Başkan Recep Tayyip Erdoğan'dan yedili masaya gönderme: HDP'ye verilen taviz PKK'ya verilmiştir
Başkan Recep Tayyip Erdoğan A Haber/ATV ortak yayınında Hilal Kaplan, Okan Müderrisoğlu, Şebnem Bursalı, Melih Altınok ve Salih Nayman'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Başkan Erdoğan Meral Akşener'in deprem bölgesindeki çalışmalarına yönelik eleştirilerini yorumlarken "Yalana gerek yok. Biz bir şeye yaptık dersek biz bunu yaparız Meral Hanım. Benim adım Tayyip. Soyadım da Erdoğan." ifadelerini kullandı. Bölgede askere yönelik yapılan hakaretleri de değerlendiren Başkan Erdoğan "Askerimize hakaret edenler vatan hainidir. Asker, jandarma, polis düşmanlarının kimler olduğu belli." dedi. HDP'ye verilecek her tavizin PKK'ya verilmiş olacağını söyleyen Başkan Erdoğan yedili koalisyonun başını CHP-HDP'nin çektiğini vurguladı. LGBT ve aile yapısı konusunu da değerlendiren Başkan Erdoğan "Gökkuşağı masası için milletimizin değerleri hiçbir şey ifade etmiyor" ifadelerini kullandı. Son anket çalışmalarını da yorumlayan Başkan Erdoğan "Millete dokunmayan hiçbir yol sizi başarıya götürmez." dedi.
Başkan Erdoğan, Çankaya Köşkü'nde A Haber, ATV, A Para ve A News ortak canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"ONLAR BİZİM DEĞERLERİMİZDE ŞEHİTLER"
"Kahramanmaraş merkezli depremin ardından deprem bölgesi yeniden inşa sürecine girdi. Bu yeniden inşa süreci nasıl gidiyor? Vatandaşlar ne zaman yuvalarına kavuşacaklar?" sorusu üzerine Erdoğan, bu hafta pazartesi günü Adıyaman'da olduğunu hatırlattı.
Depremde 50 bini aşkın kişinin hayatını kaybettiğini aktaran Erdoğan, "Allah'tan kendilerine rahmet diliyorum. Onlar, bizim değerlerimizde, inancımızda şehitler safındadır ve Peygamberimize komşudur." ifadelerini kullandı. Depremde ölenlerin yakınlarının canlarının çok yandığını belirten Erdoğan, "Onların acısını eğer biraz paylaşabiliyorsak, ne mutlu bize." diye konuştu.
850 KİŞİ DEPREMDE ENGELLİ DURUMA DÜŞTÜ
Erdoğan, önceki hafta ise Kahramanmarış ve Hatay'da olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:
"İnşallah bu cuma Gaziantep'te olacağız. Bir ihtimal, Gaziantep ile beraber Kilis'i de paylaşacağız aynı gün. Cumartesi günü de Elazığ'da olmayı planlıyoruz. Tabii buralarda hem yeni inşa edeceğimiz konutlarımızın temel atma törenlerini gerçekleştiriyoruz hem de vatandaşlarımızla iftar sofrasında buluşuyoruz. Ramazan boyunca da daha sonra da depremzedelerimizi asla yalnız bırakmayacağız. Yani bu 11 vilayetimizi dönüşümlü olarak, sürekli ziyaret edeceğiz. Bizim bir planımız da şudur, sadece şahsım değil, Cumhur İttifakı olarak buraları birlikte dolaşmayı da planlıyoruz. Zaten kabinedeki arkadaşlarım aynı şekilde buraları ziyaret ediyorlar. Ziyaret etmenin dışında da buralarda özellikle çalışma yürütecekler. Onların da plan, programlarını bu aralar yapacağız ve o bölgelerde bugüne kadar nasıl bu arkadaşlarımız çalıştıysalar, bundan sonra da çalışmaya aynen devam edecekler."
Çok üzüldükleri konulardan birinin de yaklaşık 850 kişinin depremde engelli duruma düşmesi olduğunu belirten Erdoğan, "Bunların süratle protezleri vesaire, bunları yapıyoruz. Bu çalışmalar hızla devam etti. Bunların içinde bile iki ayağını kaybetmiş, ama bu arada annesini, babasını da kaybetmiş olanlar var. Bir tanesi, ismini vermeyeceğim, teyzesinin kızı hemşire, onunla beraber hayat sürdürüyor. Çok da tatlı mı tatlı bir kızımız. Yaş 16-17 civarında. Hanımla beraber ziyaretine gittik. Protezleri vesaire onlar ayarlanmıştı." dedi.
27 BİN KONUT İNŞASI BAŞLADI
Erdoğan, 850 rakamının az olmadığının altını çizerek, şunları devam etti:
"Bir tanesinin mesela polis babası var, ama anne gitti. Böyle olanlar da var. Rabb'im onlara sabırlar versin. Babası, teyzesinin kızı... Hani bir şey olanları var, bir de işte bizim devletin huzurevlerinde vesaire misafir edeceklerimiz var. Onlarla beraber bir hayat inşallah süreceğiz. Arkadaşlarıma söylüyorum, yani protezlerde bile en kalitelisini arayacaksınız, bulacaksınız, onlarla bunu yapacaksınız ki yarın bir gün 'Devletim bana dört dörtlük sahip çıkmadı' dedirtmeyelim. Ve doktor arkadaşlarımız da sağ olsun bu hassasiyeti, bu inceliği gösteriyorlar. Tabii milletimiz müsterih olsun, 20 yılda 1 milyon 180 bin güvenli konutu ve 3,3 milyon kentsel dönüşüm projesini yapan kadrolar iş başında. Deprem bölgesinde de yeni konutların temellerini attık, atmaya devam ediyoruz."
Başkan Erdoğan, depremden etkilenen Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay ve Malatya'da toplam 27 bin 949 konutun inşasına fiilen başlandığını belirterek, "Hatta köy evlerinden bazıları şu anda bitme aşamasına geldi. Yaz mevsimine kadar da bunları bitireceğiz." dedi.
"ERDOĞAN'A DA DİKKAT ET, TAYYİP İSMİNE DE"
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in deprem bölgesinde yapılan inşaatlara ilişkin sözlerini hatırlatan Erdoğan, "'Yani bunlar böyle basit çukurlarda hastane yapıyorlar, bilmem ne yapıyorlar...' Elinize, dilinize dursun. Şu inşaata çukur mu denir Allah'ını seversen?" dedi.
Başkan Erdoğan, şunları ifade etti:
"Hayatında inşaat nedir görmemiş, bunların tepeden tırnağa ne kadar derinliği olması gerekir, bunları bilmeyen... Kaldı ki bakın bunlar deniz kumu filan değil, mıcır. Ve kullanılan demirler çok farklı. Bunlarda hassasiyet var. Ve eskiden çimento torbaları gelir, oralarda böyle karıştırarak, haşlama usulü ile harç yapılırdı. Bakın şimdi burada böyle bir harç sistemi yok, mikserle, pompayla yapılıyor. Ve bu mikserle, pompayla yapılan şeyde de özellikle mıcırı kullanarak, burada dört dörtlük... Bunların temel betonlarını da bu şekilde atıyoruz. Hassasiyetimiz çok yüksek. TOKİ bu konularda kendini zaten ispatlamış. Buralarda bir de zemine dikkat ediyoruz. Sulak zeminde değil, özellikle sağlam, buralarda kullanılan yerler daha çok kaya. Böyle bir zeminde temelleri atıyoruz. Sadece burada değil, belediye başkanlığımdan itibaren bu işin içindeyim. Ama konuşanlar bunlardan çıkmış bir tanesi doktor müsveddesi, kalkmış konuşuyor. Hayatında senin acaba inşaatla alakan olmuş mu? Bizim hayatımızda, belediye başkanlığımızda bu inşaatların envaiçeşidini yaptık.
