Gökçe Kırgız: Bülent Ersoy’un programına bağlansam ağlayıp bağırabilirdim!
2006 yılında hayatımıza 'Kalbime Gömerim O Zaman' adlı şarkıyla giren şarkıcı ve söz yazarı Gökçe Kırgız, Bi' Başka YouTube kanalında İrem Erbaş'ın sorularını yanıtladı. Şarkıcı, 14 yıl sonra gerçekleşen müziğe dönüş hikâyesini, gündemden düşmeyen isim ve şarkı davasını anlattı. Kırgız, şarkısını sahiplenen Merve Doğan'ı televizyonda ilk kez Bülent Ersoy'un programında gördüğünü ifade ederek "Fragmanlarda Gökçe Kırgız'ın konuk olacağı söyleniyordu. Ben de 'beni mi çağırıp ulaşamadılar acaba?' diye düşünüyordum. Akşam programı açtım. Baktım ki başka birisi şarkımı söylüyor. 'Kayıt bana ait, şarkı benim' diyor. Programa bağlanmaya çalıştım. Ancak bağlamadılar. Belki bu benim için daha hayırlı oldu. Bağlansam ağlayıp bağırabilirdim" dedi.
Gökçe Kırgız, YouTube'un sevilen kanallarından Bi' Başka'ya konuk oldu. Hem şarkısı hem de ismini sahiplenen Merve Doğan ile hukuki bir mücadeleye giren Kırgız, filmlere konu olacak hikâyesinin tüm ayrıntılarını anlattı.
Nasıl gidiyor hayat? Neler yapıyorsun şu sıralar?
Yeni bir şarkı çıkardım "Hadi Gidelim" isimli. Onun takibindeyim şu sıralar. Benim için de farklı bir proje oldu, hareketli çünkü. Diğer yandan kendi tarzımdaki şarkılarımı hazırlıyorum.
Yeni albüm, single çalışmaları var mı?
Var. Şu anda kendi tarzımda slow bir şeyler deniyorum. Albüm değil ama tekli şekilde çıkaracağım onları da.
"Mekânları arayıp 'Sahneye çıkan ben değildim' diyordum"
2006 yılında, henüz 17 yaşındayken 'kalbime gömerim o zaman' ile geniş kitlelerce dinlendin. Ama sonra kayboldun. Neden o dönem girmedin müzik sektörüne? Eğitim hayatına devam etmeyi seçtin sanırım? Ara verdiğin 14 sene içinde neler yaptın? Ne işle uğraştın?
Aslında ben müziği tamamen bırakmadım. 2006 yılında profesyonel olarak devam etmek istemedim. Çünkü hem okulum vardı hem de açılan davalardan dolayı çok güzel bir başlangıç yapamadım. Evet, bir şarkı çıkardım ve patladı. Ama arkasından gelen süreç pek tatlı olmadı. Bir de o zamanlar internetten popüler olmak gibi bir kavram yoktu. Çok zordu. Benim şarkım da MSN üzerinden yayılıp patlamıştı. Ben de böyle ilgi göreceğini hiç sanmıyordum. Ardından şarkının eser sahipliğiyle alakalı davalar başlayınca bir anda kendimi mahkemede buldum. Bana gelen teklifleri de bu yüzden değerlendirmek istemedim. Yaşım gereği de çok ürkmüştüm. Bir eser ortaya çıkarınca onaylatılması, telifinin alınması gerektiğini bile bilmiyordum. Ailemin de bilgisi yoktu. O dönemde hem çekinmemden hem de üniversiteye hazırlanmamdan dolayı kendimi geri çektim. Ama müziğe hep devam ettim, yazmaya devam ettim. Ürettim. Ürettiklerimi de paylaşmaktan çekindim yine aynı şeyler başıma gelir diye. Ardından üniversiteye başladım. Bu defa da ismimle başka birinin sahneye çıktığını duymaya başladım. Mekânları arayıp "Ben orada çıkmadım. Siz kimi çıkardınız?" dedim. Müdahalelerde bulunduğumu düşünüyordum. Olayın ciddiyetinin farkına varamadım. Boğaziçi Müzik ile birlikte 3 şarkı daha çıkardım 2008-2009 yıllarında. Konservatuvar hayalim vardı. Ama ailem farklı bir bölümde okumamı, hobi olarak müzikle uğraşmamı istiyordu. Ben de Uluslararası İlişkiler okudum. Ardından bankaya girdim. Bankada çalışırken alan dışı yüksek lisans yaparak konservatuvara girdim. Tezimi yazdım. Sonrasında müzikle olan ilgimi pekiştirmek için bir şeyler yapmaya başladım. İsim davam ortaya çıkınca da süreç hızlanmış oldu.
