İsveç'te PKK provokasyonu ve AP'nin taraflı Türkiye raporunu uzman isim A Haber değerlendirdi
İsveç'te terör örgütü PKK yandaşları, bir kez daha hem Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı hem de Türkiye'yi hedef alan gösteri düzenledi. Öte yandan AP'nin 2022 Türkiye Raporu, AP Genel Kurulunda yapılan oylamada 18'e karşı 434 oyla kabul edildi. 152 milletvekili çekimser oy kullandı. Çelişkili rapora Dışişleri Bakanlığı tepki gösterdi ve yapılan açıklamada, "Türkiye karşıtı çevrelerin dezenformasyonuna dayalı haksız itham ve önyargılarla dolu bu rapor, AP’nin gerek ülkemizle ilişkiler gerek AB’nin geleceğine ilişkin her zamanki sığ ve vizyonsuz yaklaşımının yansımasıdır." denildi. Gündemin sıcak başlıklarını A Haber canlı yayınına katılan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın değerlendirdi.
Öte yandan AP'nin Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor'un hazırladığı 2022 Türkiye Raporu, AP Genel Kurulunda yapılan oylamada 18'e karşı 434 oyla kabul edildi. 152 milletvekili çekimser oy kullandı. Çelişkili rapora Dışişleri Bakanlığı tepki gösterdi. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, "Türkiye karşıtı çevrelerin dezenformasyonuna dayalı haksız itham ve önyargılarla dolu bu rapor, AP'nin gerek ülkemizle ilişkiler gerek AB'nin geleceğine ilişkin her zamanki sığ ve vizyonsuz yaklaşımının yansımasıdır." denildi.
Peki İsveç'te provokasyonun arkasında ne var? Avrupa parlamentosu'nun taraflı raporu ne anlama geliyor? Gündemin sıcak başlıklarını A Haber canlı yayınına katılan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın değerlendirdi.
Şuay Nilhan Açıkalın'ın öne çıkan sözleri:
"Aslında AP'nin raporuna dün gece geç saatlerde Dışişleri Bakanlığı bir tepki gösterdi. Bu raporun içindeki çelişkilere iyi bakmak lazım. AP raporu dezenformasyon yasasını eleştiriyor ama ancak bu yasanın benzerleri çok daha önce Avrupa ülkelerinde çok daha sert şekilde uygulanıyor. Daha önceki raporlarda Türkiye'nin göç politikası takdir edilirken burada eleştiriliyor. Yine Kıbrıs ile ilgili bir takım eleştiriler var. Tarihsel olarak Kıbrıs meselesine baktığımız zaman AB'nin yapamadıklarını biliyoruz.
AP raporunun geneline baktığınız zaman Türkiye'ye yönelik üslup bağlamında haddini aşan bir rapor var ortada. Öte yandan burada verilen özellikle bundan sonra ki üyelik sürecine dair mesaj var. Türkiye'nin üyelik süreci ile yürütülen teknik müzakerelere tekrar başlayamayacağının altı çizilmiş. Raporun içindeki çelişkiler bir yanan üslup bir yana son 1,5 yıldır aslında Rusya-Ukrayna savaşı ile beraber AB'nin ortaya koymaya çalıştığı ABD'den bağımsız olamamakla beraber bu bağlamdaki dış politikası veya krizi yönetimi biçiminde yönettiği tüm süreçlerde sıkıntılar var.
Türkiye'nin jeopolitik olarak ne kadar önemli olduğunu bilen bir Avrupa, AP raporu içerisinde farklı bir yönde farklı bir mesaj veriyor. Gümrük Birliği ve vize serbesti meselesini Cumhurbaşkanı Erdoğan dile getirdiği süreçten sonra olması ilginçtir. AP raporu ne kadar önemli bu da bir tartışma konusudur. AP böyle bir rapor ortaya koyabilir ama gelecek süreç içerisinde yakın ve orta vadede hep beraber göreceğiz Gümrük Birliği ve vize serbesti gibi konularda Türkiye'nin 2 temel konusu ile ilgili nasıl yol kat edileceğini izleyeceğiz. Komisyonun tutumu parlamentonun tutumuna göre daha önemli. Bununla ilgili eylülden sonra ikili bağlamda ilişkiler oldukça kritik rol oynayacak.
İSVEÇ PKK PROVOKASYONU
NATO zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutumunu hatırlatmak lazım. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'de özellik ekim ayında Meclis açılına kadar İsveç ile ilgili yeni bir yol kat etmeyle ilgili Meclis'e kararı bıraktı. Kendisi adına da olumlu mesaj verdiği gördük.
Ancak tüm bunların üzerine İsveç'teki bu terör destekçilerinin eylemleri ile İslam karşıtı eylemlerin sistematik şekilde görüyorum Bir hafta Kur'an yakma bir hafta terör eylemi görüyoruz. Dolayısıyla bu ikisini birbirinden bağımsız okuma zorlaşmış durumda.
İşin NATO meselesinin dışına doğru gittiği bir süreçteyiz. Çünkü NATO'ya girmek isteyen bir ülkenin basit bir rasyonel akılla baktığımızda bunlara izin vermesi gerçekçi gözükmüyor. Bu mesele NATO'ya üyeliğin ötesine taşınacak. Hem Türkiye hem de Müslüman ülkelerle diplomatik krize evrilme sürecine girmeye çalışıyor."