Ramazan ayının ilk teravih namazı pazar günü kılınacak
11 ayın sultanı, huzur ve bereket ayı ramazan, 5 Mayıs Pazar günü başlayacak.
11 ayın sultanı, huzur ve bereket ayı ramazanın ilk teravih namazı 5 Mayıs Pazar günü kılınacak.
Müslümanlar için büyük öneme sahip üç aylardan ramazanın ilk orucu için pazarı pazartesiye bağlayan gece sahura kalkılacak.
Teravih namazı, mukabele, fıtır sadakası ve itikaf gibi ibadetlerin ifa edildiği bu ayda, Kur'an-ı Kerim'de "Bin aydan daha hayırlı" olduğu bildirilen Kadir gecesi idrak edilecek.
Ramazan ayının ardından 4 Haziran'da ise Müslümanların büyük sevinçle karşıladığı Ramazan Bayramı'na girilecek.
"ORUÇ İNSANIN KENDİSİNİ MUHASEBE ETMESİ İÇİN FIRSATTIR"
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur, ramazan ayında oruç, teravih, fıtır sadakası gibi ibadetlerin ifa edildiğini belirterek, "Maddi ve manevi ibadetlerin bir araya geldiği farklı atmosfer yaşatan bir dönemdir ramazan ayı. Bunu ifade etmek için 'ramazan iklimi' tabirini de kullanırlar. Bütün müminlerin ibadetle dopdolu olarak geçirecekleri bir mevsime giriyoruz." diye konuştu.
Oruç ibadetinin, insanın kendini denetlemesi ve Allah'a yaklaşması amacıyla her din ve inançta olduğuna dikkati çeken Okur, insanın ibadet niyetiyle tan yerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar yeme, içme ve diğer fizyolojik ihtiyaçlardan uzak durduğunu anlattı.
Prof. Dr. Okur, bu durumun insanın düşüncelerini daha ulvi nesnelere yöneltmesi ve kendisini muhasebe etmesi için iyi bir fırsat olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
"Yalnız oruç konusunda şunun altının çizilmesi gerekiyor. Genelde şu yanlışı görüyoruz; İnsanlar oruçla alakalı çok cüzi detayların peşinde duruyorlar. 'İşte efendim, yok sakız çiğneme veya denize girmek'. Halbuki şunun hesabını yapmak gerekiyor; Bu tuttuğum oruç benim ahlakımı güzelleştiriyor mu? Ben, bununla kötü düşüncelerden zihnimi arındırabiliyor muyum? Aynı şekilde yalan, gıybet, dedikodu vs. gibi şeylerden kendimi uzak tutabiliyor muyum? Çünkü oruçtan esas beklenen bu."
"MUKABELE YAŞATILMASI GEREKEN BİR GELENEK"
Kur'an-ı Kerim'in bu ayda indirilmeye başlandığını ve Hazreti Peygamber ile Cebrail aleyhisselamın karşılıklı Kur'an okuduğunun rivayet edildiğini anımsatan Okur, Hazreti Muhammed'in vefat edeceği yıl Kur'an-ı Kerim'i karşılıklı okumanın 2 kez meydana geldiğine dikkati çekti.
Kaşif Hamdi Okur, bu durumun bir yansıması olarak camilerde mukabele ibadetinin yapıldığını, bir veya birden fazla hafızın Kur'an-ı Kerim'in bir cüzünü okuyup cemaatin de takip ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Kur'an-ı dinlemek ve okumak da bir ibadettir. Kendi okuyuşlarındaki belki hataları düzeltme imkanı bulurlar. İşin doğru telaffuz boyutunu öğrenirler ama Kur'an-ı Kerim'in okunduğu ve dinlendiği o havayı teneffüs ederler. Şimdi camilerimizde ses sistemi var, bir yerde okunuyor. 1950'li ve 60'lı yıllara kadar mesela Fatih Camii'nde aynı zamanda belki 10 ayrı mukabelenin okunduğundan bahsedilir. Bu, yaşatılması gereken bir gelenek. Teravih namazları gibi mukabeleler de Kur'an-ı Kerim'i yeni öğrenmeye başlamış olan çocukların onla tanışması için iyi bir fırsattır. Büyüklerin bunu değerlendirmesinde fayda vardır."