Vize olayının perde arkasında ne var? Amaç 2023 seçimleri öncesi iktidarı zorda bırakmak mı? ABD'nin TÜSİAD'a mektubu ne anlama geliyor?
ABD ve AB ülkelerinin bilinçli vize oyunu ne anlama geliyor? Amaç seçim öncesi hükümeti zora sokmak mı? Türk firmaların Rusya ile ticareti kimleri rahatsız ediyor? ABD'nin TÜSİAD'a mektubu ne anlama geliyor? Türk firmaları neden yaptırımla tehdit ediliyor? Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın ve İş İnsanı Murat Akyüz A Haber canlı yayınında konu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD ve Avrupa vize randevularının geç verilmesi konusunda, "Kasıt görüyoruz. Bu ülkelerin büyükelçilerine gerekli uyarılar yapılacak. düzelmezse karşı tedbirler alacağız." açıklamasında bulundu.
Diğer taraftan Türkiye'nin Rusya - Ukrayna savaşındaki tarafsız tutumu Batı ve ABD'yi rahatsız ederken ABD'den Türk şirketlerine tehdit geldi.
ABD'DEN TÜSİAD'A MEKTUP
Biden yönetimi, Ruslarla çalışan Türk şirketlerine 'yaptırım' tehdidinde bulunduğu mektubu TÜSİAD'a gönderdi. TÜSİAD, bu mektubu doğrularken, ABD'ye herhangi bir tepki verilmedi.
Vize olayının perde arkasında ne var? ABD ve AB ülkelerinin bilinçli vize oyunu ne anlama geliyor? Amaç seçim öncesi hükümeti zora sokmak mı? Amaç Türk ekonomisine darbe vurmak mı? Türk firmaların Rusya ile ticareti kimleri rahatsız ediyor? ABD'nin TÜSİAD'a mektubu ne anlama geliyor? Türk firmaları neden yaptırımla tehdit ediliyor?
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın ve İş İnsanı Murat Akyüz A Haber canlı yayınında konu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
İşte o açıklamalardan satır başları;
"ÇEŞİTLİ BAHANELER ÜZERİNE OYUNU KURGULUYORLAR"
İş İnsanı Murat Akyüz: Firmalarımız özellikle Kovid'in biraz daha yavaşlamasından sonra ve önlemlerin biraz daha rahatlamasından sonra çok daha yoğun bir şekilde yurt dışına gitme talebinde bulunmaya başladılar. Bu çok doğal. Daha önceden çok daha fazla dijital ortamlar üzerinden pazarlama yapma çabasındalardı. Ama gördüğümüz kadarıyla hem AB olsun hem ABD olsun vize başvurularında Kovid gibi çeşitli bahaneler üzerine biraz daha oyunu kurguluyorlar.
Diğer taraftan firmalarımızın da yoğun olarak gitmek istedikleri ve hızlı şekilde almak istedikleri vizeleri de oldukça geciktiriyorlar. Maalesef kuyruklar çok uzadı aynı zamanda uzamanın da haricinde ret oranlarının da daha yükseldiğini görüyoruz. Firmalar bu konudan oldukça rahatsızlar. Çünkü zaten giderken bütün ellerinde olan mal varlıklarını bütün banka hesaplarını aynı zamanda daha önceden yaptığı yolculukları ispat ederek gidiyorlar.
Özellikle iş insanlarına yönelik olarak yapılmış olan bu geciktirmeler karşılıklı olarak kurulan hedefleri etkilemeye başladı. Bu sadece tek taraflı değil iş insanları gittikleri zaman sadece ürün satmak amaçlarıyla da gitmiyorlar ürün alımına da gidiyorlar. AB ve ABD'yi de bir taraftan ticari olarak engelleyen biraz daha yavaşlatan bir durumla karşı karşıyayız. Umarım çok kısa zamanda çözülür. Burada aslında eğer gerekçe neyse hızlı şekilde söylenip bu gerekçe de doğruysa hemen düzeltilmesine mutlaka herkes çabalayacaktır. Ama gördüğümüz kadarıyla net bir açıklama da yapılmıyor.
ABD VE AB ÜLKELERİNİN VİZE ENGELİ VE TÜRK FİRMALARA TEHDİT MEKTUBU
Bütün STK'lara gitmiş olan bir mektuptan bahsediyoruz. Doğrudan kurumlara yönelik yazılması da oldukça manidar. Tabii ABD'nin bu konuda çok net bir duruşu var Rusya'ya karşı fakat Türkiye'nin Rusya'nın hemen sınırında olduğu aynı zamanda bu derece zaten kısıtlamaların içerisinde yapılan ticaretin de çok daha makul insancıl ürünler üzerinde yapıldığı bunun içerisinde ne kimyasal silah ne herhangi bir savunma herhangi bir şekilde bir üründen bahsetmiyoruz.
"KİME FAYDASI OLACAK?"
Örneğin gönderilen parçalar bazen asansör parçası olabiliyor bazen herhangi bir gıda ürünü olabiliyor ya da beyaz kağıtla ilgili üretim için kullanılan bir kimyasal oluyor bu tür ürünlerin engellenmesinin kime faydası olacak? Bunu düşünmek de tabii zor.
