Siyaset ve söylemlere Z kuşağı etkisi! Z kuşağı sosyal medyada nasıl yanıltıldı?
2000 ve sonrası dünyaya gelen çocuklar bugün Z kuşağı olarak kategorize ediliyor. Bu kategorizasyona bilim çevrelerinden birtakım itirazlar gelse de terim olarak Z kuşağı kavramı, neredeyse toplumun tüm paydaşları tarafından kullanılıyor. 14 Mayıs seçimleri öncesi siyaset ve söylemlere de Z kuşağı etkisi girdi. İşte teknoloji ile birlikte doğan Z kuşağının hikayesi…
Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne girip "kuşak" sözcüğünü arattığımızda "Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları paylaşmış topluluk" tanımı karşımıza çıkıyor. Türkiye'de bu ana kadar kuşak ifadesi pek kullanılmadı. Belki gerek görülmedi, belki de dikkat çekmedi. Ancak son dönemde siyasi gündeme bağlı olarak önümüze çıkan bir topluluk var; ismi Z kuşağı. Dar tanımıyla bu kuşak 2000 yılından itibaren doğan nesli kapsıyor. Dijital çağın araçlarını etkin kullanan, kendisinden önceki kuşağa nazaran sokak yerine bilgisayarı seçen, içe kapanık, bilgiye erişimi yüksek, diğer jenerasyonlar ile iletişimi zayıf bir nesil.
Vinton Cerf. 1970'lerde genç bir matematik mühendisiydi. Kulakları duymayan karısı dünyayla rahat iletişim kurabilsin diye interneti icat etti. Evet yanlış duymadınız. Şu anki sosyal medyaki Z kuşağı tabiriyle "Tam bir hanımcı"ydı kendisi. 1966 yılında üniversiteyi bitiren Cerf, doğuştan işitme engelli olan bayan Sigrid ile tanıştı ve ona büyük bir tutkuyla bağlanarak evlendi. Eşini çok seven Cerf, onun dış dünya ile iletişim sağlayamamasına çok üzülüyor ve buna bir çözüm bulmak istiyordu. Aklına bir fikir geldi. 1950'lili yıllarda icat edilen bir cihaz vardı. Adına bilgisayar deniyordu. Ancak üretilen bilgisayarlar arasında veri transferi sağlanamıyordu. Cerf bu problemi çözdüğünde eşinin diğer insanlarla iletişim kurabileceğini düşündü. Ve harekete geçti.
O dönemlere denk gelen süreçte amerikan ordusu tarafından Arpanet isimli internet benzeri geniş bir yerel ağ kurulmuştu. Kablolar aracılığıyla sadece ordunun içinde veri transferi yapılabiliyordu. Bu sistem tamamen güvenlik amaçlıydı. Cerf karısı için bu sistemi geliştirmeye karar verdi. Yıllarca çalıştı ve sonunda buldu. Adına çok sonradan internet denecek olan bu sistemle Cerf'in karısı bilgisayarı olan komşuları ve arkadaşlarıyla rahat iletişim kurmaya başladı. Bu sistem dünyanın kaderini değiştirecekti.
Türkiye'ye ilk internet bağlantısı, 12 Nisan 1993 tarihinde yapıldı. İlk yıllarında sadece TÜBİTAK ve üniversitelerin kullanımına izin veriliyordu. ODTÜ ve Ege Üniversitesi üzerinden bağlanılan internet 2002 sonrası yaygınlaşmaya başladı. AK Parti iktidarında ortaokul ve liselerde öğrenciler için bilgisayar sınıfları kuruldu. İnternet devlet kurumlarında da hızla yaygınlaştı. Bütün resmi işlemler, kayıtlar, belgeler bilgisayar ve internet sistemleri aracılığıyla depolandı. Türkiye Avrupa'nın 30 yıl önce bulup kullandığı sisteme hızla adapte oldu. Bu dönemde 1975 yılında ABD tarafından kurulan teknoloji şirketi Microsoft Türkiye'ye yatırım yaptı. O yıllarda anlık mesajlaşma uygulaması olan msn kuruldu. Türkiye internet üzerinden mesajlaşma sistemini çok sevdi. MSN kısa sürede yaygınlaştı. Microsoft teknoloji pazarının lideri haline geldi.
İnternet ağı kısa süre sonra gelişen teknoloji ile birlikte telefonlarda girdi. Avrupa'da çok önceden kurulan sosyal medya platformları da Türkiye'ye geldi. 2004 yılında Facebook 2005 yılında Youtube 2006 yılında Twitter ve 2010 yılında ise Instagram cep telefonlarında kullanılmaya başlandı. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte internet kullanım oranları da artış gösterdi. 2002 yılında Türkiye nüfusunun yüzde 11,38'i internete erişebiliyordu. Bu rakam 2021 yılı sonrasında yüzde 82,6'ya ulaştı. Şu an Türkiye'de her 10 kişiden 8'i sosyal medya kullanıyor. Gelelim analizimizin başında tanımladığımız Z kuşağına bu genç topluluk işte bu dönem itibariyle dünyaya geldi. Gözlerini teknolojiye açan kuşak sosyal medyada aktif rol aldı. YouTube'da içerik üretmede, Instagram ve TikTok'ta resim ve video paylaşarak etkileşim almada, Twitter'da gündem belirlemede başarılı hale geldiler.
İnterneti iyi kullanma kabiliyetleri, onların bilgiye hızlı bir şekilde ulaşmasını kolaylaştırdı. Ancak bu kolaylık doğru bilgiye ulaşma noktasında zamanla sıkıntılar oluşturdu. İnternetten hızlı bir şekilde ulaşılan bilgilerin doğruluğu sorgulanmadı. Videoların algıya mı yoksa gerçeğe mi hizmet ettiği irdelenmedi. Z kuşağının bu noktadaki eksikliği siyasi figürler ve trol orduları tarafından da kullanılmaya başlandı. Genç kuşak siyasi algı operasyonlarına malzeme edildi. Bu mevcut figürlerden bazıları bu dönemde de çeşitli çalışmalar yaptı. 14 Mayıs seçimlerinde oy kullanacak olan 7 milyon z kuşağına sanki onlardanmış gibi izlenimlerle samimiyetsiz samimiyet sergilendi. Z kuşağıyla aynı frekansta görünmek için büyük çabalar sarf edildi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan ise geleneksel siyasetçi duruşunu sürdürmeye devam etti. Yerine göre ciddi, yerine göre ise latifeler yapan bir çehre ile 20 yıllık icraatlarını anlattı. Gençlere yönelik hayata geçirilen projelerden ve gelecek tasarımlarından bahsetti. Bunu yaparken şirin görünme kaygısı ile hareket ederek samimiyetsiz samimiyet içerisine girmedi. KYK yurtlarındaki niteliksel dönüşüm, kredi ve burs olanaklarının artırılması, gençlik hizmetleri, bakanlık düzeyindeki faaliyetler ve bütün bunların "nereden nereye" geldiğini gösteren karnesi ile gençlerin karşısına çıktı. Gözlerini AK Parti iktidarı süresinde açan ve bireysel hareket eden Z kuşağı diğer kuşaklara göre daha özgüvenli. Gençliğin oy pusulasındaki tercihinin ne olacağı 14 Mayıs seçimlerinde gün yüzüne çıkacak.