TÜSİAD neden darbe çığırkanlığı yapıyor? İşte geçmişten bugüne TÜSİAD gerçeği
Kurulduğu günden bu yana kendi çıkarları uğruna halka ve halkın hükümetlerine hep tepeden bakan bir oluşum olan TÜSİAD darbelerin içindeki aktif rolüyle hükümetlerin düşürülmesine neden oldu. Aslında ekonomik bir oluşum olan ama ne hikmetse açıklamalarıyla siyasetçilere ve hükümetlere gözdağı vermeye çalışan bir derneğe dönüşen TÜSİAD'ın kirli geçmişi...
Bir darbe ile doğup her darbenini arkasında olmak! Bir baskı grubu, zenginler kulübü TÜSİAD! Bir sivil toplum örgütü mü? Ekonomik baskı grubu mu? Siyasi parti mi?
Milli görüş fikrinin siyaset sahnesinde ivme kazandığı yıllardı 1970'ler. 70 ve 80'li yılları etkileyecek bir siyasi oluşum çıktı ortaya. Profesör Necmettin Erbakan 1970'de Milli Nizam Partisi'ni kurdu. Bir yıl sonra, 1971'de demorkasiye vurulan ikinci darbe geldi. 12 Mart Muhtırası... Muhtıradan kısa süre sonra, Profesör Erbakan liderliğindeki Milli Nizam Partisi "laikliğe aykırı çalışmalar yürüttüğü" iddiasıyla kapatıldı. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel istifa etmek zorunda kaldı. Türkiye, temel hak ve özgürlüklere kısıtlamalar getirecek 'ara rejim' dönemine girdi. Muhtıra sonrası başlayan operasyonlarda çok sayıda kişi gözaltına alınıp hapse atıldı. Bir o kadarı da işkence gördü. Türkiye zor günler geçiriyordu. İşte tam da o günlerde bir yapı çıktı ortaya. 1971 yılında Türkiye'nin en zengin 12 iş adamı bir araya geldi, tek bir çatı altında birleşti. 'Oligarşik zümrenin' temeli atıldı. 2 Mart 1971 askeri müdahalesinden sadece 1 ay sonra bir protokol imzalandı.
TÜSİAD, Türkiye'nin çok sancılı bir döneminde, hem de özel sektör karşıtı ideolojilerin öne çıktığı bir ortamda ortaya çıkmıştı. Kuruluş amacını, "Türkiye'nin demokratik ve planlı yollarla kalkınmasına Batı uygarlık seviyesine çıkarılmasına yardımcı olmak" şeklinde ifade edildi. Batı uygarlık seviyesi vurgusu özellikle yapılmıştı. Çünkü Türkiye'de siyaset Batılı değerler ekseninde şekillenmişken artık İslamı referans alarak siyaset yapan bir Necmettin Erbakan vardı mesela. Yani askeri 'vesayetin' doğurduğu bir başka 'vesayetin' ilk mesajıydı. 1979 yılı Türkiye için kötü başlamıştı. Yokluk ve yoksulluk vardı, terör zirve yapmıştı. Sokaklar silah sesleriyle yankılanıyordu. Her gün faili meçhul cinayetler işleniyordu. Dış odaklar ve Türkiye'deki iş birlikçileri ile darbeye zemin hazırlıyordu.
ECEVİT HÜKÜMETİNİ ÖLDÜREN YAPI: TÜSİAD
Millet umutsuzdu, gelecekten kaygılıydı. Acılar gün geçtikçe katmerleniyordu, Türkiye her gün cinayet haberleri ile çalkalanıyordu. Takvimler 13 Mayıs 1979'u gösterdiğinde ise Türkiye gazetelerdeki bir ilanı konuşmaya başladı. Bir sivil toplum kuruşu olan TÜSİAD, Bülent Ecevit hükümetini düşürmek içini gazetelere tam sayfa ilan ermişti. "Ekonomide gerçekçi çıkış yolu" başlıklı ilanda "şiddetle ihtiyaç duyduğumuz dış kredilerle, uyguladığımız ekonomik sistem birbirine çok yakından bağlıdır. pazar ekonomisinden gitgide uzaklaşan bir anlayışla, ne Batı dünyasında hak ettiğimiz yeri, ne yeterli kredileri ne de yatırımlara gerekli dış sermayeyi bulabiliriz. Ekonomimizin bir yasakçı mevzuat ağı içinde boğan, kişinin teşebbüs şevkini kıran, kişiyi yanlış yönlere sevk eden aşırı müdahaleci ve güven sarsıcı zihniyet bunalımının asıl sebebidir." deniyordu. Ecevit ise 15 Mayıs 1979 tarihinde TÜSİAD için şunları söylüyordu: "Büyük sermaye çevrelerinin paralı, tehditli ve uyarı muhtıralı duyuruları ile Türkiye'de hükümet öldürülemez. Öldürülebilse bile, böyle bir hükümetin cenazesini kimse taşıyamaz." Ancak Kasım ayında TÜSİAD'ın dediği oldu. Ecevit'in deyimiyle "hükümet öldürülmüştü." cenazesini ise taşıyacak kişi bulunmuştu: Süleyman Demirel. Ecevit hükümeti düştükten sonra 12 Eylül 1980 darbesine kadar sürecek olan Süleyman Demirel hükümeti kuruldu.
2001 yılında Başbakanlık koltuğunda oturan Bülent Ecevit, TÜSİAD'ın Kıbrıs Türklerine karşı olan tavrını da grup toplantısında böyle eleştirdi:
''Kıbrıs'la ilgisi olmayan devletlerin, kuruluşların, kesimlerin Kıbrıs'tan ellerini eteklerini çekmeleridir... TÜSİAD'ın Kıbrıs'la ilgili olarak iddialı görüşler açıklayabilmesi için evvela Kıbrıs Türklerine ilgi göstermesi gerekir. Dediğim gibi Kıbrıs Türkleri çok uzun yıllardan beri ağır, haksız ambargolar altında bunalmaktadır. TÜSİAD da fiilen Kıbrıslı Türklere ekonomik ambargo uygulamaktadır.''
TÜSİAD'ın geçmişten bugüne Türkiye'deki eylemlerini ele alan detaylı analiz haberimizi video olarak izleyebilirsiniz.