Türkiye'nin yerli otomobili nasıl olmalı?
ABD’nin Carnegie Mellon ve Çin’in Sun Yat-Sen Üniversitelerinin ortaklaşa kurduğu mühendislik enstitüsünde Akıllı Araçlar ve Enerji Sistemleri Laboratuvarı’nın kurucu yöneticiliğini üstlenen, dünyanın önde gelen otomobil ve pil şirketlerine danışmanlık yapan ve geçen Eylül ayında Türkiye’ye dönen Dr. Orkun Karabaşoğlu, Türkiye’nin otomobilinin ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğine ilişkin görüşlerini açıkladı.
Türkiye'nin gündemine yerleşen yerli otomobil hakkında üretim için talip olan beş büyük şirket belli olduktan sonra üretilecek aracın nasıl bir teknolojiye sahip olacağı, yakıt türü ne olursa daha verimli ve rekabetçi olacağı gibi sorulara yanıt aranmaya başlandı.
Genel görüş, yerli otomobilin benzinli değil, elektrikli ya da hibrit olması yönünde yoğunlaşırken, Yaşar Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Orkun Karabaşoğlu, yerli otomobilin "yerli ve yenilenebilir enerji kaynağı ile çalışan" bir teknolojiye sahip olması gerektiğini söyledi.
Karabaşoğlu, "Elektrikli araçlar potansiyel olarak tamamen yerel ve yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilebilen ucuz elektrik enerjisiyle çalışabilir. Böylece, ulaşım maliyeti, çevre kirliliği ve yabancı ülkelere olan petrol bağımlılığı azaltılabilir. Bu nedenle, elektrikli araç üretme hedefi, ulaşım ve enerji sektörü için de çok önemli stratejik bir hamle" dedi.
"GEREKLİ ALT YAPIYI DA EŞ ZAMANLI SAĞLAMAK ŞART"
Dünya otomotiv sektöründe yaşanan dönüşüme ve büyük markalar dahil özellikle elektrikli otomobil üretimi üzerine yoğunlaşıldığına dikkat çeken Dr. Orkun Karabaşoğlu, "Elektrikli araçlarda en büyük problem batarya teknolojisi. Çünkü şu anki teknoloji ile batarya araç maliyetinin yüzde 50'sini oluşturuyor. Batarya, aracın kullanımına ve zamana bağlı olarak yaşlanarak enerji kapasitesini kaybediyor ve araçtan ilk günkü menzili almak mümkün olmuyor. Elektrikli araçlara geçişte, ara basamak hibrit veya menzili artırılmış şarj edilebilen hibrit araçlar tercih edilebilir. Doğrudan elektrikli araç da üretilebilir, ancak bunu yaparken gerekli alt yapıyı da eş zamanlı sağlamak şart. Aksi takdirde, elektrikli araçlara halkın ilgisi düşük kalabilir" diyerek uyarılarda bulundu.
"YAYGIN HIZLI ŞARJ İSTASYONLARI OLMALI"
Elektrikli araçların pazarda başarılı olabilmesi için şehirlerde hızlı şarj istasyonu alt yapısına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Orkun Karabaşoğlu, "Çünkü sürücülerin elektrikli araçlar konusundaki en büyük çekincesi menzili. Yaygın bir hızlı şarj istasyonu ağı bu açıdan hayati önemde. Diğer yandan da elektrikli araçların şarj gereksinimi, elektrik şebekesi için ekstra yük oluşturacaktır. Şebekenin bu ekstra yükü karşılayabilme kapasitesinin analiz edilmesi gerekir. Yani, sadece elektrikli araç hedefi koymak yeterli değil; şarj istasyonu ağı, yerli ve yenilebilir enerji kaynaklarının etkin kullanımı ve ayrıca elektrikli araçların akıllı elektrik şebekesine entegrasyonunu da eş zamanlı hedeflemek lazım" dedi.
