ABD Yunanistan’a neden sevkiyat yapıyor? ABD'nin Dedeağaç'ta ne işi var?
“Osman Kavala serbest bırakılsın” çağrısı yapan 10 büyükelçi Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın “İstenmeyen adam ilan edilecekler” açıklamasının ardından geri adım atıp Türkiye'nin iç işlerine karışmayacaklarını teyit ettiler. Öte yandan ABD'nin Dedeağaç'a yönelik askeri sevkiyatları sürüyor. Yunan basını ABD'nin kasım ayında Yunanistan'daki Dedeağaç Limanı'na tatbikat için geniş çaplı askeri sevkiyat yapacağını duyurdu. Gündemdeki gelişmeleri A Haber canlı yayınına bağlanan Akşam gazetesi Ankara Temsilcisi Emin Pazarcı, Terör ve Güvenlik Uzmanı Gürsel Tokmakoğlu ve Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selami Kuran değerlendirdi.
Terör ve Güvenlik Uzmanı Gürsel Tokmakoğlu'nun açıklamaları:
Türkiye merkezinde ve bölgemizde 20 günden beri birtakım gelişmeler oluyor. Bu çeşitli şekillerde yansımaya başlamıştı. Yunanistan ile ilgili gelişmeler vardı bu süreçte. Silahlanma, tatbikatlar ve gelişmeler yaşandı. Suriye ile ilgili hususlar yaşandı. Esad'ın ABD ile iş birliğine gitmeye çalışması PKK/YPG'yi desteklemesini izledik.
Süreçte Avrupa Birliği Komisyonu'nun Türkiye'ye bakış açısını açıklaması ve benzeri birtakım açıklamalar yapıldı. 15-20 günlük süreç içerisinde enteresan gelişmeler yaşandı. Kavala meselesi ortaya çıktı. Casusluk meselesi ortaya çıktığında herkesin bir durması gerekiyor. Casusluk sadece bir kişi tarafından yapılmaz ve bunu da aklı olan herkes gayet iyi bilir. Bunun arkasında irtibatlı olduğu noktalar ortaya çıkar.
Bölgemizde ABD'nin bir faaliyeti söz konusu. Suriye'den Balkanlara kadar bunu görüyoruz. Bunu 2013 yılında ABD, Yunanistan ve İsrail'in yaptığı anlaşmaya bağlıyorum. O tarihten itibaren birçok şey değişti. Yunanistan boyundan büyük işlere kalkıştı. Coğrafyasını koruyamıyor, nüfusuyla ekonomisiyle ve teknolojisiyle bunu başaramıyor. Ada sahanlığını genişletmek isteyen Yunanistan buraları kontrol edemiyor.
İşte bu noktada Yunanistan'a destek sağlanması lazım. İngiltere, Fransa ve ABD işte bu noktada devreye giriyor. İşin perde arkasında böyle bir yetersizlik var. Ukrayna'nın NATO'ya katılması hadisesi yaklaşıyor. Bunu yapabilmesi için hem NATO'nun hem de ABD'nin birtakım askeri savunmaya dönük yeterliliği sağlaması gerek. Bunun içinde Dedeağaç'ı öne aldı. Yine askeri malzemeler getiriliyor. Bunlar sadece tatbikat malzemesi değil.
Bunlar getirildikten sonra Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Ukrayna'da bazı üsler belirlendi. Buralara malzemeler dağıtılacak. Bu bir NATO'nun misyonu olarak da görülebilir. Bunun alt yapı çalışmaları üzerine bir yığınaklanma var. Bunu Türkiye gibi yanlış bir okuma yapmamak lazım. Bunların hepsinin NATO'da görüşüldüğünün bilinmesinde fayda var. Yunanistan burada kendine vazife çıkarıyor. Önemsendiğini düşünüyor. Adalar'da hamleler yapıp asker çıkarmaları yapmaya çalışıyor. Lozan'a ters birtakım işler yapıyor. Bölgede şımarık davranan bir Yunanistan var.
ABD Yunanistan ile bir askeri iş birliği yaptı. Diyalog toplantısı çerçevesinde birtakım şeyler açıkladılar. Türkiye'nin haklarını burada ABD görmezden geliyor ve Yunanistan'a hak veriyor. Uluslararası alanda hukuk temelli olarak burada yapılması gereken çok önemli hususlar var. Bu işler ABD'nin gördüğü gibi değil yani.
Prof. Dr. Selami Kuran'ın öne çıkan ifadeleri:
"Sosyal medya üzerinden yapılan açıklamanın tahammüllere tamamen aykırı olduğunu ilk değerlendirmemde belirtmiş ve diplomasi tarihinde görülmemiş bir skandal olduğunun altını çizmiştim. Bunun siyasi birtakım girişimlere yol açmak için olduğunu belirtmiştim.
Uluslararası ilişkilerde 2 temel unsur vardır. İçişlerine karşımama ilkesi ve devletlerin eşitliği ilkesidir. Büyük devletler buna aykırı tutumlar sergilese de uluslararası sistemin yürüyebilmesi için bu ilke çok önemlidir. Eğer buna aykırı hareket ederseniz uluslararası sistem tamamen çöker. Böylece dünyada tamamen bir kaos ortaya çıkar.
Büyüklelçilerin bu yaptıkları tam olarak bir hadsizliktir. Büyükleçilerin böyle bir görevi yoktur. Misyon şefleri iki ülke arasında ilişkileri tanzim etmekle görevlidir. Bu tavır asla kabul edilemez. Batı dünyasının Türkiye ile bu şekilde karşı karşıya gelmesi Batı için akla ziyan bir durumdur. AİHM'in bile ulusal devletlere karşı "Şu kişiyi serbest bırakın" deme hakkı yoktur."
Akşam gazetesi yazarı Emin Pazarcı'nın açıklamaları:
"Büyükelçiler konusunda kesin olarak haklıyız ama bu mesele hukuki değil siyasidir. Küresel bir takım güçler bir takım hukuk sistemi oluşturmuşlar. Ama siyasi olarak siyasi dayatmalarda bulunuyorlar. Bu ilk kriz değil ve son da olmayacak. Bundan sonra da bir takım adımlar atacaklar.
Biz Batı'ya bu bölgede yaşadığımızı hak ve menfaatlerimizin olduğunu söylüyoruz artık. Türkiye süreçte hem ekonomisini hem sanayisini özellikle savunma sanayisini güçlendirdi ve çok önemli bir aktör haline geldi. Şimdi de bir takım dayatmalara karşı çıkıyor."