Öbür tarafta bakıyorsunuz Hanımefendi, o da maşallah inşaat mühendisi olmuş, o da konuşuyor. Ve bizim hastanelerle ilgili attığımız adımları, temelleri, bunları küçümsüyor. Hemen ben Sağlık Bakanımı aradım, neyin nesidir... Ondan sonra da süratle Murat Kurum kardeşimi aradım, o da kendisi 'Bazı eksikler olsa bile ben, bizzat bakanımla da konuştum, buna biz müdahale ederiz ve edeceğiz.' dedi. Ve müdahalelerini de yaptılar. Ondan sonra da ekrandan bu haberi oraya koyanlar, sonra çekip aldılar. Yalana gerek yok. Biz bir şeye eğer 'Yapıyoruz, yaptık', dersek, biz bunu yaparız Meral Hanım. Bizim adımıza dikkat et, benim adım Tayyip, soyadım da Erdoğan. Erdoğan'a da dikkat et, Tayyip ismine de dikkat et. Ve konuştuğun zaman buna göre konuş."
Belediye başkanlığından bugüne kadar attığı her adımı tartarak, biçerek attığını dile getiren Erdoğan, "20 yıllık iktidarımız döneminde İstanbul, İzmir bütün bu otoyoldaki atılan adımlara dikkat et. Bu otoyollarda bir fire var mı? Kocaeli'nde yaşıyorsun, Kocaeli'nde attığımız adımlara da bak. Eğer orada bir çürük çarık ortaya koyarsan, o ayrı mesele. Yalanla, dolanla iş yapma. Yanlış yere maalesef kafanı çarpıyorsun. Dikkat et, beni kendinle de uğraştırma." dedi.
Bingöl, Van, Elazığ, İzmir, Antalya, Muğla ve Kastamonu'da daha önce yaşanan doğa olaylar sonrasında yaraların sarılmasına ilişkin görüntüler izletilmesinin ardından, muhalefetin bunlara ilişkin eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Tabii muhalefet herkesi kendisi gibi beceriksiz zannediyor. Çünkü yaptıkları herhangi bir şey yok. 11 vilayetten Elazığ hariç hepsini gezdim ama hiçbir zaman oralarda gerçekten muhalefetin büyükşehir belediyelerinden kimseyi göremedim. Muhalefet her zamanki gibi suistimal, ayrıştırma üzerine bir tarzla hareket ediyor. Fakat partimizin bütün büyükşehir, ilçe belediyeleri istisnasız sağ olsunlar kardeş belediyeler ilan etmek suretiyle şu anda deprem bölgelerinde kendilerine zemin oluşturdular, burada çalışıyorlar." ifadelerini kullandı.
"SULARI KULLANMASINLAR"
Deprem bölgesinde çalışmalar yapan Cumhur İttifakı belediyelerine teşekkür eden Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çadır, konteyner ve prefabrik kentler kuruyorlar. Bütün bu çalışmaları, 7/24 ekipler kurarak sürdürüyorlar. Sadece bunlar mı? Hayır. Yemek, yiyecek, su, A'dan Z'ye. Mesela bir kere açıklama yaptım. Sonra Hatay Valisine dedim ki 'Açıklamanı yap.' Bakanlarıma da söyledim, kullanma suyuyla içmeyi birbirine karıştırmasınlar. Ne olur? Kullanım suyu farklı, içme suyu farklı. Biz içme suyunda oraya yüzlerce, binlerce tırla içme suyu göndereceğiz. Onun için oralardaki suları kullanmasınlar. Bunu sadece kullanım olarak alsınlar tamam ama içme suyunda gönderdiğimiz o şişe sularını kullansınlar. Önceleri bunu uygulamadılar, sonra bunu uygulamaya geçtiler. Biraz da bu noktada sıkıntılar yaşadık. Ama sonra bunların hepsini aştık.
Yaşadığımız bu felaketin ağırlığı altında bunalan insanlarımızı tabii devletine karşı tahrik etmeye çalışan bir muhalefetle karşı karşıyayız. Daha bugün bile hala benim askerime, benim Mehmet'ime, jandarmama, polisime, 'Yoklar burada.' diyorlar. Ya elinizde dilinize dursun. Şu anda askerimiz, polisimiz, jandarmamız, güvenlik korucularımız hepsi oradalar, işte buyurun. Hepsi oradalar. Bu askere böyle ihanet olur mu? Bu ihaneti bir teröristler bugüne kadar askerime, Mehmet'ime, jandarmama yaptılar, bir de bu muhalefet yapıyor. Zaten bu konudaki muhalefetin içindeki bazı ağızları biliyoruz. Onlar zaman zaman bakıyorsun halleri tutuyor, geliyorlar askerimize saldırıyorlar. Ne derseniz deyin benim halkım askerine, Mehmet'ine sahip, Mehmet'iyle kucaklaşıyor, sarmaş dolaş oluyor."
"MUHALEFETİ YALANLARIYLA BAŞ BAŞA BIRAKIYORUZ"
Türk Silahlı Kuvvetleri İnsani Yardım Tugay Komutanlığında Mehmetçik ile iftarda bir araya geldiğini anımsatan Erdoğan, "Hepsi de o arazinin onlara verdiği dinamizmin içindeler. Tekrar yeni görev yerlerine ne zaman gideceklerini bekliyorlar. Şunu çok açık, net söylüyorum, 'Ey muhalefet size, askerime, Mehmet'ime, jandarmama, polisime, güvenlik görevlilerime hakaret etmekle ekmek çıkmaz, avucunuzu yalarsınız. Biz asrın felaketinin üstesinden asrın dayanışmasıyla gelirken, muhalefeti yalanları, iftiraları, hezeyanlarıyla baş başa bırakıyoruz." ifadesini kullandı.
Depremin yol açtığı yıkımı telafi etmek ve insanların yaralarını sarmak dışında bir hususla ilgilenmediklerini belirten Başkan Erdoğan, Ziya Paşa'nın "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde." sözünü hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Ne yazık ki bizim muhalefetimiz çok konuşur ama hiçbir iş yapamaz. İzmir'de deprem oldu. İzmir Belediyesi kimde? Ana muhalefette. Ne yaptılar? Hiç. Biz gidene kadar bunlar ortada yoktu. Sağ olsun İçişleri Bakanım, Çevre Şehircilik Bakanım bütün ekipleriyle beraber oraya gittiler, süratle işleri başlattılar. Milletimiz ne demeye başladı? 'Yaparsa AK Parti yapar.' dediler. Öyle de oldu. Yaptık. Süratle de elhamdülillah bitirdik. Ondan sonra da konutları kendilerine dağıtmaya başlattık. Rezerv alanlarında da hala çalışmalarımız yine devam ediyor. Ey bay bay Kemal, Karabağlar'da kim var? Oraya kim bakıyor? CHP belediyesi bakıyor. Peki ne yapıyorsunuz siz Karabağlar'da? Hani diyorsunuz ya kentsel dönüşüm. Neye dönüştürdüler onu? Rantsal dönüşüm. Hadi yap. Ne yapacaksan yap. Görelim."
