Şile’de bir emeğin hikayesi! Herkesin yardımına koşuyor
İstanbul Şile'nin Bıçkıdere Köyü'nde doğup büyüyen Murat Subaşı'nın elinden neredeyse her iş geliyor. Ancak onun kolunu kanadını kıran büyük bir özlemi var. 5 senedir çocuklarından ayrı olan bir babanın hikayesi…
Hem hayvancılık yapıyor hem bahçe ekiyor hem de odun kesiyor. Şile'nin Bıçkıdere Köyü'nde doğup büyüyen Murat Subaşı geçimini bu şekilde sağlıyor.
Murat Subaşı, "Burada odunculuk yapıyoruz bağ bahçe hayvancılık… Dedelerimiz Artvin'den gelme buraya göç ettiler. İşte biz de burada geçinip gidiyoruz. Dedelerimiz öldü gitti köyümüzün hali bu şu anda." dedi.
Murat Subaşı, doğup büyüdüğü Bıçkıdere Köyü'ne, aşkla bağlı. İşine de her gün aynı heyecanla başlıyor.
Subaşı, "Köyün temiz havası yeşil ormanlığın içinde arazide olduğun için köyde mısır, ekmeğimiz biber domates kendimiz temin ediyoruz burada. İstanbul ile buranın arası çok farklı tabii köyde hayat işte burada orman işi yaparsan hayvancılık yaparsan geçimimiz o. Başka böyle emeklilerin yeri burası çoğunlukla. İstanbul'da talep geliyor odunculuktan mesela adam diyor ki 'lahmacun odunu gönderir misin' diyor. Uzun sopalık isterse ona göre kıyıyoruz makinemiz var köyün altında onunla kıyıyoruz. Yüklüyoruz arabaya götürüyoruz İstanbul'a şu anda ben de hayvanı burada alıyorum komşulardan kendim büyütüyorum burada ahırım var. Burada büyütüyorum aldığım hayvanları belirli bir şeye geldiği zaman kesime gideni kesime götürüyorum beslenecek olanı burada besliyoruz şu anda yaptığımız iş o." ifadelerini kullandı.
O, köylülerin her işine koşuyor, ekmeğini kazanırken, başkalarının da yükünü hafifletiyor.
Murat Subaşı, "Burada köylüler der ki 'falan işimiz olacak odun gelecek ormana gelir misin' giderim işimde hainlik olmaz kimseye yok demem 70 yaşındaki dede olsun 6 yaşındaki çocuk da olsa giderim yok demem. Hiç kimsenin kalbini de bugüne kadar kırmış değilim. Hainlik yok içimde hiç bu kazandığım parayı alın terimle kazandığım için gayet vicdanım rahat aldığım paranın hakkını verdiğim için rahat ediyorum öbür türlü çarpayım bilmem ne öyle bir şey hayatta istemem" diye konuştu.
Çocuksuz ev meyvesiz ağaca benzermiş Murat Subaşı'nın evi de, 5 sene önce böyle ıssız kaldı.
Subaşı, "Eşim buradan gitti çocukları aldı eşimin buradan gitmesi en üzüldüğüm gün. Çocukları alıp gitmesi çocukları 4 senedir belki de 4 seneden de fazla 5. seneye tekamül ediyor. Yani şu anda ne gördüğüm var ne bir şey göremediğim için telefonla görüşüyoruz. İşte ayda bir para yolluyoruz. 4-5 senedir çocukların yüzünü gördüğüm yok. Ne gönderiyor ne ediyor o da buraya çocuklarımızı özlüyoruz ama işte fotoğraftan telefonun fotoğrafından bakıyoruz. Başka bir şey yapamıyoruz. Elimizden bir şey gelmiyor. Akşamları işten geliyorum yemek hazırlayan yok çocukların sesini duyuyorduk. o ses yok hani ben kendimi garip hissediyorum bakalım nereye kadar gidecek böyle ne yapacağız ne edeceğiz bilmiyorum." ifadelerini kullandı.
Subaşı, "Çocuklarım yanımda olsaydı bayramda iyi olurdu ama olmadığı için ister istemez her bayram üzülüyoruz. Mesela Ramazan Bayramı'nda da aynıydı herkesin çocukları yanındaydı bizim de yanımızda olmayınca kendimizi kötü hissediyoruz tabii ister istemez." dedi.