Büyük kısmı sahranın en çorak topraklarından biri üzerinde bulunan Libya toprakları, Turgut Reis'in 1511'de Trablusgarp'ı almasından 1912'ye değin Osmanlı İmparatorluğu'nun bir eyaleti olarak kaldı. İtalyanlar'ın 1911'de Libya'ya saldırmaları üzerine Trablusgarp Savaşı'na gönüllü olarak katılan aralarında Mustafa Kemal Atatürk'ün de bulunduğu genç İttihatçı subaylar bölgede direnişi başarıyla yönetti ve Senusi mücahitleri örgütleyerek ortak bir direniş gücü oluşturdular. Balkan Savaşı'nın patlak vermesi nedeniyle Osmanlı, Libya üzerindeki haklarından vazgeçmek zorunda kaldı. 2. Dünya Savaşı sırasında geçekleştirilen Libya seferinden (1940-1943) sonra ülkeyi Fransa ve İngiltere yönetti. 24 Aralık 1951'de bağımsızlık ilan edildi. Federal bir devlet çerçevesinde babadan oğula geçen bir krallık rejimi kuruldu. İdris es-Senusi, İdris I adıyla Libya Kralı ilan edildi. Ancak Kral İdris'in tutucu yönetimi, Arap ulusçuluğu akımının dışında kalması genç subaylar ve kentsel orta sınıf tarafından beğenilmiyordu. Muammer Ebu Minyar el-Kaddafi, 7 Haziran 1942 tarihinde Akdeniz kıyısındaki Sirte şehri yakınlarında Bedevi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Genç yaşlarında Mısır devlet başkanı Cemal Abdul Nasır ve onun Arap sosyalizmi ve Arap ulusçuluğuna dayalı ideolojisine hayranlık duyuyordu. Kaddafi, 1956 yılında Süveyş Krizi yaşanırken İsrail karşıtı protesto gösterilerine katılıyordu. Libya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdi (1963). Daha sonra Bingazi'deki Askeri Akademi'ye girdi. Okul arkadaşlarıyla birlikte, ileride Özgür Subaylar Hareketi adını alacak gizli bir örgüt kurdu (1959). Mezun olduktan sonra İngiltere'ye giderek askeri alanda uzmanlık eğitimi gördü (1966). 1 Eylül 1969'da Muammer Kaddafi liderliğindeki genç subaylar, ile Kral İdris'e karşı kansız bir darbe yaptılar. Darbe gerçekleştiği sırada Kral İdris, Türkiye'de, Bursa kaplıcalarında tedavi görüyordu. Yeğeni veliaht El Rida radyo ile tahttan vazgeçtiğini bildirdi ve ev hapsine alındı. Monarşi lağvedildi ve yeni Libya Arap Cumhuriyeti ilan edildi. Henüz 27 yaşında iktidara el koyan Muammer Kaddafi'nin üllkesi Libya, kısa zamanda Batı karşıtı gruplar için bir cennet haline geldi. Emperyalizm ile savaşma iddiasındaki kimi örgütler Libya'nın askeri ve finansal desteğini arkasına aldı. Genç lider Kaddafi, uzun ince yapısı, safari giysileri, güneş gözlükleri ve siyasi duruşu ile dönemin idolleri arasında yer alıyordu. Darbeden sonra ülkede denetimi ele geçiren Devrim Komuta Konseyi başkanlığına getirilen Kaddafi, 1970'te başbakanlık görevini de üstlendi. Aynı yıl Libya'nın 'özgür bir Arap demokratik cumhuriyeti' olduğunu belirten yeni bir anayasa oluşturarak, ABD'nin ve İngiltere'nin ülkedeki askeri üslerini kapattı. Ayrıca, bütün yabancı bankaları ve petrol işletmelerini kamulaştırdı. İtalyan azınlığın mal varlığına el koyarak onları göçe zorladı. 1972'de başbakanlığı bıraktı. Muammer Kaddafi, 20. yüzyılın diğer politik figürlerinin de gerçekleştirdiği gibi, İslam sosyalizmi olarak adlandırdığı siyasi felsefesini 'Yeşil Kitap' adını verdiği 1975-1979 arasında üç cilt halinde yayınlanan kitabı ile açıkladı. Kaddafi, hem Marksizmden hem kapitalizmden ayrılan 'evrensel üçüncü yol' teorisini ortaya koyuyordu. 