"İMARLA İLGİLİ ZATEN YASAL DÜZENLEMELERİMİZ VAR"
Kentsel dönüşüm çalışmaları planlanan bölgelerde muhalefetin "rantsal dönüşüm" diyerek çalışmalara engel olduğu ifade edilerek, "Kentsel dönüşümle ilgili engellemeleri ortadan kaldıracak şekilde bir yol haritası düşünüyor musunuz?" sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Yol haritasını düşünüp düşünmemek şeklinde demeyeyim de imarla ilgili zaten yasal düzenlemelerimiz var. Ama bunu, bu olaylardan sonra mesela en son bu alanlarda söz sahibi olan 120-130 mühendis, mimar, jeofizikçi ve jeoloji mühendisi hocalarımızla İstanbul'da genişçe bir toplantı yaptık. İkincisini de Gaziantep'te Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanım kendileriyle yaptı. Bütün bunlardan sonra da yeni bir adımı, yeni bir düzenlemeyi yapmak mukadderdir diye düşünüyorum.
Bunun için de Allah lütfeder, görevi bize tekrar terettüp ederse bu hocalarımızla şu anda beraber çalışıyoruz. Ama yeni dönemde kendileriyle bunu da teferruatlı bir şekilde ele alıp yasal düzenlemeleri de yapmak suretiyle bir adım atabiliriz. Bu adımı atmak suretiyle de, 'Bu evde filanca oturuyor. Ne olacak bunun hali?' diye düşünmeden bunun kararını yasa yoluyla vermemiz lazım. Yok imar affıydı, yok şuydu, yok buydu filan falan artık düşünemeyiz. Çünkü düşünmeye kalırsak şu andaki depremde yaşadıklarımızla karşı karşıya kalıyoruz."
"MUHALEFET DE TAHRİK EDİYOR"
Olası İstanbul depreminin hatırlatılması üzerine Başkan Erdoğan, bu konunun fazla konuşulması halinde kamuoyuna korku getirdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi İstanbul'da Fikirtepe'yi hatırlayın. Çamlıca'nın altındaki Küplüce, Ferah Mahallesi'ni hatırlayın. Oralarda evleri yıkamadık, ki oralar da bizim oy depomuzdur. Mehmet Özhaseki bakanken oraları tek tek ziyaret etti ve onlara 'Bize yardımcı olun, kiraysa kira. Bir an önce buradan sizi kiraya taşıyalım. Daha sonra da burada evlerinizi yapalım ve gelin evlerinizde oturun.' dedi. Bazıları, 'Benim şu kadar çocuğum var. En az 2-3 daire isterim', bazıları '4 daire isterim.' dedi. Muhalefet de tahrik ediyor. Bütün bu tahriklerle beraber de bunları yapmakta zorlanıyorsunuz. Fakat biz bazı şeyleri dinlemedik ve oraları yaptık. Şu anda oralar pırıl pırıl hale geldi. Zemin artı 3 gibi binalar yapıldı. Orada evlerini yıktırmayanlar 10-15 gün önce yolumu çevirdiler, 'Başkanım ne olur bizim evleri de yıkın' dediler."
Erdoğan, İstanbul'daki eski evinin kentsel dönüşüme girmesine ilişkin soru üzerine, buranın yıkılıp, kentsel dönüşüme girmesini kendisinin söylediğini belirterek, "Şimdi önümüzü çeviriyorlar, 'ne olur bizimkileri de yıkın.' Niye? Yapılanları gördüler, onları görünce 'bizimkileri de yıkın'. Halbuki ben bunları üç, dört sene önce söylediğimde bu işe 'evet' deselerdi, bugün o binalar bitmiş olacaktı ve çok da güzel olacaktı ama anlatamıyorsun, inanmıyor, açıkta kalırım zannediyor. Şimdi de bu felaketler olunca hepsi artık 'başka çare yok' dediler, herhalde. Süratle bir değişim, dönüşüme gidiyoruz." dedi.
"ASKERİMİZE BU TÜR HAKARETTE BULUNANLAR VATAN HAİNİDİR"
Muhalefetin, deprem bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) sahaya çıkmadığı yönündeki iddiaları ile AFAD ve Kızılay'a yönelik eleştirilerinin sorulmasına karşılık Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunlar, ne millidir, ne yerlidir. Ağır olacak, kusura bakmayın, askerimize bu tür hakarette bulunanlar vatan hainidir. Bunların vatanını, milletini sevmek gibi bir derdi yok. Açık, net söylüyorum bunlar vatan hainidir, bunlar asker düşmanıdır. Jandarmanın, polisin düşmanıdır. Bunların da kimler olduğunu herhalde tek tek ayıklamamıza gerek yok. Kimler oldukları belli. Şu anda bay bay Kemal'in, ana muhalefetin başındaki zatın kimi ziyaret ettiği belli değil mi, kimi ziyaret ediyor, terörün parlamentodaki uzantılarını ziyaret ediyor. Terörün, teröristlerin, parlamentodaki uzantılarını ziyaret eden ana muhalefetin başı, acaba buradan ne elde edecek?"
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, Kandil'den TSK'ya yönelik yapılan açıklamaların hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Onlar, eğer benim askerimi kötülüyorsa, onlar iktidarı kötülüyorsa demek ki doğru yoldayız. Çünkü onlar bizim silahımızı kötülüyor. Bu silah kim için kullanılıyor? Bu silah, teröristler için kullanılıyor. Nerede bir terörist varsa, biz her şeyimizle, bütün gücümüzle onların tepesine tepesine ineceğiz." diye konuştu.
"MİLLETİM GEREKEN HESABI 14 MAYIS'TA BUNLARDAN SORACAKTIR"
Erdoğan, ana muhalefetin başındaki kişinin Selahattin Demirtaş'ı, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ı kurtarmaktan bahsettiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Sen nerede dolaşıyorsun? Diyarbakır'daki o yavrularımızı, o insanımızı öldürenler, bu Demirtaş'ın talimatıyla sokaklara dökülüp onları öldürmediler mi, onları şehit etmediler mi? Şu anda Meral Hanım da içinde olmak kaydıyla, birlikte Altılı Masa, şimdi yedi oldular, bunları nasıl çıkaracaklarının planını yapıyorlar. Benim milletim bu ihanet şebekelerine, bu vatana ihanet edenlere, 14 Mayıs'ta yol vermeyecektir. Gereken hesabı da 14 Mayıs'ta bunlardan soracaktır. Çünkü benim Türk Silahlı Kuvvetlerim milletin emrindedir, ihanet şebekelerinin emrinde değil."
