Otomobilinizi otopilota bırakır mıydınız? Otonom sürüş ne kadar güvenli?
Tesla’nın Autopilot’u bugünlerde herkesin dilinde. Peki, bu teknolojinin ardında ne saklı? Alman premium modeller, Audi Q7, BMW 7 Serisi ve Mercedes E Serisi otonom sürüş konusunda geride mi kalıyor? Kapsamlı karşılaştırmalı testimiz her şeyi açıklıyor.
Otoyol, yazın son demlerinden birinin yaşandığı bu sıcak ve güneşli günde çok da kalabalık değil. Beyaz Tesla, sessizce asfaltın üzerinde ilerliyor. Direksiyon kolonunun solundaki küçük kolu iki kez çekiyoruz. Gösterge tablosundaki direksiyon simgesi yaklaşık 1 dakikadır mavi renkte ışıldıyor.
Autopilot adı verilen otomatik sürüş yardımcısı devrede. Sistem uzun virajlarda da şeridi tutuyor, araya giren otomobilleri tanıyor, farklı türdeki taşıtları (ağır vasıta, otomobil ve motosiklet gibi) ayırt edebiliyor, şerit değişimlerini kendi kendine becerebiliyor ve sıkışık dur-kalk trafiğinin de üstesinden gelebiliyor. Sadece ara sıra gösterge tablosunda ellerin direksiyonda olması gerektiğine dair bir uyarı çıkıyor. Bu testteki ilk otonom kilometrelerimizi elektrikli spor sedan sorunsuz bir biçimde ardında bırakıyor. İnsan kısa bir süre sonra teknolojiye güveniyor ve otoyolda endişe duymadan dizginleri Tesla'nın eline veriyor. Ancak Amerikalı'ya böylesine koşulsuz bir teslimiyetten önce Almanlar'ın da neler yapabildiğine bir göz atalım.
Autopilot: güvenlik asistanlarından oluşan bir paket Autopilot! Nasıl da iddialı ve büyük bir sözcük. Masalsı bir teknoloji, konfor ve güvenlik vaat eden sistem günlük kullanımdaysa vaatlerini masal olmaktan çıkartıp gerçeğin ta kendisi haline getiriyor. Autopilot, radar destekli adaptif mesafe takip özellikli hız sabitleyicisi, kamera destekli acil durum fren sistemi ve aktif şerit takip yardımcısından oluşan bir sistemler bütünü. Karşılaştırmadaki Alman otomobilleri, Audi Q7, BMW 7 Serisi ve Mercedes E Serisi temelde Tesla ile aynı özelliklere, hatta daha fazlasına sahip. Ama Autopilot gibi sadece uzun menzilli bir radar, bir kamera ve ultrasonik otomatik park yardımcısının sensörlerinden faydalanan bir sistemin benzerini sunmuyorlar.
Almanların sensörleri daha gelişmiş bir yapıya sahip Mercedes E Serisi, Sürücü Asistan Plus Paketi'yle birlikte alışılmış ultrasonik sensörlerin yanında ön camın arkasında iki adet kameraya (Stereo Multi Purpose Camera) sahip. Bu kameralar 500 metreye varan bir görüş menziline sahip. Otomobilin ön kısmındaki uzun mesafeli bir radar 250 metreye kadar tarama gerçekleştirebilirken arka kısımdaki ikinci bir radarın tarama menziliyse 80 metreye kadar ulaşıyor. Mercedes'in ön ve arka tamponlarının köşelerinde dört adet orta menzilli radar (40 metreye kadar) yer alıyor. Bu radarlar yaklaşan veya yandan geçen otomobillerin fark edilmesini sağlıyor. Buna ek olarak otomobilin 360 derecelik kuş bakışı bir görüntüsü de sunuluyor. Buna karşın Mercedes'te "dijital şoför" ancak belirli şartlar altında ve kısıtlı bir süre mesai yapıyor. Audi Q7 (City ve Tour Asistan Paketleri) ve BMW 7 Serisi de (Driving Assistant Plus) benzer biçimde davranıyor.
