiç değilse umut veriyor. Çünkü Cocu geç de olsa aramaya başladığını gösteriyor. Oysa Fatih Terim ve Şenol Güneş, artık ezberlenmiş yanlışlarını ısrarla ve inatla sürdürmeye devam ediyorlar ve zerre umut vermiyorlar..
İki hafta evvel Fenerbahçe, seyirciyi bıktıran, tribünden kaçıran ve sonuç da vermeyen Aykut Kocaman futboluna devam ederken "Hadi bir ucuz espri yapalım. 'Cocu'nun kokusu çıkmaya başladı' demiştim. Benim isimlerden benzetme yaparak fevkalade ilginç (!) başlıklar çıkaran medyam üst üste gelen üçüncü mağlubiyetten sonra "Cocu'su çıktı" manşetlerini buldu pazar günü.. Ne var ki, üst üste üçüncü mağlubiyetini almasına rağmen, Cocu cumartesi günü ilk defa umut veren işler yaptı. İlk defa, Ali Koç Başkan'ın "Yeni Fenerbahçe" logosuna uyan hamle içinde olduğunu gösterdi.
Cocu, ilk defa Aykut Kocaman futbol anlayışını terk etti. "Önce gol yemeyelim, Sonra nasılsa bir tane atarız" taktiğiydi bu. Futbolu öldüren Fener'e hiç ama hiç yakışmayan, ama sonuç da vermeyen taktik.
İki ön liberolu o oyunun simgelerinden Sousa'yı zaten satmışlardı. Mehmet Topal'ı da kenarda bıraktı.
Uzun yıllar sonra sahaya ilk defa bir "Hücum Takımı" çıkardı.
Bu hücum takımı, 3 gol yedi. (Birini kendi kalesine attı. Ötekini yiyecek kaleci bu ligde yok. Ama Harun hem de, yedi işte.) Tamam.. Ama en az beş tane de atabilirdi, Cocu'nun "Yeni" Fener'i. Hem de ne futbolcular, ne pozisyonlarda topu dışarı atmayı başardılar (!), bir düşünün. Fener 5-3 kazansaydı mesela, medyam neyin Cocusunu çıkaracaktı bugün?.
Fenerbahçe'nin savunma zaafı iki stoperinden geliyor. Roman'la bu iş olmaz. Ön liberoda denenen Reyes'le olur mu?. Henüz tam görmedik. Ama bence hızlı ve savunmayı yönetecek donanımlara sahip Mehmet Topal, stoper olmalı.
Gene bence genç Barış, kanatta değil, forvette, santrfor arkası denenmeli. Valbuena'da ısrar edilmeli.
Öteki hızlı ve şutör adam Aatıf'la kanatları paylaşmalılar.
Cocu ortaya üç santfor yığma saçmalığından vazgeçip, oyununu, futbolu sahaya yayma ve hızlı çıkma üzerine kurmalı.
2000 yılı kasım ayında bir Galatasaray-Sturm Graz maçı izlemiştim Ali Sami Yen'de. Bizim maçın bitmesine 4 dakika kala, radyodan haber gelmişti. Şampiyonlar Ligi gurubumuzdaki öteki maçta Glasgow Rangers ve Monaco berabere kalmışlardı. O sırada sahadaki maç 2-2 devam ediyor ve bu skor, hem bizi, hem de Graz'ı guruptan çıkarıyordu.
Sturm Graz 11 kişi ile kendi sahasına çekildi ve yan top yapmağa başladı.
Galatasaray da kendi yarı sahasında onları seyretti. Hakem her şeyi seyretti.
Bu "Ayıplı Maç" öyle bitti. Ayıptı ama "Bu skor bana yeter" diyen iki takım da, skoru koruma amaçlı oynadıkları için yapacak fazla bir şey de yoktu.
Trabzon- Galatasaray maçının ikinci yarısında, nerdeyse 20 yıl sonra bu futbolu, dört dakika değil, 44 dakika seyrettik.
İlk yarıda fırtına gibi esen, Galatasaray'ı ezen, en az 5-0 öne geçebilecekken, kaçırılan goller yüzünden 3-0'la soyunma odasına giden Trabzon, ikinci yarıda kendi sahasında, ileri tek top yapmadan yan yan vakit öldürüyor, kendi yarı sahasının da yarısına çekilmiş Galatasaray da onları 20 metre uzaktan izliyordu.
İki tarafın da bu skora razı olması için bir sebep yoktu. O zaman niye bu anti futbolla vakit öldürülüyordu?.
Aklıma tek mantıklı ihtimal geldi.
Fatih Terim, Trabzon Hocası Ünal Karaman'a haber yollamış. "3-0 galipsin. Biz de 10 kişiyiz. Beni ve takımımı daha fazla rezil etme. Böyle bitsin" demiş, Trabzon Hocası da kabullenmişti.
Bu tamamen bir teori.. Ama komplo teorisi değil. 10 kişilik, 11 iken bile on para etmez top oynayan Galatasaray'a karşı Trabzon'un niye ikinci yarıda maçı öldürdüğünü biri bana izah etmeli.
Fatih Hocam maçtan sonra, Yönetimi, Belhanda'yı ve futbolcuların tümünü itham etmiş.