Askerin depremin ilk anından itibaren hemen vatandaşın yardımına koştuğunu belirten Başkan Erdoğan, şunları söyledi:
"Silahlı kuvvetlerimiz içinde Ankara'da konuşlu İnsani Yardım Tugayımız, depremden sonra üç saat içinde bölgeye intikal için hazır haldeydi. Bölgedeki askeri birliklerimiz zaten ilk andan itibaren milletimizin yaralarını sarmaya başlamıştı. Fedakarlığı, vicdanı ile dünyaya emsal olan askerimizin deprem bölgesinde yaptıklarını inkar etmek, Türk milletine hakaret etmek demektir. Erinden Genelkurmay Başkanı'na kadar, her rütbedeki askerimiz, milletiyle bütünleşti, derdine derman oldu. Askerimizin yaptığı tüm faaliyetler, resmi kayıtlarda ve askeri yazışmalarda, ceridelerde de mevcuttur. Gerçekleri saptıranların tek amacı, milli birliğimizi, vatandaşımızın askerine olan güvenini sarsmaktır. Bunu başaramayacaklar."
Başkan Erdoğan, Kızılay ve AFAD'a yönelik eleştirilere ilişkin de "Aynı şeyi Kızılay için de yaptılar, aynı şeyi AFAD için yapıyorlar. İlk andan itibaren AFAD, Kızılayla birlikte, hepsi bölgedeler. Gözleriniz kör mü sizin? Bay bay Kemal'in gözünün kör olduğunu anladık da sizin de mi gözünüz kör? O çadırın kapısında AFAD'ın tabelası var, onu görmüyor, 'AFAD orada yoktu' diyor." ifadelerini kullandı.
Deprem bölgesinde enkaz kaldırma çalışmalarını, birinci derecede Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yürüttüğünü anlatan Erdoğan, "AFAD ise ağırlıklı olarak çadır kurulumlarını yürütüyor. Bunun yanında sahra hastanelerini, vesaire bunları bir taraftan yürütüyor. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizin yardımına koşan 35 bini arama kurtarma personeli, 271 bini kamu personeli ve gönüllü olmak üzere yaklaşık yarım milyon insanımızın her birine tekrar şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.
AKŞENER NEDEN GERİ VİTESE TAKTIN?
HDP'nin, Başkan seçimlerinde aday çıkarmayacağının ve CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na destek vereceğinin belirtilmesi üzerine de Erdoğan, şunları söyledi:
"Özellikle bu ziyarette kapı arkasında nelerin yapıldığını bilemiyorum. Ama çok çok hassas konular, özellikle bu yerel yönetim, özerklik şartından tut da ve şu anda içeridekilerin çıkarılması, vesaire bu konularla ilgili konular... Her şeyden önce HDP'ye verilecek her taviz, PKK'ya yani Kandil'e verilmiş demektir. Aylar önce, masanın altında bir yedinci ortak var demiştim. Belki birileri onu hiç kale almadılar ama yedinci ortak, şu anda tam manasıyla ana muhalefetin başının ziyaretiyle ortaya çıkmış oldu. Dikkat edin, partisinde veya parti genel merkezinde ziyaret değil, korktu, ürktü, ne yaptı, parlamentodaki grup odasında kendilerini ziyaret etti. Kendi ifadeleriyle 'kumar masasındakilerin' sadece HDP'ye değil, her birinin diğerine bakışı da bunların arızalı. Meral Hanım, esip gürlüyorsun, hani kumar masası, hani noter? Ne oldu sana? Niye geri vitese taktın da dönüp tekrar masaya oturdun?"
Başkan Erdoğan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Altılı Masa'ya neden tekrar oturduğunun sorulması üzerine, "Masadakiler birbirlerine şimdi hep yan gözle bakıyor. Ben mi suçluyum? Sen mi suçlusun? Ne oldu? Ve bak dağılma başladı. Nitekim bugün bize de belediye başkanı Manavgat'ın bir hanımefendi, geniş bir katılım yaptılar. 'Biz artık yani bu terör örgütleriyle el ele olan, beraber olanlarla birlikte yürümeyiz.' dediler. Aynı şekilde bir milletvekilinin niçin ayrıldığını bizzat kendisi açıkladı. Neden ayrıldı? 'Bunlarla biz bir arada olamayız.'dedi." ifadelerini kullandı.
"KARŞIMIZDA KAYBEDENLER KULÜBÜ GİBİ BİR MASA VAR"
İnsanı en çok yoran şeyin "belirsizlik" olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yedili masa henüz hiçbir şey yapmamış olmasına rağmen şimdiden yorgundur, bitiktir. Karşımızda kaybedenler kulübü gibi bir masa var. Masada olup da hiç seçim kazanan var mı, yok. Kendi başarısıyla, yeteneğiyle bir yere gelmiş olan var mı, yok. Kimi kasetle işbaşına geldi, kiminin elinden biz tuttuk, bir yerlere getirdik, başbakan yaptık, bakan yaptık. Kimi her gittiği, partiyi karıştırıp, kaostan beslendi. Masanın gizli ortaklarının da nasıl partinin başına geldiğini tüm vatandaşlarım biliyor. Koalisyondan dahi kötü bir örnek olan bu masadakiler, aralarındaki kavgayı, birbirine verdikleri tavizleri, demokrasi diye yutturmaya çalışıyor. Milletim onlara nasılsa bu güzel memleketin idaresini vermeyeceği için kendi aralarında istedikleri kadar dövüşsünler, birbirlerine vursunlar ama şu tabloya bakıp da ülke siyaseti adına üzülmemek elde değil."
CHP ile HDP heyetleri arasında geçen hafta başında TBMM'de yapılan görüşmeyi eleştiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"HDP Eş Başkanı, bay bay Kemal ile görüşmeden sonra 'Gelecek dönem yapılacakları istişare ettik' diyor. İYİ Parti Genel Başkanı çıkıyor, 'HDP de HDP'nin talepleri de masaya gelemez' diyor. Bakıyorsun bir gün önce bunu söylüyor, bir gün sonra çok çok farklı bir tornistan. Sanki bunların hepsi unutulmuş. Partinin eski sözcüsü bile hanımefendiye inanmıyor, partisinden istifa ediyor. Esasında bu masanın başını ilk andan beri CHP ve HDP çekiyor. Diğerleri bu masanın yancısı. Örneğin Saadet'e CHP ile HDP, PKK'nın İslam düşmanlığını gizleme rolü verilmiş. İYİ Parti'ye bu şer masasının bölücülük planlarını örtme vazifesi verilmiş. Onlar da bu rolü hevesle yerine getiriyor. PKK'lılar bu garabet masanın kendilerine umut verdiğini söylüyor. Firari FETÖ'cüler bu alaca karanlık kuşağı masası sayesinde ülkeye geri dönebileceklerinin hesabını yapıyorlar. Kamudan temizlediğimiz FETÖ'cüler ve PKK'cılar devlet kadrolarını işgal etmek için şimdi gün sayıyor. Milletim bunların hepsini görüyor. İnanıyorum ki milletimiz bunların hepsine de en güzel dersi 14 Mayıs'ta verecektir."