Tesla, Alman otomobillerinin yanında basit kalan sensör tercihiyle otomatik pilot kullanımına cesaret etmesiyle aslında şaşırtıyor. Tesla'nın otomatik pilotunun veya başka bir deyişle bugünün kısmi otonom sürüş teknolojisinin tüm trafik koşullarının altından kalkamadığını Florida'da yaşanan ölümlü kaza acı bir biçimde göstermişti. Yüksek hızla seyir halinde olan bir Tesla Model S, kavşakta dönüş yapan bir çekiciyi fark edememiş ve otomobil hız kesmeden dorsenin altında kalmıştı. Otomobillerde az veya çok sensör olmasından bağımsız olarak bu karşılaştırmayı Alman Otomobil Endüstrisi Birliği'nin (VDA) basamak modeline göre gerçekleştirip, otomobillerin fonksiyon kapsamını eğerlendiriyoruz. Karşılaştırmadaki otomobiller otonom sürüşün ikinci basamağında yer alıyor.
İkinci kategoride yer alan otomobillerde sistem, kontrolü sadece belirli şartlar altında üzerine alabiliyor ve sürücü her koşulda kontrolü elden bırakmamak zorunda. Tüm trafik koşullarının üstesinden gelebilen ve sürücünün kontrolünü gerektirmeyen tam otonom otomobiller VDA tarafından beşinci kategori olarak tanımlanıyor. Bugünün en gelişmiş -kısmi- otonom otomobillerinin henüz ikinci basamakta olduğu düşünüldüğünde tam otonom otomobillere daha çok uzun bir yolculuğun olduğunu söylemek zorundayız.
Tesla'nın otomatik pilotu da tıpkı Audi, BMW ve Mercedes'in süsüş asistanları gibi sadece bazı trafik durumlarınn üstesinden gelebiliyor. Kullanım kılavuzundaki küçük harflerle yazılmış uyarı cümlesi de bunu söylüyor. Belirtilen durumlardan biri de şehiriçi hızda ilerlerlerken aniden otomobilin önüne çıkan bir engel. Bunun gibi bir senaryoda otomatik acil durum freninin müdahale etmesi gerekiyor. Trafiğe kapalı bir alanda gerçekleştirdiğimiz otomatik acil durum freni testinde dört otomobil, hem bir otomobili simüle eden balonu hem de karşıdan karşıya geçen bir yayayı temsil eden mankeni sorunsuzca fark edip 60 km/s hıza kadar doğru zamanda tam frenleme gerçekleştirebildi. Bu esnada mesafe takip kontrollü adaptif hız sabitleyicisinin devrede olup olmaması bir rol oynamıyor. Bu sayede günlük hayatta karşılaşılabilecek pek çok olası kazanın önüne geçilebiliyor.
ADAPTİF HIZ SABİTLEYİCİLERDE OLGUNLUK ÇAĞI
Adaptif hız sabitleyiciler de övgüyü hak ediyor. Aniden araya giren otomobillerin neden olduğu sarsıntılı fren müdahaleleri artık geçmişte kaldı. Yeni nesil adaptif hız sabitleyicileri neredeyse bir insanın hassasiyeti ve öngörüsüyle nazik ve konforlu frenleme yapabiliyor. Hatta frenlemenin yoğunluğu bile ayarlanabiliyor. Yağmur ve karanlığın sistemlerin işleyişi üzerinde olumlu veya olumsuz etkisi yok. Mercedes'te uzun menzilli radarda ısıtma sistemi de sunularak soğuk ve karlı havalarda olası donmaların önüne geçilmesi amaçlanmış. Audi, BMW ve Mercedes'te sunulan sıkışık trafik asistanı sayesinde otomobiller dur-kalk trafiğinde kısmi otonom sürüş gerçekleştirebiliyorlar. Hatta BMW ve Mercedes öndeki aracı şerit değiştirerek de takip edebiliyor. Mercedes E Serisi ve özellikle de Audi Q7 trafik işareti tanıma sistemi ve navigasyon sisteminin topog
rafik verileriyle verimli bir etkileşim içine giriyor. Örneğin otomobil hız kısıtlamasının olduğu veya keskin virajlı bir bölgeye yaklaştığında hız sabitleyicisi hızı daha önceden ve nazik bir biçimde kısıtlıyor.