Yani, kendisi hariç herkes suçlu.. Oysa, bu rezilliğin (Skor değil, oynanan futbol rezil) tek sorumlusu o.
Yönetim Transferi yönetememiş. Herkes biliyor ki, Galatasaray'da transferi Fatih Terim yönetir.
Onun istemediği gitmez. İstediği gider. Ortada bir santrfor yokken, Gomis'i apar topar göndermek mümkün müydü, Fatih "Hayır" dese, mesela..
Belhanda'yı, o felaket adamı takımın başına kim bela etti?... Onu takımda ve 11'de tutmak için başta Selçuk kimleri harcadı, yok etti Terim. Takımdaki tek lider vasıflı kaptan bitirildi..
Bu rezil maçta güya takım aranan Feghouli komedisi, oyuna sokulurken, Selçuk hala kenardaydı. Tolga gibi hem de golcü bir orta saha Belhanda'ya rakip olmasın diye, en büyük rakibe, Fener'e hediye edildi. Düşünün.
Ya oyun?. Ya oyun okuma.. Ya duruma göre plan?.
Santrforsuz takımda Eren hiçbir şey yapmadığı, yapmadığı görüldüğü halde, Fatih kendi icat ettiği 4-6-0 oyununa bile dönmedi. Eren'i çıkarıp Rodriguez'i ortaya ileriye alsa, takım Belhanda ihanetinden sonra, 9 değil, 10 kişi ile oynardı hiç değilse..
Fatih Hocama artık bu takımda inanan güvenen futbolcu olduğunu sanmıyorum. Hocasına güvenmeyen futbolcudan hayır gelmez.
Fatih Hocam sakın futbolcuları, başta hala topu oyuna sokmayı bilmeyen ve beceremeyen, Galatasaray'ın o yavaş, o temposuz oyununu adeta kaptan olarak yöneten Muslera olmak üzere, kimseyi itham etmesin.
Baş suçlu kendisi.. Bu takıma hızlı oyunu unutturdu.
Kanat akınlarını unutturdu.
Mariano ve Nagatomo' nun bu kadar kötü oyununun suçlusu Terim. Çünkü bu iki harika hücum beki, önlerinde hızlı kanat oyuncuları olunca, ikili oyunla çıkar, hücuma katılırlar. Galatasaray kanatlarında ikili oyun bitti. Bitirildi, Terim tarafından.
"Top bizdeyken gol yemeyiz" facia taktiği, Galatasaray'ı kağnıya çevirdi.
Maicon, Çalık ikilisinin nasıl ağır kaldığı ve delik deşik olduğu kabak gibi meydandayken tek hızlı stoper Serdar'ı düşünmemenin adı nedir?.
Fatih Terim'in yanlışlarını sayfalar dolusu yazarım.
Doğrusunu bir kişi söylesin. Tek örnek versin "Terim şunu doğru yapıyor" desin biri ne olur!.
Şenol Güneş'le ne köy olur ne kasaba.. Adamın hayatı korku.. Damgası da, Necip.. O oyuna alındığı zaman dünya âlem biliyor ki, Şenol korkuyor, skoru korumaya hedefliyor ve takımı geri çekiyor.
Yani, ülkenin kadro zengini Beşiktaş'ın bu kadar korkak yönetilmesini anlamam mümkün değil. 1-0'a razı olacağına 2-0 için oynasana.. Hem de rakip artık zorunlu açılmış. Kapanmıyorken. Hayır.. İlle de Necip..
Dün gazetelerde "1-1'e razı olmadı. Medel'i çıkarıp Larin'i aldı" yorumunu görünce nasıl güldüm.
Larin maç 1-0'ken kenara gelmişti. Negredo'nun yerine girmek üzere. Larin geriye daha çok koşan ve hücum pres yapan bir santrfor olarak, sahada adeta gezinen Negredo'dan daha etkili olacaktı, 1-0'ı muhafaza için.. Ama o ara Bursa golü atınca, Şenol, Negredo'yu değil, Medel'i kenara aldı. Medel zaten hiçbir şey oynamıyordu. Sarı kartlıydı ve hakem sayesinde oyunda kalıyordu. Çifte akıllı bir değişiklik oldu. Yaramaz adam çıktı, yarama ihtimali olan girdi.
Ve de görüntü "Vay be.. Ön libero çıkarıp, santrfor aldı, kahraman Şenol.."
Peki ama, Beşiktaş'ın hala ve hala elindeki en golcü santrfor Vagner Love, Şenol Güneş'in öldürdüğü, maçta beş hücum yapan bir küçük takımda hem de gol kralı olan Vagner niye tribünde?.
Babel, attığı ofsayt (Evet ofsayt) gol dışında sahada olmayan Babel 90 dakika oynarken, Lens niye kenarda?. Onun da yanında Gökhan Töre varken üstelik..
Bakın, bu Fatih Terim, bu Şenol Güneş'le işlerin yürümesi mucize.. Ligin milli maç arasını değerlendirip bir şeyler yapabilecek gibi görünen tek hoca gene de Cocu..
Dilerim Cocu'da değil ama öbür ikisinde yanılırım.
Dilerim bu ikisi lige verilen arada bir mucize yaratırlar da, artık futbola benzer şeyler izlemeye başlarız.
Hadi Fatih Hocam!. Hadi Şenol Güneş.. Yanıltın beni..