Ancak Domuzlar Körfezi Çıkarması adıyla da bilinen baskın, Küba birliklerinin işgalcilerin büyük bölümünü öldürmesi ve 1000 kişiyi esir almasıyla sonuçlandı.
Castro'nun Sovyetler'le yakın ilişkisi 1962 yılında Küba Füze Krizi'nin patlak vermesiyle sonuçlandı.
Amerikan keşif uçakları, Küba'ya Sovyet füzeleri gönderildiğini ortaya çıkarmıştı.
Dünya bir süre süper güçlerin nükleer savaş olasılığını tartıştı.
Ancak Moskova'nın, ABD'nin Florida eyaletine sadece 144 kilometre uzaklıktaki Küba'ya nükleer başlıklı roketler yerleştirme girişimine son vermesi, buna karşılık ABD'nin de gizlice Türkiye'deki füzelerini kaldırmasıyla savaşın eşiğinden dönüldü.
Amerika'nın bir numaralı düşmanı haline gelen Fidel Castro, bir Kübalı bakana göre CIA'in 600'ü aşkın suikast girişimine hedef oldu, ancak her seferinde kurtulmayı başardı.
Küba liderine bir seferinde patlayıcı konmuş puro içirme girişiminde dahi bulunulduğu belirtiliyor.
Öte yandan Rusya'dan gördüğü cömert yardımlara olan bağlılığına rağmen, Castro o dönemde yeni şekillenmeye başlayan Bağlantısızlar Hareketi'nin liderliğini üstlendi.
Ama 1980'lerde Sovyet lider Mihail Gorbaçov, Küba'dan şeker almayı reddedince ada ekonomisi sarsılmaya başladı.
1962'den beri Amerikan ablukası altındaki ülkede Sovyetlerin desteğini çekmesiyle raflar boşalırken, ciddi ekonomik sıkıntılar başgösterdi. Uzun gıda kuyrukları oluştu.
1990'ların ortalarında binlerce Kübalı Florida'ya kaçmak için girişimde bulundu; pek çoğu boğularak öldü.
Castro'nun kendi kızı Alina Fernandez de "despot" diye nitelediği babasından kaçıp, Miami'de sürgün hayatı yaşamaya başladı.
Fidel Castro, ABD'nin düşmanlığını tek partili yönetimden vazgeçip demokratik reformlara yönelmemek için gerekçe gösterdi.
Ama Küba, Castro döneminde önemli ilerlemeler de kaydetti.
Ülkede herkese bedava ve iyi bir sağlık hizmeti sunulurken, okuma yazma oranı yüzde 98'e ulaştı; çocuk ölümleri Batılı ülkelere kıyasla büyük ölçüde düşürüldü..