YÖNLENDİRME ASİSTANININ HALA ZAAFLARI VAR
Buna karşın kamera destekli şerit takip yardımcıları sadece ideal şartlar sağlandığı müddetçe etkili bir biçimde çalışabiliyor. Görüş kısıtlıysa, yol çizgileri hasarlı veya yol çalışmasının olduğu bölümlerde sarı şerit çizgileri varsa, Audi, BMW ve Mercedes'in yönlendirme yardımcıları daha çabuk devreden çıkıyor. Ve bu durum daima akustik bir uyarıyla sürücüye bildirilmiyor. Örneğin BMW otoyolda hafif bir virajı kendi başına dönerken sistem aniden devreden çıkabiliyor. İşte bu yüzden ellerin direksiyon üzerinde olması önemli. Tesla'nın otopilotu şeridi terk etmeyi daha uzun süre tolere edebiliyor ve kuşkuya düştüğünde öndeki aracı takip edebiliyor. Bu esnada gösterge tablosunda mavi bir simge beliriyor. Ancak bu durum adrenalin dolu anlar yaşanmasına neden olabilir. Öndeki aracı takip ederken Tesla'nın bazen otoyol çıkışına yönelmemesini veya yol çalışmasının olduğu bölgede bir kukayı ezmemesini ancak sürücünün kendi direksiyon müdahalesi sağlayabiliyor. Audi, BMW ve Mercedes, sürücünün direksiyonu tutup tutmadığını sensörler yardımıyla belirlerken Tesla'da sürücünün tutuş momenti belirleyici oluyor.
TESLA MODEL S
esla tüm Model S versiyonlarda sensörlerin tamamını standart olarak sunuyor. Otoyol hızlarında da çalışan otomatik acil durum freni, hız sabitleyici, park yardımcısı ve kör nokta uyarısını da standart donanımında barındırıyor. Ancak Autopilot'u devreye alan yazılım opsiyonel olarak aktive ediliyor. Başka bir deyişle otonom sürüş bir yazılım güncellemesiyle geliyor. Tesla'da Autopilot devredeyken otomobil otoyolda uzunca süre kendi başına gidebiliyor. Ancak bu esnada yüzde 100 sürüş güvenliği garanti edilmiyor.
AUDI Q7
Otomatik acil durum freni ve ön kamera standart donanımda sunuluyor. Aktif yönlendirme asistanı, sıkışık trafik özellikli adaptif hız sabitleyicisi için City ve Tour paketlerini tercih etmek gerekiyor.Q7 yaklaşık 15 saniye kendi kendine gidebiliyor. Bu süreden sonra ellerin direksiyonda olması gerekiyor.
BMW 7 SERİSİ
Münih'in amiral gemisinin yarı otonom sürüş yeteneğine kavuşması için Driving Assistant Plus Paketi'nin tercih edilmesi gerekiyor. Bu paketle birlikte acil durum frenlemesi ve şerit takibi özellikleri geliyor. Ancak sürücü eğer ellerini direksiyondan çekerse 3 saniye sonra ilk uyarı geliyor ve bunu takip eden 10 saniyede sistem devre dışında kalıyor.
MERCEDES E SERİSİ
Yeni E Serisi standart olarak bir ön radara sahip ve bu sayede otomatik acil durum freni özelliği sunuyor. Çevre radar sensörleri otomobilin Sürücü Asistans Paketi'yle birlikte geliyor. Bu radarlarla birlikte otomobilin hem ön hem de arka kısmında yandan gelen otomobiller fark ediliyor. Koşullar ideal olduğunda ama sürücü direksiyonu tutmuyorsa E Serisi sadece bir dakika boyunca kendi kendine gidiyor. Sistemin verdiği uyarılara rağmen sürücü direksiyonu tutmazsa otomobil otomatik olarak fren yapıyor.
ÇEVRE DENETİMİ
Audi, BMW ve Mercedes, Tesla'dan farklı olarak otomobillerin arka kısımlarını da kontrol altında tutan radarlara sahip. Bu sayede görüş açısının dışında, yandan gelen otomobiller fark ediliyor veya olası bir çarpışmaya karşı önlem alınabiliyor. Buna ek olarak Mercedes örneğinde olduğu gibi, stereo kameralar ve yakın mesafe radarları da kullanılıyor.
Sonuç (Markus Schönfeld):
Tesla aksini düşündürmek istese de, direksiyon başında gözlerimizi kapatacağımız ve kendimizi otomobile teslim edeceğimiz günlere daha çok zaman var. Bununla birlikte Amerikalı elektrikli sedanın otopilot sisteminin otoyolda çok etkileyici çalıştığını da itiraf edelim. Ancak şaşırtıcı nokta tam da burada saklı: Tesla, Alman rakiplerinden daha kısıtlı sensör sayısına ve türüne sahip olmasına rağmen kontrolü daha fazla ele alabiliyor.