1977'de ülkenin adı Libya Arap Sosyalist Halk Cemahiriyesi olarak değiştirildi. Teoride Libya, yerel halk konseyleri ve komünler aracılığıyla halk tarafından yönetilen doğrudan demokrasi haline geldi. Devrim Komuta Konseyi dağıtıldı. Kaddafi, Genel Halk Kongresi genel sekreteri oldu. Mart 1979'da, Kaddafi ve diğer genel sekreterya üyeleri 'kendilerini devrimci eyleme adayabilmek' için gönüllü olarak görevlerinden ayrıldılar. Ancak Muammer Kaddafi, hep gerçek devlet başkanı olarak kaldı. Cemal Abdul Nasır'ın Arap Birliği politikasının ateşli bir savunucusu olan Kaddafi, Nasır'ın 28 Eylül 1970'de ölümünün ardından Arap ulusçuluğu fikrinin ideolojik önderi olmaya çalıştı. Kaddafi'nin Tunus ile birleşme girişimi 1974'de başarısızlıkla sonuçlandı. Mısır ve Libya arasındaki tam bir birleşme sağlama tasarısı ise, iki ülkenin karşılıklı suçlamaları nedeniyle başarısızlığa uğradı. 1977'de bu çekişmeler silahlı bir çatışmaya ve diplomatik ilişkilerin kopmasına yol açtı. Mısır-Libya Savaşı'ndan sonra Libya-SSCB ilişkileri sıkılaşmaya başladı. Sovyetler'in Yakındoğu stratejisinde Libya'nın sahip olduğu temel konum, Amerika-Libya ilişkilerinin giderek kötüleşmesine yol açtı. 1981'de Amerikan Exxon petrol şirketi Libya'dan çekildi, Başkan Reagan, ülkedeki Amerikalılar'dan Libya'yı terk etmelerini istedi. Kasım 1985'te CIA tarafından Kaddafi yönetimine karşı gizli operasyonlar yapıldığı ortaya çıktı. Roma ve Viyana'daki İsrail havayolları bürolarına Filistinlilerce (Ebu Nidal grubu) yapılan saldırıların (Aralık 1985) Libya tarafından desteklendiğini ileri süren ABD, Libya'nın eylemlerinin ABD'nin ulusal güvenliğini ve dış siyasetini tehdit ettiğini iddia etti. Libya'yı uluslararası terörün kışkırtıcısı olarak gören ABD, 15 Nisan 1986'da ABD uçakları Trablusgarp ve Bingazi'ye saldırdı. Kaddafi'nin ikametgâhı ve karargâhı bombalandı. Kaddafi'nin yara almadan atlattığı bu saldırıda eşi ve iki oğlu yaralandı; evlat edinmiş olduğu kızı öldü. Kaddafi, 21 Aralık 1988'de bomba yerleştirdikleri Pan-Am havayollarına ait bir yolcu uçağının İskoçya'nın Lockerbie kenti üzerinde patlamasına ve 270 kişinin ölümüne neden oldukları ileri sürülen 2 Libya vatandaşını yargılanmak üzere Amerikan ve İngiliz makamlarına teslim etmeyi reddetti. Bunun üzerine BM, Libya'ya hava ulaşımı ve askeri ambargo kararı aldı. 5 Ekim 1996'da Libya'ya resmi bir ziyaret yapan dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Necmettin Erbakan, Libya lideri Muammer Kaddafi tarafından çadırında kabul edildi. Erbakan'ın Libya gezisi, Kaddafi'nin davranışları ve Türkiye aleyhine yaptığı açıklamalar nedeniyle uzun süre Türk basınında eleştiri konusu olmuştu. Ocak 2002'de Libya lideri Muammer El Kaddafi, İtalya'nın dünyaca ünlü futbol kulübü Juventus'un yüzde 5.31'lik hissesini satın aldı. Kaddafi'nin bu kararı almasında, Juventus taraftarı oğlu Saadi El Kaddafi'nin etkili olduğu ileri sürüldü. Bir dönem Libya milli futbol takımında da forma giyen Saadi El Kaddafi; 2003-2007 yılları arasında İtalyan kulüpleri Perugia, Udinese ve Sampdoria'nın kadrosunda yer almasına rağmen, İtalya Ligi Serie A'da toplam sadece 2 resmi maçta forma giyebildi. Libya’nın, 1988'de gerçekleşen Lockerbie faciasındaki sorumluluğunu resmen kabullenmesi üzerine, BM yaptırımları Eylül 2003’te kaldırdı. Libya, ABD ve İngiltere ile anlaşma imzalayarak, kurbanların ailelerine 2.7 milyar dolar ödemeyi kabul etti. İtalyan gazetelerinden Corriere della Sera'da yayımlanan habere göre, Kaddafi 2010 yılı Ağustos ayında Roma'da buluştuğu hostes kızlardan yaklaşık 20 kişilik bir grubu, Libya'da 5 yıldızlı otellerde ağırladı. Libya lideri Muammer Kaddafi, İtalya seyahatlerinde buluştuğu manken ve hostes kızlardan birini, torunu Gazi Kaddafi'yle nişanladı. Komşu ülkeler Tunus ve Mısır'da 30'ar yıllık Bin Ali ve Mübarek iktidarlarının son bulmasıyla neticelenen halk hareketlerinin ardından, Şubat 2011'de Libya'da da Kaddafi iktidarını sarsan karışıklıklar baş gösterdi. Libya'da çıkan iç savaşın ardından 23 Ağustos 2011'de muhalifler Kaddafi'nin Trablus'taki Babül Aziziye karargahına girmeyi başardı.