Burada doğrudan ürün kalemleri üzerine eğer herhangi bir çekince varsa onların açıklanmasında büyük fayda var. Yoksa bir ülkeyle tümüyle ticareti durdurun demek de bu şuna benziyor yıllardır zaten ABD'nin örneğin Meksika ile ya da Kanada ile yaptığı bir ticaret var sınır komşunuzla ticareti bir anda durdurun demek hemen durdurulacak bir şey değil.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın: Hakikaten bu sene içerisinde özellikle de Kovid-19 sonrasında ciddi anlamda ret oranları yükselmiş durumda. Baktığımız zaman bu ret oranları içerisinde elbette uygun olmayanlar ayrıştırılır ama sadece bir iş insanımız değil mesleki deneyim kazanmak isteyen bir projede çalışacak olan vatandaşlarımız da aslında giderken vize konusunda sorun yaşıyor.
Bu işin bir teknik boyutu var. Türkiye ile AB arasında yürütülen vize serbestisi diyaloğu aslında 2013 yılına dayanıyor ama biz bu konuyu biraz daha tartışmaya başladığımız zamanlar hatırlayalım Türkiye ile AB arasındaki özellikle göçmenler üzerinde yapılan anlaşmada bir kere daha gündeme gelmişti. Ta 2013 yılında imzaladığımız bir anlaşma var ve bu anlaşma kapsamında Türkiye'nin 72 tane kriter doğrultusunda çalışma yapması bekleniyordu. Birçok alt başlık var. Türkiye yıllar içinde bu pasaportlarımızın yenilenmesi de dahil bu kriterlerin 66'sında başarı sağladı ve Türkiye bu 66 kriteri tamamladı. Geriye kalan 6 kriter AB'nin Türkiye'ye söylediği bu 6 kriter neyle ilgili? Biz bunun üstüne çok konuşmuyoruz bu bence önemli çünkü bu aynı zamanda bu işin hem diplomatik hem de siyasi boyutuyla da oldukça ilgili. Bu 6 kriter tamamen Türkiye'nin terörle mücadelesi ve ağır suçlarla ilgili 6 kriter.
Bu bir gerçeklik ki Türkiye'nin terörle mücadele konusu noktasında AB'den farklı görüşleri var ve olmak zorunda. Türkiye'nin kendi milli bekası açısından.
Özellikle de 2011 sonrası Suriye iç savaşıyla kendi sınırları etrafında hem DEAŞ hem PKK hem YPG hem de bunlarla tüm ilintili örgütlerle kaynaklı terörle mücadele yasasını vize serbestliği diyaloğu kapsamında istenilen şekilde hafifletmesi çok gerçekçi bir istek değil. AB de bunun bu siyasi boyutunu çok iyi biliyor aslında.
Vize zorbalığı konusunda ciddi anlamda Türk vatandaşlarının seyahat etme özgürlüğünün kısıtlandığı uluslararası platformlarda da Türkiye'nin bunun farkında olduğunu sanki bilinçliymiş gibi yapılan tutumun somut bir şekilde ifade edilmesi açısından çok önemli.
"UÇUŞA 5-6 SAAT KALA VERİLEN VİZELER VAR"
Vize verilse bile öyle bir tarihte veriliyor ki zaten sizin orada gerçekleştireceğiniz yapacağınız işe 1 gün kala ya da günü bitmiş oluyor ya da süresi yetmiyor dolayısıyla hem vize reddindeki oranın yükselmesi hem de verilen tarihlerin verildiği zamanın yani uçuşa 5-6 saat kala verilen vizeler var. Böyle bir noktaya gelindiği zaman da ciddi anlamda siyasi bir sebep arıyor insan arkasında. Çünkü bunun bu şekilde izah edilmesi AB teknik yapıda çalışan kurum olduğunu biliyoruz başka bir yöntemle izah edilmesi çok gerçekçi gözükmüyor.
HEDEF TÜRK EKONOMİSİ Mİ?
Savaşın başında da Türkiye'nin yaptırımlara katılıp katılmaması konusunda ciddi bir eleştiri ve baskı vardı ama savaşın 6. ayında aslında hem barış görüşmelerinin orta noktaya getirilmesi konusunda Türkiye'nin rolü ve tahıl koridoru başarısı Türkiye'nin bu yaptırımlara katılmaması ki kısmi olarak BM nezdindeki yaptırımlara katıldığını ifade etti, katılmamasının ne kadar doğru ve tüm uluslararası sistem içinde ne kadar anlamlı olduğunu bir kere daha gördük ama ABD'nin bu hamlesini ben çok şaşırtıcı bulmuyorum.
Yeni dönemde Türkiye yeniden ekonomik araçlarla Rusya - Ukrayna savaşın ve Rusya'ya yapılan yaptırımlar konusunda yeni alternatifler ve araçlarla baskı yapılmaya çalışılacaktır. Türkiye'nin bu bağlamdaki kritik rolünü de azaltmanın bu noktada bir amaç olduğunu düşünüyorum.