Audi Q7, BMW 7 Serisi ve özellikle de Mercedes E Serisi daha fazla sensöre, işlem kapasitesine ve güvenliğe sahip olsa da yönlendirme işini sadece kısa süreliğine ele alıyorlar. Ve bunun da çok gerçekçi ve mantıklı bir nedeni var: Sürücü ancak bu şekilde kendi kaderini kendi elinde tutabilir.
Yazı: Markus Schönfeld, Eray Özgür
Fotoğraflar: Jürgen Zerha, Daniela Loof,
Aleksander Perkovic, Markus Schönfeld
Kaynak: Otohaber
Autopilot adı verilen otomatik sürüş yardımcısı devrede. Sistem uzun virajlarda da şeridi tutuyor, araya giren otomobilleri tanıyor, farklı türdeki taşıtları (ağır vasıta, otomobil ve motosiklet gibi) ayırt edebiliyor, şerit değişimlerini kendi kendine becerebiliyor ve sıkışık dur-kalk trafiğinin de üstesinden gelebiliyor. Sadece ara sıra gösterge tablosunda ellerin direksiyonda olması gerektiğine dair bir uyarı çıkıyor. Bu testteki ilk otonom kilometrelerimizi elektrikli spor sedan sorunsuz bir biçimde ardında bırakıyor. İnsan kısa bir süre sonra teknolojiye güveniyor ve otoyolda endişe duymadan dizginleri Tesla'nın eline veriyor. Ancak Amerikalı'ya böylesine koşulsuz bir teslimiyetten önce Almanlar'ın da neler yapabildiğine bir göz atalım.
Autopilot: güvenlik asistanlarından oluşan bir paket Autopilot! Nasıl da iddialı ve büyük bir sözcük. Masalsı bir teknoloji, konfor ve güvenlik vaat eden sistem günlük kullanımdaysa vaatlerini masal olmaktan çıkartıp gerçeğin ta kendisi haline getiriyor. Autopilot, radar destekli adaptif mesafe takip özellikli hız sabitleyicisi, kamera destekli acil durum fren sistemi ve aktif şerit takip yardımcısından oluşan bir sistemler bütünü. Karşılaştırmadaki Alman otomobilleri, Audi Q7, BMW 7 Serisi ve Mercedes E Serisi temelde Tesla ile aynı özelliklere, hatta daha fazlasına sahip. Ama Autopilot gibi sadece uzun menzilli bir radar, bir kamera ve ultrasonik otomatik park yardımcısının sensörlerinden faydalanan bir sistemin benzerini sunmuyorlar.
Almanların sensörleri daha gelişmiş bir yapıya sahip Mercedes E Serisi, Sürücü Asistan Plus Paketi'yle birlikte alışılmış ultrasonik sensörlerin yanında ön camın arkasında iki adet kameraya (Stereo Multi Purpose Camera) sahip. Bu kameralar 500 metreye varan bir görüş menziline sahip. Otomobilin ön kısmındaki uzun mesafeli bir radar 250 metreye kadar tarama gerçekleştirebilirken arka kısımdaki ikinci bir radarın tarama menziliyse 80 metreye kadar ulaşıyor. Mercedes'in ön ve arka tamponlarının köşelerinde dört adet orta menzilli radar (40 metreye kadar) yer alıyor. Bu radarlar yaklaşan veya yandan geçen otomobillerin fark edilmesini sağlıyor. Buna ek olarak otomobilin 360 derecelik kuş bakışı bir görüntüsü de sunuluyor. Buna karşın Mercedes'te "dijital şoför" ancak belirli şartlar altında ve kısıtlı bir süre mesai yapıyor. Audi Q7 (City ve Tour Asistan Paketleri) ve BMW 7 Serisi de (Driving Assistant Plus) benzer biçimde davranıyor.
Tesla, Alman otomobillerinin yanında basit kalan sensör tercihiyle otomatik pilot kullanımına cesaret etmesiyle aslında şaşırtıyor. Tesla'nın otomatik pilotunun veya başka bir deyişle bugünün kısmi otonom sürüş teknolojisinin tüm trafik koşullarının altından kalkamadığını Florida'da yaşanan ölümlü kaza acı bir biçimde göstermişti. Yüksek hızla seyir halinde olan bir Tesla Model S, kavşakta dönüş yapan bir çekiciyi fark edememiş ve otomobil hız kesmeden dorsenin altında kalmıştı. Otomobillerde az veya çok sensör olmasından bağımsız olarak bu karşılaştırmayı Alman Otomobil Endüstrisi Birliği'nin (VDA) basamak modeline göre gerçekleştirip, otomobillerin fonksiyon kapsamını eğerlendiriyoruz. Karşılaştırmadaki otomobiller otonom sürüşün ikinci basamağında yer alıyor.