"BU MİLLET HESAPLARIN EN GÜZELİNİ SORAR"
Bölücü terör örgütü elebaşlarının "CHP'yi biz getiriyoruz", "Altılı masayı biz getiriyoruz", "14 Mayıs'ta Erdoğan'dan bu ülkeyi temizleyeceğiz" şeklinde açıklamalar yaptığına dikkati çeken Erdoğan, Başkan adayı olan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'ye yönelik şu ifadeleri kullandı:
"Bu ara onlara son dönemde Başkan adayı olan zat, o da katıldı. Bakıyorsunuz aynı şeyleri o da söylüyor. 'Türkiye'nin Erdoğan'dan kurtulması lazım' diyor. Erdoğan sana ne yaptı? Erdoğan bu ülkeye hizmetkar olmaktan başka ne yaptı? Yazıklar olsun. Şu anda terör örgütleriyle yan yana olanlarla sen yan yanasın. Yıllar yılı zaten onlarla beraber oldun. Seni bir yere koymadılar. Şimdi kalktın Başkan adayı oldun. Başkan adayı olmak suretiyle de acaba seni yanlarına alacaklar mı almayacaklar mı, işte onun için de senin de kapını çaldılar. Şimdi bu kapını çalmakla da belki bu akşam hala görüşmeleriniz devam ediyor bilemem. Buradan acaba sana da bir şeyler çıkar mı çıkmaz mı bunun gayreti içerisindesin. Çünkü her gelene 20 sana, 10-15 sana... Bay bay Kemal şu anda hepsine bir şey dağıtıyor. 'Ne vereyim abime' dediğimiz bu. Bunu çok açık, net bir şekilde yapıyor. Bütün bunlara karşı benim milletim hesap sormayacak mı? Bu millet hesapların en güzelini sorar. İnşallah 14 Mayıs'ta da bunu soracak."
"GEREKEN DERSİ CUDİ'DE, GABAR'DA VERDİK"
Yayında, HDP'li siyasetçilerin bölücü terör örgütünü öven açıklamalarının yer aldığı videonun izlenmesinin ardından Erdoğan, Sırrı Sakık'ın "Yüz yıllık cumhuriyeti yıkacağız" sözlerine tepki göstererek, şöyle devam etti:
"Bay bay Kemal sen kiminle, neyi konuştuğunu bize yutturacak mısın? Kapalı kapıların ardında demek ki görüştüğünüz önemli konular işte bunlar. Öbür tarafta bakıyorsun şu anda parlamentodaki bu partinin başı olan bayan işte buyurun Kandil'de kimlerle el ele, kol kola bu da ortada. Her şey bu kadar açık. Bütün bunlara rağmen terörü kaynağında kurutmaya devam edeceğiz. Siyasetteki uzantılarına milletimiz gereken dersi verecek. Biz AK Parti iktidarı olarak gereken dersi Cudi'de, Gabar'da, Bestler Dereler'de, Tendürek'te verdik. Gereken dersi vererek bunları sindirdik. Aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Terörist başları ile şu anda parlamentodaki uzantısı bu terör örgütünün uzantısıdır. Dolayısıyla 'Bu terörist değildir' diye bilir miyiz? HDP'yi kim nereye, nasıl çekiyor? Şu anda da ana muhalefetin başı bunlarla ortaklık kurmak suretiyle parlamentoda bunların yerlerini garantiye almanın gayreti içerisinde. Bu millet bunlara yol vermeyecek."
"AİLE KURUMU BİZİM İÇİN ÖNEMLİ"
"Seçimden sonra 6284 sayılı yasayı kaldıracak mısınız? Bunun üzerinden bir propaganda yürütülüyor. Bu konudaki tartışmalara ne dersiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu bir kumar. Bu oyuna gelmemek gerekir. Bu konuda kimin ne dediğine bakmıyoruz. Aile kurumunun korunması bizim önceliğimizdir. Bu konuyu bugüne kadar anayasa değişikliği dahil en açık şekilde biz savunduk. Özgürlük adıyla LGBT gibi sapkın hayat tarzlarının toplumumuza empoze edilmesine rıza gösteremeyiz. İnsanlığın ortak değerlerine zıt, sapkın akımlarla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Toplumun temeli olan aileyi korumak tüm insanlığın görevidir. Aynı şekilde şiddet meselesi başta olmak üzere kadınlarımızın hakkına, hukukuna, onuruna yönelik hiçbir müdahaleye de izin vermeyiz. Ancak görülüyor ki gökkuşağı masası için milletimizin değerleri hiçbir anlam ifade etmiyor. Terör örgütleri gibi sapkın akımların da önünü açma, aile kurumunu delik deşik etme niyetindeler. Milletim ne bu sapkın akımlara ne de bu akımlara göz yumanlara ne de aile yapımızı parçalamaya çalışanlara inanıyorum fırsat vermeyecektir. LGBT adıyla ya da başka isimlerle bu gökkuşağı masasının kurulmasına müsaade etmeyeceğiz."
GÖKKUŞAĞI MASASI BENZETMESİ
"Gökkuşağı masası mıdır?" sorusu üzerine Erdoğan, "Öyle. Altılı masanın açtığınız zaman altından ne çıkıyor? Bu çıkıyor." dedi.
Son 21 yılda kadına dair çok önemli kazanımların AK Parti sayesinde hayata geçtiğini ifade eden Erdoğan, üniversite öğrenimine erişimde kadınların oranının yüzde 13'ten yüzde 50'ye çıktığını söyledi.
Kadınların eğitim hayatındaki en büyük engel olan başörtüsü yasaklarını tarihe gömdüklerini dile getiren Erdoğan, Türkiye'de eğitimde fırsat eşitliğinin AK Parti ile sağlandığını kaydetti.
Erdoğan, kamuda kadın istihdamının yüzde 40'a kadar ulaştığını, yüzde 27'lerdeki kadınların iş gücüne katılımının Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak yüzde 36 olduğunu bildirdi.
İstihdamdaki kadın sayısını 6 milyondan 10,5 milyona yaklaştırdıklarını ifade eden Erdoğan, TBMM'de göreve geldiklerinde yüzde 4,1 olan kadın temsilini 2002'den bu yana artırarak yüzde 17,4'e ulaştırdıklarını belirtti.
Erdoğan, "Kadına yönelik şiddetle mücadelede en kararlı adımları biz attık. Eğitimden siyasete, ekonomiden sanata, spordan ticarete kadar kadınlarımızı hayatın her alanında destekledik, yanlarında olduk. Kadınlarımız son yıllarda tüm bu alanlarda gösterdikleri başarılarla bizim gururumuz oldu. Bundan sonraki süreçte yakalanan bu ivmeyle daha da güçlenerek bu yola devam edecekler." diye konuştu.
Erdoğan, kadına şiddete yönelik verdikleri savaşın hiçbir dönemde olmadığını söyledi.
"GENÇLİĞİMİZE 'TÜRKİYE YÜZYILI' VİZYONUMUZU EMANET EDİYORUZ"
Yeniden Refah Partisi ile bu konuda bir müzakere yapıldığına yönelik muhalefetin iddialarda bulunduğu hatırlatılarak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da kadınların haklarında büyük bir erozyon olacağına ilişkin video paylaştığının belirtilmesi üzerine Erdoğan, "Kadınların haklarında bizim verdiğimizi CHP kendi iktidarları döneminde kadınlarımıza vermemiştir." değerlendirmesinde bulundu.
"Meclis'te şu an 101 kadın vekil var, yarısından çoğu AK Parti'den. CHP, en düşük karne sahibi partilerin başında geliyor." denilmesi üzerine de Erdoğan, "Doğru. Şu anda CHP'nin kaç tane kadın milletvekili var? Rakamlar ortada." ifadelerini kullandı.
