Rıdvan Dilmen, G.Saray ile ilgili analizlerde bulundu
Rıdvan Dilmen, Galatasaray'ın Mersin İdmanyurdu mağlubiyetini değerlendirdi. Dilmen, oyuncular bu durumu çoktan kabullenmiş" dedi. Mustafa Denizli ile ilgili de durum değerlendirmesi yapan Dilmen, hoca geldiğinde 'Ben geldim' dedirtmeliydi, yapamadı. Bu aslında hoca meselesi de değil" ifadelerini kullandı.
İşte Rıdvan Dilmen'in o açıklamaları...
Açıkçası bu sonuç benim için sürpriz değil. 14-15. haftalarda hemen hemen görüyordum bu tabloyu. Tıpkı Gerets'in ikinci sezonu gibi, 82 puan alan takım bir sezon sonra 56 puan almıştı. Böyle suni, küçük galibiyetlerle "Aa oluyor mu" dersin ama oyuncular çoktan kabullenmiştir.
Bence G.Saray taraftarı bu maça pek rağbet etmedi.
Bu sezondan beklentileri yok. Teknik direktör Mustafa Denizli için zor günler. Avrupa'yı, Lazio eşleşmesini düşünüyorlarsa bile bu takımı ligde de formda tutmak lazım.
İlk yarı bittiğinde sol stoperin ve sol bekin sarı kartlı. Hoca, Carole'u çıkardı ama Semih'i de çıkarmalıydı.
Yapabilirdi, yapmalıydı. Ben iddia ediyorum, G.Saraylı oyuncular iki hafta sonra oynayacağı takımı bilmiyordur.
Akhisar maçında 1-0'dan 2-1'e getirdiler çünkü iddia var kupada. Burada doldur boşalt dışında bir çaba yok.
Ben Mustafa hocayı tanırım, acımasızlık derecesinde operasyon yapabilecek bir testeresi vardır.
Hoca testereyi vuramıyor. Böyle devam edilirse hoca da tartışılır.
Hoca, radikal değişiklikleri yapabilecek bir isim. Bu zaman yapılmayacaksa ne zaman yapılacak? 29 gol yemiş G.Saray, ligin bitimine 13 hafta var.
Mustafa hoca, Donk'a nasıl dayandı şaşırdım. Hakemde gördüğünü çalan bir profil gördüm. Oynatmaya çalıştı, zaman zaman kartları es geçti.
Mustafa Denizli'nin yapmadığını hakem yapıp Donk'u atmalıydı.
RADİKAL KARARLAR ALMALIYDI
Bir mucize peşindeyseniz Donk'la oynamazsınız, Bilal'le oynarsınız.
Pas alışverişi yaparsınız, hücum denersiniz. Yenilebilirsiniz.
Peki şimdi yenilmediniz mi? Tabii burada şöyle yapsa, böyle yapsa diye yazmak kolay, o da Avrupa'yı düşünüyor.
Bu zamana kadar yapmadığı radikal işleri erteliyor ama artık yapması lazım. Bu şekilde kendine zarar veriyor.
Büyük takım bu tarihte iki kupada devam ediyor, ligde havlu attıysa dikiş tutmaz, olmaz. Motivasyon düşer.
Takım uçmuyordu belki ama iniş çıkışlar vardı. Mustafa hoca geldiğinde coşkusu, enerjisi ve açlığıyla "Ben geldim" dedirtmeliydi.
Bu aslında Denizli meselesi de değil. Geriye gitti Galatasaray.
5'ti fark, 15 oldu. Gerekçeler var ama her şeye rağmen "Bam" diye vuracaktı hoca, "Sen değil o, şu değil bu oynayacak" demeliydi. "Aman belki ligde gideriz" dedi, olmadı. "Avrupa'da gider miyiz?" diyor şimdi de.
MERSİN 5 YAPARDI
Mersin'in kendine güveni olsa bu maçta 5'e bile gidebilirdi. Yaptığı değişiklikler skoru korumaya yönelikti. Ümit Özat'ın bu konuda bir gerekçesi var. Bir risk alarak küme düşme potasında, kriz halindeki bir takımın başına geçti.
Ümit hocanın eli takıma değmiş.