"ŞARKIYLA İLGİLİ İLK DAVAM ÇAĞLAYAN TOPALOĞLU İLE OLDU"
Senden ses çıkmayınca birçok isim çıkıp şarkıyı sahiplendi. Bu şarkıyla başına bunca şeyin geleceğini tahmin eder miydin? Kimler sahiplendi şarkıyı?
Tahmin edemezdim. İşin bu boyutlara geleceğini düşünemezdim. 2007 yılında Mustafa Topaloğlu'nun oğlu Çağlayan Topaloğlu şarkıyı seslendirip kendisinin olduğunu iddia etti. Ben de kendisine ulaştım. Bana 'Noter belgeniz var mı?' dedi. Benim de konuyla ilgili hiçbir fikrim yoktu. "Evet, halledeceğiz, alıyoruz şimdi" gibi saçma bir cevap verdim :) O da anladı tabii bir şey bilmediğimi. Çağlayan Bey'e karşı açtığım davayı kazanmak üzereyken Almanya'dan bir beyefendi hem bana hem Çağlayan Bey'e dava açtı. Beyefendi şarkıların sözlerini üstlendi. Türkiye'deki aranjörlere sözleri gönderdiğini ve bizim oradan aldığımız iddiasında bulundu. Sözler beyefendide kaldı. Alman noter belgesi vardı çünkü. Besteyle alakalı sunduğu evraklar geçerli sayılmadı. Beste benim üzerimde kaldı.
"BÜLENT ERSOY'UN PROGRAMINA BAĞLANSAM AĞLAYIP BAĞIRABİLİRDİM!"
Peki, senin kimliğinle şarkı söyleyen isimle televizyon ekranlarında ilk karşılaşmanı merak ediyorum. Nasıl tepki verdin?
O zaman Antalya'da tatildeydim. Bülent Ersoy'un bir programı vardı. Fragmanlarda Gökçe Kırgız'ın konuk olacağı söyleniyordu. Ben de 'beni mi çağırıp ulaşamadılar acaba?' diye düşünüyordum. Akşam programı açtım. Baktım ki başka birisi şarkımı söylüyor. 'Kayıt bana ait, şarkı benim' diyor. Programa bağlanmaya çalıştım. Ancak telefonu bağlamadılar. Belki bu benim için daha hayırlı oldu. Çünkü 17 yaşındaydım ve bağlansam kendime hâkim olamayıp bağırıp farklı şeyler söyleyebilirdim. Duygularımı çok yoğun yaşıyordum. Bağlansam ağlayıp bağırabilirdim. Programda 'madem başka birileri iddialarda bulunuyor, onlar da buyursun gelsin' dediler. Ben de çekimser kalıp düşündüm. Ama karar verene kadar 2 bölüm sonra program yayından kalktı. O süreçte yapım şirketim karşı tarafa ulaşıp bu tutumun devam etmesi halinde hukuki süreç başlatacağımızı söyledi. Merve Doğan isimli şahıs 'Tamam' dedi. Bir süre ekranlarda görmedik. Ama aynı dönemde farklı illerde yine şarkımla sahneye çıkmaya devam etmiş. Sahne adı ve kimliği farklı olunca problem yaşamış. 2013 yılında da ismini Gökçe Kırgız olarak değiştirmiş. Benim sonradan haberim oldu yine. Facebook'un popüler olduğu dönemlerdi, ben de adımla sahne yapan birisi varsa itibar etmeyin şeklinde yayınlar yapıyordum. 2015 yılında bana ihtarname geldi. Yalanlamalar yaptığım için karşı tarafa maddi ve manevi zarar veriyormuşum :) İsmini değiştirdiğini de anlamış oldum bu ihtarnameyle.