"Seçim yaşını 18 yaşına indirdiniz. Önümüzdeki süreçte hem milletvekili adayları içerisinde hem de yerel seçimlerde genç adaylara öncelik görecek miyiz?" sorusuna karşılık Erdoğan, gençlere her zaman güvendiğini ve inandığını belirtti.
Göreve geldiklerinde seçilme yaşının 30 olduğunu, bunu ilk etapta 25'e, daha sonra 18'e indirdiklerini ve 18'i seçme seçilme yaşı yaptıklarını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Niye CHP yapamadı bunu? Diğerleri niye yapamadı? Niye onlar yapamadı da biz yaptık? Çünkü biz gencimize inanıyorduk. Hatta ne dediler bunlar? 'Parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacaksınız?' Biz dedik ki 'Hayır. Biz Fatihlerin torunlarıyız. İstanbul'u 18 yaşında fetheden Fatih hangi iradeye sahipse onun nesli de aynı iradenin bir tecessümü olarak bunu gerçekleştirecektir.' dedik ve yola koyulduk. Bugün de gençliğimize 'Türkiye Yüzyılı' vizyonumuzu emanet ediyoruz. Küresel ve yerel vesayetçilerle, darbecilerle, terör örgütleriyle mücadele ede ede bu noktaya getirdiğimiz ülkeyi biz gençlerimize emanet ediyoruz. Biliyorsunuz bu seçilme yaşlarıyla ilgili mücadelemizde tek sorum var. Peki CHP ne yaptı? Hiç."
AKKUYU İÇİN PUTİN DE GELEBİLİR
Erdoğan, 183 saat sonra enkazdan çıkarılan vatandaşın polis babasıyla yaptığı konuşmaya ilişkin videonun gösterilmesinin ardından 850 depremzedenin kol ve bacaklarını kaybettiğini, ampüte depremzedelerle ilgili tüm ortopedik müdahalelerin yapıldığını ve buna devam edildiği anlattı.
Erdoğan, devletin başı olarak depremzedeleri yalnız bırakmayacaklarını ve hayat mücadelelerinde yanlarında olacaklarını belirtti.
Muhalefetin Mersin'deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ni durduracağı iddiasına ilişkin soruyu yanıtlayan Erdoğan, muhalefetin amacının ülkede taş üstünde taş koymamak olduğunu ifade etti.
Erdoğan, "Ya neyi durduruyorsun? Bu ülkede her şeyin bir özerkliği var. Var mı öyle 25 kuruşa simit? Enerji, hidroelektrik, bunun yanında tamamıyla kömür santralleri, şu andaki Akkuyu enerji santrali bunlar bizim için olmazsa olmaz yatırımlar. Burada bizim dört tane nükleer enerji santrali var. 27 Nisan'da bir tanesinin açılışını yapıyoruz. Ardından diğer üçünün de açılışını yapacağız. Bunlarla ciddi manada bir enerji depolayacağız. Bunun ardından da üç tane daha planlıyoruz. Bu üç taneyi de inşallah önümüzdeki beş senede halletmemiz gerekiyor. Türkiye enerjide bir sıkıntıya girmesin, bunu yapmaya mecburuz." diye konuştu.
Dünyanın enerjide sıkıntılar yaşadığına dikkati çeken Erdoğan, "Akkuyu'yu şu anda başarılı bir şekilde sürdürüyoruz. 27 Nisan'da belki sayın Putin de gelecek veya birlikte bir online sistemle bağlanacağız ve Akkuyu'nun inşallah ilk adımını atacağız." dedi.
"BAKAN ARKADAŞLARIMIZ BİRİKİMLERİNİ MİLLETVEKİLİ DEĞERLENDİRECEKTİR"
Erdoğan, AK Parti'nin milletvekili listelerine ilişkin soru üzerine, ülkede demokrasiye samimiyetle sahip çıkan, parti içinde de demokrasiyi en şeffaf yürüten teşkilatın partisinde olduğunu dile getirdi.
Tüm illerde 6 binin üzerinde aday adayı için temayül yoklamalarını yaptıklarını bildiren Erdoğan şöyle devam etti:
"Bu sayı partimize ilginin bir göstergesidir. MYK ile MKYK üyelerimizden oluşan 14 komisyon aday adaylarını yüz yüze görüşmeyle değerlendirmeye tabi tutuyor. Bu sürecin ardından da başkanlığını bizzat yapacağım üst komisyonda aday listemize son şeklini vereceğiz. Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de milletvekili listelerimizde birtakım yenilenmeler muhakkak olacaktır. Bakan arkadaşlarımız da kabinede sahip oldukları birikimi ve enerjiyi milletvekili olarak Meclis çatısı altında değerlendirecektir. Her bir bakan arkadaşımız en iyi hizmet edeceği yerden aday olacaktır. AK Parti ben partisi değil, biz partisidir. Biz bu bayrak yarışını aday olsa da olmasa da bütün arkadaşlarımızla farklı görevlerde sürdüreceğiz. Bu konuyla ilgili önümüzdeki hafta içinde bunları bir neticeye bağlayacağız."
Cumhur İttifakı'nın seçim çalışmaları ve yeni döneme ilişkin soru üzerine Erdoğan, 20 yıldır 2023 seçimlerine hazırlandıklarını söyledi.
"KAMPANYAMIZI DEPREMZEDELERİMİZİN ACISINA SAYGILI ŞEKİLDE YÜRÜTECEĞİZ"
Cumhuriyetin 100. yılının Türkiye için taşıdığı ehemmiyeti bildiklerini vurgulayan Erdoğan, 28 Ekim 2022'de "Türkiye Yüzyılı" vizyonuyla seçim kampanyasının ilk işaret fişeğini zaten attıklarını söyledi.
Ancak deprem nedeniyle seçim kampanyasında değişikliğe gittiklerini belirten Erdoğan, "Ülkemizin 11 ilinde insanlarımız şu anda yas tutuyor. Evlerini kaybedenler üzüntü içinde. Şehirlerimiz ayağa kalkma mücadelesi veriyor. Böyle bir iklimde kimse vur patlasın çal oynasın türü bir kampanya yapamaz, yapmamalıdır. Biz de kampanyamızı seçimin önemine uygun ama aynı zamanda depremzedelerimizin acısına saygılı bir şekilde yürütme kararı aldık." diye konuştu.
Seçim çalışmalarını yüz yüze, gönül gönüle yapacaklarını dile getiren Erdoğan, "Halkımız sessiz ama derinden bir seçim kampanya süresini yaşayacak. Türkiye Yüzyılı vizyonu ana temamızla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Aday listelerinin Yüksek Seçim Kuruluna verilmesinin ardından beyannamemizi ve sloganlarımızı kamuoyuyla paylaşacağız." dedi.
"ÜLKEMİZİ SAVAŞA SOKMAYACAĞIZ"
Türkiye'nin içinde olduğunu bölgenin ve dünyanın giderek sertleşen bir uluslararası mücadele alanına döndüğünü vurgulayan Erdoğan şunları kaydetti:
"Krizler ve savaşlarla anılan bir dünyayı tecrübe ediyoruz. Biz bu ortamda güçlü, bağımsız bir Türkiye inşa edebildik ve bunu sürdürmeye ihtiyacımız var. Savaş bu topraklara gelmesin diye mücadele verdik, vermeye devam edeceğiz. Şunu açıklayabilirim; ülkemizi savaşa sokmayacağız, aile kurumunu güçlü tutacağız, ağırlıklı Suriye'den olmak üzere göç konusunda daha hassas davranacağız ve göçmenleri de birilerine yedirmeyeceğiz. Bizim son iki yıllık çabamız olmamış olsaydı Batı kulübü Türkiye'yi Rusya'ya karşı savaş ortamına çekerdi. Biz burada olduğumuz müddetçe buna müsaade etmeyeceğiz. Anlatacağımız bir diğer unsur kesinlikle Rusya-Ukrayna arasındaki bu süreci ciddi, kararlı bir arabuluculukla inşallah nihayete erdirmektir."