Oyuncular antrenörün kontrolünde oynuyor. Pozisyon her durduğunda yerlerini anlatıyor.
Takımın coşkusunda bir dönüş var. Elindeki Nakoulma'sı dört büyüklere gol atmış. Bir yaşam mücadelesine girmiş durumda Mersin.
Açıkçası bu sonuç benim için sürpriz değil. 14-15. haftalarda hemen hemen görüyordum bu tabloyu. Tıpkı Gerets'in ikinci sezonu gibi, 82 puan alan takım bir sezon sonra 56 puan almıştı. Böyle suni, küçük galibiyetlerle "Aa oluyor mu" dersin ama oyuncular çoktan kabullenmiştir.
Bence G.Saray taraftarı bu maça pek rağbet etmedi.
Bu sezondan beklentileri yok. Teknik direktör Mustafa Denizli için zor günler. Avrupa'yı, Lazio eşleşmesini düşünüyorlarsa bile bu takımı ligde de formda tutmak lazım.
İlk yarı bittiğinde sol stoperin ve sol bekin sarı kartlı. Hoca, Carole'u çıkardı ama Semih'i de çıkarmalıydı.
Yapabilirdi, yapmalıydı. Ben iddia ediyorum, G.Saraylı oyuncular iki hafta sonra oynayacağı takımı bilmiyordur.
Akhisar maçında 1-0'dan 2-1'e getirdiler çünkü iddia var kupada. Burada doldur boşalt dışında bir çaba yok.
Ben Mustafa hocayı tanırım, acımasızlık derecesinde operasyon yapabilecek bir testeresi vardır.
Hoca testereyi vuramıyor. Böyle devam edilirse hoca da tartışılır.
Hoca, radikal değişiklikleri yapabilecek bir isim. Bu zaman yapılmayacaksa ne zaman yapılacak? 29 gol yemiş G.Saray, ligin bitimine 13 hafta var.
Mustafa hoca, Donk'a nasıl dayandı şaşırdım. Hakemde gördüğünü çalan bir profil gördüm. Oynatmaya çalıştı, zaman zaman kartları es geçti.
Mustafa Denizli'nin yapmadığını hakem yapıp Donk'u atmalıydı.
RADİKAL KARARLAR ALMALIYDI
Bir mucize peşindeyseniz Donk'la oynamazsınız, Bilal'le oynarsınız.
Pas alışverişi yaparsınız, hücum denersiniz. Yenilebilirsiniz.
Peki şimdi yenilmediniz mi? Tabii burada şöyle yapsa, böyle yapsa diye yazmak kolay, o da Avrupa'yı düşünüyor.
Bu zamana kadar yapmadığı radikal işleri erteliyor ama artık yapması lazım. Bu şekilde kendine zarar veriyor.
Büyük takım bu tarihte iki kupada devam ediyor, ligde havlu attıysa dikiş tutmaz, olmaz. Motivasyon düşer.
Takım uçmuyordu belki ama iniş çıkışlar vardı. Mustafa hoca geldiğinde coşkusu, enerjisi ve açlığıyla "Ben geldim" dedirtmeliydi.
Bu aslında Denizli meselesi de değil. Geriye gitti Galatasaray.
5'ti fark, 15 oldu. Gerekçeler var ama her şeye rağmen "Bam" diye vuracaktı hoca, "Sen değil o, şu değil bu oynayacak" demeliydi. "Aman belki ligde gideriz" dedi, olmadı. "Avrupa'da gider miyiz?" diyor şimdi de.
MERSİN 5 YAPARDI
Mersin'in kendine güveni olsa bu maçta 5'e bile gidebilirdi. Yaptığı değişiklikler skoru korumaya yönelikti. Ümit Özat'ın bu konuda bir gerekçesi var. Bir risk alarak küme düşme potasında, kriz halindeki bir takımın başına geçti.
Ümit hocanın eli takıma değmiş.
Oyuncular antrenörün kontrolünde oynuyor. Pozisyon her durduğunda yerlerini anlatıyor.
Takımın coşkusunda bir dönüş var. Elindeki Nakoulma'sı dört büyüklere gol atmış. Bir yaşam mücadelesine girmiş durumda Mersin.