İkinci kategoride yer alan otomobillerde sistem, kontrolü sadece belirli şartlar altında üzerine alabiliyor ve sürücü her koşulda kontrolü elden bırakmamak zorunda. Tüm trafik koşullarının üstesinden gelebilen ve sürücünün kontrolünü gerektirmeyen tam otonom otomobiller VDA tarafından beşinci kategori olarak tanımlanıyor. Bugünün en gelişmiş -kısmi- otonom otomobillerinin henüz ikinci basamakta olduğu düşünüldüğünde tam otonom otomobillere daha çok uzun bir yolculuğun olduğunu söylemek zorundayız.
Tesla'nın otomatik pilotu da tıpkı Audi, BMW ve Mercedes'in süsüş asistanları gibi sadece bazı trafik durumlarınn üstesinden gelebiliyor. Kullanım kılavuzundaki küçük harflerle yazılmış uyarı cümlesi de bunu söylüyor. Belirtilen durumlardan biri de şehiriçi hızda ilerlerlerken aniden otomobilin önüne çıkan bir engel. Bunun gibi bir senaryoda otomatik acil durum freninin müdahale etmesi gerekiyor. Trafiğe kapalı bir alanda gerçekleştirdiğimiz otomatik acil durum freni testinde dört otomobil, hem bir otomobili simüle eden balonu hem de karşıdan karşıya geçen bir yayayı temsil eden mankeni sorunsuzca fark edip 60 km/s hıza kadar doğru zamanda tam frenleme gerçekleştirebildi. Bu esnada mesafe takip kontrollü adaptif hız sabitleyicisinin devrede olup olmaması bir rol oynamıyor. Bu sayede günlük hayatta karşılaşılabilecek pek çok olası kazanın önüne geçilebiliyor.
ADAPTİF HIZ SABİTLEYİCİLERDE OLGUNLUK ÇAĞI
Adaptif hız sabitleyiciler de övgüyü hak ediyor. Aniden araya giren otomobillerin neden olduğu sarsıntılı fren müdahaleleri artık geçmişte kaldı. Yeni nesil adaptif hız sabitleyicileri neredeyse bir insanın hassasiyeti ve öngörüsüyle nazik ve konforlu frenleme yapabiliyor. Hatta frenlemenin yoğunluğu bile ayarlanabiliyor. Yağmur ve karanlığın sistemlerin işleyişi üzerinde olumlu veya olumsuz etkisi yok. Mercedes'te uzun menzilli radarda ısıtma sistemi de sunularak soğuk ve karlı havalarda olası donmaların önüne geçilmesi amaçlanmış. Audi, BMW ve Mercedes'te sunulan sıkışık trafik asistanı sayesinde otomobiller dur-kalk trafiğinde kısmi otonom sürüş gerçekleştirebiliyorlar. Hatta BMW ve Mercedes öndeki aracı şerit değiştirerek de takip edebiliyor. Mercedes E Serisi ve özellikle de Audi Q7 trafik işareti tanıma sistemi ve navigasyon sisteminin topog
rafik verileriyle verimli bir etkileşim içine giriyor. Örneğin otomobil hız kısıtlamasının olduğu veya keskin virajlı bir bölgeye yaklaştığında hız sabitleyicisi hızı daha önceden ve nazik bir biçimde kısıtlıyor.
YÖNLENDİRME ASİSTANININ HALA ZAAFLARI VAR
Buna karşın kamera destekli şerit takip yardımcıları sadece ideal şartlar sağlandığı müddetçe etkili bir biçimde çalışabiliyor. Görüş kısıtlıysa, yol çizgileri hasarlı veya yol çalışmasının olduğu bölümlerde sarı şerit çizgileri varsa, Audi, BMW ve Mercedes'in yönlendirme yardımcıları daha çabuk devreden çıkıyor. Ve bu durum daima akustik bir uyarıyla sürücüye bildirilmiyor. Örneğin BMW otoyolda hafif bir virajı kendi başına dönerken sistem aniden devreden çıkabiliyor. İşte bu yüzden ellerin direksiyon üzerinde olması önemli. Tesla'nın otopilotu şeridi terk etmeyi daha uzun süre tolere edebiliyor ve kuşkuya düştüğünde öndeki aracı takip edebiliyor. Bu esnada gösterge tablosunda mavi bir simge beliriyor. Ancak bu durum adrenalin dolu anlar yaşanmasına neden olabilir. Öndeki aracı takip ederken Tesla'nın bazen otoyol çıkışına yönelmemesini veya yol çalışmasının olduğu bölgede bir kukayı ezmemesini ancak sürücünün kendi direksiyon müdahalesi sağlayabiliyor. Audi, BMW ve Mercedes, sürücünün direksiyonu tutup tutmadığını sensörler yardımıyla belirlerken Tesla'da sürücünün tutuş momenti belirleyici oluyor.