Bazı elektrikli otomobillerde menzilin 500 kilometrenin üstüne çıktığını belirten Karabaşoğlu, "Hedeflenen menzil, Türkiye'deki sürücülerden toplanan verilerin analizine göre belirlenmeli. Gereksiz şekilde uzun menzilli bataryalar ekstra ağırlık ve maliyet getirir. Yerli otomobilin menzil sınıfına göre üretilmesi ve bu doğrultuda fiyatlandırılması daha doğru olacaktır" önerisinde bulundu.
YERLİLİĞİN ÖNEMİ
"Teknolojilerin geliştirilmesi, yazılım, tasarım ve mühendislik konularında kesinlikle kendi içimizde çalışmalar yapmalı ve yerliliğe önem vermeliyiz" diyen Orkun Karabaşoğlu, "Türkiye, otomobil konusunda katma değerin ve kar marjının yüksek olduğu alanlara yönelmeli. Batarya sisteminin beyni olan elektronik kontrol devrelerinin tasarımı ve yazılımı tamamen Türkiye tarafından yapılabilir. Ayrıca, yine elektrikli motoru tamamen Türkiye'de tasarlayıp üretebilecek tecrübeye sahip olduğumuzu düşünüyorum" dedi.
Araçta kullanılacak batarya hücrelerinin ilk aşamada Çin'den tedarik edilebileceğini ifade eden Karabaşoğlu, "Sonraki dönemde Türkiye'de Çin ile ortak bir batarya üretim tesisi kurulabilir. Çin'de yaşarken oradaki batarya şirketlerine danışmanlık verdim ve çeşitli projeler üzerinde çalıştım. İzlenimlerime göre; elektrikli araçlar ve batarya teknolojileri alanında başarıyı yakalayabileceğimiz girişimleri Türkiye'de de yapmak mümkün. Bu konuda, yenilikçi ve düşük maliyetli çözümler bulmak için sorumluluk üstlenen firmalar, üniversitelerimizdeki araştırmacılarla işbirliğine gidebilir" diye konuştu.
İNSANSIZ ARAÇLAR
Kısa süre önce Hindistan'da internet bağlantılı araçlar üzerine bir start-up da kuran Karabaşoğlu, otonom araç geliştirmede en büyük zorluğun görüntü işleme ve yapay zeka algoritmaları olduğunun altını çizerek, "Mekanik aksamlar işin göreceli olarak kolay ve maliyeti düşük kısmı. Burada şöyle bir hamle yapılabilir; yerli otomobilde otonom araç için gerekli olan sensörler ve mekanik aksamlar ilk günden itibaren yer alabilir. İlerleyen zamanda, yazılım güncellemesi ile araç kısmen veya tamamen otonom hale getirilebilir. Tesla da bu stratejiyi uyguluyor. Gelecekte, Türkiye'nin aracının elektrikli, otonom ve internet bağlantılı olması, ulaşım alanındaki sorunların çözümü için harika bir platform sunacaktır. Araçlardan toplanacak verilerin analizi; ulaşım planlama, optimum rota belirleme, enerji yönetimi gibi konularda da büyük avantaj sağlayacaktır" dedi.
Ülkemizin yerli otomobildeki en büyük hedeflerinden birinin de ihracat olduğunu belirten Dr. Karabaşoğlu, "Yapılan hesaplara göre elektrikli otomobillerin pazar payı 2040'da yüzde 51'e ulaşacak. Bu nedenle, yerli otomobil vizyonu, üniversitedeki araştırmacılar ve öğrenciler için de heyecan verici. Bu alanda özel araştırma fonları oluşturularak endüstri ve üniversite işbirliğine önem verilmeli. Eminim ki yıllardır ülkemizin gündeminde olan ve milli hayalimiz olan bu proje, üniversitelerimizin yaptığı çalışmalarla desteklenerek gün geçtikçe geliştirilecek ve dünya markası haline gelecektir" şeklinde konuştu.