Seçimlerde uygulanacak D'Hondt sistemiyle ne gibi değişikliklerin ortaya çıkabileceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Kendi logosuyla seçimlere girme kararlılığı içerisinde olan partilerimiz buradan ne alırlarsa tabii ki geleceğe de onunla yürüme durumları olacak." ifadelerini kullandı.
Bu durumu aralarında sık sık görüştüklerini, sistemin geliştirilmesi gereken tarafları bulunduğunu, seçimden sonra bunları ele alacaklarını ancak şu anda çok erken olduğunu anlatan Erdoğan, şimdiden bunları konuşmanın faydalı olacağına inanmadığını söyledi.
"DOĞRU ADIMLARLA YOLA DEVAM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni dönemden bahsederken kullandığı "şahlanma dönemi" ifadesinin ne anlama geldiği sorusunu yanıtlarken, ekonomik, sosyal, siyaset alanlarında neler olacağına ilişkin hazırladıkları basın bildirisini yakında kamuoyuyla paylaşacaklarını anlatarak, daha önce kullandıkları "Durmak yok, yola devam" sloganını "Doğru adımlarla yola devam" şeklinde güncellediklerini ve bunun yeni dönemin başlığı olacağını söyledi.
Türkiye'ye 20 yılda kazandırdıkları güçlü demokrasi ve kalkınma altyapısının adeta Türkiye Yüzyılı vizyonunun bir girizgahı gibi olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şimdi sıra asıl büyük hamlemizi yapmaya geldi. Tabii bunun ilk şartı 14 Mayıs seçimlerinde cumhurbaşkanlığı ve Mecliste çoğunluğu kazanmaktır. Çünkü karşımızda ülkenin yirmi yılını çöpe atmaya niyetli bir yapı var. Bizim amacımız 14 Mayıs'ın hemen ertesinde deprem yaralarının sarılması ve Türkiye Yüzyılı'nın inşası hedefiyle yeni bir atılım başlatmaktır. İşte şurada eserleri görüyorsunuz. Bir taraftan Rize Artvin Havalimanı, öbür taraftan Togg, öbür taraftan 1915 Çanakkale Köprüsü. Ya bunların hayalinden geçmez bu. Ama biz bütün bunları yapa yapa geliyoruz. İşte bir taraftan Gaziantep'te Gaziray. Ya çıkmış bir tanesi, bu masanın içinde olanlardan, Sivas'a diyor hızlı tren ne gerek? Sivaslı bu adam. Çamlıca, oraya diyor '60 bin kişiyi dolduracaklarmış.' diyor. 'Doldurun da görelim.' diyor. Ya sen buraya uğramadın ki. Bir uğra da bak."
"Çok şaşırmıyor musunuz Sayın Cumhurbaşkanı? Muhafazakar kimliğiyle bilinen isimler?" sorusunu ise Erdoğan, "Şaşırmaz olur muyum? Böyle bir şeyi biz beyefendiden beklemezdik. Nasıl bu lafları etmeye başladı? Kim bunun suflörü? Bilemiyoruz." şeklinde yanıtladı.
Bir kandil gecesi Saadet Partisi Genel Başkan'ının CHP Genel Başkanı'nı cumhurbaşkanı adayı olarak açıkladığında ne hissettiği sorulan Erdoğan, "Allah iyiliğini versin ya. Şu anda bizden daha fazla cumaya gidiyor." dedi.
"BEN ALANA BAKARIM"
"Sosyal medyada anketler üzerinden manipülasyonlar yapıldığının" söylenmesi üzerine Erdoğan, "Ben alana bakarım. Hele hele 11 ilimizdeki bu depremin olduğu dönemde gelen kamuoyu araştırmalarının sağlık, sıhhat durumunu bir defa asla kabullenmek mümkün değil." dedi.
En son Adıyaman'da gerçekleştirdikleri törende 20 bin kişinin meydanı doldurduğunu bildiren Erdoğan, "Bu bir şeyi gösteriyor. Bu alanda olanlar da havalimanından alana gelene kadar yollardaki insanların yoğunluğu anlatılır gibi değildi. Meydanların dilidir aslolan ve meydanların dilinde bunu gördük." ifadelerini kullandı.
Millete dokunmadıktan sonra hiçbir yolun başarıya götürmeyeceğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"CHP'nin bazı anket firmalarını toplayıp kendilerine özel sonuç sipariş ettiğini, bunun için de milyonları özellikle belli rakamlarla bir yerlere çekme gayreti içerisinde olduklarını biliyoruz. Tabii her seçim sürecinde içeriden ve dışarıdan algı operasyonu girişimlerine biz alışkınız. Yine benzer yollara tevessül ediyorlar. Tezviratlarla, yalan dolanlarla kazanç elde etme hesabı yapıyorlar. Ama bu millet feraset sahibidir. Yanlış hesapları bozmakta da mahirdir. Onlar sosyal medya oyunlarıyla masa başında hazırladıkları anket tablolarıyla kendilerini oyalayadursunlar. Milletimiz kimi sandığa gömeceğini, kimi oradan çıkartacağını gayet iyi biliyor."
"SOSYAL MEDYANIN YALAN, İFTİRA MECRASINA DÖNÜŞMESİNDEN VATANDAŞLARIMIZ DA MUSTARİP"
Sosyal medyada yayılan yalanlara karşı meydanı boş bırakmadıklarını, İletişim Başkanlığı başta olmak üzere ilgili birimlerin her yalanı, doğrusunu ortaya koyarak ifşa ettiğini aktaran Erdoğan, bu şekilde yüzlerce, binlerce yalanın çürütüldüğünü anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"İletişim Başkanlığımız çürüttüğü yalanlar ve doğrusunu anlattığı bu tezviratlarla ilgili depremin ilk gününden bu yana 52 dezenformasyon bülteni yayınladı. Esasen sosyal medyanın yalan ve iftira mecrası haline dönüşmesinden vatandaşlarımız da mustarip. Depremin hemen ikinci günü elektronik devlet üzerinden açılan dezenformasyon bildirim servisine bugüne kadar vatandaşlarımız tarafından yapılan bildirimlerin sayısının 10 bine ulaşmış olması da bu rahatsızlığı çok açık, net gösteriyor. Benim bir iletişim seferberliği çağrım olmuştu hatırlarsanız. Vatandaşlarımızın yaptığı bu dezenformasyon bildirimleri de çağrımızın karşılığı bulduğunu açık net gösteriyor. Tabii seçim sürecinde dezenformasyonla mücadele daha bir önem kazanıyor. İnşallah bu mücadelemizi topyekun bir şekilde sürdüreceğiz."