TESLA MODEL S
esla tüm Model S versiyonlarda sensörlerin tamamını standart olarak sunuyor. Otoyol hızlarında da çalışan otomatik acil durum freni, hız sabitleyici, park yardımcısı ve kör nokta uyarısını da standart donanımında barındırıyor. Ancak Autopilot'u devreye alan yazılım opsiyonel olarak aktive ediliyor. Başka bir deyişle otonom sürüş bir yazılım güncellemesiyle geliyor. Tesla'da Autopilot devredeyken otomobil otoyolda uzunca süre kendi başına gidebiliyor. Ancak bu esnada yüzde 100 sürüş güvenliği garanti edilmiyor.
AUDI Q7
Otomatik acil durum freni ve ön kamera standart donanımda sunuluyor. Aktif yönlendirme asistanı, sıkışık trafik özellikli adaptif hız sabitleyicisi için City ve Tour paketlerini tercih etmek gerekiyor.Q7 yaklaşık 15 saniye kendi kendine gidebiliyor. Bu süreden sonra ellerin direksiyonda olması gerekiyor.
BMW 7 SERİSİ
Münih'in amiral gemisinin yarı otonom sürüş yeteneğine kavuşması için Driving Assistant Plus Paketi'nin tercih edilmesi gerekiyor. Bu paketle birlikte acil durum frenlemesi ve şerit takibi özellikleri geliyor. Ancak sürücü eğer ellerini direksiyondan çekerse 3 saniye sonra ilk uyarı geliyor ve bunu takip eden 10 saniyede sistem devre dışında kalıyor.
MERCEDES E SERİSİ
Yeni E Serisi standart olarak bir ön radara sahip ve bu sayede otomatik acil durum freni özelliği sunuyor. Çevre radar sensörleri otomobilin Sürücü Asistans Paketi'yle birlikte geliyor. Bu radarlarla birlikte otomobilin hem ön hem de arka kısmında yandan gelen otomobiller fark ediliyor. Koşullar ideal olduğunda ama sürücü direksiyonu tutmuyorsa E Serisi sadece bir dakika boyunca kendi kendine gidiyor. Sistemin verdiği uyarılara rağmen sürücü direksiyonu tutmazsa otomobil otomatik olarak fren yapıyor.
ÇEVRE DENETİMİ
Audi, BMW ve Mercedes, Tesla'dan farklı olarak otomobillerin arka kısımlarını da kontrol altında tutan radarlara sahip. Bu sayede görüş açısının dışında, yandan gelen otomobiller fark ediliyor veya olası bir çarpışmaya karşı önlem alınabiliyor. Buna ek olarak Mercedes örneğinde olduğu gibi, stereo kameralar ve yakın mesafe radarları da kullanılıyor.
Sonuç (Markus Schönfeld):
Tesla aksini düşündürmek istese de, direksiyon başında gözlerimizi kapatacağımız ve kendimizi otomobile teslim edeceğimiz günlere daha çok zaman var. Bununla birlikte Amerikalı elektrikli sedanın otopilot sisteminin otoyolda çok etkileyici çalıştığını da itiraf edelim. Ancak şaşırtıcı nokta tam da burada saklı: Tesla, Alman rakiplerinden daha kısıtlı sensör sayısına ve türüne sahip olmasına rağmen kontrolü daha fazla ele alabiliyor.
Audi Q7, BMW 7 Serisi ve özellikle de Mercedes E Serisi daha fazla sensöre, işlem kapasitesine ve güvenliğe sahip olsa da yönlendirme işini sadece kısa süreliğine ele alıyorlar. Ve bunun da çok gerçekçi ve mantıklı bir nedeni var: Sürücü ancak bu şekilde kendi kaderini kendi elinde tutabilir.
Yazı: Markus Schönfeld, Eray Özgür
Fotoğraflar: Jürgen Zerha, Daniela Loof,
Aleksander Perkovic, Markus Schönfeld
Kaynak: Otohaber