BDKK'nın kararları ne anlama geliyor? Dolar ve altındaki düşüş sürecek mi?
BDDK'nın aldığı kararlar sonrası dolar ve altında sert düşüş yaşanıyor. Peki bu kararlar ne anlama geliyor? Dolar ve altında düşüş sürer mi? Yeni tedbirler alınır mı? Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Güran Yumuşak ve Sabah gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu değerlendirdi.
Prof. Dr. İbrahim Güran Yumuşak'ın açıklamaları:
"Mevcut koşullar altında doğru alınmış bir karar. Piyasada bunu fiyatlamaya başladı. Bu çerçevede döviz kurunda bir miktar geri çekilme söz konusu oldu. Genel hatları itibariyle şu andaki programın dinamiğini oluşturan liralaşma stratejisine yönelik sürecin devam ettiğini söyleyebiliriz.
Açıkçası Merkez Bankası'nın negatif reel para faiz politikasıyla üretimi, istihdamı ve ihracatı destekleyeme yönelik önceliğinin bazı firmalar tarafından döviz rezervine dönüştürülmesine yönelik bir riski ihtiva ediyordu ki yaklaşık şirketlerin 50 milyar dolar ödemesi dışında fazladan bir döviz rezervinin olduğunu görüyoruz.
Nihayetinde bankacılık sisteminde bu para şirketlerin hesabında park etmiş gibi duruyor. BDDK, TL cinsinden teşvik ettiğimiz politikayı destekleyecek şekilde kredi kullanmak istiyorsanız bunu TL'ye dönüştürme şartı getirdi. BDDK'nın yaptığı detaylı açıklamalar genel hatları itibariyle piyasa tarafından olumlu karşılandı. Kısa vadeden ziyade orta vadede etkilerinin göreceğiz.
Üretim istihdam ve ihracat yapacak firmalar için herhangi bir kısıtlama yok. Ama bunun dışında kur artışında kar elde etmek isteyenlerin ucuz kredi kullanarak hareket etmek isteyen firmaların girişimlerinin önü kesilmiş oldu. Bundan sonraki süreçte muhtemelen Türkiye'nin döviz rezervleri ile ilgili kısıtlarını yönlendirme anlamında belki ilave tedbirlere ihtiyaç duyulabilir."
Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu'nun öne çıkan sözleri:
"Bugün Türkiye'de ortalama bir vatandaşa gündem maddesini sorsanız 'ekonomi' diyecektir. Ekonomide fiyat istikrarı yani enflasyonla mücadele ve finansal istikrar yani kurların seyriyle ilgili durum çok önemlidir. Döviz kurlarında suni bir baskı var. Kur artışını gerekli ya da açıklanabilir kılabilecek faktörlerde yok değil. Fakat Türkiye'ye özgü suni baskı var.
Bu baskının kurgulayıcıları gerek içerden gerek dışardan sadece hükümetin meselesi gibi olaya yaklaşıp bir pozisyonlama içerisine giriyorlar. Devlet düzenleyici ve denetleyici bir otoriteridir. Devlette idareler düzenleyici rolünü sahaya tam yansıtamadı. Ortalama esnafı denetleyen denetimlerden ibaret kaldı.
Devletlerin artık seyirci kalmak yerine süreçlerin içine girebileceği düzenleyici ve denetleyici rolünü daha belirgin şekilde hissettiği açık ve örtülü yöntemleri kullandığı bir dönemdeyiz. Türkiye'de bunun istisnası değil. Sermaye kontrolü gibi riskli kavramlar kullanıyorlar ve bunu bilerek yapıyorlar. Burada başka bir ateşlemenin peşindeler. Bundan endişe ediyorum.
Bugün kontrollü ekonomi ile ilgili bir süreçten geçmiyoruz. Türkiye gerçek anlamda bir meydan okuma ile karşı karşıya ve bununla ilgili mücadele için de elindeki imkan ve kabileyetlerle ilgili gerçekten çok ciddi bir çaba veriyor. Düşük faizle TL kredi çekip elinde döviz ve altın varlıkları elinde bulunduğu halde yatırıma işletme kredisine dönüştürmek yerine dövize dönüştüren firmalar var. Bir de bunun yanında gerek firma gerekse şahıs bazında kendilerine tanımış kredi limitlerini sonuna kadar kullanıp ciddi şekilde ham madde ya da mal stoklayanlar var.
Bugün çeşitli STK'lar ve iş adamları bunu yapıyorlar. Türkiye'yi köşeye sıkıştırma operasyonun bilerek ya da bilmeyerek bunun parçaları oluyorlar. Kur üzerinde risk algısı yaratarak oluşturulmuş bir köpüğün alınmasına ilişkin bir hamle yapıldı. Alınan bu kararın kısa vadedeki etkileri çok doğru ve hedef odaklıdır. Fakat piyasanın göstereceği reaksiyon ve yan yollara kaçma biçimine ilişkin de daha kapsamlı bir çerçeveye ihtiyaç olabilir."