"Anketleri yukarıda göstererek muhalefet ne yapmayı amaçlıyor, seçim gecesine dair bir provokasyon mu hedefleniyor? Seçmenlerde beklentiyi yükseltip oyun mu oynanmak isteniyor?" sorusu üzerine Erdoğan, "Vatandaşımızın bu noktadaki bakış açısını acaba nasıl terse yorumlarız, bunun gayreti içindeler başka bir şey değil." diye konuştu.
Erdoğan, "Seçimi ikinci tura bırakma senaryosu da olabilir mi bunun içinde?" sorusuna, "Her şey olabilir. Ama onların ikinci tura bırakma gayretleri bir defa çok çok ucuz algı operasyonu. Benim milletim bunu yutmaz." cevabını verdi.
Togg sahiplerinin belirlendiği ilk çekiliş hatırlatılarak, karalama kampanyaları yapıldığının söylenmesine karşılık da Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Sayın Kılıçdaroğlu'nun yalandan başka ürettiği bir şey yok. 'Olsa da satılmaz.' Peki bu kadar kurada çıkanlar, bunu hangi algıyla, hangi alışkanlıkla sıraya girip bu kuranın çekilmesine katıldılar? 177 bin yanılmıyorsam şu ana kadar müracaat eden var. Biz bu hayali gerçekleştirmek için çok uğraştık. Aradığımız baba yiğitleri nihayet bulduktan sonra hızla işe başladık ve hamdolsun neticelendirdik. Önce tasarımı sonra fabrikası derken işte satış aşamasına geldik."
"BENİM TEZİM HER ZAMAN DÜŞÜK FAİZDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ve Avrupa'daki banka iflaslarının hatırlatılması üzerine de şöyle konuştu:
"Benim tezim her zaman düşük faizdir. Avrupa devamlı yüksek faizlerle bu yolda devam etmek istedi ama bunların bu yüksek faiz teorisi tutmadı. Şu anda da bunun bedelini ağır bir şekilde ödüyorlar. Artan küresel enflasyon baskıları karşısında uygulamaya konan sıkı para politikalarının küresel ekonomik aktiviteyi baskılayarak tüm dünyayı resesyona sürükleyebilme riski var. Bu riski daha önceden gündeme taşımıştık ve bu konuda herkesin çok dikkatli olması gerektiğini de defaatle ifade etmiştik. Bütün bu uyarılarımıza rağmen bunun gerçeğe dönüştüğünü üzüntüyle görüyoruz."
Küresel ekonomik aktivitenin önemli derecede baskılanmış durumda olduğunu aktaran Erdoğan, bu hafta içerisinde Dünya Bankası tarafından yayınlanan raporda, küresel büyümenin yüzde 2,2'ye gerileyeceğinin öngörüldüğünü belirtti.
Son 30 yılın en düşük büyüme rakamı olan bu beklentinin, dünya ekonomisinde kayıp bir 10 yıllık dönemi tetikleyeceğinin ifade edildiğini söyleyen Erdoğan, "Resesyon riski bu denli belirgin hale gelmişken bir de sıkılaşan para politikası, borçlanma maliyetlerini artırıyor, tahvil faaliyetlerini de düşürüyor. Bu nedenle bankaların zarar etmesi ve artan risk algısı nedeniyle mudilerin mevduatlarını çekmeleri sonucunda Amerika'da 3 banka biliyorsunuz iflas etti." dedi.
Aynı tehlikenin önce İsviçre Bankası Credit Suisse'e, şimdi de başka Avrupa bankalarına sıçradığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Amerika'da başlayan ve daha sonra Avrupa'ya da sirayet eden bu gelişmeler, küresel finansal istikrarı tehdit ediyor. Hamdolsun ülkemizdeki bankacılık sektörü sağlam temellere ve göstergelere sahiptir. Ayrıca etkin gözetim ve denetim altyapısı sayesinde bankacılık sektörümüz güçlü görünümünü şu anda da koruyor. Eski Türkiye döneminde yaşanan banka batışları ve kurtarma operasyonları artık mazide kaldı. Bankacılık sektörümüz, uluslararası kriterlere uyumu ve yüksek standartları ile dünyaya şu anda örnek olacak bir konumdadır. Bunu da açıkça söylemekte fayda var."
"ŞUNLARIN ACINACAK HALİNİ GÖRÜNCE MİLLETİM ADINA BEN ÇOK ÜZÜLÜYORUM"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya'nın cami yapılması, başörtülü kadınlara yönelik muhalefetin geçmiş dönemdeki açıklamalarına ilişkin videonun izletilmesi ve "Siz bu siyasi tabloyu nasıl yorumlarsınız?" sorusu üzerine, şöyle devam etti:
"Şunların acınacak halini görünce milletim adına ben çok üzülüyorum. Bir taraftan kalkıp Ayasofya'nın açılması noktasında çıkıyor Meral hanım 'açamazsınız' diyor. Meral hanım, Cumhurbaşkanının imzasının olduğu genelgeyi herhalde gördün, açtık mı açtık. Çıkıyor bir tanesi 'bir metrekarelik bez parçası' diyor. Bay bay Kemal 'ben ona çul derim' diyor. Bir başkası ne diyor, işte Karamollaoğlu, yazıklar olsun sana. 'Ayasofya'nın bir bölümünü müze olarak kullanırız' diyor. Fatih Sultan Mehmet'in bu noktada neresini kalkıp da müze olarak bıraktığını duydun, hangi kitapta var bu. Al işte Kabaoğlu denilen kaba mı kaba. Ayasofya'nın bir bölümünün müze olmasından bahsediyor. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Ey Temel efendi. İşte sen o kaba denilen adamlarla şu anda aynı saftasın. Çıkıyor bir başkası 'yapılanın adı siyasi yüzsüzlüktür' diyor. Şu anda yanında olan Temel efendi ile beraber o hangi esaslar üzerinde hareket ediyor, rahmetli Erbakan hocamızın esasları üzerinde."
Eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın bütün hayalinin Ayasofya'yı açabilmek olduğunu dile getiren Erdoğan, "Sen acaba Erbakan hocayla ne zaman tanıştın? Ben Erbakan hocamızın partiyi kurduğu zaman gençlik kollarından itibaren başkanlık yapmış birisiyim. Sen ise daha sonradan katıldın. Ama yine sen Sivas'ta Belediye Başkanı olduğun zaman malum Madımak Oteli olaylarında seninle ilgili bu bay bay Kemal'ler, bunlar ne diyorlardı, 'Madımak katili' diyorlardı. Şimdi bakın ne hale geldi?" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin, "Ayasofya'nın zincirlerinden kurtuluşunun, kız öğrencilerin eğitiminin önündeki engellerin kaldırılmasının", kimlerin gençlik hayali olduğunu gayet iyi bildiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Her fırsatta Diyanet İşleri Başkanlığımıza saldıran, okullardaki din eğitiminin kaldırılmasını isteyen CHP mi, Ayasofya'yı açtı? Yoksa başörtüsüne 'bir metrekarelik bez parçası' diyen bay bay Kemal, 2008'de başörtüsü yasağını kaldıran yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğunu ne çabuk unuttu? Bay bay Kemal bunları unutmuş görünse de milletimin hafızası bunları asla unutmayacaktır. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Benim milletim bunlara gereken dersi işte 14'ünde verecektir. Milletçe buna hazır olmalıyız. Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz ve inşallah bir daha sokulmayacaktır."