Direnişin sembolü Hanzala! Zulmü sessiz duyuran hikaye
Filistin'in sembolü Hanzala'nın hikayesi Filistin'de yaşananları gözler önüne seriyor. Karikatürüst Naci El-Ali'nin imzasını taşıyan Hanzala Filistinli çocukların yaşadığı acıyı, zulmü sessizce haykırıyor.
Naci El-Ali'nin imzasını taşıyan ve sadece Filistin'in değil, bütün bir insanlığın vicdan sınavını fözler önüne seren Hanzala Filistin'in özgürlük mücadelesinin en önemli sembollerinden biri. Naci El-Ali'nin oğlu Halid El Ali, "Hanzala bir yönüyle babamın vicdanını temsil ediyor. Yani Hanzala babam Naci El-Ali için bir pusula gibiydi, onu her zaman Filistin'e yönlendiren bir pusula." dedi.
Hanzala'nın, yüzü daime Filistin'e bakıyor. Kendi vatanına kavuşana dek ise asla büyümeyecek 10 yaşında bir çocuk. Naci El Ali tam 54 yıl önce 1969 yılında armağan etti Hanzala'yı… Naci El Al, "Etrafımdakiler ben Kuveyt'e geldiğimde benim bana Kuveyt halkının lüksü seven bir halk olduğunu, benim de zaman içinde bozulacağımı söylediler. Ben şahsi olarak toplumun doğasına karşı kendimi korumaya alırım. Çünkü arabaydı vesaire bunlar olunca da büyük meselelerden uzaklaşabilirdim. Dolayısıyla ben bu Filistin çocuğunu çizip zihnimde kalmasını sağladım. Her gün çizerek onunla iletişimde kaldım." demişti.
Hanzala'ya baktığımızda saçlarının diken diken olduğu dikkatimizi çekiyor. Saçlarının bu şekilde olması bazı yorumlara göre doğacak güneşi yani umudu temsil ederken bazılarına göre ise silah olarak kullanan bir kirpiyi andırıyor.
Ali, "ben Hanzala'yı güzelleştirmek istemedim. Gördüğünüz gibi birkaç kıl saçı var. Basit bir çocuk. Ancak içinde çok büyük dertleri var. Çok büyük sıkıntılar taşıyor. Onu takip edenlerde aynı derdi ve gamı taşıdıklarını hissettiler. O yüzden çok sevildi." ifadelerini kullanmıştı.
Elleri ise, onlarca yıldır vaat edilen sözde çözüm önerilerini reddedercesine sıkı sıkıya bağlı ancak Hanzala, milyonlarca çocuk gibi, mutlu, huzur içinde yaşayan veya şımartılmış bir çocuk değil. O, mülteci kampındaki bütün çocuklar gibi hayata karşı yalınayak.
Naci El-ali, 'Büyük felaket'te yani 1948'de İsrail'in vatanlarından sürdüğü yaklaşık 1 milyon Filistinliden biri. Henüz 12 yaşında Filistin'den zorla çıkarılan El-Ali, Ailesiyle Lübnan'ın güneyinde mülteci kampında büyüdü. Halid El-Ali, "Hayat onlar için çok zordu. Babam ve ailesi aniden bir çadırda buldular kendilerini. İş yok, meslek yok, temelde güvenecek hiç bir şeyleri yok. Bu deneyim onun yakasını, tıpkı binlerce hatta milyonlarca Filistilinin yakasını bırakmadığını gibi hiç bırakmadı." demişti.
Yaşadıklarını çizimleriyle anlatan El-Ali'nin karikatür yolculuğu ise hapishanede kaldığı yıllarda başladı. 1963'te Kuveyt'teki "Et-Talia" dergisinden gelen telefonla hayatı değişti. Ailesiyle Kuveyt'e taşındı. Ardından iki yıl sonra Al-Qabas International gazetesinde çalışmak üzere Londra'ya gitti. Yerel meselelerle ilgiliydi. Daha sonraları git gide daha politik ve Filistin'le ile ilgili, Orta Doğu'da ne olduğuyla ilgili aslında dünyada neler olduğuyla ilgili çizmeye başladı.
Naci El-Ali, Filistini hiç unutmadı. Kalemi hep, sürüldüğü yurdunu çizdi. Milyonların sözü oldu. Bazen çok sert eleştirdi. Bazen dünyanın vicdanına seslendi. Davasına sadık kaldı. Suikasta uğraması da bunun bir kanıtı. Yaptığı işlerden hoşnut olmayanlar, onu susturamayacaklarını anladı ve suikasta uğramasıyla sonuçlandı.
Naci El Ali, 22 Temmuz 1987'de Londra'da çalıştığı gazetenin ofisine giderken suikasta uğradı. O sabah öldürülen sadece bir sanatçı değildi. 'Vatanı çalınan' Filistin halkı yine susmaya zorlanmıştı. Filisitin'in kalemi Naci El Ali 29 Ağustos günü tedavi gördüğü hastenede hayatını kaybetti.
Geride bıraktığı oğlu 'Hanzala' ise yüzünü hiç dönmedi insanlığa. Bugün hala Hanzala'nın topraklarında binlerce çocuk ölmeye yerinden sürülmeye devam ediyor. İsrail, Filistin topraklarında hastane, okul ve sivil yerleşim yerlerini bombalıyor ve dünya ise bu zulme sessiz kalıyor.