"INSTAGRAM HESABIM BAŞKASINI TAKLİT ETTİĞİM GEREKÇESİYLE KAPATILDI"
Öğrendikten sonra nasıl bir hamle yaptın?
Dava açmam için yüklü bir miktar ödeme yapmam gerekiyordu. Hem yüksek lisans taksitlerimi bitirme hem de evlenip hayatımı kurma aşamasındaydım. Dolayısıyla 2019-2020 gibi davayı açabildim. Açmak zorunda kaldım. Çünkü sosyal medya hesaplarımda bile ismimle var olmam engelleniyordu. Instagram hesaplarım kapatılıyordu.
Evet, Instagram hesabın başkasını taklit ettiğin gerekçesiyle de kapatıldı birkaç defa. Gerçekten sinir bozucu bir durum. Sen nasıl karşıladın? Hep bu kadar sakin misin?
Hesabım 4 defa kapatıldı. Karşı tarafı hesabımı sen kapattırdın demedim hiçbir zaman ama beni bunu düşündürmeye zorlayan şeyler oldu. 2019 yılında kendisini bir magazin programında gördüm. Bebeğim 7-8 aylıktı. Programda şahsın kimlik çıkarıp "Ben gerçek Gökçe'yim" söylemini gördüm. Müzik piyasasında olmasam da beni takip eden ve bilen birçok insan vardı. O programdan sonra takipçi sayım 5 bine fırladı. İnsanlar beni buldu. Sonrasında aniden hesabım kapatıldı. Kendi hesabımı geri alamadım. Başka hesaplar açtım. Yine insanlar takip etmeye başladı. Bu dönemde hanımefendi popüler olduğu için kendimi gündeme getirmeye çalıştığım ve ünden faydalanmak istediğim gibi saçma bir algı yaratılmaya çalışıldı. Ama ben hiçbir yere çıkmıyordum. Beni arayıp programına davet edenleri reddediyordum.
"MERVE DOĞAN İLE İLETİŞİM KURMAK İSTEMİYORUM"
Merve Doğan şu an karşında olsa ne söylemek isterdin ona?
Kendisiyle çok farklı karakterlerdeyiz. Ben medya önünde daha çekimser bir insanım. Ama Merve Hanım çok daha dışa dönük birisi gözlemlediğim kadarıyla. Karşı karşıya gelirsek kendisiyle iletişim kurmak istemem. Çünkü aynı pencereden bakmıyoruz hayata. Konuşup anlaşabilmem için ortada iyi niyet olması gerekiyor. Ama ısrarla kabul etmiyor bazı şeyleri. Ortak bir noktada buluşabileceğimizi düşünmüyorum. Böyle düşünüyor olsaydım en başında uzlaşırdım.
Geriye dönüp baktığında bir pişmanlığın var mı?
İnsanlar Kalbime Gömerim çıktığı zaman piyasaya girmen gerekiyordu diye düşünüyor. Ama ben bunun için derin bir pişmanlık yaşamıyorum. Kendime göre haklı gerekçelerim vardı. O döneme dair tek pişmanlığım bir şeyler ürettiğimde onaylatılması gerektiğini bilmemek. Prosedürleri bilmem gerekiyordu. Ama bu da büyük bir pişmanlık değil. Çünkü çok küçüktüm.
"HİÇBİR ZAMAN STAR OLMAK GİBİ BİR HAYALİM OLMADI"
Gelecek hedeflerini de sormak istiyorum. Neler yapmak istiyorsun?
Ben hiçbir zaman star olayım, herkes beni izlesin kafasında bir insan olmadım. Ben piyasanın içinde üretim kısmında olmak istiyorum. Yine kendi şarkılarımı da seslendirmek istiyorum tabii ama daha çok şarkılarımın değerlenmesini istiyorum. Başka yorumcuların şarkılarımı okumasını istiyorum.